SGK ve sigorta şirketlerinin taraf olduğu uyuşmazlıklar ile araçların kaza sonucu hasar alması neticesinde meydana gelen değer kayıpları ile ilgili konularda destek oluyoruz
Randevu Alın
Sigorta hukuku, sigorta işlemleri ve ilişkileriyle ilgili yasal düzenlemeleri kapsayan bir hukuk dalıdır. Sigorta Hukuku, sigorta sözleşmeleri, sigorta şirketlerinin faaliyetleri, sigorta poliçelerinin koşulları, tazminat talepleri, sigorta primleri ve teminatları gibi konuları düzenler.
SİGORTA HUKUKU NEDİR?
Sigorta hukuku, sigorta işlemleri ve ilişkileriyle ilgili yasal düzenlemeleri kapsayan bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, sigorta sözleşmeleri, sigorta şirketlerinin faaliyetleri, sigorta poliçelerinin koşulları, tazminat talepleri, sigorta primleri ve teminatları gibi konuları düzenler. Ayrıca, sigorta hukuku, sigorta şirketleri ile sigortalılar veya hak sahipleri arasındaki anlaşmazlıkların çözümüne de odaklanır. Temel amacı, sigorta ilişkilerini düzenlemek ve bu ilişkilerden doğan hak ve yükümlülükleri belirlemektir. Bu hukuk dalı genellikle sigorta sözleşmeleri, sigorta şirketlerinin faaliyetleri, sigorta primleri ve tazminatlar gibi konuları içeren geniş bir yelpazeyi kapsar.
Sigorta hukuku, sigortacı ile sigortalı arasındaki hukuki ilişkiyi ve sigorta işlemlerini düzenleyen hukuk kurallarını içerir. Sigorta sözleşmeleri, sigorta primleri, teminatlar, tazminat talepleri ve diğer konular bu hukuk dalının kapsamına girer.
Türkiye’de, sigorta hukuku Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan genel hükümlerle birlikte, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu ve bakanlık tarafından onaylanan Sigorta Genel Şartları gibi özel kanunlar ve düzenlemeler tarafından düzenlenir.
Bu kanunlar ve düzenlemeler, sigorta işlemlerinin yapılması, sigorta şirketlerinin faaliyetleri, sigortalıların hakları ve yükümlülükleri, tazminat ödemeleri ve diğer önemli konuları belirler. Bu düzenlemeler, hem sigortacıların hem de sigortalıların haklarını korumayı amaçlar ve sigorta sektörünün adil, güvenilir ve istikrarlı bir şekilde işlemesini sağlar.
SİGORTA HUKUKU DAVASI NEDİR?
Sigorta hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklara sigorta hukuku davası adı verilir. Sigorta hukuku davalar, sigortacı ile sigortalı veya zarar gören arasındaki anlaşmazlıkları içerir.
Sigorta hukuku davaları, sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerin ihlali, tazminat talepleri, sigorta primlerinin ödenmemesi gibi konuları kapsayabilir. Sigorta hukuku davaları, sigorta hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlar tarafından yürütülür ve genellikle sigorta poliçelerinde belirtilen hükümlere ve ilgili yasal düzenlemelere dayanır. Sigorta hukuku davalarda, tarafların haklarını korumak ve adil bir sonuca ulaşmak için mahkeme süreci takip edilir.
SİGORTA ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Sigortalar genel olarak ikiye ayrılabilir: Zarar Sigortaları ve Can Sigortaları.
- Zarar Sigortaları: Bu sigortalar, maddi zararları teminat altına alır. Örneğin, araç kasko sigortası, konut sigortası, işyeri sigortası gibi sigortalar zarar sigortaları kategorisine girer. Bu tür sigortalar, sigortalının maddi varlıklarını çeşitli risklere karşı korur ve zarar durumunda tazminat ödemeyi taahhüt eder.
- Can Sigortaları: Can sigortaları ise, sigortalının hayatını veya sağlığını teminat altına alır. Hayat sigortası ve sağlık sigortası gibi sigortalar can sigortaları kategorisine girer. Bu tür sigortalar, sigortalının veya sigortalının belirli bir kişinin yaşamını veya sağlığını korur ve belirli bir durum gerçekleştiğinde ödeme yapmayı taahhüt eder.
