Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi ve nişan takılarının geri alınıp alınamayacağı ve iadesi oldukça merak edilen sorulardandır.
Nişanlılık 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun m.118 – m.123 arasında düzenlenmiştir. 120’nci maddeden itibaren de nişanın bozulmasının sonuçları hakkında düzenleme yapılmıştır. Kanuna göre; nişanın bozulmasının sonuçları, maddi tazminat, manevi tazminat ve nişan hediyelerinin geri verilmesidir. Bu yazımızda nişanın bozulmasının bir sonucu olarak nişan hediyelerinin ve nişan takılarının durumunu değerlendireceğiz.
NİŞANIN BOZULMASI DURUMUNDA NİŞAN HEDİYELERİNİN İADESİ VE NİŞAN TAKILARI VE HEDİYELERİ KONUSUNDA ➽ HEMEN AVUKATA SOR ❥
İçindekiler
- Nişanın Sona Ermesi
- Nişan Takısı ve Nişan Hediyesi Kavramı
- Alışılmış Hediyeler
- Alışılmışın Dışındaki Hediyeler
- Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesini Kimler Talep Edebilir?
- Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesi Talebinin Şartları Nelerdir?
- Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesi Davası
- Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesi Davasında Davacı ve Davalı
- NİŞAN TAKILARI VE HEDİYELERİ EMSAL YARGI KARARLARI
Nişanın Sona Ermesi
Taraflar birbirlerine evlenmeyi vaat etmek suretiyle esasen aile hukuku anlamında bir sözleşme kurmaktadırlar. Bu sözleşme aile hukukuna özgü sebeplerle sona erdirilebileceği gibi sözleşmeler için genel olarak kabul edilen sebeplerle de sona erdirilebilir. Nişanlanma sözleşmesi nişanlıların aralarında yapacakları bir anlaşma ile sona erdirilebilecektir.
Nişanın sona erme hâllerini; evlenme, ölüm veya gaiplik, bozucu şartın gerçekleşmesi, kesin bir evlenme engelinin ortaya çıkması, imkânsızlık, çifte nişanlanma, anlaşma, nişanın tek taraflı olarak sona erdirilmesi ve irade bozukluğu olarak sıralayabiliriz. Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi konusu son derece önemlidir.
Nişan Takısı ve Nişan Hediyesi Kavramı
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi konusunda hediye, nişan sebebiyle nişanlıya karşılıksız olarak verilen şeyleri ifade eder. Nişanlılardan biri tarafından diğerini mutlu etmek ya da nişanlılığı kutlamak için verilebileceği gibi nişanlılığın devamında da çeşitli sebeplerle hediye verilebilir. Nişanlılık sebebiyle nişanlılardan birinin diğer bir nişanlıya kazandırdığı her türlü sıra dışı ekonomik değer hediye kavramının içerisindedir.
Hediyenin hukuki niteliği bağışlamadır. Bu bağlamda karşılıksız olması açısından hediye ile bağış arasında bir fark yoktur. Bu durumda nişanlılık sürecinde yapılan karşılıksız kazandırmaların hepsi nişan hediyeleri içerisinde değerlendirilmeli midir? Nişanlılık döneminde yapılan her karşılıksız kazandırmanın nişan hediyeleri ve takıları içerisinde değerlendirilemez.
Ahlaki bir ödevin ifası için verilen şey, örneğin; nişanlısının acil bir ameliyata girmek durumunda kalması hâlinde diğer nişanlının ona yaptığı maddi yardım, geri istenemeyecektir. Çünkü ahlaki borcun ifası hâlinde geri istenebilmesi mümkün değildir. Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi konusunda bu kavramlar önemlidir.
