Boşanmanın sebeplerine göre anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davası, nafaka, çocukların velayeti, maddi ve manevi tazminatlar ile boşanmada mal paylaşımı gibi konularda takip ve davaları yürütüyoruz.
AİLE VE BOŞANMA HUKUKU NEDİR?
Aile hukuku, aile ilişkilerini nişanlanmadan evliliğe kadar olan süreçte ve sonrasında oluşabilecek tüm uyuşmazlıkları ve bu uyuşmazlıkların çözümü ile içinde evlilik unsuru barındıran hukuki olayları içine alan hukuk dalıdır. Aile ve Boşanma Hukuku’nun temelini Türk Medeni Kanun’daki yasal hükümler oluşturmaktadır. Nişanlanma, nişanın bozulması,nişanın bozulması sonucu doğabilecek manevi tazminat hakları, evlenme, evlenmenin koşulları ve hükümleri, boşanma, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, nafakaya dair haklar, velayet, eşler arasındaki mal rejimleri, soybağı ,vesayet, hısımlık ,yasal danışmanlık, gibi konularda aile hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü Aile ve Boşanma Hukuku kapsamına girer. Aile hukuku kapsamına giren bu gibi konulara ilişkin uyuşmazlıklara ait dava ve işlemler aile mahkemelerinde görülür.
AİLE HUKUKU’NUN EVLENME VE NİŞANLANMA İLE HÜKÜMLERİ
Türk Borçlar Kanunundan farklı olarak aile hukukunda, fertlerin kurabileceği ilişkiler sınırlı şekilde kanunda öngörülmüştür. Fertler ancak bazı ilişkileri kurup kurmamakta serbesttirler. Örneğin, kişiler evlilik ilişkisi içerisine girip girmemekte serbesttirler. Ancak bir defa evlenmeye karar verirlerse, o zaman aile hukukundaki evlenme ve evliliğe ait kurallara uymak zorundadırlar. Görüldüğü üzere, taraflar Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen ilişkiler dışında kendi aralarında serbestçe herhangi bir ilişki düzenleyemeyecekleri gibi, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen ilişkilerin şartları ve sonuçlarını da serbestçe kararlaştıramazlar.
Aile hukukunda yer alan kuralların çoğunluğu emredici niteliktedir. Bir diğer ifadeyle, aile hukuku alanındaki ilişkilerde irade özgürlüğüne yer verilmemiştir. Bunun sebebi, bir taraftan aile birliğini ve toplum düzenini, diğer taraftan ise aile fertlerini koruma amacı güdülmesidir.
Ailenin toplumun temeli olarak görülmesi sebebiyle, Medeni hukukun bir dalı olmasına rağmen bu alanda kamu otoritesi büyük ölçüde kendini hissettirmektedir. Örneğin, devlet, evlenmenin yetkili merci önünde yapılmasına büyük önem vermektedir. Evlendirme merasimi hazırlıkları devletin denetimi altındadır. Devlet mutlak butlan sebebiyle evlenmenin feshi davası açma hakkını saklı tutmuştur. Ayrıca evlenme erginliğine erişmemiş olanların evlenebilmesi hakim kararına bağlıdır. Evlilik hayatında çocukların korunmasına ve vesayete ilişkin pek çok alanda devlet, mahkemeler ve vesayet organları aracılığıyla müdahalede bulunur.
Aile hukuku ilişkilerinin kurulmalarında ve sona ermelerinde genellikle şekil zorunlu kılınmıştır. Evlenme, boşanma, soybağının reddi, kısıtlama, vasi atama, evlatlık ilişkisinin kurulması ve ortadan kaldırılması gibi hususlarda birtakım şekil mecburiyetleri getirilmiştir.
743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu’nda, yürürlükten kalkan Kanun’dan farklı olarak, kadın erkek eşitliğine dayalı düzenlemelere yer vermiştir. Nitekim kanun koyucu Anayasa’nın 41. maddesine (3.10.2001 gün ve 4709/17 sayılı Kanun ile ek ibare olarak) «Aile, eşler arasında eşitliğe dayanır» hükmünü öngörmüştür.
