Randevu Alın
Miras Hukuku, kişinin ölümü veya ölümü ile eşdeğer bir durumu gerçekleşmesi halinde malvarlığının mirasçılarına geçmesini, miras geçiş anında veya sonrasında meydana gelebilecek uyuşmazlıkları, miras davalarını ve miras hukuku ile ilgili mevzuatı inceleyen bir hukuk dalıdır.
MİRAS HUKUKU NEDİR?
Miras Hukuku, kişinin ölümü veya ölümü ile eşdeğer bir durumu gerçekleşmesi halinde malvarlığının mirasçılarına geçmesini, miras geçiş anında veya sonrasında meydana gelebilecek uyuşmazlıkları ve miras hukuku ile ilgili mevzuatı inceleyen bir hukuk dalıdır.
Miras bırakan kişinin mirasçılarına intikal edecek olan miras yalnızca aktif malvarlığı değil, pasif malvarlığı da söz konusu mirasın kapsamındadır. Başka bir deyişle murisin aktif malvarlığının yanında borç gibi pasif malvarlığı da mirasçılarına geçmektedir.
Miras bir bütün halinde mirasçılara intikal eder. Mirasın bir bütün halinde mirasçılara geçişi, aktif ve pasif yönlerinin ayrılmaksızın mirasçıya intikalini ifade eder. Dolayısıyla mirasçılar, aktif malvarlığını kabul edip de pasif malvarlığı niteliğinde olan borç gibi mirasları reddetme yoluna gidemezler.
Miras hukuku, gerçek kişilerin vefatıyla ortaya çıkan hukuki sorunları ele alır ve ölen kişinin mal varlığının yasalara uygun ve adil bir şekilde mirasçıları arasında dağıtılmasını sağlar. Yasal düzenlemeler, mirasın paylaşımını, mirasçıların hak ve sorumluluklarını, vasiyetnamenin geçerliliğini, mirasın reddedilmesi gibi konuları içerir. Adaletli bir miras dağıtımı sağlamak için toplumun ahlaki ve hukuki değerlerini, ölen kişinin isteklerini ve aile ilişkilerini göz önünde bulundurur.
MİRAS HUKUKU İLE İKGİLİ TERİMLER NELERDİR?
Miras hukuku ile ilgili bazı terimleri incelersek;
- Miras: Bir kişinin ölümü üzerine, geride bıraktığı mal varlığına dair hak ve borçların tümüne miras denir.
- Mirasçı: Ölen kişinin mirasını alacak olan kişilere mirasçı denir. Kanunen belirlenmiş mirasçılar bulunur ve genellikle kanuni mirasçılar (çocuklar, eş, ebeveynler) öncelikli olarak mirası alırlar.
- Vasiyetname: Kişinin mirasının dağıtılmasıyla ilgili ölümünden sonra gerçekleşecek isteklerini belirttiği belge.
- Paylaştırma: Ölen kişinin mirası, mirasçılar arasında yasalara ve varsa vasiyetnameye göre paylaştırılır.
- Vergi: Mirasın bölüştürülmesi sırasında ödenebilecek miras vergisi.
- Vasiyetname Tenkisi: Vasiyetnamedeki hükümlerin yasalara uygunluğunu denetleme süreci.
- Muvazaalı İşlem: Miras hukukunda, gerçekte söz konusu olmayan veya farklı bir amaca hizmet eden işlemler.
- Reddi Miras: Bir mirasçının mirası kabul etmek yerine reddetme hakkı.
- Mirasın Terekesi: Ölen kişinin geride bıraktığı mal varlığına denir.
- İntikal: Mirasın geçmesi veya aktarılması anlamına gelir.
Bu terimler miras hukukuyla ilgili önemli kavramları açıklar ve miras sürecinin ana hatlarını belirtir. Miras hukukuyla ilgili olarak bu terimlerin anlaşılması ve uygulanması, mirasın adil ve yasal bir şekilde dağıtılmasını sağlar.