Alışılmış Hediyeler
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi konusunda alışılmış nişan hediyeleri konusu incelenmelidir. Alışılmış nişan hediyeleri; nişanlılardan birinin diğerine örf ve adete veya kendi isteğine göre verdiği hediyelerdir. Bu hediyelerin maddi değeri o günün koşullarında değerlendirildiğinde fahiş sayılmayan türdedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre alışılmış mutad hediyelerden kasıt; giyilmekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Nişan hediyelerinin mutad sayılabilmesi, yöresel örf ve adete göre verilen hediyelerden olması yanında maddi değerinin de günün koşullarına göre fazla olmayan hediyelerden olmasına bağlıdır ve bu da daha çok tarafların mali ve sosyal durumları ile ölçülmelidir. Nişanlının mali gücünü aşarak verdiği hediyelerin onun yönünden mutad sayılması düşünülemez. Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi konusunda hediyelerin kategorize edilmesi önemlidir.
Alışılmışın Dışındaki Hediyeler
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi konusunda alışılmış nişan hediyeleri konusu incelenmelidir. Nişan hediyelerinin ve nişan takılarının alışılmışın dışında olması demek hediyenin önemli bir ekonomik değere sahip olması anlamını taşımaktadır. Nişanlılardan birinin annesinin ya da babasının nişanlanma sırasında, diğer nişanlıya taktığı altın kolye, bilezikler, pırlantalar da alışılmışın dışında hediye kabul edilecektir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre; “nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları” alışılmışın dışında hediye olarak kabul edilmektedir. Yine altın gibi gümüşü de alışılmışın dışında kabul etmek gerekir. Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi konusunda hediyelerin kategorize edilmesi önemlidir.
Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesini Kimler Talep Edebilir?
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesini talep edebilecek kimseler Türk Medeni Kanunu m. 122 hükmünde belirtilmiştir. Buna göre; nişanlılar, nişanlıların ana ve babaları ya da onlar gibi davrananlar nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesini talep edebilecek kimselerdir.
Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesi Talebinin Şartları Nelerdir?
Evlilik dışında nişanın bozulması durumunda nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi talebi mümkündür. nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi bulunulabilmesi için aşağıda sayacağımız şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.
- Geçerli Bir Nişan İlişkisinin Bulunması
- Hediyelerin Nişanlılık Sebebiyle Verilmiş Olması
- Hediyelerin Nişan Sürecinde Verilmiş Olması
- Hediyelerin Diğer Nişanlıya Verilmiş Olması
- Hediyelerin Alışılmışın Dışında Olması
- Sebebin Haklılığı yahut Kusurun Gerekmemesi
- Nişanın Sona Ermiş Olması
- Geçerli Bir Nişan İlişkisinin Bulunması
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi talebinde bulunabilmek için öncelikle taraflar arasında geçerli bir nişan ilişkisinin varlığı gerekmektedir. Eğer taraflar arasında nişan ilişkisi bulunmayıp taraflar sadece flört ediyorsa, sevgiliyse Türk Medeni Kanunu m.122 hükmü kapsamında hediyelerin iadesini talep edemeyecektir. Yine; taraflar aynı evi paylaşıyor veya hayat ortaklığı sürdürüyorsa yine hediyelerin geri verilmesi anlamında Türk Medeni Kanunu m.122 hükmü uygulama alanı bulmayacaktır.
Ayrıca; hediyenin verildiği tarihte tarafların nişanlı olması gerekmektedir. Nişanlıların her ikisi de hediyenin verildiği tarihte nişanın hükümsüz olduğunu biliyorsa Türk Medeni Kanunu m.122 hükmü uygulama alanı bulmayacak ve nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesini talep edemeyeceklerdir. Her iki tarafta nişanın hükümsüzlüğünden haberdar değilse bu durumda hediyelerin iadesi istenebilecektir.
Nişanın hükümsüzlüğünü bir tarafın bilip diğer tarafın bilmediği durumda ise iyiniyetli taraf hediyeleri isteyebilecektir.