Aile hukuku, çocukları ana ve babalarına karşı, vesayet altındaki kişileri vasi ve vesayet organlarına karşı, kadınları kocalarına karşı korumaktadır. Ayrıca, korunma amacıyla belirli nitelikteki kimselerin özgürlüklerinin kısıtlanması da aynı amaca yöneliktir. Ülkemizde son yıllarda kadına yönelik şiddetin artmasıyla, 2012 yılında 6284 sayılı «AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN» çıkarılmıştır. Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. 6284 sayılı Kanun, kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik, mülki idare amirlerine ve aile mahkemesi hakimlerine çeşitli yetkiler vermektedir.
AİLE HUKUKU’NUN EVLİLİK BİRLİĞİ, BOŞANMA VE NAFAKA İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ
Toplumun temel taşlarından birisi olan aile müessesesinin düzgün bir şekilde kurulmasında evlilik öncesi hazırlık döneminin önemi ve etkisi büyüktür.Evlilik yapacak kişilerin belli ölçülerde birbirini tanımaları gerekmektedir.İşte bu noktada örf ve adet hukuku kaynaklı nişanlanma kurumu oluşmuştur. Nişanlanma, aralarında evlenmeye engel bir durum bulunmayan farklı cinsiyetten iki kişinin evlenme vaadiyle yapmış oldukları iki taraflı hukuki bir işlemdir.TMK’nın 119 maddesi uyarınca;nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez. Evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 118.maddesi ve devamı maddelerde nişanlanmadan bahsedilmiştir.
TMK’nın 120. Maddesine göre:
‘’Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.’’
Buna göre maddi tazminat taleb edebilmenin şartlarını şu şekilde sıralayabiliriz.
-Nişanlılardan biri haklı bir sebeb olmaksızın nişanı bozmuş olmalı,
-Maddi tazminat isteyen taraf kusurlu olmamalı,
-İstenen tazminat nişan için yapılan harcamalar ve maddi fedakarlıklar oranında ve dürüstlük kurallarına göre istenmelidir.
-Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana veya babası veya onlar gibi davranan kimseler de (mesela teyzesi ,amcası,komşusu gibi yakınları anneve baba gibi davranmışlarsa) eğer nişan için bir harcama yaptılarsa uygun bir tazminat isteyebilirler.
TMK Madde 121’e göre:
‘’Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.’’
Buna göre:nişanın bozulmasından sonra manevi tazminat isteme şartları şu şekilde sıranabilir:
-Ortada bir bozulmuş bir nişan olmalı,
-Tazminat istenecek taraf kusurlu olmalıdır.
-İstenecek tazminat dürüstlük kurallarına göre hakkaniyetli olmalıdır.
TMK Madde 122’ye göre:
‘’ Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.’’
Madde hükmü uyarınca nişanlılık evlenmeyle sonuçlanmazsa nişanlıların birbirlerine verdikleri alışılmışın dışındaki hediyeler hediyeyi veren tarafından geri istenebilir. Burada karşı tarafın kusuru aranamaz. Buradaki alışılmışın hediyeden kasıt giymekle, kullanılmakla tüketilen eşyalardan olan eşyalardır. Örneğin; ayakkabı, giysi, tatlı, çikolata gibi hediyelerin geri iadesi istenemez. Hediye alışılmışın dışındaki bir hediye ise saat ,bileklik, kolye vb. geri verilmelidir.Hediye aynen iade edilemiyorsa misliyle edilmelidir. Aksi halde sebepsiz zenginleşme davası açılabilecektir.
1.Evlenme Kavramı
Evlenme ,’’tam ve sürekli bir hayat ortaklığı yaratmak üzere, cinsiyetleri ayrı iki kişinin hukuken makbul ve geçerli şekilde birleşmesidir.(Velidedeoğlu s.45).Evlenme eşlere ortak bir hayat sağlar.
Evlenmenin hukuki yönden ne olduğu tartışmalıdır. Bunun için üç görüş ortaya atılmıştır.
itibarladır ki Yargıtay’a göre evlenme, kendine has özellikleri olan medeni hukuk sözleşmesidir.
1)Ayırt Etme Gücü: Medeni Kanun anlamında ayırt etme gücünü; bir kişinin fiil ve işlemlerinin güdüsünü, sonuçlarını, kapsam ve etkilerini seçme ve bunlara uygun olarak hareket etme iktidarı olarak tanımlanabilir.(Akıpek/Akıntürk s. 300 vd). TMK m. 125 “Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemezler.” diyerek evliliğin en önemli hukuki şartının temyiz kudretine sahip olmak olduğu işaret edilmiştir.
