İzale–i şuyu davası ya da bilinen diğer adıyla ortaklığın giderilmesi davası, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu bir malda ortaklığın sona erdirilerek kişisel mülkiyete geçişi sağlayan bir dava türüdür. Bu, aynen taksim (bölme) veya satış yoluyla yapılabilir. İzale-i şuyu davasında Arabuluculuk, dava açmadan önce zorunludur.
İçindekiler
- İZALE-İ ŞUYU DAVASI NEDİR?
- İZALE-İ ŞUYU DAVASINDA YÖNTEMLER
- İZALE-İ ŞUYU DAVASININ AÇILMASI
- ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE–İ ŞUYU DAVASI) KİME KARŞI AÇILIR?
- ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR?
- ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA MAHKEME HARÇ VE GİDERLERİ NE KADARDIR?
- ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA ARABULUCULUK
- ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA SATIŞ DEĞERİNİN BELİRLENMESİ
- ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA DEĞER TESPİTİ VE İTİRAZ SÜRECİ
- ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- İZALE-İ ŞUYU DAVASI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
- ANKARA GAYRİMENKUL AVUKATINA SORU SORABİLİRSİNİZ.
- BU KONUDA BELIRLEYECEĞINIZ GÜN VE SAATTE AVUKATTAN ONLINE DANIŞMANLIK ALABILIRSINIZ.
İZALE-İ ŞUYU DAVASI NEDİR?
İzale-i şuyu davası, paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan taşınır veya taşınmaz mallarda ortaklar arasındaki mülkiyetin sona erdirilmesini ve malın bireysel mülkiyete geçişini sağlayan bir dava türüdür. Bu dava, Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesinde düzenlenmiş olup, özellikle bir mal üzerinde birden fazla kişinin mülkiyet hakkına sahip olduğu durumlarda, ortaklığın sürdürülmesinin pratikte zorlaştığı veya imkânsız hale geldiği hallerde başvurulan bir hukuki çözümdür.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ AMACI NEDİR?
İzale-i şuyu davasının temel amacı, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu olan bir mal üzerindeki ortaklığın sona erdirilerek her bir ortağın mülkiyet hakkının bireyselleştirilmesidir. Bu dava, ortaklar arasında yaşanabilecek uyuşmazlıkları sona erdirmek, malın daha verimli kullanılmasını sağlamak ve taraflar arasındaki mülkiyet ilişkisini netleştirmek amacıyla açılır.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ KAPSAMI NEDİR?
İzale-i şuyu davası, taşınır veya taşınmaz mallara ilişkin olabilir. Örneğin, bir arsa, bir daire, bir otomobil ya da bir sanat eseri izale-i şuyu davasına konu edilebilir. Bu dava, ortaklığın sona erdirilmesi konusunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı durumlarda başvurulan bir hukuki süreçtir.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ ÖZELLİKLERİ NEDİR?
- Çok Taraflı Bir Dava: İzale-i şuyu davası, birden fazla tarafı kapsayan bir dava türüdür. Davada tüm paydaşların taraf olarak yer alması gereklidir.
- Feragatin Etkisi: Davacı, dava sürecinde davadan feragat etse bile, davalılardan biri davayı takip edeceğini bildirerek sürecin devamını sağlayabilir.
- Zorunlu Arabuluculuk: İzale-i şuyu davası açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunludur. Arabuluculuk süreci tamamlanmadan dava açılırsa, dava usulden reddedilir.
- Tarafların Hakları: İzale-i şuyu davası, tarafların eşit haklara sahip olduğu ve mal üzerindeki paylarının korunarak ortaklığın giderildiği bir süreçtir.
İZALE-İ ŞUYU DAVASINDA YÖNTEMLER
İzale-i şuyu davası, iki farklı yöntemle sonuçlandırılabilir:
Aynen Taksim Suretiyle Ortaklığın Giderilmesi
Aynen taksim, taşınır veya taşınmaz malın bölünerek her bir ortağa bireysel payının verilmesi yöntemidir. Örneğin, değeri eşit şekilde bölünebilen bir arsa, ikiye veya daha fazla parçaya ayrılarak ortaklar arasında paylaştırılabilir. Ancak, bu yöntemin uygulanabilmesi için malın fiilen bölünebilir olması ve bölünme sonrasında ekonomik değerinin kaybolmaması gerekir.