MİRAS HUKUKUNDA ZÜMRE SİSTEMİ
Zümre sistemi, miras paylaşımında dereceye göre önceliklendirilen bir sistemdir. Bu sistem, Türk Medeni Kanunu‘nda yer alır ve mirasçıların derecelendirilmesinde kullanılır. Birinci zümre mirasçılar, miras bırakanın altsoyu olarak adlandırılır ve en öncelikli mirasçılar arasında yer alır. Eğer birinci zümrede mirasçılar varsa, miras ikinci zümredeki mirasçılara geçmez.
İkinci zümre mirasçıları, murisin anne ve babası, kardeşleri ve kardeşlerinin çocukları ve altsoyudur. Üçüncü zümrede ise büyükanne ve büyükbaba yer alır. Zümre sistemi, mirasçılık düzenlemesinde daha fazla kural içerir ve somut olaylara uygulanırken uzmanlık gerektirir. Zümre konusunda detaylı bilgi için uzman bir Ankara miras avukatından yardım alınması faydalı olacaktır.
Zümre sistemine ilişkin uyuşmazlıklar, her durumda farklılık gösterebilir ve karmaşık olabilir. Bu tür durumlarda, uzman bir Ankara miras avukatından destek almak faydalı olabilir.
MİRASÇILAR KİMLERDİR?
Mirasçılar, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki kanun koyucu tarafından doğrudan mirasçı olarak gösterilen Yasal Mirasçılar; diğeri ise miras bırakanın kendi özgür iradesi ile tayin ettiği Atanmış Mirasçılardır. Her ne kadar miras bırakan kişinin Gerçek Kişi olması zorunluluğu olsa da kendisine miras bırakılacak kişinin gerçek kişi olma zorunluluğu olmayıp Tüzel Kişi de olabilir. Dolayısıyla mirasçılar hem gerçek kişi hem de tüzel kişi olabilir.
YASAL MİRASÇI KİMDİR?
Yasal Mirasçı, miras bırakanın iradesi olmaksızın kanun koyucu tarafından öngörülen kanuni mirasçıdır. Kanunlara göre yasal mirasçılar belirli bir zümre sistemine göre sıralanır. Bu zümre sistemine göre, miras bırakanın varislerinin kimler olduğu ve mirasın nasıl dağıtılacağı belirlenir.
- Birinci zümre mirasçıları, miras bırakanın çocukları ve eşidir. Eğer çocukları yoksa eşine miras kalır.
- İkinci zümre mirasçıları, miras bırakanın anne ve babasıdır. Eğer birinci zümre mirasçıları yoksa, miras anne ve babaya geçer.
- Üçüncü zümre mirasçıları ise miras bırakanın dede ve nine veya bunların yerine geçen mirasçılarıdır.
Bu zümreler miras bırakanın yakınlarına ve kan bağına dayalıdır. Eğer bir zümrede mirasçı bulunmuyorsa, miras diğer zümrelerdeki mirasçılara geçer. Bu sistem, mirasın belirli bir düzen içinde paylaşılmasını sağlar.
ATANMIŞ MİRASÇI KİMDİR?
Miras hukukunda atanmış mirasçı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufuyla belirlenen ve mirasa hak kazanan kişidir. Bu kişi, miras bırakanın vasiyetiyle belirlenmiş olabilir. Atanmış mirasçı da yasal mirasçılar gibi miras üzerinde hak sahibidir.
Miras bırakan, vasiyetiyle mirasın tamamını veya bir kısmını atanmış mirasçıya bırakabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, atanmış mirasçı için belirlenen miras payının, yasal mirasçıların saklı payını ihlal etmemesidir. Yasal mirasçıların saklı payı, yasalarla belirlenmiş ve korunan bir haktır. Bu nedenle, miras bırakan, atanmış mirasçıya mirastan belirli bir pay tahsis etse bile, yasal mirasçıların saklı payını ihlal edemez.
Eğer miras bırakanın vasiyeti yasal mirasçıların saklı payını ihlal ediyorsa, saklı paylı mirasçılar Tenkis Davası açarak bu durumu mahkemeye taşıyabilirler ve haklarını talep edebilirler. Bu süreçte mahkeme, vasiyetin yasalara uygunluğunu değerlendirir ve yasal mirasçıların saklı paylarını korur.