Her iki sigorta türü de sigorta hukuku çerçevesinde farklı düzenlemelere tabi olabilir ve sigortalıların haklarını ve yükümlülüklerini belirleyen yasal düzenlemelere tabi olabilirler. Bu sigorta türleri, kişilerin çeşitli risklere karşı korunmasını sağlar ve olası zararların finansal etkilerini azaltır.
Sigorta hukukunda bulunan sigortaları çeşitlendirirsek:
- Hayat Sigortası: Sigorta hukukunda bulunan hayat sigortası, sigortalının hayatını teminat altına alır ve genellikle sigortalının vefatı durumunda belirli bir ödeme yapmayı taahhüt eder.
- Sağlık Sigortası: Sigorta hukukunda bulunan sağlık sigortası, sigortalıya tıbbi tedavi, hastane masrafları ve diğer sağlık hizmetleri için maddi koruma sağlar.
- Kasko Sigortası: Sigorta hukukunda bulunan kasko sigortası, sigortalının aracını çeşitli risklere karşı korur. Bu riskler arasında çalınma, yangın, kaza gibi durumlar bulunur.
- Konut Sigortası: Sigorta hukukunda bulunan konut sigortası, sigortalının evini çeşitli risklere karşı korur. Bu riskler arasında yangın, hırsızlık, su baskını gibi durumlar yer alır.
- İşyeri Sigortası: Sigorta hukukunda bulunan işyeri sigortası, işletmelerin mülkiyetini ve işletme faaliyetlerini çeşitli risklere karşı korur. Yangın, hırsızlık, iş kazaları gibi riskler işyeri sigortası kapsamında olabilir.
- Sorumluluk Sigortası: Sigorta hukukunda bulunan sorumluluk sigortası, sigortalının üçüncü şahıslara verebileceği zararlar için maddi koruma sağlar. Örneğin, araç sorumluluk sigortası sürücünün başkalarına verebileceği zararları teminat altına alır.
Bu sigorta türleri, sigorta hukuku çerçevesinde farklı düzenlemelere tabi tutulabilir ve sigortalıların hak ve yükümlülüklerini belirleyen yasal düzenlemelere tabi olabilirler.
SİGORTA DAVALARI HANGİ MAHKEMELERDE GÖRÜLÜR?
Sigorta hukukuna göre sigorta davalarında görevli mahkeme, somut olayın özelliklerine ve taraflara göre belirlenir. Örneğin, sorumluluk sigortalarında, zarar gören doğrudan zarar verenin sigortasına başvurma hakkına sahiptir ve bu durumda asliye ticaret mahkemesi görevli olabilir. Ancak, davaya sebebiyet veren eylemin niteliği önemlidir. Örneğin, motorlu taşıt kazalarından kaynaklanan tazminat davaları haksız fiil hükümlerine dayandığından, asliye hukuk mahkemeleri görevli olabilir.
Sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin belirlenmesinde sigortanın konusu oldukça önemlidir. Özellikle kişinin ticari işletmesini ilgilendirmeyen davalarda tüketici ilişkisi söz konusu ise, tüketici mahkemeleri görevli olabilir.
Sigorta poliçesi genellikle tüketici ile işletme arasında bir ilişki kurar. Sigortalı, genellikle ticari amaçlarla değil, kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için sigorta poliçesi satın alır. Bu durumda, sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, tüketici ile ilgili hükümler ve tüketici mahkemeleri devreye girebilir.
Tüketici mahkemeleri, tüketici haklarını korumak ve tüketici ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkları çözmekle görevlidir. Bu nedenle, sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda sigortalı ile sigorta şirketi arasındaki davaların tüketici mahkemelerinde görülmesi gerekebilir. Bu, tüketicinin haklarının korunması ve adil bir çözümün sağlanması açısından önemlidir.
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU NEDİR?
14 Haziran 2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 26552 sayılı Resmî Gazete’de yer alan Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi ile Sigorta Tahkim Komisyonu kurulmuştur. Sigorta Tahkim Komisyonu, sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan anlaşmazlıkların alternatif çözüm yollarından biri olarak faaliyet gösterir. Bu komisyon, sigortalılar, sigorta şirketleri ve diğer ilgili taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde adil, hızlı ve etkili bir yol sağlamak amacıyla kurulmuştur. Komisyon, taraflar arasında uzlaşma sağlamaya çalışır ve kararlarını bağlayıcı nitelikte olabilir. Bu şekilde, mahkeme sürecine gerek kalmadan sigorta anlaşmazlıklarının çözümü için bir platform sağlanmış olur.