2)Evlenme Yaşı:
Geçerli bir evlenmenin yapılabilmesi için, evlenecek olanların sadece ayırt etme gücüne sahip olmaları yeterli değildir, aynı zamanda kanunun belirlediği ‘’belli bir olgunluk çağına, belli bir yaşa erişmiş bulunmaları da gerekir.
Normal Evlenme Yaşı : 18 yaşını tamamlamış olanlar, bütün hukuki işlemleri yapmaya ehil oldukları gibi evlenme akdini yapabilirler. Bunun için yasal temsilcilerinin iznine gerek yoktur.
Olağan Evlenme Yaşı : TMK m.124/I’e göre «Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.» Görüldüğü üzere, Türk Medeni Kanunu erkek veya kadın ayrımı yapılmaksızın her iki cins için de evlenme yaşını 17 olarak belirlenmiştir. Burada 17 yaşın tamamlanması gerekmektedir. Ancak evliliğin geçerli olabilmesi için, ayrıca yasal temsilcinin izni (rızası) gerekmektedir.
Olağanüstü Evlenme Yaşı :TMK m.124/II’ye göre; «hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.» Buna göre, mahkemenin evlenmeye izin vermesi için şu şartların bulunması gerekir: (1) Erkeğin ve kadının 16 yaşını tamamlamış olması (2) Olağanüstü bir durum ve pek önemli bir sebebin varlığı (3) Karardan önce mümkünse yasal temsilcinin dinlenmesi
Yasal Temsilcinin İzni :
Tam ehliyetliler, yani ergin ve ayırt etme gücüne sahip bulunan, aynı zamanda kısıtlı da olmayanlar, hiç kimsenin iznine muhtaç olmaksızın evlenme sözleşmesi yapabilirler, ancak Sınırlı ehliyetsiz bir kimse olağan evlenme yaşında olsa bile TMK m. 127’ye göre yasal temsilcinin iznine tabidir. TMK m. 126’ya göre de küçük yasal temsilcinin izni olmadan evlenemez.
Evlenme Engelleri
Evliliğin geçerli olabilmesi için evlenme engellerinin bulunmaması gerekir. Evlenme engelleri ‘‘ kesin evlenme engelleri ve ‘‘ kesin olmayan evlenme engelleri’’ olmak üzere ikiye ayrılır. Kesin evlenme engelleri varsa evlilik hükümsüzdür. Kesin olmayan evlenme engellerinin varlığında ise evlenme geçersizlik sebebiyle ortadan kalkmaz.
–Kesin Evlenme Engelleri
-Evlenme Başvurusunda: TMK’ya göre: birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar. Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır.
– Nikah Töreni Sırasında : Nikah töreni sırasında uyulması gereken koşullardan bazıları evlenmenin geçersizliği sonucunu doğururken, bazıları evlenmenin yokluğu sonucunu doğurur.
Kadın ve erkeğin karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklanmalıdır. Bunun yapılmamasının sonucu evlenmenin yokluğudur. Yine evlendirme memuru önünde yapılmayan evlilik yok hükmündedir.
Eşlerin Yükümlülükleri:
Eşlerin Kişisel Statüsü
a.Soyadı
TMK 187’ye göre kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.
b.Vatandaşlık
Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 5. maddesine göre; bir Türk ile evlenen yabancı kadının kendi vatandaşlığını muhafaza edeceği ve yabancı ile evlenen Türk kadının da Türk vatandaşlığında kalabileceği kabul edilmiştir.
AİLE HUKUKU’NUN EVLİLİK BİRLİĞİ, BOŞANMA VE NAFAKA İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ
EVLİLİK BİRLİĞİNİN ORTADAN KALKMASI
Eşin gaipliğine karar verilmiş lakin evliliğin feshine ilişkin henüz bir karar
verilmemişse ve bu arada gaip eş ortaya çıkmışsa, eşlerin mevcut evlilikleri devam eder yani herhangi bir işleme gerek yoktur.