MİRAS PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?
Miras bırakanın tek mirasçısı olması halinde miras doğrudan mirasçısına geçer. Ancak miras bırakanın genellikle tek mirasçısı olmayıp birden fazla mirasçısı olmaktadır. Mirasçıların birden fazla olması halinde miras paylaşımı nasıl gerçekleştirilir?
Miras bırakanın birden fazla mirasçısı olduğunda miras paylaşımı gerekir. Bu durumda, miras bırakanın terekesi üzerinde miras ortaklığı ve elbirliği mülkiyeti oluşur.
- Miras Ortaklığı: Miras ortaklığı, miras bırakanın birden fazla mirasçısı olduğunda tereke üzerinde her bir mirasçının eşit veya belirlenmiş paya sahip olduğu durumu ifade eder. Mirasçılar, tereke üzerinde eşit veya belirlenmiş payları oranında hak sahibi olurlar. Bu durumda, mirasçılar arasında bir anlaşma yapılarak mirasın nasıl paylaşılacağı belirlenebilir veya mahkeme yoluyla mirasın paylaşımı sağlanabilir.
- Elbirliği Mülkiyeti: Elbirliği mülkiyeti ise mirasçıların tereke üzerinde ortak mülkiyete sahip oldukları durumu ifade eder. Bu durumda, mirasçılar tereke üzerindeki herhangi bir varlık üzerinde ancak birlikte tasarrufta bulunabilirler. Yani, bir mirasçı diğer mirasçıların onayını almadan tereke üzerindeki bir varlık üzerinde tasarrufta bulunamaz.
Mirasçılar arasındaki paylaşım süreci genellikle mirasçılar arasında anlaşma yoluyla gerçekleşir. Ancak anlaşma sağlanamadığı durumlarda mahkeme devreye girer ve mirasın adil bir şekilde paylaşılmasını sağlar.
MİRAS PAYLAŞIM SÖZLEŞMESİ
Mirasçılar, miras paylaşımını kendi aralarında mahkemeye gitmeksizin anlaşarak gerçekleştirebilirler. Bu durumda, mirasçılar arasında bir miras paylaşım sözleşmesi hazırlanır. Ancak, bu süreçte bazı önemli noktalara dikkat edilmelidir.
Öncelikle, mirasçılar arasında eşit ve adil bir şekilde paylaşım yapılması önemlidir. Tüm mirasçılar sözleşmeye katılmalı ve paylaşım konusunda anlaşmalıdır. Bir mirasçının toplantıya çağrılmaması veya çağrıldığı halde paylaşım konusunda olumsuz görüş bildirmesi, sözleşmenin geçerliliğini etkileyebilir.
Eğer tüm mirasçılar katılmış ve paylaşım konusunda anlaşmışlarsa, miras paylaşım sözleşmesi hüküm ve sonuç doğurur. Ancak herhangi bir mirasçı bu süreci reddederse veya katılmazsa, miras paylaşım sözleşmesi geçersiz olabilir ve mirasın paylaşımı için alternatif yollar aranabilir. Bu durumda, mahkeme devreye girerek mirasın adil bir şekilde paylaşılmasını sağlayabilir
Miras paylaşımı konusunda anlaşma sağlanması, miras sürecinin daha hızlı ve maliyet etkin bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olabilir. Ancak her mirasçının haklarının korunduğundan emin olmak için bu süreçte dikkatli davranılmalıdır.
MİRAS PAYLAŞIM DAVASI
Mirasçılar arasında miras paylaşımı konusunda anlaşma sağlanamadığında miras paylaştırma davası açılarak mirasın paylaştırılması sağlanabilir. Bu durumda, miras davaları, mirasın paylaşımı için her mirasçı tarafından açabilir ve tüm mirasçılar davalı olarak gösterilir.
Miras paylaştırma davası, miras bırakanın mal varlığı üzerindeki elbirliği mülkiyetini sona erdirir. Hakim, mirasın paylaşımı için gerekli adımları atar ve mirasın tümünü veya bir kısmını mirasçılara tahsis eder. Terekenin paylaşılması sırasında, eğer tereke her mirasçıya eşit pay vermeye uygun değilse, hakim bazı varlıkları satarak elde edilen bedelleri paylaştırır.
