İdare Hukuku, devletin ve kamu idaresinin faaliyetlerini düzenleyen hukuk dalıdır. Genel olarak idare hukuku, idarenin işleyişini, yetkilerini, görevlerini, sorumluluklarını ve vatandaşlar ile idare arasındaki ilişkileri düzenler.
Randevu Alın
İDARE HUKUKU NEDİR?
İdare Hukuku, devletin ve kamu idaresinin faaliyetlerini düzenleyen hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, idarenin yetki, görev ve sorumluluklarını, idari işlemlerini, idari davranışlarını, idari işlemlere karşı idari yargı yolunu, idarenin denetimini ve idari yaptırımları düzenler. Temel amacı, devlet organlarının ve kamu görevlilerinin hukuka uygun olarak vatandaşlara hizmet sunmalarını ve kamu kaynaklarını etkin bir şekilde kullanmalarını sağlamaktır.
İdare Hukuku, genellikle yasal düzenlemeler, yönetmelikler, mahkeme kararları ve idari uygulamalar üzerinden şekillenir. Bu hukuk dalı, idari yargılamaları da içerir ve vatandaşların idareye karşı haklarını koruyacak yasal düzenlemeleri kapsar.
İDARE NEDİR?
İdare, genel anlamda, bir toplumda belirli bir amaç doğrultusunda yönetim ve düzenleme işlevini üstlenen kurum veya kuruluşları ifade eder. Bu kurumlar genellikle devlet organları, kamu kurumları, yerel yönetimler veya özel sektördeki yönetim birimleri olabilir.
Özellikle İdare Hukuku bağlamında, idare kavramı daha spesifik bir anlam taşır. İdare, devletin yürütme organlarını, kamu kurumlarını ve yetkili görevlilerini ifade eder. Bu bağlamda, idare genellikle yasama ve yargıdan ayrı bir hükümet organı olarak tanımlanır ve yasaların uygulanmasından, kamu hizmetlerinin sağlanmasına ve genel kamu düzeninin sağlanmasına kadar çeşitli görevleri yerine getirir.
İdarenin temel işlevleri arasında kamu hizmetlerinin yürütülmesi, idari kararların alınması, kamu kaynaklarının yönetilmesi, kamu düzeninin sağlanması ve vatandaşların haklarının korunması yer alır. İdare, bu görevleri yerine getirirken yasalara, yönetmeliklere ve genel hukuk ilkelerine bağlı olarak hareket etmelidir.
İDARE HUKUKUNUN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
İdare Hukuku, idarenin işleyişini, yetki kullanımını, hukuka uygunluğunu ve vatandaşların haklarını korumayı amaçlar. Bazı özellikleri ve işlevleri şunlardır:
- İdare Hukuku Yeni Bir Hukuk Dalıdır: Aslında, devlet ve devlete ait alan ile ilgili hukuk, eskiden beri var olmakla birlikte; modern idare hukuku, hukuk devleti ile ortaya çıkan ve gelişen bir hukuk dalı olmuştur.
- İdareyi Düzenleme: İdare Hukuku, devletin ve kamu idaresinin faaliyetlerini düzenleyen bir hukuk dalıdır. İdarenin yetki, görev ve sorumluluklarını belirler.
- Mevzuat Birliği Olmayan Bir Hukuk Dalı: İdare Hukuku, diğer hukuk dallarından farklı olarak, tek bir kodifikasyon altında toplanmamış, farklı yasal düzenlemeler ve içtihatlarla şekillenmiştir.
- İçtihatlarla Belirlenen İlkeler: Düzenlilik ilkesi, süreklilik ilkesi, yetki ve usulde paralellik ilkesi gibi temel prensipler idare hukukunda içtihatlar yoluyla belirlenmiştir.
- Kamu Yararını Gerçekleştirme Amaçlı: İdare Hukuku, temel olarak kamu yararını gerçekleştirmeyi amaçlar ve bu doğrultuda idarenin faaliyetlerini düzenler.
- Eşitsizlik İlkesine Dayalı: İdare Hukuku, idarenin gücünü ve yetkilerini belirleyen bir hukuk dalı olduğu için eşitlik ilkesine dayanmaz, ancak keyfiyetten kaçınmayı ve hukuka uygunluğu sağlamayı hedefler.
- İdari Yargıda Çözümlenme: İdare Hukuku‘ndan doğan davalarda çözüm genellikle idari yargıda
- Bağımsız Bir Hukuk Dalı: İdare Hukuku, kendi alanında bağımsız bir hukuk dalı olarak kabul edilir ve idareyle ilgili konuları düzenler.
- Hukuka Bağlama İşlevi: Temel işlevlerinden biri, idareyi hukuka bağlamak ve idarenin yetki kullanımını sınırlamaktır.
- Anayasa Hukukunun Somutlaşmış Hali: İdare Hukuku, Anayasa Hukuku ilkelerinin ve hükümlerinin pratik uygulanmasını sağlar.
- İdari İşlemler: İdare Hukuku‘nun kapsamına giren işlemler, genellikle kişilerin statülerinde değişiklik yapma potansiyeline sahip idari işlemlerdir.
Bu özellikler, İdare Hukuku’nun yapısal ve işlevsel özelliklerini yansıtır ve idarenin hukuka uygunluğunu sağlamayı, kamu yararını korumayı ve vatandaşların haklarını güvence altına almaya odaklanır.
İDARE HUKUKUNUN KAYNAKLARI NELERDİR?
Türk hukukunda İdare Hukuku‘nun kaynakları şunlardır:
- Anayasa: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, idarenin yetkilerini, görevlerini ve sınırlarını belirler. Anayasa, idarenin hukuka bağlılığını ve vatandaşların haklarını korumasını sağlayan temel bir belgedir.
- Kanunlar: Türk mevzuatında çeşitli kanunlar idare hukukunun kaynaklarını oluşturur. Özellikle İdari Yargılama Usulü Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun gibi kanunlar idare hukukunun temelini oluşturur.
- Yönetmelikler: Kanunların genel prensiplerini ve hükümlerini detaylandıran ve uygulamaya yönelik düzenlemeler içeren yönetmelikler de idare hukukunun kaynakları arasındadır. Örneğin, idarelerin işleyişini düzenleyen yönetmelikler idare hukukunun önemli bir parçasıdır.
- İçtihatlar: Türk yargı sistemi içtihat esasına dayalıdır. Yargıtay ve Danıştay kararları, idare hukukunun gelişiminde ve yorumlanmasında önemli bir rol oynar. İçtihatlar, idare hukukunun belirsizliklerini gidermeye ve uygulama alanını belirlemeye yardımcı olur.
- İdari İşlemler: İdarelerin gerçekleştirdiği işlemler de idare hukukunun kaynakları arasındadır. Bu işlemler, idarenin yetki, görev ve sorumluluklarını yansıtır ve hukuki açıdan incelenir.
- Genel Hukuk İlkeleri: Adalet, eşitlik, hukukun üstünlüğü gibi genel hukuk ilkeleri, idare hukukunun temelini oluşturur ve idarenin faaliyetlerinde dikkate alınır.
Bu kaynaklar, Türk hukuk sisteminde idare hukukunun temelini oluşturur ve idarenin faaliyetlerini düzenleyen kuralları belirler.
İDARİ DAVA NEDİR?
İdari yargı, idare hukuku kapsamındaki uyuşmazlıkları çözen, idari işlemleri denetleyen ve idare ile vatandaşlar arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen yargıdır. İdari yargı, devletin yürütme organı olan idarenin faaliyetlerini hukuka uygun bir şekilde yürütmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur.
İdari yargı, Türkiye’de idari mahkemeler, vergi mahkemeleri, Danıştay gibi kurumlar aracılığıyla işler. İdari yargının kararları, idarenin faaliyetlerini denetleme ve vatandaşların haklarını koruma yetkisi ile belirlenir. İdari yargı, genellikle idare ile vatandaşlar veya diğer kurumlar arasında yapılan davalara bakar.
İdari dava, idari yargıda çözümlenen ve idare ile vatandaşlar veya diğer kurumlar arasında yaşanan hukuki uyuşmazlıkları ifade eder. İdari yargılamada, idareye karşı yapılan bir eylem veya işlem nedeniyle ortaya çıkan hak veya menfaat ihlalleri veya idarenin hukuka aykırı davranışları konu olabilir.
İdari yargılamaya örnek olarak, bir vatandaşın kamu kurumunun bir kararını veya işlemini hukuka aykırı bulması ve bu karar veya işlemin iptali için dava açması, bir kamu kurumunun bir vatandaşın başvurusunu kabul etmemesi üzerine başvuru sahibinin bu kararı mahkemeye taşıması, bir kişinin kamu malına ilişkin bir karara karşı çıkması gibi durumlar gösterilebilir.
İdari davalarda, idari yargı içindeki mahkemeler görev alır. Türkiye’de bu mahkemeler genellikle idare mahkemeleri, vergi mahkemeleri, Danıştay gibi kurumlar olabilir. Bu mahkemeler, idarenin hukuka uygunluğunu denetler ve idari işlemler üzerinde yargısal kontrol sağlar.
İdari yargılamalarda genellikle idarenin işlem ve eylemlerinin yasaya uygun olup olmadığı incelenir. İdare mahkemeleri, yargısal denetimlerini gerçekleştirirken idari işlemlerin yasal dayanağını, usulüne uygunluğunu, kamu yararına uygunluğunu ve hukuka uygunluğunu göz önünde bulundururlar.
İdari Yargılamaya ilişkin süreçler ve usuller genellikle İdari Yargılama Usulü Kanunu gibi özel düzenlemeler tarafından belirlenir. Bu kanunlar, idari dava süreçlerini düzenlerken idari yargıdaki özel nitelikleri ve gereksinimleri dikkate alır.
İDARİ YARGILAMADA DAVA TÜRLERİ NELERDİR?
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’ nun 2. Maddesinde bu konu açıklanmıştır.
“İdari dava türleri şunlardır:
a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.”
İPTAL DAVALARI NEDİR?
İdare Hukuku’nda iptal davaları, idari işlemlerin yargıya taşınarak mahkeme tarafından iptal edilmesini amaçlayan hukuki süreçlerdir. İdari işlem, bir idare veya kamu kurumu tarafından hukuki sonuç doğurmak amacıyla gerçekleştirilen her türlü karar, eylem veya işlemi ifade eder. İdari işlem, bir vatandaşın haklarını, menfaatlerini veya hukuki durumunu etkileyebilecek nitelikte olabilir.
İptal davaları genellikle idari işlemlerin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açılır. Böyle bir davada, davacı tarafından idari işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle idare mahkemesinde iptal istemiyle dava açılır. İdare mahkemesi, idari işlemin hukuka uygunluğunu denetler ve gerekirse işlemi iptal eder.
İptal davaları, idari yargıda görülür. Türk hukukunda idari yargı, idare ve idareyle ilgili işlemlerle ilgili uyuşmazlıkları çözen mahkemeleri kapsar. İptal davaları, idarenin hukuka uygunluğunu sağlamak, idari işlemlerin yargı denetimine tabi tutulmasını sağlamak ve vatandaşların haklarını korumak için önemli bir araçtır. Bu davalarda, mahkeme tarafından idari işlemin hukuka uygun olup olmadığına karar verilir ve gerektiğinde işlem iptal edilir.
TAM YARGI DAVALARI NEDİR?
İdare Hukuku’nda tam yargı davaları, vatandaşların idareye karşı maddi ve manevi zararlarının tazmini için açılan davaları ifade eder. Bu tür davalar, idarenin hukuka aykırı eylemleri veya işlemleri sonucunda doğan zararların giderilmesini amaçlar.
Tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açılır. Davacı, idarenin hukuka aykırı bir eylemi veya işlemi sonucunda uğradığı zararı ve bu zararın tazmini için mahkemeye başvurur. Bu zararlar maddi olabileceği gibi, manevi de olabilir. Örneğin, bir kamu kurumunun haksız bir şekilde bir vatandaşı işten çıkarması sonucunda ortaya çıkan maddi kayıplar veya kişinin itibarının zedelenmesi gibi manevi zararlar tam yargı davalarının konusu olabilir.
Tam yargı davaları da idari yargıda görülür. İdari mahkemeler, idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemleri sonucunda doğan zararların tazmini taleplerini değerlendirir ve gerektiğinde tazminatın ödenmesine karar verir.
Bu tür davalar, idareye karşı vatandaşların haklarını korumak ve idarenin hukuka uygunluğunu sağlamak için önemli bir araçtır. Tam yargı davaları, idarenin hukuka uygun ve dengeli bir şekilde hareket etmesini teşvik eder ve vatandaşların idareye karşı haklarını kullanmalarını sağlar.
UYUŞMAZLIKLARA İLİŞKİN DAVALAR NEDİR?
İdare Hukuku’nda her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, idari yargıda görülen sözleşmeli davalardır. Bu tür davalarda, genellikle idare ile bir kişi veya kurum arasında yapılan sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar ele alınır.
İdare Hukuku’nda sözleşmeli davalar, idarenin kamu hizmeti sunumu veya kamu kaynaklarının kullanımı gibi alanlarda gerçekleştirdiği faaliyetlerle ilgili olarak sözleşme yapması durumunda ortaya çıkar. Örneğin, kamu kurumları tarafından yapılan ihaleler sonucu imzalanan ihale sözleşmeleri, kamu hizmeti sunumu için yapılan sözleşmeler veya idarenin diğer türden sözleşmeleri bu kapsamda değerlendirilebilir.
Sözleşmeli davaların konusu genellikle sözleşmeyle ilgili taraflar arasında yaşanan uyuşmazlıklardır. Bu uyuşmazlıkların çözümü için idare mahkemelerine başvurulur. İdari yargı, idare ile vatandaşlar veya kurumlar arasındaki bu tür sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkları ele alır ve çözüme kavuşturur.
Sözleşmeli davaların amacı, sözleşme taraflarının haklarını korumak ve idarenin yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamaktır. Bu tür davalarda, idarenin hukuka uygunluğu ve sözleşme şartlarına uyumu da dikkate alınır.
İPTAL VE TAM YARGI DAVALARININ KARŞILAŞTIRILMASI
- Yargılama Usulü: İptal davaları ile tam yargı davaları arasında yargılama usulü açısından önemli farklar bulunmamaktadır. Her iki dava türünde de idari yargıdaki genel yargılama usul kuralları uygulanır.
- Dava Konusu: İptal davalarında sadece idari işlemler konu olurken, tam yargı davalarında idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmeler de dava konusu olabilir.
- Dava Türlerinin Amaçları: İptal davalarında davacı, idari işlemin iptalini isteme olanağına sahiptir. Tam yargı davalarında ise davacıya daha geniş bir hak talep etme olanağı sağlanır. Bu, bir hakkın yerine getirilmesi, saldırının durdurulması, eski durumun geri getirilmesi veya uğranılan zararın giderilmesi gibi farklı talepleri içerebilir.
- Öznel ve Nesnel Nitelik: Tam yargı davaları öznel niteliğe sahiptir, yani sonuç sadece tarafları bağlar. İptal davaları ise nesnel niteliğe sahiptir, yani karar duruma göre genel etkiye sahip olabilir.
- Dava Açma Şartları: Tam yargı davalarında davacı, bir hakkının ihlal edildiğini öne sürerken, iptal davası açabilmek için bir hakkın ihlal edilmesi gerekmemektedir. Sadece bir menfaatin ihlali yeterlidir.
Bu farklar, her iki dava türünün amacını, kapsamını ve sonuçlarını belirler. İptal davaları genellikle idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve gerektiğinde iptal edilmesi üzerine odaklanırken, tam yargı davaları daha geniş bir yelpazede hak taleplerini içerebilir.
İdari yargılama konusunda uzman bir Ankara Avukatından destek almak, doğru ve hukuki açıdan sağlam bir konumda olmanıza yardımcı olabilir. Konusunda uzman Ankara avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.
İDARE HUKUKU İLE İLGİLİ YARGI KARARLARI
“İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin …tarihli ve E:…, K:…sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Onikinci Dairesinin 29/01/2020 tarih ve E:2019/2735, K:2020/728 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Vergi müfettiş yardımcılığı yazılı ve sözlü sınavında başarılı olan davacının, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinin 15. maddesi uyarınca vergi müfettiş yardımcısı olarak atamasının yapılmamasına ilişkin …tarihli ve …sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarihli ve E:…, K:…sayılı kararıyla;…dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onikinci Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir…
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …tarihli E:…, K:…sayılı kararıyla verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, davacı hakkında hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı, bu nedenle atamasının yapılmamasının hukuka aykırı olduğu, İdare Mahkemesince verilen iptal kararının onanmasına ilişkin Danıştay 12. Dairesi kararına karşı yapılmış olan karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabul edilerek ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının gerekçe değiştirerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1-10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı hasım mevkiine alınmak suretiyle,
2-Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onikinci Dairesinin 29/01/2020 tarih ve E:2019/2735, K:2020/728 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Vergi müfettiş yardımcılığı yazılı ve sözlü sınavında başarılı olan davacının, hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz olduğu gerekçesiyle atamasının yapılmamasına ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi’nin 28/04/2020 tarih ve 31112 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 19/02/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararı ile;…
Bu duruma göre, dava konusu uyuşmazlık temyiz aşamasında iken, 17/04/2021 tarihinde 7315 sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe konulduğu, Kanun’un 13. maddesinin sekizinci fıkrası ile 4045 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırıldığı ve 14. maddesiyle, 4045 sayılı Kanun’a yapılan atıfların bu Kanun’a yapılmış sayılacağı düzenlemesine yer verilmiş olduğu hususları gözetildiğinde; davalı idarece, 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nda öngörülen temel ilkelere, usul ve esaslara uygun olarak, davacı hakkında yeniden bir değerlendirme yapılabileceği de kuşkusuzdur.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
- Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
- Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca, yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, 28/09/2022 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.”
“İSTEMLERİN_KONUSU : Davacılar murisi …’in 28/08/2006 tarihinde tekneye bağlı paraşüt ile (parasailing) uçuş yaparken tekne ile bağlantıyı sağlayan iplerin kopmasına ilişkin kaza sonrasında vefat etmesi nedeniyle davalı idarelerin gerekli denetimleri yapmayarak izinsiz ve belgesiz su sporu yaptırdığından hareketle hizmet kusuru işlediğinden bahisle … için 10.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi ve … için 15.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 60.000,00 TL tazminatın olayın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen ödenmesine karar verilmesi istemiyle… tarih ve E:…, K:… sayılı kararın taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : 1- Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, zarar görenin ve 3. kişinin kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiği, idarelerinin kusurunun bulunmadığı, faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği, idarelerinin harçtan muaf olduğu, Davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, idarelerinin herhangi bir eylemi, işlemi veya denetim yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle idarelerine atfedilebilecek herhangi bir kusurun da bulunmadığı, ayrıca zarar gören ve 3. kişinin kusurunun illiyet bağını kestiği, karara esas alınan bilirkişi raporunda hukuki değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu, faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği, idarelerinin harçtan muaf olduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davacılar tarafından, İdare Mahkemesince hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI : Davalı idarelerden Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmakta olup, diğer davalı idare İçişleri Bakanlığı ile davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarelerin …’e ödenmesine hükmedilen maddi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıcı yönünden temyiz istemlerinin kabulüne, davacılar ile davalı idarelerin diğer temyiz istemlerinin reddine, İdare Mahkemesi kararının … için faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarelerden Kültür ve Turizm Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
Temyiz istemine konu Mahkeme kararının, davacı … yönünden kabulüne karar verilen maddi tazminat tutarına işletilen faizin başlangıç tarihi dışındaki kısımlar yönünden incelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın kabulüne karar verilen maddi tazminat tutarına işletilen faizin başlangıç tarihi dışındaki kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz istemine konu Mahkeme kararının, davacı … yönünden kabulüne karar verilen maddi tazminat tutarına işletilen faizin başlangıç tarihine ilişkin kısım yönünden incelenmesi:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir…
İdare Mahkemesince, verilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yer alan; “2-)Davacı …’in maddi tazminat talebinin kabulü ile 45.013,98 TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 26.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte …davalı idareye tebliğ edildiği 10/02/2021 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte müştereken davalılar İçişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından davacı …’e ödenmesine,” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
- Davalıların temyiz isteminin davanın esası yönünden REDDİNE, kabul edilen maddi tazminat isteminin miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmının faiz başlangıç tarihi yönünden KABULÜNE
- Davacıların temyiz isteminin REDDİNE,
- Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
- 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X) – KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup… adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır…
Bu itibarla; olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, idareye başvuru tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.”