Evlenmenin yokluğu; Kurucu unsurlarının bulunmadığı hallerde evlenmenin yokluğundan söz edilir. Böyle bir evlenme baştan itibaren hukuken hiç doğmadığı için hukuken zaten yoktur ayrıca bir dava açmaya gerek yoktur. Evlenmenin yokluğu aşağıdaki hallerde olur:
-Evlenmenin aynı cinsten iki kişi arasında yapılmış olması
-Evlenecek kişilerin irade beyanlarını resmi evlendirme memuru önünde yapmamış olmaları
Evlenmenin Geçersizliği;
Bunlardan birincisi evlilik birliğinin sarsılmasıdır (TMK m.166/I,II).Diğer iki halde ise evlilik birliğinin sarsılmış olduğu faraziyesinden hareket edilmiştir. Bu haller, eşlerin birlikte dava açmaları ya da birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi (TMK m.166/III) ve açılmış olan bir boşanma davasının reddinden sonra eşlerin kanunda öngörülen süreyi ortak hayatı yeniden kurmadan geçirmeleri yani evlilik birliğinin yeniden kurulamamasıdır (TMK m.166/IV).
Dilekçeler Teatisi Aşaması (Dilekçelerin Karşılıklı Verilmesi Aşaması):Çekişmeli boşanma davası davayı açan tarafın dava dilekçesini hazırlayıp dava harç ve giderlerini yatırarak aile mahkemesine vermesiyle açılmış olur. Bu işlemden sonra dilekçelerin teatisi aşaması başlamış olur.Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilir, davalı süresi içinde davacının iddialarına cevap verir bu cevap verme süresi 2 haftadır. Davalının verdiği bu cevap dilekçesi davacıya tebliğ edilir.Davacı bu dikleçeye 2 hafta içinde cevap verir. Bundan sonra davalı ve davacının birer dilekçe ile daha cevap vermeleri ile dilekçeler teatisi aşaması sona erer. Yine bu dilekçeleri verme süreleri 2 haftadır.
Dilekçeleri tebliğ alan tarafın usüli olarak cevap verme zorunluluğu yoktur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 128. Maddesi uyarınca süresi içinde cevap vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılır. Yani kanuna göre dilekçeye cevap verilmemesi halinde karşı tarafın iddialarının reddedildiği sonucunu doğuracaktır.
Dilekçeler teatisi aşamasından sonra mahkeme ön inceleme duruşması için gün verir.
Ön inceleme duruşması tarafların sulhe davet edildiği, dilekçede belirtilen delillerin sunulması ve tanık listesi için süre verilmesi, dilekçelerinde belirttikleri delillerin toplanması için ara kararların verildiği duruşmadır. Bu aşamada taraflar sulh olmazlarsa yargılama çekişmeli olarak devam eder. Taraflar ön inceleme duruşmasından sonra duruşma zaptını imzalar ve ön inceleme aşaması tamamlanmış olur.
Ön inceleme aşamasında dilekçede belirtilmeyen delil bildirilemez.Bunun iki istisnası vardır:Birincisi karşı tarafın sunulacak olan delile rıza göstermesi ikincisi ise;karşı tarafın ön iceleme duruşmasına gelmemiş olmasıdır.
Tahkikat aşaması ön inceleme aşamasından sonraki aşamadır.Artık davanın esasının incelendiği aşamadır.Bu aşamada tarafların otaya koyduğu deliller değerlendirilir, iki tarafın da iddia ve savunmalar yapılır, eğer tanık varsa tanıklar mahkemeye celp edilir ve dinlenir, delil listelerinde kurumlardan istenilen belgeler varsa mahkeme tarafından müzekkere yazılarak istenir.Mahkeme gerekli görürse keşif ve bilirkişi incelemesi isteyebilir.Boşanma davalarında bu aşamada talep üzerine gerekli görürse dava süreci boyunca tedbir nafakası alınmasına karar verebilir. Diğer bir husus ise boşanma müşterek çocukların boşanma süreci boyunca velayetinin geçici olarak kimde kalacağı hususudur.Geçici(tedbiren) velayeti isteyen taraf ister dava dilekçesinde isterse cevap dilekçesinde müşterek çocuğun geçici(tedbiren) velayetini isteyebilir.Dilekçede böyle bir talepte bulunmasa da her iki taraf da davanın her aşamasında yazılı veya sözlü olarak talepte bulunabilirler.Mahkeme çocukların velayetinin kimde kalacağına karar verirken uzman pedagog,psikolog veya bilirkişilerden görüş isteyebilir.Bilirkişiler tarafların sosyal,ekonomik,eğitim gibi her bakımımdan çocuğun üstün yararını gözeterek rapor hazırlar ve mahkemeye sunar mahkeme bütün bunları gözeterek çocuğun velayetinin kimde kalacağına karar verir.