Satış Suretiyle Ortaklığın Giderilmesi
Malın aynen bölünmesinin mümkün olmadığı durumlarda, satış suretiyle izale-i şuyu davası devreye girer. Bu yöntemde, mal icra yoluyla açık artırma usulüyle satılır ve elde edilen bedel, ortaklar arasında payları oranında dağıtılır. Özellikle taşınmaz mallarda bu yöntem sıkça tercih edilir.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ AÇILMASI
İzale-i şuyu davası açmak isteyen taraf, öncelikle arabuluculuk sürecine başvurmalıdır. Arabuluculuk süreci olumlu sonuçlanmazsa, dava açılabilir. Dava, malın bulunduğu yer mahkemesinde açılır ve bu süreçte aşağıdaki belgeler gerekli olabilir:
- Tapu kaydı veya malın mülkiyetini gösterir belgeler.
- Arabuluculuk sürecinin tamamlandığını gösterir belge.
- Tarafların kimlik bilgileri.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ HUKUKİ DAYANAĞI
İzale-i şuyu davası, Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesinde düzenlenmiştir. Kanuna göre, paylı mülkiyete konu olan bir malda ortaklardan biri veya birkaçı, ortaklığın sona erdirilmesi için dava açabilir. Elbirliği mülkiyetinde ise ortakların tamamının dava açması gereklidir. Bunun yanında, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu uyarınca, bu davalarda arabuluculuğa başvuru zorunlu hale getirilmiştir.
İZALE-İ ŞUYU DAVASINDA SÜREÇ
- Arabuluculuk Başvurusu: Zorunlu bir aşamadır ve dava açmadan önce tamamlanması gerekir.
- Dava Dilekçesinin Hazırlanması: Mahkemeye sunulacak dilekçede, dava konusu malın açıkça belirtilmesi ve ortaklığın hangi yöntemle giderilmesinin talep edildiği belirtilmelidir.
- Mahkeme Süreci: Mahkeme, öncelikle malın aynen bölünmesinin mümkün olup olmadığını değerlendirir. Bölünme mümkün değilse, satış yöntemine karar verilir.
- Satış Süreci: İcra yoluyla yapılan satışta elde edilen gelir, ortaklar arasında payları oranında dağıtılır.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ SONUÇLARI
İzale-i şuyu davası sonucunda ortaklık sona erer ve mal üzerinde bireysel mülkiyet tesis edilir. Aynen taksim yöntemiyle bölünme yapılmışsa, her bir ortak bireysel mülkiyet hakkını elde eder. Satış yöntemiyle ortaklık sona erdirilmişse, satıştan elde edilen gelir ortaklar arasında bölüştürülür.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ AVANTAJLARI
Sorunların Çözümü: İzale–i şuyu davası, ortaklar arasındaki mülkiyet anlaşmazlıklarını çözer ve malın daha verimli kullanımını sağlar.
Hukuki Güvence: Dava, ortakların haklarını koruyan yasal bir süreçtir.
Netlik: Mal üzerindeki mülkiyet ilişkilerini netleştirir ve bireysel mülkiyet hakkını tesis eder.
İZALE-İ ŞUYU DAVASININ DEZAVANTAJLARI
- Masraflar: Davanın açılması ve icra yoluyla satış süreci masraflı olabilir.
- Zaman: Mahkeme süreci uzun sürebilir.
- Değer Kaybı: Satış yöntemiyle yapılan ortaklık giderme işlemlerinde, malın piyasa değerinin altında bir bedelle satılma riski bulunmaktadır.
- İzale-i Şuyu Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Arabuluculuk Süreci: Arabuluculuk aşaması tamamlanmadan dava açılmamalıdır.
- Paydaşların Hakları: Tüm paydaşların haklarının korunmasına dikkat edilmelidir.
- Satış Süreci: İcra yoluyla satışta malın gerçek değerinde satılabilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
Örnek Bir İzale-i Şuyu Davası
Birden fazla kardeşin miras yoluyla ortak oldukları bir arsa, kardeşlerden birinin izale-i şuyu davası açmasıyla bireysel mülkiyete dönüştürülmüştür. Mahkeme, arsanın aynen bölünmesinin mümkün olmadığını belirlemiş ve satış yöntemine karar vermiştir. İcra yoluyla yapılan satışta elde edilen gelir, kardeşler arasında eşit şekilde paylaştırılmıştır. Bu süreçte, arabuluculuk aşamasının tamamlanmış olması, davanın daha hızlı ilerlemesini sağlamıştır.