ANKARA SİGORTA AVUKATI KİMDİR?
Ankara sigorta avukatı, sigorta hukuku konusunda uzmanlaşmış ve sigorta işlemleriyle ilgili yasal süreçleri yöneten bir avukattır. Ankara sigorta avukatları, sigorta şirketleri, sigortalılar veya zarar görenler adına hukuki danışmanlık sağlayabilir, sigorta sözleşmelerini inceleyebilir, tazminat taleplerini yönetebilir ve sigorta hukukuyla ilgili uyuşmazlıkları mahkemelerde temsil edebilirler.
Ankara sigorta avukatları, sigorta poliçeleri, sigorta tazminatları, sigorta hukuku ve ilgili mevzuat konularında geniş bir bilgi ve deneyime sahiptirler. Ayrıca, sigorta davalarında müvekkillerini temsil ederken, sigorta şirketleriyle müzakere edebilir ve gerektiğinde davalarda savunma yapabilirler.
Ankara sigorta avukatları, sigorta hukuku alanında uzmanlaşmış olmalarının yanı sıra hukuk fakültesinden mezun ve avukatlık ruhsatına sahip kişilerdir. Bu kişiler, sigorta sektöründeki karmaşık yasal süreçleri anlayabilen ve müvekkillerine etkili bir şekilde yardımcı olabilen nitelikli profesyonellerdir.
ANKARA SİGORTA AVUKATI SEÇİMİ
Ankara sigorta avukatı seçimi, sigorta hukuku dava surecinin hızlı ve profesyonelce yönetilmesi için ve davanın başarıya ulaşması için son derece önemli olup doğru Ankara sigorta avukatını bulmak için yaşanabilecek süreci adım adım anlatırsak;
Ankara sigorta avukatı seçimi, sigorta hukuku davası sürecinin başarılı ve etkili bir şekilde yönetilmesi için oldukça önemlidir. Doğru Ankara sigorta avukatı bulmak için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:
- Araştırma Yapın: İnternet üzerinde veya yerel hukuk derneklerinin web sitelerinde Ankara’da faaliyet gösteren Ankara sigorta avukatlarını araştırın. İlgili Ankara sigorta avukatlarının deneyimlerini, uzmanlık alanlarını ve müşteri yorumlarını inceleyerek bir liste oluşturun.
- Referanslar Alın: Ailenizden, arkadaşlarınızdan veya iş arkadaşlarınızdan Ankara’da sigorta davalarında tecrübeli olan Ankara sigorta avukatları hakkında referans alın. Daha önce benzer bir dava sürecinden geçmiş olan kişilerin deneyimlerinden faydalanabilirsiniz.
- İletişime Geçin: Belirlediğiniz Ankara sigorta avukatları ile iletişime geçerek randevu talep edin veya telefon veya e-posta yoluyla bilgi alın. İlk görüşmeler genellikle ücretsizdir ve bu görüşmelerde Ankara sigorta avukatının deneyimini, yaklaşımını ve dava süreci hakkındaki planlarını değerlendirebilirsiniz.
- Deneyim ve Uzmanlık Alanı: Sigorta hukuku davası sürecinde size yardımcı olacak avukatın, bu alanda deneyimli ve uzmanlaşmış olmasına dikkat edin. Daha önce benzer davaları başarıyla yönetmiş ve sigorta hukuku konusunda derin bir bilgiye sahip Ankara sigorta avukatlarını tercih etmek önemlidir.
- İş birliği ve İletişim: Seçtiğiniz Ankara sigorta avukatı ile güvenilir bir iş birliği kurabildiğinizden ve iletişimde sorunsuz bir şekilde ilerleyebildiğinizden emin olun. Dava sürecinde sık sık iletişim halinde olmanız ve Ankara sigorta avukatınızın size düzenli olarak bilgi vermesi önemlidir.