Miras bırakanın ölümünden önce miras paylaşımı konusunda belirleme yapması durumunda, bu belirlemenin vasiyet şartlarına uygun olup olmadığı incelenir. Ancak, bu belirleme yasal mirasçıların saklı paylarını aşmamalıdır. Aksi takdirde, saklı payı aşan kısımlar için tenkis davası açılabilir.
Mirasın paylaşılması konusunda terekenin tamamının veya bir kısmının paylaşılması mümkündür. Terekenin tamamının paylaşılması için tüm mirasçıların anlaşması gerekir. Ancak, bir mirasçı anlaşmaya yanaşmazsa, mirasın kısmen paylaşılması da mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 676. maddesinin 2. fıkrası, bu tür kısmi paylaşımı düzenlemektedir.
Mirasın paylaşılması konusunda objektif kısmi paylaştırılma ve subjektif kısmi paylaştırılma olmak üzere iki farklı yaklaşım bulunmaktadır.
- Objektif Kısmi Paylaştırılma: Bu durumda, terekenin tamamı değil de belirli bir kısmı paylaşılırken, diğer bir kısmı paylaşma dışı bırakılır. Yani, mirasçılar arasında tüm mal ve haklar paylaşılmaz, sadece belirli bir kısmı paylaşılır. Bu şekilde objektif kısmi paylaştırılma ile bazı varlıklar paylaşılırken, bazıları paylaşma dışı bırakılır.
- Subjektif Kısmi Paylaştırılma: Bu durumda ise tüm tereke değil, sadece belirli mirasçıların paylarının saptanması ve dağıtılması söz konusudur. Diğer mirasçılar ise miras ortaklığına devam ederler. Yani, sadece belirli mirasçıların payları belirlenir ve dağıtılırken, diğer mirasçılar miras ortaklığına devam ederler.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İZALE-İ ŞÜYU) DAVASI
Mirasçıların kendi aralarında miras ortaklığını giderememeleri halinde veya ortakların bir araya gelememesi halinde Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davası açılabilir. İzale-i Şüyu Davası, ortaklardan herhangi biri tarafından açılabilir.
Miras davalarının sonucunda, ortaklığa konu malların paylaşımı aynen taksim veya satış yoluyla taksim şeklinde gerçekleşebilir.
- Aynen Taksim: Bu durumda, ortaklığa konu mallar fiziksel olarak paylaşılır ve her bir ortağa uygun bir pay tahsis edilir. Malların uygun oranlarda paylaştırılarak ortaklara dağıtılması anlamına gelir.
- Satış Yoluyla Taksim: Bu durumda ise, ortaklığa konu malların satılıp nakit paraya çevrilmesi ve bu nakit paranın ortaklar arasında belirli oranlara göre dağıtılması söz konusudur. Malların satılıp elde edilen gelirin ortaklar arasında paylaşılması anlamına gelir.
İzale-i Şüyu Davası, ortaklığın sona erdirilmesi ve mirasçıların haklarının korunması için önemli bir yol sağlar. Bu süreçte, mahkeme tarafından uygun bir şekilde değerlendirme yapılır ve ortakların haklarının korunması amaçlanır.
MİRAS DAVALARI NELERDİR?
Çeşitli miras davaları türleri bulunmaktadır. Bu miras davaları, mirasın paylaşımı, mirasçıların haklarının korunması ve miras bırakanın tasarruflarının geçerliliği gibi konuları kapsar. İşte miras hukukunda sıkça karşılaşılan bazı miras davaları türleri:
- Miras Paylaştırma Davası: Miras bırakanın ölümü sonrasında mirasçılar arasında mirasın paylaşımı konusunda anlaşma sağlanamadığında veya miras bırakanın vasiyeti geçerli değilse, miras paylaştırma davası açılabilir. Bu miras davaları, mirasın adil bir şekilde paylaşılmasını sağlar.