İzale-i şuyu davası, mülkiyetin bireyselleştirilmesi ve ortaklığın sona erdirilmesi açısından önemli bir hukuki süreçtir. Özellikle paylı veya elbirliği mülkiyetine konu olan mallarda, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözülmesi için etkili bir yöntemdir. İzale-i şuyu davası, tarafların haklarını korurken mülkiyet ilişkilerini netleştirir ve malın daha verimli kullanılmasını sağlar. Ancak bu süreçte, arabuluculuk aşaması, dava masrafları ve icra yoluyla satış gibi hususlara dikkat edilmelidir. İzale-i şuyu davası, taraflar arasında mülkiyetin adil bir şekilde bölüşülmesini sağlayarak, hukuki güvence altında ortaklığın sona erdirilmesini temin eder.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE–İ ŞUYU DAVASI) KİME KARŞI AÇILIR?
Ortaklığın giderilmesi davası, ortak bir mülkiyetin söz konusu olduğu taşınır ya da taşınmaz mallarda, tüm paydaşlara karşı açılır. Ortaklığın giderilmesi davasında her bir paydaş, ortaklığa son vererek bireysel mülkiyete geçişi talep edebilir. Ortak mülkiyetin tarafları, aralarında anlaşma yaparak mülkiyeti paylaşma yoluna gidebilirler. Ancak, uzlaşı sağlanamazsa, herhangi bir paydaş diğer paydaşların tamamına karşı izale-i şuyu ortaklığın giderilmesi davası açarak ortaklığın mahkeme yoluyla sona erdirilmesini isteyebilir.
Ortaklığın giderilmesi davasında tüm paydaşların taraf olarak yer alması zorunludur. Eğer paydaşlardan biri vefat etmişse, onun yerine mirasçılarının tamamı ortaklığın giderilmesi davasına dahil edilmelidir. Bu kişiler, mirasçılık belgesinde belirtilen isimler doğrultusunda belirlenir. Mahkemede tüm paydaşlar yer almadan ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanması mümkün değildir.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR?
Ortak mülkiyete konu taşınmazlar için açılan ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Ortaklığın giderilmesi davasında görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmiştir.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA MAHKEME HARÇ VE GİDERLERİ NE KADARDIR?
Ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme masrafları ve harçlar farklılık gösterebilir. Ortaklığın giderilmesi davasında eğer taşınmazın satış suretiyle ortaklıktan çıkarılmasına karar verilirse, satış bedelinden paydaşlardan birine düşecek miktar üzerinden binde 11,38 oranında bir karar ve ilam harcı alınır. Ortaklığın giderilmesi davasında eğer taşınmazın aynen bölüşülerek paylaştırılmasına karar verilirse, bu durumda taşınmazın toplam değeri üzerinden binde 4,55 oranında bir karar ve ilam harcı hesaplanır.
Ortaklığın giderilmesi davasında dava açan taraf, başvuru esnasında gerekli harç ve masrafları ödemekle yükümlüdür. Ancak, mahkeme karar verdiğinde, toplam dava masrafları ve avukatlık ücretleri paydaşların mülkiyet oranlarına göre dağıtılır. İzale-i şuyu davasında herhangi bir kazanan ya da kaybeden taraf olmadığı için dava sonucunda tüm taraflar benzer şekilde etkilenir.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA ARABULUCULUK
Ortaklığın giderilmesi davasının açılabilmesi açısından 01.09.2023 (1 Eylül 2023) tarihine kadar zorunlu olmayan arabuluculuk müessesesi, 5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7445 sayılı Kanunun 37. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu‘nda yapılan değişiklik ile dava şartı haline getirilmiştir.
Bunun sonucu olarak: 1 Eylül 2023 tarihinden sonra açılacak olan tüm ortaklığın giderilmesi davaları öncesinde arabulucuya başvurulması ve arabuluculuk sürecinin yürütülmesi zorunlu hale getirilmiştir. Dolayısıyla, 1 Eylül 2023 tarihi sonrasında açılacak olan ortaklığın giderilmesi davalarında mutlaka dava açılışı öncesinde arabuluculuk süreci yürütülmelidir. Aksi takdirde, arabuluculuk süreci yürütülmeksizin ortaklığın giderilmesi davası açılması durumunda, açılan bu dava dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilecektir.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA SATIŞ DEĞERİNİN BELİRLENMESİ
Ortaklığın giderilmesi davalarında, dava konusu taşınır veya taşınmaz malın değerinin tespiti gereklidir. Bu tespit işlemi, genellikle bilirkişi incelemesi, keşif işlemi ve uzman raporları gibi deliller kullanılarak gerçekleştirilir. Çoğunlukla dava konusu taşınmaz mallar olduğundan, konuyu taşınmazlar üzerinden örneklemek yerinde olacaktır.