- Ücretler ve Sözleşme: Ankara sigorta avukatınızın ücret yapısını ve sözleşme koşullarını anlayın ve netleştirin. Ücretlerin açıkça belirtilmesi ve sözleşme koşullarının yazılı olarak düzenlenmesi önemlidir.
Doğru Ankara sigorta avukatını bulmak için bu adımları takip ederek dikkatli bir seçim yapabilirsiniz.
ANKARA SİGORTA AVUKATI ÜCRETİ 2024
Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi vekalet ücretini düzenler. Bu maddeye göre vekalet ücreti, avukatlık sözleşmesi ile belirlenir. Ancak bu belirleme süreci Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile bağlıdır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, avukatların hizmetlerini sunarken talep edebilecekleri asgari ücretleri belirler. Avukatlar, bu tarife doğrultusunda vekalet ücretini belirlerken bu asgari ücret tarifesini dikkate almak zorundadır. Ancak bu tarife, avukatların sundukları hizmetlerin niteliğine, süresine, zorluk derecesine ve diğer faktörlere göre değişkenlik gösterebilir.
Ankara sigorta avukatı ücreti davanın niteliğine göre Ankara sigorta avukatı ve iş sahibi tarafından belirlenir. Ancak Ankara sigorta avukatı isterlerse Ankara Barosu En Az Ücret Tarifesine uyabilirler.
Ankara Barosu En Az Ücret tarifesi, asgari olarak Ankara’daki davalar bakımından önemli bir rehber niteliğindedir. Buna rağmen unutulmamalıdır ki her dava farklıdır ve müvekkiller Ankara sigorta avukatı ile özel olarak görüşerek özel durumlarını değerlendirmelidirler. Belirlenen ücretler, çokça farklı etkenden etkilenebilmekte ve davalarda ortaya çıkabilecek özel şartlarla ilintili olarak değişebilmektedir.
Ankara Barosu’nun bu tavsiye niteliği taşıyan asgari ücret tarifeleri, meslektaşlarımız ve kıymetli müvekkillerimizin adil bir hizmet sunma ve alımı için bir yol haritası sunar. Bu tarifelerin Adalet Bakanlığı’nın onayına tabi olması, güvenilirliği ve şeffaflığı artırır ve avukat-müvekkil ilişkileri açısından da gerçekleştirilecek hukuki işlemler için daha güvenilir bir çerçeve sunar.
Netice itibariyle, sigorta hukuku davalarında Ankara sigorta avukatı ücretleri mali açıdan ciddi bir yük olarak görülse de sigorta hukuku alanında uzman bir Ankara avukatına danışmamak daha fazla gider yapılmasına yol açmaktadır. Ancak doğru bir Ankara sigorta avukatıyla ve Akademik Hukuk & Danışmanlık gibi doğru bir hukuk bürosuyla iş birliği yaparak adil bir sonuca ulaşmak mümkündür. Bu noktada da en makul tercihi yapabilmek açısından Ankara sigorta avukatı için belirlenen asgari ücret tarifeleri önemli anlamda yol gösterici olabilmektedir.
Sigorta hukuku konusunda uzman bir Ankara sigorta avukatından destek almak, doğru ve hukuki açıdan sağlam bir konumda olmanıza yardımcı olabilir. Konusunda uzman Ankara sigorta avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.
SİGORTA HUKUKU İLE İLGİLİ YARGI KARARLARI
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.11.2020 T. 2017/1301 E., 2020/878 K.
“1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalı vekilleri ile katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı kısmen direnilmiştir.