Hediyelerin Nişanlılık Sebebiyle Verilmiş Olması
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi talep edilebilmesi için hediyelerin nişan sebebiyle verilmiş olması gerekmektedir. Eğer nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi istenen hediye; nişan dışında başka bir sebeple verilmişse nişanın bozulması sebebiyle söz konusu hediyenin iadesi mümkün olmayacaktır.
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi edilecek şeylerin hediye olarak verilmiş olması gerekmektedir. Başka bir sebeple ya da nişanlanma dönemi öncesinde verilmiş hediyeler (sevgililik döneminde verilmiş olanlar gibi) TMK m. 122 kapsamında yer almayacaktır. Bu tür hediyeler genel hükümler çerçevesinde istenebilir. Bununla birlikte nişanlanmanın gerçekleşeceği inancı ile nişandan önce verilen hediyeler de nişanlılık içinde verilmiş hediye olarak kabul edilecektir.
Hediyelerin Nişan Sürecinde Verilmiş Olması
Hediyelerin, tarafların birbirlerine evlenme vaadiyle başlayıp nişanın sona erme hâllerinden birinin gerçekleşmesine kadar geçen sürede verilmiş olması gerekmektedir. Yine belirtelim ki; nişandan önce verilen hediyelerde nişanlanmanın gerçekleşeceği düşüncesi ile verilmişse nişan hediyesi sayılabilmektedir. Bu konularda nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi söz konusu olabilecektir.
Hediyelerin Diğer Nişanlıya Verilmiş Olması
TMK m. 122 hükmünde nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş olduğu hediyelerden bahsetmektedir. Buna göre nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi talebinin muhatabı ancak nişanlılar olabilir. Nişanlı yerine başka bir kimseye, mesela nişanlının anne-babasına verilen hediyeler TMK m. 122 anlamında nişan hediyeleri ve nişan takıları kapsamında değerlendirilmeyecek ve bu hükme göre nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi istenemeyecektir. Ancak; bu tür hediyelerin iadesi sebepsiz zenginleşme, bağışlamanın geri alınması gibi hükümlere göre istenebilecektir. Hediye üçüncü kişiye verildiği için hediyenin nişanlıların evlenmesi şartına bağlanması herhangi bir kimsenin kişilik hakkı ihlali oluşturmaz. Nişanlıların evlenmesi şartıyla hediyenin verildiği anlaşılıyorsa, bozucu şartın gerçekleşmiş olması nedeniyle de hediyelerin iadesi istenebilecektir.
Hediyelerin Alışılmışın Dışında Olması
TMK m.122’de alışılmışın dışındaki nişan hediyelerinin nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi olabileceğinden bahsetmektedir. Nişan ilişkisi sebebiyle verilmesi sıradan sayılacak hediyelerin iadesi, kanuni güvence dışında bırakılmıştır. Alışılmış nişan hediyeleri ile alışılmışın dışında nişan hediyeleri kavramlarından yukarıda bahsetmiştik. Nelerin alışılmış nişan hediyelerinden nelerin alışılmışın dışında nişan hediyelerinden sayılacağı mahkemenin takdirindedir. Ancak; uygulamada nişan yüzüğü dışında kalan ziynet eşyalarının alışılmışın dışında nişan hediyelerinden olduğu kabul edilmektedir.
Nişan hediyelerinin alışılmış nişan hediyelerinden mi alışılmışın dışında nişan hediyelerinden mi olduğu değerlendirmesi tarafların mali ve sosyal durumları göz önünde tutularak yapılmalıdır. Tarafların mali gücünü aşan nişan hediyeleri, onlar için alışılmış nişan hediyelerinden sayılmamalıdır. Alışılmışın dışında nişan hediyelerine örnek olarak; apartman dairesi, otomobil, şirket hisse senedi, değeri az olsa dahi antika eşyayı verebiliriz. Alışılmış nişan hediyelerine örnek olarak ise; nişanlıların birbirine sinema bileti alması, yemek ısmarlaması, çiçek alması gibi hediyeleri verebiliriz.