- İzale-i Şüyu Davası: Mirasçılar arasında miras ortaklığının sona erdirilmesi ve ortak malların paylaşımı için açılan davadır. Bu miras davaları, ortaklığın giderilmesini ve mirasçıların haklarının korunmasını sağlar.
- Tenkis Davası: Miras bırakanın vasiyeti yasal mirasçıların saklı paylarını ihlal ediyorsa veya vasiyetin geçerliliği konusunda şüphe varsa, mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir. Bu miras davalarında, vasiyetin geçerliliği veya saklı payların korunması için hüküm verilir.
- Mirasın Reddi Davası: Bir mirasçı, mirası kabul etmek istemezse, mirasın reddi davası açabilir. Bu miras davalarında, mirasın kabul edilmemesi ve mirasçının sorumluluktan kurtulması için açılır.
- Muvazaalı İşlem İptal Davası: Miras hukukunda, gerçekte var olmayan veya farklı bir amaca hizmet eden işlemler muvazaalı işlem olarak adlandırılır. Muvazaalı işlemlerin iptali için mirasçılar tarafından miras davaları açılabilir.
- Mirasın Tespiti Davası: Miras bırakanın varislerini belirlemek amacıyla açılan miras davalarıdır. Özellikle miras bırakanın birden fazla evlilik yapmış olması veya tanınmayan çocukların varlığı durumunda mirasın tespiti için bu tür miras davaları açılabilir.
- Tereke Haczi Davası: Miras bırakanın borçlarından dolayı, mirasın paylaşılması öncesinde tereke üzerinde haciz işlemi yapılabilir. Bu durumda, alacaklılar tarafından tereke üzerindeki mal varlığının haczi için tereke haczi davası açılabilir.
- Mirasın İptali Davası: Miras bırakanın vasiyetinin veya mirasın dağıtımının haksız veya hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açılan miras davalarıdır. Mirasın iptali davası, mirasın geçerliliği veya dağıtımının hukuka uygunluğu konusunda hüküm verilmesini sağlar.
- İntikal Davası: Miras bırakanın mirasçıları tarafından açılan miras davalarıdır ve mirasın geçmesi veya aktarılmasıyla ilgilidir. Özellikle miras bırakanın borçları veya alacakları konusunda intikal davası açılabilir.
- Vasiyetin İcrası Davası: Miras bırakanın vasiyetinin yerine getirilmemesi durumunda, vasiyetin icrası için açılan miras davalarıdır. Vasiyetin geçerliliği ve vasiyetin içeriğinin yerine getirilmesi konusunda hüküm verilir.
Bu miras davaları, miras hukukunda karşılaşılabilen farklı durumların çözümüne yönelik olarak açılabilir. Her dava türü, belirli bir hukuki sorunu ele alır ve mirasçıların haklarını korumayı amaçlar.
MİRAS DAVALARI NASIL AÇILIR?
Miras hukuku, bir kişinin ölümüyle malvarlığının hukuki durumunu inceler ve tereke kavramı bu bağlamda önemlidir. Tereke, ölen kişinin malvarlığının adını alır ve aktif ve pasif tereke olarak ikiye ayrılır.
- Aktif Tereke: Ölen kişinin malvarlığında bulunan hak ve alacakların dahil edildiği kısım.
- Pasif Tereke: Borçların dahil edildiği kısım.
Mirasçılara geçen malvarlığı, külli halefiyet prensibi gereği doğrudan mirasçılara intikal eder. Yani, miras bırakanın ölümüyle tereke içindeki aktif ve pasif varlıklar, mirasçılara devredilir.
Miras davaları, miras hukukunda ortaya çıkan çeşitli uyuşmazlıkları kapsayan genel bir terimdir. Bu dava, terekenin durumu, mirasçılara intikali, ölüme bağlı tasarrufların geçerliliği gibi konuları içerebilir. Özellikle ölüme bağlı tasarruflar, yani ölen kişinin vasiyeti veya mirasçılarına yönelik yapmış olduğu hukuki düzenlemeler, miras davalarının konusu olabilir.
Miras davaları, mirasçıların mirası kabul etmeleri, mirasın paylaşımı, terekenin tespiti gibi süreçleri kapsayan ve miras hukuku çerçevesinde çeşitli hukuki problemleri içeren bir dava türüdür. Bu dava, miras hukukunda ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümü için yargı mercilerine başvurulmasını sağlar.
Miras davaları, mirasın niteliğine ve konusuna bağlı olarak görevli ve yetkili mahkemeye dava dilekçesi hazırlanarak açılır. Özellikle taşınmaz veya taşınır mirasın söz konusu olduğu durumlarda, miras davaları açılacak olan mahkeme belirlenir
Miras hukukunda yaşanabilecek olası hak kayıplarını önlemek ve hakkınızı tam ve eksiksiz bir şekilde temin etmek için miras avukatlarından danışmanlık almak önemlidir. Miras avukatları, miras hukuku konusunda uzmanlaşmış ve deneyimli profesyonellerdir ve size miras davaları ve işlemleri konusunda rehberlik edebilirler.
Ankara’da bulunan miras avukatları, miras hukuku ile ilgili danışmanlık ve temsil hizmetleri sunabilirler. Miras davaları ve işlemleriyle ilgili olarak doğru adımları atmak ve haklarınızı korumak için miras avukatlarından destek alabilirsiniz. Bu şekilde, miras hukuku süreçlerinde güvende olabilir ve haklarınızı en iyi şekilde savunabilirsiniz.
MİRAS DAVALARINA HANGİ MAHKEME BAKAR?
Miras hukukundan doğan miras davalarında davanın niteliğine göre Sulh Hukuk veya Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Örneğin İzale-i Şüyu Davası için görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi iken Tenkis Davasında Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Miras davalarında yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.
VASİYETNAME OLMASI HALİNDE MİRAS NASIL PAYLAŞILIR?
Türk Medeni Kanunu’nda üç tür vasiyetname bulunmaktadır: yazılı, sözlü ve resmi vasiyetname.
- Yazılı Vasiyetname: Miras bırakanın kendi el yazısıyla veya başkası tarafından yazılmış ve imzalanmış bir belge ile vasiyetini yazdığı durumdur. Yazılı vasiyetname, genellikle noter tarafından düzenlenir ve noter huzurunda imzalanır.
- Sözlü Vasiyetname: Miras bırakanın ölümünden önce ağır hastalık, felç veya ölüm tehlikesi gibi durumlarda, tanıklar huzurunda vasiyetini sözlü olarak belirttiği durumdur. Ancak, sözlü vasiyetname sadece belirli şartlar altında geçerli kabul edilir.
- Resmi Vasiyetname: Noter huzurunda yapılan ve noter tarafından düzenlenen vasiyetnamedir. Resmi vasiyetname, yazılı ve sözlü vasiyetnamelerin aksine noter huzurunda düzenlenmesi nedeniyle daha güvenilir ve geçerliliği daha kolay ispat edilebilir.
Miras paylaşımı sırasında, miras bırakanın vasiyetname düzenleyip düzenlemediği ve düzenlediyse hangi türde bir vasiyetname düzenlediği önemlidir. Vasiyetnamede, mirasçıların saklı paylarını ihlal eden tasarruflar bulunması durumunda, mirasçılar tarafından tenkis davası açılarak bu ihlallerin düzeltilmesi sağlanır. Tenkis davası, miras bırakanın vasiyeti ile saklı payların ihlal edilip edilmediğini belirlemek için açılır ve mahkeme tarafından incelenir. Bu sayede mirasçıların hakları korunmuş olur.
MİRAS HUKUKUNDA MİRAS PAYLAŞIM ORANLARI NEDİR?
Miras hukukunda miras paylaşım oranları, miras bırakanın malvarlığının yasal mirasçılar arasında nasıl bölüştürüleceğini belirler. Türk Medeni Kanunu’nda belirlenen miras paylaşım oranları genel olarak şu şekildedir:
- Eşe Düşen Pay: Eş, miras bırakanın çocukları varsa, mirasın yarısını alır. Eğer çocuk yoksa, eş tam mirası alır. Çocuklarla birlikte eşe düşen pay, mirasın dörtte birine kadar azalır.
- Çocuklara Düşen Pay: Çocuklar mirasın geri kalan kısmını alır. Türk Medeni Kanunu’na göre, çocukların miras payı eşit olarak bölünür.
- Anne ve/veya Baba Düşen Pay: Miras bırakanın eş ve çocuğu yoksa, miras annesine ve babasına kalır. Bu durumda, anne ve baba mirasın yarısını alır. Ancak, miras bırakanın sadece biri yaşıyorsa, mirasın tamamı ona kalır.
- Kardeşlere Düşen Pay: Miras bırakanın eş ve çocuğu olmadığında, miras kardeşlere kalır. Kardeşler arasında miras eşit olarak paylaşılır.
Miras hukukunda “zümreler” kavramı, mirasçıların haklarını belirlemede önemli bir rol oynar. Türk Medeni Kanunu’na göre, mirasçılar üç farklı zümreye ayrılır:
- Zümre Mirasçıları: Bu zümrede, miras bırakanın eşi ve çocukları bulunur. Eş ve çocuklar, miras bırakanın malvarlığının yarısını alır. Eğer miras bırakanın sadece eşi varsa, eş mirasın tamamını alır.
- Zümre Mirasçıları: Birinci zümre mirasçıları bulunmadığında, miras bırakanın anne ve/veya babası ve onun torunları (yani miras bırakanın çocuklarının çocukları) ikinci zümre mirasçılarıdır. Bu durumda, miras bırakanın annesi ve babası mirasın yarısını alır. Eğer miras bırakanın sadece annesi veya babası varsa, mirasın tamamını alır.
- Zümre Mirasçıları: İlk iki zümrede mirasçı bulunmadığında, miras bırakanın dede ve nine torunları (yani miras bırakanın anne veya babasının çocuklarının çocukları) üçüncü zümre mirasçılarıdır. Bu durumda, miras bırakanın dedesi ve ninesi mirasın yarısını alır. Eğer miras bırakanın sadece dedesi veya ninesi varsa, mirasın tamamını alır.
Yukarıdaki paylaşım oranları Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen genel miras paylaşımı kurallarını yansıtmaktadır. Ancak, bazı özel durumlar söz konusu olduğunda (örneğin, miras bırakanın evlatlık edinilmiş çocukları, soy bağının reddedilmesi, miras bırakanın borçları gibi durumlar), miras paylaşımı farklılık gösterebilir. Bu nedenle, miras hukuku konusunda uzman bir avukattan veya yetkili bir danışmandan bilgi almak önemlidir.
MİRASTA SAKLI PAY NEDİR?
Mirasta “saklı pay”, belirli mirasçıların miras bırakanın malvarlığının bir kısmını almaya hak kazandığı korunan payı ifade eder. Türk Medeni Kanunu’na göre, belirli mirasçılar saklı paya sahiptir ve miras bırakanın iradesine rağmen bu paylar korunur.
Saklı pay, miras bırakanın evlilik birliği içindeki eşine ve kanuni mirasçılarına (yani çocuklarına ve torunlarına) aittir. Kanuni mirasçıların saklı payı, miras bırakanın malvarlığının belli bir yüzdesini oluşturur ve mirasın paylaşımında göz önünde bulundurulur.
Saklı pay, miras bırakanın vasiyetiyle ihlal edilemez. Yani, miras bırakan vasiyetinde saklı pay sahiplerine daha az bir pay ayıramaz veya tamamen dışlayamaz. Vasiyetnamede saklı pay sahiplerine ayrılan paylar, kanunun öngördüğü miktarlara uygun olmalıdır.
Saklı pay, miras bırakanın malvarlığının belli bir yüzdesini oluşturduğundan, miras bırakanın malvarlığı ne kadar büyük veya küçük olursa olsun, saklı pay sahiplerine düşen paylar sabit kalır. Bu, saklı payın miras bırakanın malvarlığındaki değere bağlı olmadığını gösterir.
Saklı payın amacı, miras bırakanın özgür iradesine rağmen belirli mirasçıların korunmasını sağlamaktır. Bu sayede, miras bırakanın isteğine rağmen belirli mirasçıların hakları göz ardı edilmez ve miras bırakanın malvarlığı adil bir şekilde paylaşılır.
Türk Medeni Kanunu’na göre, miras hukukunda saklı pay oranları belirli bir formülle hesaplanır. Saklı pay oranları, miras bırakanın malvarlığının belli bir yüzdesini ifade eder ve belirli mirasçılara korunan bir pay sağlar. Saklı pay oranları şu şekilde hesaplanır:
- Eşe Düşen Saklı Pay: Miras bırakanın çocukları varsa, eşin saklı payı mirasın dörtte biri kadardır. Eğer çocuk yoksa, eşin saklı payı yarısı kadardır. Ancak, eşin saklı payı, miras bırakanın malvarlığının yarısını aşamaz.
- Çocuklara Düşen Saklı Pay: Her bir çocuğun saklı payı mirasın dörtte biridir.
- Anne ve/veya Babaya Düşen Saklı Pay: Eğer miras bırakanın eşi ve çocukları yoksa, annenin ve babanın her birinin saklı payı mirasın dörtte biridir. Eğer sadece anne veya baba hayattaysa, saklı payları yarısı kadardır.
- Kardeşlere Düşen Saklı Pay: Kardeşlerin her birinin saklı payı mirasın dörtte biridir.
Bu saklı pay oranları, miras bırakanın malvarlığının değerine bağlı olmaksızın sabit kalır ve belirli mirasçıların haklarını korur. Bu oranlar, miras bırakanın iradesine rağmen belirli mirasçıların korunan paylarını belirler. Saklı pay oranlarına riayet edilmezse, miras bırakanın tasarrufu tenkis davasıyla geçersiz kılınabilir ve saklı pay sahipleri haklarını arayabilirler.
ANKARA MİRAS AVUKATI
Ankara miras avukatı, miras hukuku alanında uzmanlaşmış ve deneyime sahip olan Ankara avukatıdır. Ankara miras avukatı, müvekkillerinin miras hukukundan kaynaklanan haklarını korumak, yönetmek ve uyuşmazlıklarda çözüm bulmak için çalışan Ankara Avukatıdır.
Miras hukuku alanında deneyimli bir Ankara miras avukatının desteği, hem hak sahibi için hem de hukuki prosedürlerin doğru yönetilmesi açısından son derece önemlidir.
Miras avukatlığı aslında resmi bir uzmanlık alanı olarak tanımlanmasa da, miras hukuku üzerine yoğunlaşmış avukatlar olarak bilinirler. Miras hukuku, özel hukuk ilişkileri arasında miras yoluyla intikal eden hakları, borçları ve diğer mirasla ilgili konuları kapsar.
Miras hukuku özel bir alandır ve bu alanda yapılan yargılamaların özenle ele alınması gereklidir. Mahkemeler, mirasçıların haklarını korurken ölen kişinin iradesini dikkate alır, ancak bu iradenin yorumlanması ve uygulanması titizlik gerektirir. Kanuni dayanaklar ve Yargıtay içtihatları, mahkemelerin kararlarını desteklemek için kritik önem taşır. Bu sebeple miras alanında uzman bir Ankara avukatından destek almak önemlidir.
Miras hukuku sadece maddi bir kazanç değil, aynı zamanda mirasçılar için borçlarla ilişkili riskleri de içerir. Özellikle aile içi miras davalarında, en iyi miras avukatları, sadece hukuki çözümler sunmakla kalmayıp aynı zamanda ailevi ilişkilerin korunmasına da yardımcı olabilir.
Miras hukuku alanında uzman bir Ankara avukatı olmadan yürütülen miras davaları, mirasçıların haklarını kaybetmelerine veya üçüncü kişilerin haksız yarar sağlamalarına neden olabilir. Bu tür risklerin önüne geçmek ve müvekkilin haklarını korumak için, uzman bir miras avukatının profesyonel hizmetleri büyük önem taşır.
ANKARA MİRAS AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK’TA
Konusunda uzman bir Miras Avukatı Ankara’dan destek almak, doğru ve hukuki açıdan sağlam bir konumda olmanıza yardımcı olabilir. Konusunda uzman Ankara avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.