Direnme kararı davalı Başak Groupama Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
Davacı vekili 02.09.2010 tarihli dava dilekçesinde; müvekkiline ait iki adet seranın davalı … tarafından 667676 ve 667674 no’lu poliçeler ile sigortalandığını, seraların 21.04.2010 tarihinde meydana gelen aşırı yağış ve doludan zarar görmekle kullanılamaz hale geldiğini ve seradaki ürünlerin zayi olduğunu, müvekkili tarafından davalı … şirketine hasarın karşılanması için başvuruda bulunulduğunu, ancak müvekkili ile sigorta sözleşmesi yapılmadığından ve poliçelerin aynı isimli başka bir kişiye ait olduğundan bahisle sigorta tazminatının ödenmediğini, oysa müvekkili ile davalı …
Arasında diğer davalı aracılığıyla yapılan sigorta sözleşmesi bulunduğunu, mahkeme aracılığıyla yaptırılan tespitte toplam zarar miktarının 80.876,16TL olarak belirlendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL’nin hasar tarihi olan 21.04.2010 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini 80.716,16TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar Cevabı:
Davalı Başak Groupama Sigorta A.Ş. vekili 22.11.2010 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı arasında kurulmuş bir sigorta sözleşmesi bulunmadığını, davacının sunduğu poliçelerin aynı isimli başka bir kişiye ait olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Ziraat Bankası A.Ş. vekili 21.01.2011 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin diğer davalı … şirketinin acentesi olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin sadece davacı tarafça ibraz edilen yenileme dilekçesini sigorta şirketine ilettiğini ve somut olayda hiçbir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli ve 2010/406 E., 2014/42 K. sayılı kararı ile; banka lehine dain ve mürtehin hakkı bulunsa da bunun dayanağı olan borç kalmadığından bankanın muvafakatinin gerekmediği, taraflar arasında usulünce düzenlenmiş bir poliçe yok ise de davacı tarafın sigortasını yeniletmesi için davalı acenteye müracaatta bulunduğu, acentenin gerekli özen ve dikkati göstermemesi nedeniyle aynı isimli başka bir … adına poliçe düzenlendiği… 63.463,35TL’nin 01.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilleri ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.11.2014 tarihli ve 2014/11196 E., 2014/18428 K. sayılı kararı ile; “…1-Dava, acentanın kusuruna dayalı olarak davacıya ait sigorta poliçesinin yenilenmediği iddiası ile acenta ve sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davası olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, davalı … şirketinin poliçeyi yenilemesinden önce davacı, davalı acentaya dilekçe ile müracaat etmiş, dilekçesinde açıkça kendisine değil, yeğeni …’e ait olan, başka yerdeki seraların poliçe numaralarını belirtmek suretiyle yenileme talep etmiş, davalı acenta tarafından davacının yenileme talep dilekçesi davalı … şirketine gönderilmiş, davalı … şirketince de dava dışı …’in poliçeleri yenilenmiş ve poliçelerde sigortalı taşınmazın mevkii, sınırları, niteliği, sigortalının kimlik bilgileri belirtilmiş, davacı da kendisine bu poliçeler verilmesine rağmen herhangi bir itirazda bulunmamıştır.
Bu durumda, davacının başka bir kişinin primini de ödeyebileceği ve kendi kusurundan yararlanamayacağı hususları göz önüne alınarak davanın reddi gerekirken bilgilendirme formu doldurulması halinde dahi davacının iddia ettiği yanlışlığa ne şekilde engel olunabileceği üzerinde durulmadan davanın kısmen kabulü doğru görülmediği gibi sigorta akdinin varlığı kabul edilerek sigorta şirketinden hasar bedelinin tahsiline karar verildiği ve bu suretle zarar oluşmadığı halde acente yönünden de davanın kabulü doğru olmamış, hükmün davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
Direnme Kararı:
Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2015 tarihli ve 2015/150 E., 2015/320 K. sayılı kararı ile; bozma kararının davalı acenteye yönelik kısmına uyulmuş ve bu davalı yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiş; diğer davalı … yönünden ise önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
Direnme kararı süresi içinde davalı Başak Groupama Sigorta vekili tarafından temyiz edilmiştir.
UYUŞMAZLIK
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; sigorta sözleşmesinin yenilenmesi talebini içerir dilekçede aynı isimli başka bir şahsa ait poliçe numaralarının yazılı olması ve ancak primlerinin davacı tarafından ödenmesi karşısında davacı ile davalı … arasında kurulmuş bir sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı … şirketinin davacının zararından sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
Dava, sera sigortası sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta sözleşmesi; davanın açıldığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 1263/1 (6102 sayılı TTK’nin 1401/1) maddesinde;
“Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanım çerçevesinde, sigorta sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, sigortacının asli ediminin rizikoyu taşıma (himaye sağlama) borcu iken sigorta ettirenin asli edimini ise prim ödeme borcu oluşturduğu sonucuna ulaşılmaktadır…
Davacının poliçe yenileme başvuru dilekçesinde kendi seralarına ait önceki döneme ilişkin poliçelerinden söz edilmekle birlikte bu poliçelerin numaraları yerine aynı isimdeki yeğeni …’e ait poliçe numaralarının yazılı olduğu görülmektedir. Davacının yenileme talebini içeren dilekçesinde, kendisine ait poliçe numaralarını değil de, poliçe numaralarını bilmesi mümkün olmayan aynı isimdeki yeğeni …’in poliçe numaralarını yazdığı hususu açıklanması gereken bir husustur. Zira kendisine ait seraların poliçelerinin yenilenmesi talebinde bulunan davacının başka birisine ait poliçe numaralarını bildirmesinin makul ve mantıklı bir nedeni yoktur…
Öte yandan davacının, yenileme dilekçesinde numaraları verilen poliçelerin sigortalısı olan ve kendisiyle aynı ismi taşıyan yeğeninin temsilcisi olduğu veya 6762 sayılı TTK’nin 1270. maddesi gereğince başkası hesabına sigorta yaptırdığı hususu davalı tarafından savunulup ispatlanmamıştır. Ayrıca riziko gerçekleştikten sonra dava dışı …, kendisinin sigorta teklifinin bulunmadığını ve sehven adına poliçe düzenlendiğini ekspere beyan etmiş, davalı … şirketine de bu hususu yazılı olarak bildirmiştir.
Bu itibarla davacı ile davalı banka arasında kredi sözleşmesi bulunduğu ve davacının bu sözleşme gereğince her yıl sigorta sözleşmesini yenilediği, 27.07.2009 tarihinde de sera sigorta sözleşmesini yenilemek amacıyla davalı bankaya (acenteye) başvurduğu, ayrıca davacının sigorta primi olarak 27.07.2009 tanzim tarihli ileri vadeli bono verdiği ve bu bononun davalı tarafından tahsil edildiği gözetildiğinde taraflar arasında davacının bir önceki poliçeleri kapsamında sigorta sözleşmesinin yenilendiği açıktır. Bu itibarla acente tarafından düzenlenen poliçe, bu sözleşmeyi yansıtmayan ve acentenin hatası sonucu yanlış düzenlenmiş bir belgedir.
Öte yandan dosya kapsamında bulunan ve davacının davalı … şirketine gönderdiği 26.04.2010 tarihli yazılı beyanı ve talebi üzerine davalı … şirketinin acenteye gönderdiği e-mailde davalı … şirketinin taraflar arasında sigorta sözleşmesinin kurulduğunu kabul ettiği, ancak davacının da kusurlu olması nedeniyle zararın yarısını ödemeyi teklif ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, sigorta sözleşmelerinde 6762 sayılı TTK’nin 1282. (6102 sayılı TTK’nin 1421.) maddesi gereğince sigortacının rizikoyu taşıma yükümlülüğü, kara ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalar hariç olmak üzere, primin veya ilk taksitinin ödenmesi ile başlayacaktır. Prim veya ilk taksit için ileri düzenleme tarihli çek veya ileri vadeli bono verilen hâllerde de, bu çek veya bonoyu kabul eden sigortacının sigorta korumasını derhal başlatmaya razı olduğu sonucu çıkmaktadır.
Bu durumda mahkemece, taraflar arasında sigorta sözleşmesinin kurulduğu ve davacının gerçek zararından davalı … şirketinin sorumlu olduğu yönündeki direnme kararının uygun olduğu kabul edilmelidir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; taraflar arasında sigorta sözleşmesinin kurulduğu, ancak yenileme talebinde yer alan poliçe numaralarını kontrol etmeyen davacının müterafik kusurunun bulunduğu, bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
O hâlde mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece tazminat miktarı yönünden bir inceleme yapılmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun olup, davalı Başak Groupama Sigorta A.Ş. vekilinin tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince bu işlemlerin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.11.2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi…”
- Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 11.04.2022 T. 2022/2362 E., 2022/5302 K.
“Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılardan … Sigorta A.Ş. (eski Unvan … Sigorta A.Ş.) ile … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılardan … Sigorta A.Ş. (eski Unvan … Sigorta A.Ş.) ile … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgililerden alınmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 04.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.”