Yargıtay vermiş olduğu bazı kararlarında nişan hediyesi olarak alınmış kol saatini alışılmış hediye kabul ederken bazı kararlarında alışılmışın dışında kabul etmiştir. Şüphesiz burada alışılmış hediye olarak kabul edilen saatin günün koşullarına göre makul sayılabilecek bir fiyatının olduğunu, mali gücü aşmadığını ve fahiş olmadığını belirtmek gerekir.
Sebebin Haklılığı yahut Kusurun Gerekmemesi
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi talep edilebilmesi için talep eden tarafın kusursuz olması şartı bulunmamaktadır. Bu sebeple, nişanın bozulmasına tamamen kendi kusurlarıyla sebep olan taraf ve onun ana ve babasıyla onlar gibi davranan kimseler de vermiş oldukları hediyelerin nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi talep edebilecektir. Aynı şekilde nişanın bozulmasında sebebin haklı olup olmamasının da nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi için bir önemi bulunmamaktadır.
Nişanın Sona Ermiş Olması
Nişanlanma ile arzulanan sonuç evlenmedir. Evlenme ile sona eren bir nişanlılıkta esasen amaca ulaşılmış olmaktadır. Nişanın evlilikle sona ermesi hâlinde, hediyelerin, nişanın sona ermesi hükümlerine dayanarak iadesinin istenmesi mümkün olmayacaktır. Nişanın evlenme dışında herhangi bir sebeple sona ermiş olması hediyelerin iadesinin talebi için yeterlidir.
Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesi Davası
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi davası, hediyeyi veren nişanlı, onun anne babası ya da anne babası gibi davranan tarafından, diğer nişanlıya karşı açılmalıdır. Söz konusu dava alacak davası şeklinde nişanın bozulmasından 1 yıl içinde açılmalıdır.
Nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesini isteme hakkı ayni değil şahsi niteliktedir. Zira verilen hediyenin mülkiyeti hediyenin verildiği andan itibaren karşı tarafa geçmektedir. Bu sebeple artık ayni bir istemden bahsedilemeyecektir. Bunun sonucu olarak; hediyeyi alan kişi bunu üçüncü bir kişiye devretmişse artık hediyeyi geri almak isteyen bu hakkını üçüncü kişiye karşı kullanamayacaktır.
Bu dava ile nişanın bozulmasından dolayı nişan hediyelerinin aynen iadesi, olmadığı takdirde bedellerinin tahsili talep edilmektedir. Nişanın bozulması akabinde alışılmışın dışındaki nişan hediyelerinin nişanın bozulması durumunda nişan hediyelerinin iadesi talep edilebilmektedir. Nişanın bozulmasında kusuru olan tarafın da bu davayı açabileceğini belirtmek isteriz.
Dava Zamanaşımı
TMK m.123’e göre; nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu durumda nişanın bozulması neticesinde nişan hediyelerinin iadesi davası da 1 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu 1 yıllık süre nişanın bozulması tarihinden itibaren başlamaktadır. Nişanın bozulması tarihinin tespiti, hakkın zamanaşımına uğrama anını belirleme açısından büyük önem taşımaktadır.
Nişanın Bozulması Durumunda Nişan Hediyelerinin İadesi Davasında Davacı ve Davalı
TMK m.122’ye göre; nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.
Buna göre; nişanın bozulmasından sonra nişan hediyelerinin iadesi için nişanlılar, nişanlıların ana ve babaları ile onlar gibi davrananlar dava açabileceklerdir. Nişan hediyelerinin iadesi davasında nişanın bozulmasına kimin sebebiyet verdiğinin, nişanın bozulmasında kimin kusurlu olduğunun bir önemi yoktur. Bu durumda nişanın bozulmasında kusurlu olan tarafın da bu davayı açabileceğini belirtmek isteriz.