Boşanma davası sürecinde eşlerin mal kaçırma tehlikesi durumları açısından mal rejimi tasfiyesi olana kadar talep doğrultusunda mal paylaşımına yönelik dava için mallara geçici tedbir koyabilir.
Tahkikat aşamasında tüm deliller toplanır, değerlendirilir, tanıklar dinlenir, gerekli görülen kurumlarla yazışmalar tamamlanır, bilirkişi raporları değerlendirilir. Bu aşamadan sonra sözlü yargılama aşamasına geçilir. Sözlü yargılama aşaması tarafların taleplerine ilişkin son sözlerinin sorulduğu boşanma davasının son duruşmasıdır. Kararın verildiği son duruşma olarak da adlandırılır. Tarafların son duruşmada hazır bulunmaları gerekmektedir. Bunun için mahkeme taraflara duruşma gününü muhakkak tebliğ edilir.Sözlü yargılama duruşmasında taraflar esasa ilişkin son beyanlarını verdikten sonra mahkeme kısa kararını açıklar.Kısa karar gerekçeli karar yazılmadan önceki özet karardır.
Sözlü yargılama aşamasında okunan kısa kararın gerekçeleri ve hukuki ayrıntılarının mahkeme tarafından hazırlandığı ve tebliğ edildiği aşamadır. Sözlü yargılama aşamasından yaklaşık bir bir buçuk ay kadar sonra gerekçeli karar açıklanır ve taraflara tebliğ edilir. Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden sonra eğer istenirse yargı yolu(istinaf,temyiz) aşamasına geçilir.
Boşanma davasında gerekçeli karar tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflar istinaf yoluna başvuru yapabilirler.Bu başvuru aile mahkemesine dilekçe yoluyla olur.İstinaf aşaması ortalama olarak bir süre vermek mümkün değildir.Ancak bir yıl kadar sürmesi beklenir.İstinaf edilen karar kesinleşebilir ya da temyiz edilebilir.İstinaf veya temyiz edilmesi durumunda üst mahkeme kararı esas ve usul açısından değerlendirir.
İstinaf ,Bölge Adliye Mahkemelerin’de ekseriyetle duruşmasız olarak yapılır.İstinaf kanun yoluna başvurulurken iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı uygulanır.Yani istinaf ilk derece mahkemesinde ileri sürülen olaylar ve iddialar kapsamında olur.Ancak istisnai olarak boşanma davalarını ilgilendiren konularda istinaf mahkemesi yeni delil toplayabilir.
Temyiz incelemesi Yargıtay tarafından yapılır.Boşanma davası kararları temyize gidebilir.Şöyle ki; istinaf mahkemesinden gelen kararı aile mahkemesi taraflara tebliğ eder.Taraflar eğer istinaf kararını isterlerse kendilerine tebliğ edildikten 2 hafta içinde temyiz edebilirler.Ancak tazminat,nafaka gibi parasal miktar içeren kararların temyize kabil olması için 2023 yılı için 12.952,233 TL’dir.
Boşanma kararı kesinleştikten sonra aile mahkemesi kararı nüfus müdürlüklerine gönderir.Bunun için ayrıca başvuruya gerek yoktur.Nüfus müdürlüğüne gönderilen karar bir hafta içerisinde yürürlüğe girer ve tarafların nüfus bilgileri güncellenir.Fakat kimlik değişimi için Nüfus Müdürlüğüne şahsen başvuruda bulunmak gerekir.
Mal rejimi tasfiyesi davasının görülebilmesi için mevcut evliliğin sona ermesi ve bu kararın kesinleşmesi gerekir.Boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açılarak eşler arasındaki malvarlığı tasfiye edilir.Bu davaya konu mallar eşlerin evliliğinden itibaren edindikleri mallardır.Eşlerin evlilikten önceki malları bu davaya dahil değildir.
Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesine göre; Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Nafaka boşanma davası esnasında ve boşanma davası sona erdikten sonra yoksulluğa düşecek tarafa mahkemece belirlenen aylık ödenecek paradır. Üç tür nafaka vardır: