Randevu Alın
AİLE VE BOŞANMA HUKUKU NEDİR?
Aile ve boşanma Hukuku, aile ilişkilerini nişanlanmadan evliliğe kadar olan süreçte ve sonrasında oluşabilecek tüm uyuşmazlıkları ve bu uyuşmazlıkların çözümü ile içinde evlilik unsuru barındıran hukuki olayları içine alan hukuk dalıdır. Aile ve boşanma Hukuku‘nun temelini Türk Medeni Kanunu’ndaki yasal hükümler oluşturmaktadır.
Nişanlanma, nişanın bozulması, nişanın bozulması sonucu doğabilecek manevi tazminat hakları, evlenme, evlenmenin koşulları ve hükümleri, boşanma, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, nafakaya dair haklar, velayet, eşler arasındaki mal rejimleri, soy bağı, vesayet, hısımlık, yasal danışmanlık, gibi konularda aile ve boşanma hukuku hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü Aile ve boşanma hukuku kapsamına girer. Aile ve boşanma hukuku kapsamına giren bu gibi konulara ilişkin uyuşmazlıklara ait dava ve işlemler aile mahkemelerinde görülür.
Aile ve boşanma hukukunun temel unsurlarına değinecek olursak:
AİLE HUKUKU
Aile hukuku, aile ilişkileri ve aile bireylerinin hak ve sorumlulukları üzerine yoğunlaşır. Başlıca konuları şunlardır:
- Evlilik Sözleşmesi: Evlilik öncesinde yapılan anlaşmalar, eşlerin mal varlıkları üzerindeki hak ve sorumluluklarını düzenler.
- Evlilik İptali: Geçersiz veya hukuka aykırı evliliklerin sona erdirilmesi süreci.
- Velayet: Çocukların kim tarafından ve nasıl yetiştirileceğine dair kararlar.
- Çocuk Hakları: Çocukların eğitim, sağlık, barınma ve genel refahına yönelik yasal korumalar.
- Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrası, ekonomik olarak zayıf olan eşe ödenen destek.
- İştirak Nafakası: Boşanma sonrası çocukların bakım ve eğitim masrafları için ödenen nafaka.
- Mal Ayrılığı: Eşlerin evlilik süresince kazandıkları malların ayrı tutulması.
- Mal Ortaklığı: Evlilik süresince kazanılan malların ortak olması.
BOŞANMA HUKUKU
Boşanma hukuku, evlilik birliğinin sona erdirilmesi sürecini düzenler. Başlıca konuları şunlardır:
- Şiddetli Geçimsizlik: Eşler arasında uzlaşmaz farklılıklar.
- Aldatma: Eşlerden birinin sadakatsizliği.
- Terk: Eşlerden birinin evi terk etmesi.
- Akıl Hastalığı: Eşlerden birinin ciddi ve sürekli akıl hastalığı.
- Dava Açma: Boşanma talebiyle mahkemeye başvuru.
- Geçici Tedbirler: Boşanma sürecinde geçici velayet, nafaka ve mal paylaşımı düzenlemeleri.
- Ortak Mal Varlığı: Evlilik süresince edinilen malların paylaşımı.
- Kişisel Mallar: Evlilik öncesinde veya evlilik süresince kişisel olarak edinilen malların korunması.
- Çocukların Velayeti: Mahkemenin çocukların hangi ebeveynle kalacağına dair kararı.
- Nafaka: Boşanma sonrası eş ve çocuklar için ödenecek maddi destek.
Aile ve boşanma hukuku, bireylerin kişisel ilişkilerini ve aile dinamiklerini düzenleyen, toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunun korunmasını hedefleyen önemli bir hukuk dalıdır. Aile ve boşanma hukuku, bireylerin haklarını korumak ve adil çözümler sunmak amacıyla titizlikle uygulanır.
AİLE HUKUKU’NUN TEMEL PRENSİPLERİ
Aile ve boşanma hukukunun temel prensipleri, aile içindeki bireylerin hak ve sorumluluklarını adil bir şekilde düzenlemeyi ve korumayı amaçlar. Aile ve boşanma hukukunun temel prensiplerine değinecek olursak;
- Eşitlik İlkesi
Eşler Arasında Eşitlik: Eşler, evlilik süresince ve boşanma sonrasında eşit hak ve sorumluluklara sahiptir. Cinsiyet, maddi durum veya sosyal statü farkı gözetmeksizin eşler arasında eşitlik sağlanır.
- Çocuğun Üstün Yararı İlkesi
Çocuğun Korunması: Ebeveynler arasında velayet ve nafaka kararları alınırken, çocuğun fiziksel, duygusal ve psikolojik sağlığı göz önünde bulundurulur. Çocuğun eğitim, sağlık ve genel refahı en önemli önceliktir.
- Özel Hayatın Gizliliği İlkesi
Mahremiyetin Korunması: Aile ve boşanma davaları, kişilerin özel hayatına dair bilgiler içerdiğinden, bu bilgilerin gizliliği korunur. Dava sürecinde ortaya çıkan özel bilgiler, sadece taraflar ve yetkili makamlar arasında kalır.
- Adil ve Hakkaniyetli Karar Verme İlkesi
Adaletin Sağlanması: Mahkemeler, aile ve boşanma davalarında tarafların haklarını koruyarak adil ve hakkaniyetli kararlar vermeye özen gösterir. Taraflar arasında eşitlik ve adalet gözetilir.
- Uzlaşma ve Arabuluculuk İlkesi
Alternatif Çözüm Yolları: Boşanma ve aile içi uyuşmazlıklarda tarafların uzlaşması teşvik edilir. Arabuluculuk ve diğer alternatif çözüm yolları, tarafların mahkemeye gitmeden sorunlarını çözmeleri için önemli bir araç olarak kullanılır.
- Ekonomik Denge ve Mali Destek İlkesi
Mali Hakların Korunması: Boşanma sürecinde ekonomik olarak zayıf olan tarafın maddi olarak korunması esastır. Nafaka ve mal paylaşımı konularında adil bir denge sağlanır.
- Koruma ve Destek İlkesi
Şiddet ve İstismarın Önlenmesi: Aile içi şiddet ve istismarın önlenmesi için gerekli tedbirler alınır. Şiddet mağdurları korunur ve desteklenir.
- Tarafların Serbest İradesi İlkesi
Özgür İrade: Evlilik ve boşanma kararları, tarafların serbest iradeleriyle alınır. Hiçbir taraf baskı veya zorlamayla evlilik veya boşanmaya zorlanamaz.
- Çocuklarla Kişisel İlişki Kurma Hakkı
Ebeveyn Hakları: Boşanma sonrası ebeveynlerin çocuklarıyla düzenli ve sağlıklı bir ilişki kurma hakları korunur. Çocukların ebeveynleriyle olan kişisel ilişkileri teşvik edilir ve düzenlenir.
- Toplum Düzeninin Korunması İlkesi
Toplumsal Düzen: Aile ve boşanma hukuku, toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunun korunmasını amaçlar. Bu nedenle, yasal düzenlemeler aile yapısını ve toplumsal düzeni koruyacak şekilde tasarlanır.
Bu prensipler, aile ve boşanma hukukunun temelini oluşturur ve aile ve boşanma hukuku düzenlerken dikkate alınan ana unsurlardır. Amaç, aile bireylerinin haklarını adil bir şekilde korumak ve toplumsal düzeni sağlamaktır.
AİLE VE BOŞANMA HUKUKUNUN EVLENME VE NİŞANLANMA İLE PRENSİPLERİ
Aile ve boşanma hukukunun evlenme ve nişanlanma ile ilgili hükümleri, aşağıdaki prensiplere ve kurallara dayanır:
- İlişki Tiplerinin Sınırlı Sayıda Olması
- Geniş Ölçüde Emredici Kurallara Dayanma
- Devletin Müdahalesi
- Şekle Bağlılık
- Eşitlik
- Çocukları ve Zayıfları Koruma
Aile ve boşanma hukukunun evlenme ve nişanlanma ile ilgili hükümlerinin dayandığı prensipleri açıklayacak olursak;
- İlişki Tiplerinin Sınırlı Sayıda Olması
Türk Borçlar Kanunundan farklı olarak aile hukukunda, fertlerin kurabileceği ilişkiler sınırlı şekilde kanunda öngörülmüştür. Fertler ancak bazı ilişkileri kurup kurmamakta serbesttirler. Örneğin, kişiler evlilik ilişkisi içerisine girip girmemekte serbesttirler. Ancak bir defa evlenmeye karar verirlerse, o zaman aile hukukundaki evlenme ve evliliğe ait kurallara uymak zorundadırlar. Görüldüğü üzere, taraflar Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen ilişkiler dışında kendi aralarında serbestçe herhangi bir ilişki düzenleyemeyecekleri gibi, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen ilişkilerin şartları ve sonuçlarını da serbestçe kararlaştıramazlar.
- Geniş Ölçüde Emredici Kurallara Dayanma
Aile hukukunda yer alan kuralların çoğunluğu emredici niteliktedir. Bir diğer ifadeyle, aile hukuku alanındaki ilişkilerde irade özgürlüğüne yer verilmemiştir. Bunun sebebi, bir taraftan aile birliğini ve toplum düzenini, diğer taraftan ise aile fertlerini koruma amacı güdülmesidir.
- Devletin Müdahalesi
Ailenin toplumun temeli olarak görülmesi sebebiyle, Medeni hukukun bir dalı olmasına rağmen bu alanda kamu otoritesi büyük ölçüde kendini hissettirmektedir. Örneğin, devlet, evlenmenin yetkili merci önünde yapılmasına büyük önem vermektedir. Evlendirme merasimi hazırlıkları devletin denetimi altındadır. Devlet mutlak butlan sebebiyle evlenmenin feshi davası açma hakkını saklı tutmuştur. Ayrıca evlenme erginliğine erişmemiş olanların evlenebilmesi hakim kararına bağlıdır. Evlilik hayatında çocukların korunmasına ve vesayete ilişkin pek çok alanda devlet, mahkemeler ve vesayet organları aracılığıyla müdahalede bulunur.
- Şekle Bağlılık
Aile hukuku ilişkilerinin kurulmalarında ve sona ermelerinde genellikle şekil zorunlu kılınmıştır. Evlenme, boşanma, soy bağının reddi, kısıtlama, vasi atama, evlatlık ilişkisinin kurulması ve ortadan kaldırılması gibi hususlarda birtakım şekil mecburiyetleri getirilmiştir.
- Eşitlik
743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu’nda, yürürlükten kalkan Kanun’dan farklı olarak, kadın erkek eşitliğine dayalı düzenlemelere yer vermiştir. Nitekim kanun koyucu Anayasa’nın 41. maddesine (3.10.2001 gün ve 4709/17 sayılı Kanun ile ek ibare olarak) «Aile, eşler arasında eşitliğe dayanır» hükmünü öngörmüştür.
- Çocukları ve Zayıfları Koruma
Aile hukuku, çocukları ana ve babalarına karşı, vesayet altındaki kişileri vasi ve vesayet organlarına karşı, kadınları kocalarına karşı korumaktadır. Ayrıca, korunma amacıyla belirli nitelikteki kimselerin özgürlüklerinin kısıtlanması da aynı amaca yöneliktir. Ülkemizde son yıllarda kadına yönelik şiddetin artmasıyla, 2012 yılında 6284 sayılı “Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” çıkarılmıştır.
“Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. 6284 sayılı Kanun, kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik, mülki idare amirlerine ve aile mahkemesi hakimlerine çeşitli yetkiler vermektedir.
AİLE HUKUKU’NUN EVLENME VE NİŞANLANMA İLE HÜKÜMLERİ
Aile ve boşanma hukukunun evlenme ve nişanlanma ile ilgili hükümleri, evlilik öncesi ve evlilik sürecindeki yasal düzenlemeleri içerir. Bu hükümler, nişanlanma sürecinden evlilik akdine kadar olan dönemi kapsar ve tarafların hak ve sorumluluklarını düzenler. İşte bu konudaki temel hükümler:
NİŞANLANMA
Aile ve boşanma hukukuna göre nişanlanma, iki kişinin evlenme vaadiyle birbirlerine verdikleri sözdür. Bu süreçte, taraflar evlenme niyetiyle bir araya gelirler, ancak nişanlanma hukuki olarak bağlayıcı bir evlilik sözleşmesi değildir.
- Nişanlanmanın Hukuki Niteliği
Nişanlanma Tanımı: Nişanlanma, iki kişinin evlenme vaadiyle birbirlerine verdikleri sözdür.
Hukuki bir bağlayıcılığı yoktur ancak bazı hukuki sonuçlar doğurabilir.
- Nişanlanmanın Sona Ermesi
Nişanı Bozma: Taraflardan biri nişanı bozabilir. Bu durumda, diğer taraf maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir.
Nişanın Kendiliğinden Sona Ermesi: Nişanlanma, tarafların evlenmesi, birinin ölümü veya akıl hastalığı gibi sebeplerle kendiliğinden sona erer.
- Tazminat ve Hediyelerin İadesi
Maddi Tazminat: Nişanın bozulması nedeniyle bir taraf, diğer tarafın yaptığı masrafların karşılanmasını talep edebilir.
Hediyelerin İadesi: Nişanlılık süresince verilen hediyeler, nişanın bozulması halinde geri istenebilir. Bu hediyeler, evlilik amacıyla verilen ve önemli değeri olan hediyelerle sınırlıdır.
EVLENME
Aile ve boşanma hukukuna göre evlenme, iki kişinin yasalar önünde resmi olarak evlilik bağı kurmasıdır. Bu süreç, yetkili bir evlendirme memuru huzurunda gerçekleştirilir ve tarafların karşılıklı rızası ile tamamlanır. Evlenme, eşler arasında haklar ve yükümlülükler doğuran, hukuki bir birlikteliktir.
- Evlenme Ehliyeti ve Şartları
Yaş Şartı: Evlenmek için tarafların belirli bir yaşa gelmiş olması gerekir. Çoğu ülkede bu yaş, 18’dir. Ancak, yasal temsilcinin izniyle daha erken yaşta evlenmek de mümkün olabilir.
Ayırt Etme Gücü: Evlenmek isteyen kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekir.
Evlilik Engelleri: Hısımlık, önceki evliliğin sona ermemiş olması, belirli hastalıklar gibi evlenme engelleri bulunabilir.
- Evlenme Başvurusu ve Töreni
Başvuru: Evlenmek isteyen çiftler, nüfus müdürlüğüne veya yetkili makamlara başvuruda bulunurlar.
Evlenme Töreni: Resmi nikah töreni, evlendirme memuru önünde gerçekleştirilir. Tarafların rızalarının alınmasıyla evlilik akdi tamamlanır.
- Evlenmenin Hükümleri
Kişisel Haklar ve Yükümlülükler: Evlilik, eşler arasında karşılıklı sevgi, saygı ve sadakat yükümlülüğü doğurur. Eşler birlikte yaşamak, birbirine destek olmak ve evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Mali Haklar ve Yükümlülükler: Evlilik, eşler arasında mali hak ve yükümlülükler de doğurur. Eşler, aile masraflarını ortaklaşa karşılamakla yükümlüdürler. Ayrıca, eşler arasında mal rejimi söz konusu olabilir (örneğin, mal ayrılığı veya mal ortaklığı).
- Evlenmenin Geçersizliği ve İptali
Mutlak Butlan: Evlenmenin baştan itibaren geçersiz sayıldığı durumlardır. Örneğin, zorla yapılan evlilikler, hısımlık derecesinin çok yakın olması veya taraflardan birinin ayırt etme gücünden yoksun olması.
Nispi Butlan: Taraflardan birinin evlenme anında geçici olarak ayırt etme gücünü kaybetmiş olması veya evlenmeye yönelik irade sakatlıkları gibi durumlarda ortaya çıkar. Bu hallerde, dava açılarak evliliğin iptali istenebilir.
Aile ve boşanma hukukunun evlenme ve nişanlanma ile ilgili hükümleri, tarafların bu süreçteki hak ve sorumluluklarını ayrıntılı olarak düzenler. Nişanlanma, evlilik vaadi niteliğinde olup, evlenme ise yasal bir akit olarak kabul edilir. Bu hükümler, tarafların birbirlerine ve topluma karşı sorumluluklarını belirler ve evlilik kurumunun korunmasını amaçlar
EVLİLİĞİN GENEL HÜKÜMLERİ
Aile ve boşanma hukukuna göre evliliğin genel hükümleri, evlilik ilişkisinin yasal çerçevesini ve eşlerin hak ve yükümlülüklerini belirleyen kuralları içerir. İşte evliliğin genel hükümleri:
- Evlilik Birliğinin Kurulması
Evlilik Akdi: Evlilik, yetkili bir evlendirme memuru önünde tarafların karşılıklı rızası ile kurulur.
Şekil Şartı: Evlilik, resmi nikah töreni ile tescil edilir ve kayıt altına alınır.
- Evlilik Ehliyeti ve Şartları
Yaş Şartı: Evlilik için genellikle 18 yaşını doldurmuş olmak gerekir. 16-18 yaş arası kişiler, yasal temsilcilerinin izni veya mahkeme kararı ile evlenebilirler.
Ayırt Etme Gücü: Evlenme ehliyetine sahip olmak için tarafların ayırt etme gücüne sahip olmaları gereklidir.
Evlenme Engelleri: Yakın akrabalık, mevcut evlilik gibi evlenmeyi engelleyen durumlar vardır.
- Eşlerin Hak ve Yükümlülükleri
Karşılıklı Yardım ve Dayanışma: Eşler, evlilik birliğinin gerektirdiği şekilde birbirlerine yardımcı olmalı ve dayanışma içinde olmalıdır.
Birlikte Yaşama: Eşler, evlilik birliği içinde birlikte yaşama yükümlülüğüne sahiptir.
Sadakat: Eşler birbirlerine sadık kalmak zorundadır.
İşbirliği ve Eşitlik: Eşler, evlilik birliğinin yönetimi konusunda işbirliği yapmalı ve eşit haklara sahip olmalıdır.
- Mali Hak ve Yükümlülükler
Aile Masraflarına Katkı: Eşler, evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katkıda bulunmalıdır.
Mal Rejimi: Evlilik sırasında edinilen malların yönetimi ve paylaşımı, mal rejimi kuralları çerçevesinde belirlenir. Bu, mal ayrılığı, mal ortaklığı veya edinilmiş mallara katılma gibi rejimleri içerebilir.
- Çocukların Velayeti ve Bakımı
Çocukların Korunması: Eşler, çocukların bakımını, eğitimini ve genel refahını sağlamakla yükümlüdür.
Velayet: Çocukların velayeti, boşanma veya ayrılık durumunda mahkeme tarafından belirlenir.
- Evlenmenin Geçersizliği ve İptali
Mutlak Butlan: Hısımlık derecesi, mevcut evlilik veya ayırt etme gücünün bulunmaması gibi durumlarda evlilik geçersiz sayılır.
Nispi Butlan: Evlenme iradesinin sakatlanması durumunda (örneğin, aldatma, hata, tehdit) evlilik iptal edilebilir.
- Boşanma ve Ayrılık
Boşanma Sebepleri: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, zina, terk gibi sebeplerle boşanma davası açılabilir.
Ayrılık: Mahkeme kararıyla eşler arasında belirli bir süre için ayrılık kararı verilebilir.
Aile ve boşanma hukukuna göre evliliğin genel hükümleri, evlilik birliğinin kurulmasından sona ermesine kadar olan süreçte eşlerin haklarını ve sorumluluklarını belirler. Bu hükümler, eşler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ve aile kurumunun korunması amacıyla yasalarla belirlenmiştir.
AİLE HUKUKU’NUN EVLİLİK BİRLİĞİ, BOŞANMA VE NAFAKA İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ
Aile ve boşanma hukukunun evlilik birliği, boşanma ve nafaka ile ilgili hükümleri, aile ilişkilerinin düzenlenmesini ve bu ilişkilerin sona ermesi durumunda tarafların hak ve yükümlülüklerini belirler.
Aile ve boşanma hukuku, evlilik birliği, boşanma ve nafaka konularında tarafların haklarını ve sorumluluklarını düzenler. Evlilik birliği, resmi bir akitle kurulurken, boşanma ise belirli sebeplerle mahkeme kararıyla gerçekleşir. Boşanma sonrasında, taraflar arasında mal paylaşımı yapılır ve ekonomik olarak zayıf olan eşe ve çocuklara nafaka ödenir. Bu düzenlemeler, aile bireylerinin haklarını koruyarak toplumsal düzenin sağlanmasını amaçlar.
EVLİLİK BİRLİĞİNİN ORTADAN KALKMASI
Aile ve boşanma hukukuna göre evlilik birliğinin ortadan kalkması, çeşitli nedenlerle gerçekleşebilir. Bu nedenler arasında ölüm, ölüm karinesi, gaiplik kararı ve cinsiyet değişikliği yer alır. İşte bu durumların her birinin evlilik birliği üzerindeki etkileri:
- Ölüm: Eşlerden birinin ölümü ile evlilik birliği kendiliğinden sona erer. Ayrıca mahkeme kararına ihtiyaç yoktur. Eşin ölümü ile sağ kalan eşin kişisel durumu değişir; eş evli olmaktan çıkar ve dul kişisel durumu kazanır. Eğer koca vefat ederse kadın kocasının soyadını kullanmaya devam eder.
- Ölüm Karinesi: Bir kimse hakkında ölüm karinesi uygulanmışsa kişi ölmüş kabul edilir ve ölümün meydana getirdiği tüm sonuçlar burada ortaya çıkar. Bu bağlamda evlilik birliği de kendiliğinden sona erer.
- Gaiplik Kararı: Bir kimsenin gaipliğine karar verilmesi o kişi eğer evliyse evliliğini kendiliğinden sona erdirmez. Evliliğin sona erip ermeyeceğine gaibin eşi karar verecektir. Gaibin eşi evliliğin devam etmesinde maddi veya manevi bir menfaati varsa evliliğin devam etmesini de isteyebilir. Ancak gaibin eşi gaiple olan evliliğini sonlandırmadan yeni bir evlilik yapamaz.
- Cinsiyet Değişikliği: Evlenmenin kurucu unsurlarından biri de, ayrı cinsten kişiler arasında yapılmış olmasıdır. Aynı cinsten kişiler arasındaki evlilik yok hükmündedir. Fakat eşlerin evlilik birliğinin kurulmasından sonra cinsiyetini değiştirmesi halinde evliliğin akıbetinin ne olacağı hususunda kanunda açık bir düzenleme mevcut değildir.
Şöyle ki; aslında TMK m.40’a göre; cinsiyet değiştirme ameliyatlarına izin verilmesi için evli olmamak gerektiğinden evli bir kimsenin kurallara uygun olarak cinsiyetini değiştirmesi söz konusu olamaz. Ne var ki, evli olan bir kimse TMK m.40’a aykırı olmasına rağmen, de facto (yasal olmayan bir şekilde) cinsiyetini değiştirmiş olabilir.
Bu durumda o kişinin sırf evli olduğu için hukuken onun cinsiyetini değiştirmediğini kabul etmek ve onu hala eski cinsiyetinde varsaymak, kamu düzenine aykırı olur. Burada butlan sebepleri kanunda sınırlayıcı olarak sayıldığı için, butlana gidilemez. Bu durumda evliliğin yok hale geleceğini kabul etmek daha uygun olur.
EVLENMENİN YOKLUĞU VE GEÇERSİZLİĞİ
Evlenmenin yokluğu ve geçersizliği, evlilik akdinin hukuki geçerliliği açısından önemli kavramlardır. Bu iki kavram, evliliğin Aile ve boşanma hukukuna göre geçerli olup olmadığını belirler ve buna göre farklı sonuçlar doğurur.
EVLENMENİN YOKLUĞU
Evlenmenin yokluğu, evliliğin kurucu unsurlarının bulunmaması durumunda söz konusu olur. Bu durumda evlilik baştan itibaren hukuken hiç doğmamış kabul edilir ve ayrıca bir dava açılmasına gerek yoktur. Evlenmenin yokluğu şu hallerde olur:
- Aynı Cinsten Kişiler Arasında Yapılmış Olması: Evlilik, hukuken yalnızca farklı cinsiyetler arasında yapılabilir. Aynı cinsten iki kişinin evlenmesi yok hükmündedir.
- Resmi Evlendirme Memuru Önünde Yapılmaması: Evlenme irade beyanlarının resmi evlendirme memuru önünde yapılmaması durumunda evlilik yok kabul edilir.
EVLENMENİN GEÇERSİZLİĞİ
Evlenmenin geçersizliği, evliliğin hukuki olarak batıl olduğu durumları kapsar ve iki türü vardır: mutlak butlan ve nispi butlan.
- Mutlak Butlan
Mutlak butlan, Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 145’e göre, evliliğin kesin olarak geçersiz olduğu halleri ifade eder. Bu durumlarda evlilik, baştan itibaren geçersiz sayılır ve her zaman dava açılarak iptal edilebilir. Mutlak butlan sebepleri şunlardır:
Eşlerden Birinin Evli Olması: Evlilik sırasında eşlerden birinin başka biriyle evli olması.
Sürekli Ayırt Etme Gücünden Yoksunluk: Evlilik sırasında eşlerden birinin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
Akıl Hastalığı: Evlilik sırasında eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunması.
Engelleyici Hısımlık: Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlık bulunması (örneğin, kardeşler arası evlilik).
- Nispi Butlan
Nispi butlan, TMK’nın 149-152. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hallerde evlilik, belirli koşullar altında geçersiz sayılabilir ve nispi butlan hallerine dayanarak evlilik iptal edilebilir. Nispi butlan sebepleri şunlardır:
Ayırt Etme Gücünden Yoksunluk: Evlilik sırasında geçici olarak ayırt etme gücünden yoksun olma (örneğin, sarhoşluk).
İrade Sakatlıkları: Evlilik sırasında aldatma, korkutma veya hata gibi irade sakatlıkları bulunması.
Yasal Temsilci İzni: Evlilik birliği sırasında gerekli olan yasal temsilci izninin bulunmaması (özellikle reşit olmayan kişilerin evliliğinde).
Aile ve boşanma hukukuna göre evlenmenin yokluğu, evlilik birliği için gerekli kurucu unsurların bulunmaması durumunda evliliğin hukuken hiç doğmamış kabul edilmesini ifade eder. Aile ve boşanma hukukuna göre evlenmenin geçersizliği ise, evliliğin hukuken batıl olduğu ve belirli şartlar altında iptal edilebileceği durumları kapsar.
BOŞANMA
Aile ve boşanma hukukuna göre boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Eşler arasında evliliğin sürdürülemez hale gelmesi durumunda, taraflardan birinin veya her ikisinin talebi üzerine, yasal olarak evlilik birliği sona erdirilir. Boşanma, tarafların kişisel ve mali durumlarını etkileyen önemli hukuki sonuçlar doğurur.
BOŞANMA SEBEPLERİ
Aile ve boşanma hukukuna göre boşanma, çeşitli nedenlerle talep edilebilir ve bu nedenler genellikle iki ana kategoriye ayrılır:
- Genel Sebepler:
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması: Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede sarsılmışsa, bu sebebe dayanarak boşanma talep edilebilir. Bu durum genellikle şiddetli geçimsizlik olarak adlandırılır.
- Özel Sebepler:
Zina: Eşlerden birinin sadakatsizliği durumunda boşanma davası açılabilir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış: Eşlerden biri diğerinin hayatına kast etmişse, kötü muamelede bulunmuşsa veya onur kırıcı davranışlar sergilemişse, boşanma sebebi olarak kabul edilir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işlemişse veya haysiyetsiz bir hayat sürüyorsa, diğer eş boşanma davası açabilir.
Terk: Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla diğer eşi terk etmiş ve bu terk durumu kesintisiz altı ay sürmüşse ve ortak yaşam yeniden kurulamamışsa, terk sebebiyle boşanma davası açılabilir.
Akıl Hastalığı: Eşlerden biri akıl hastasıysa ve bu durum evliliğin devamını imkânsız kılıyorsa, boşanma sebebi olarak kabul edilir.
BOŞANMA SONRASI SÜREÇLER NELERDİR?
Aile ve boşanma hukukuna göre boşanma sonrası süreçler, boşanma kararı kesinleştikten sonra tarafların hukuki ve kişisel durumlarını düzenleyen adımları kapsar. Bu süreçler, tarafların soyadı ve kimlik bilgilerinin güncellenmesi, mal paylaşımı davalarının yürütülmesi gibi önemli aşamaları içerir. İşte bu süreçlerin detayları:
- Boşanma Kararından Sonra Soyadı ve Kimlikte Medeni Hal Değişikliği
Mahkeme Kararının Nüfus Müdürlüğüne Gönderilmesi: Boşanma kararı kesinleştikten sonra aile mahkemesi, bu kararı nüfus müdürlüğüne iletir. Bu işlem, tarafların ayrıca bir başvuruda bulunmasını gerektirmez.
Nüfus Bilgilerinin Güncellenmesi: Nüfus müdürlüğüne gönderilen karar, bir hafta içinde yürürlüğe girer ve tarafların medeni hali ve soyadı gibi nüfus bilgileri güncellenir.
Kimlik Değişimi: Boşanma kararı nüfus kaydına işlendikten sonra, kimlik belgelerini güncellemek için tarafların nüfus müdürlüğüne şahsen başvuruda bulunmaları gereklidir.
- Boşanmadan Sonra Mal Paylaşımı Davası
Mal Rejimi Tasfiyesi: boşanma sonrasında eşler arasında evlilik birliği süresince edinilen malların paylaşımının yapılması sürecidir. Bu süreçte, eşlerin evlilik birliği süresince edindikleri malvarlığı belirlenir ve adil bir şekilde paylaşılır
Evliliğin Sona Ermesi: Mal rejimi tasfiyesi davası açılabilmesi için mevcut evliliğin sona ermesi ve boşanma kararının kesinleşmesi gereklidir.
Dava Süreci: Boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açılarak, eşler arasındaki malvarlığı tasfiye edilir. Bu davaya konu olan mallar, eşlerin evlilik birliği süresince edindikleri mallardır.
Evlilik Öncesi Mallar: Eşlerin evlilik birliğinden önce sahip oldukları mallar, mal paylaşımı davasına dahil edilmez. Yani, bu mallar tasfiye işlemlerinin dışında tutulur.
- Mal Paylaşımı: boşanma veya ölüm gibi durumlar sonrasında eşler veya mirasçılar arasında evlilik süresince veya mirasçı olunan süre boyunca edinilen malvarlığının paylaşılması işlemidir.
Mal Rejimi Türüne Göre: Mal paylaşımı, tarafların evlilik süresince uyguladıkları mal rejimi türüne (mal ayrılığı, mal ortaklığı, edinilmiş mallara katılma) göre yapılır.
Eşlerin Katkıları: Eşlerin evlilik süresince kazandıkları ve edindikleri mallar, eşlerin katkıları dikkate alınarak paylaşılır. Bu süreçte, mal rejimi sözleşmesi varsa bu da göz önünde bulundurulur.
NAFAKA
Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesine göre; Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Nafaka boşanma davası esnasında ve boşanma davası sona erdikten sonra yoksulluğa düşecek tarafa mahkemece belirlenen aylık ödenecek paradır. Üç tür nafaka vardır:
- Tedbir Nafakası: Eşin diğer eşe boşanma davası devam ettiği sürece ödediği nafakadır. Kural olarak boşanma davası kesinleşinceye kadar ödenir.
- Yoksulluk Nafakası: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa, diğer tarafın mali gücü oranında ödediği nafakadır. Kural olarak ölünceye kadar ödenir.
- İştirak Nafakası: Velayet kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma amacıyla ödediği nafakadır. Kural olarak çocuk ergin oluncaya kadar ödenir.
ANKARA AİLE VE BOŞANMA HUKUKU AVUKATI AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK’TA
Konusunda uzman bir Ankara aile ve boşanma hukuku avukatı destek almak, doğru ve hukuki açıdan sağlam bir konumda olmanıza yardımcı olabilir. Konusunda uzman Ankara avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.