İSPAT KÜLFETİ
TMK m. 6 hükmü, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmüyle ispat konusunda genel kuralı düzenlemiştir. Bununla birlikte HMK m. 190, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmüyle Türk Medeni Kanunu’na paralel bir ispat külfeti düzenlemesi benimsenmiştir.
Nişanın bozulmasına dayalı olarak açılan nişan hediyelerinin iadesi davasında, taraflar arasında nişan ilişkisinin bulunduğunu ispatlamak davacıya ait olacaktır. Nişan ilişkisini ispatlamak tanık dâhil her türlü delille mümkündür. Hediyelerin iadesinde haklı sebep veya kusur şartları aranmayacaktır. Yani nişan hediyelerinin iadesi davasında nişanın bozulmasına kimin sebebiyet verdiğinin, nişanın bozulmasında kimin kusurlu olduğunun bir önemi yoktur. Nişan hediyelerinin iadesinin dava edilebilmesi için evlilik dışında herhangi bir sebeple nişanın bozulması yeterlidir. Hediyelerin verilmiş olması da iade edilmiş olması da her türlü delille ispat edilebilecektir.
YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereği nişanın sona ermesine dayalı olarak açılan davalar aile mahkemelerinde görülecektir. Bu durumda nişanın bozulması sebebiyle nişan hediyelerinin iadesi davasında da görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile Mahkemesi olmayan yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Nişan hediyelerinin iadesi davasında yetkili mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6’ncı maddesine göre davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
NİŞAN TAKILARI VE HEDİYELERİ EMSAL YARGI KARARLARI
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 02.12.2013 tarihli ve 2013/14531 E., 2013/16955 K. sayılı kararı
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava; nişan hediyesi olarak davacının davalıya verdiği tek taş pırlanta yüzüğün, nişanın bozulmasının ardından, bedelinin tazmini için davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; davalının icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle; takibin 6.000,00 TL üzerinden devamına, 6.000,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Temyize konu konu uyuşmazlık; davalıya verilen yüzüğün mutad hediye kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
TMK’nın 122.maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyeler aynen, mevcut değilse mislen geri verilir veya karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenir. Alışılmış mutad hediyelerden kasıt; giyilmekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir.
Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın ve ziynet eşyası mutad hediye kapsamında olmayıp, iadesi gereken hediyeler olarak değerlendirilmektedir.
Nişan hediyelerinin mutad sayılabilmesi, yöresel örf ve adete göre verilen hediyelerden olması yanında maddi değerinin de günün koşullarına göre fazla olmayan hediyelerden olmasına bağlıdır ve bu da daha çok tarafların mali ve sosyal durumları ile ölçülmelidir.
Nişanlının mali gücünü aşarak verdiği hediyelerin onun yönünden mutad sayılması düşünülemez. Aksi halde, hediye verilen nişanlının haksız zenginleşmesine yol açılmış olur. Bu husus mahkemenin de kabulündedir.
Hal böyle olunca mahkemece; öncelikle tarafların sosyal ve ekonomik durumu araştırılmak suretiyle, davacının, davalıya nişan hediyesi olarak verdiği yüzüğün, mutad hediye kapsamında olup olmadığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumu araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 16.09.2013 tarihli ve 2013/9697 E., 2013/12721 K. sayılı kararı
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacı ile davalının nişanlandıklarını, davalının nişanı bozduğunu, hediyeleri iade etmediğini, ileri sürerek ziynet eşyalarının mevcut ise aynen değilse 10.650,00 TL bedelinin ve 3.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK’nın 122.maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyeler aynen, mevcut değilse mislen geri verilir veya karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenir. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir.
Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen (elbise, ayakkabı vs. gibi) eşyaların iadesine karar verilemez. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacı tanıkları olan davacının babasının ve amcasının beyanından altınların iade edilmediği, davalı tanıkları olan davalının kızkardeşi ve eniştesinin beyanından da altınların iade edildiği belirtilmekte olup, tanık beyanları arasında doğan çelişki de giderilememiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda kendisine hediye ve altın verildiğini kabul eden davalı, bunları iade etmiş olduğunu ispat yükü altındadır. Davalı taraf, davacının taktığı tüm altın ve hediyeleri iade ettiğini savunmuş, bu savunmasını ispat için de tanık ve yemin deliline dayanmıştır. Ancak iadeyi tanık beyanı ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davalı, cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davalıya, altınların iade edilip edilmediği konusunda davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 20.11.2013 tarihli ve 2013/14063 E., 2013/16298 K. sayılı kararı
“Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların 16/04/2011 tarihinde nişanlandığını, nişandan sonraki dönemde davalı tarafın davranışlarından ötürü anlaşmazlıklar yaşandığını ve davalı tarafın nişanı bozduğunu, nişanda takılan hediyeleri iade etmediğini ileri sürerek, nişanda takılan 5 adet 32’şer gramlık burma bileziğin aynen iadesini veya bilezik bedeli olan 16.000,00 TL’nin davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, nişanı bozan tarafın davacı taraf olduğunu, davacı tarafın davalıyı evlenme vaadiyle oyaladığını, dava dilekçesinde bahsedilen bileziklerin davacıya iade edildiğini, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafın dinlenen tanıklarının nişanın bozulmasından sonra davalı ve annesi tarafından davacının annesine bileziklerin iade edildiğini belirtmeleri ve aksine kanıt bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, nişanda takılan ziynet eşyalarının iade edilmesi talebine ilişkindir.
TMK’nın 122.maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyeler aynen, mevcut değilse mislen geri verilir veya karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenir. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir.
Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen (elbise, ayakkabı vs. gibi) eşyaların iadesine karar verilemez.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir.
TMK 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan hirbiri hakkına dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Hayat deneylerine göre; olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda; tarafların 16.04.2011 tarihinde nişanlandıkları, yaklaşık 4 ay kadar nişanlı kaldıktan sonra ayrıldıkları, nişan töreninde davacı tarafından davalıya 5 adet burma bilezik takıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Davacı, nişan bozulduktan sonra ziynet eşyalarının davalıda kaldığını iddia etmekte, davalı da ziynet eşyalarının davacıya iade edildiğini beyan etmektedir. Bu durumda davalı kadın, dava konusu ziynet eşyasının iade edildiğini ispat yükü altındadır. Bunu da her türlü yasal delil ile ispat edebilir.
Davalı tarafından, nişanda takılan bileziklerin nişan bohçası ile birlikte davacıya iade edildiği belirtilmesine rağmen, davalının annesi ve babası mahkemece alınan beyanlarında nişan bohçasının iade edilmediğini, bileziklerin davacının annesine iade edildiğini beyan ederek davalının beyanlarına aykırı beyanda bulunmuşlardır.
Somut olayda; dosyaya bakıldığında davalı tanığı olarak davalının annesi ve babasının ziynet eşyalarının iade edildiğini savunduğu, davacı tanıkları ve davalının annesi ile babası dışındaki davalı tanıkları bileziklerin davacıya iade edilip edilmediğini bilmediklerini beyan etmişlerdir. Ziynet eşyalarının iade edildiğini beyan eden davalı tanıkları davalının annesi ve babası olup, tarafsızlıklarından bahsedilemeyeceği gibi, bu yönde beyanda bulunan başkaca davalı tanığı da bulunmamaktadır. Bu haliyle, davalı taraf tanık beyanları ile ziynet eşyalarının davacıya iade edildiği iddiasını ispat edememiştir.
Ne var ki; davalı delil listesinde “tüm yasal deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan ziynet eşyalarını davacı tarafa iade ettiği konusunda davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay HGK’nun 26.09.2012 tarih ve 2012/6-354E-628K sayılı kararı.)
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.