Taşınmazın değeri, bilirkişi heyeti tarafından yapılacak yerinde keşif sonucu toplanan bilgiler doğrultusunda belirlenir. Bu aşamada hazırlanan bilirkişi raporu, taşınmazın piyasa değerini ortaya koyar. Davanın nihai karara bağlanmasının ardından, mahkeme taşınmazın satışına açık artırma yoluyla karar verir. Bu karar kesinleştikten sonra dava dosyası, satış işlemleri için ilgili satış memurluğuna gönderilir. Satış memurluğu ise satış sürecinde ayrıca kıymet takdiri yapar.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA DEĞER TESPİTİ VE İTİRAZ SÜRECİ
Bilirkişi raporuyla belirlenen taşınmaz bedeli, tek başına bağlayıcı değildir. Satış memurluğu, satış sürecinde ikinci bir kıymet takdiri işlemi gerçekleştirir. Bu yeni değer tespiti, tüm taraflara tebliğ edilir. Taraflar, belirlenen bu değeri uygun görmezlerse itiraz haklarını kullanabilirler.
Açık artırma sırasında ihaleye başlangıç bedeli, kesinleşmiş olan kıymet takdiri değerinin yarısı olarak belirlenir.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.03.2023T. 2022/7311 E., 2023/1397 K.
“Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen alacaklının açtığı ortaklığın giderilmesi davasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, tarafların temyiz etmemesi üzerine karar kesinleşmiştir.
Davalı … 284 ada 30 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi davası şerhinin satışın ve kaldırılmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 21.07.2022 tarihli ek kararla taleplerin reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalı … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
DAVA (TALEP)
Talep eden davalı … 06.07.2022 havale tarihli dilekçesinde; davalılardan …’nin borcu nedeniyle alacaklının açtığı ortaklığın giderilmesi davasında …’nun mirasçısı olması nedeniyle davalı olduklarını, mahkemenin 16.12.2015 gün ve 2014/336 Esas, 2015/408 Karar sayılı ilamıyla ortaklığın giderilmesine karar verilerek ve bu kararın 14.03.2016 tarihinde kesinleştiğini, 12382 parsel sayılı taşınmazdaki murislerine ait payın 03.07.2015 tarihli toplulaştırma işlemi ile ayrılarak 284 ada 30 parsel sayılı taşınmaza aktarıldığını, bu taşınmazda borçlunun ve murislerinin payı olmadığını belirterek; söz konusu taşınmaz üzerinde ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin davalıdır şerhinin ve satışın kaldırılmasını talep etmiştir.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi 21.07.2022 tarihli ek kararıyla ortaklığın giderilmesi hukuki sürecinin ilk derece mahkemesinin kararının kesinleşmesi ile son bulmayıp satış sürecini de kapsayan bir hukuki durum olduğunu, bu süreçlerin henüz tamamlanmadığı gerekçesiyle davalı …’ın taleplerinin reddine karar vermiştir.
TEMYİZ
Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde talep eden davalı … temyiz isteminde bulunmuştur
Temyiz Sebepleri
Talep eden davalı …, 284 ada 30 parsel üzerindeki ortaklığın giderilmesi şerhinin ortaklığın giderilmesi davasına konu 12382 parseldeki muris …’na ait hissenin toplulaştırma sonucunda ayrılıp bu parsele gelmesinden kaynaklandığı, borçlu …’nin …’yla bir miras bağının olmadığı, ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin davalıdır şerhinin kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.
Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temyiz edilmeksizin kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmazdan toplulaştırma sonucu ayrılan hisselerin gittiği parsel üzerindeki ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin dava şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir. Taşınmaza ilişkin satış işlemi bulunmamaktadır.
- İlgili Hukuk
Medeni Kanunu’nun 1010 uncu maddesinde, çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararlarının tapu kütüğüne şerh verilebileceği belirtilmiştir.
- Değerlendirme
- Ortaklığın giderilmesi davası 12382 parsel ve diğer parsellere ilişkin açılmış olup yargılama taşınmazların ortaklığının satış yoluyla giderillmesi ile sonuçlanmış ve karar kesinleşmiştir, 03.07.2015 tarihli toplulaştırma işlemi ile 12382 parsel sayılı taşınmazdaki … adına kayıtlı 1/5 pay ayrılarak tam pay olarak 284 ada 30 parsel sayılı taşınmaz oluşmuştur. Talepte bulunan ve temyiz isteyen malik … mirasçısı davalı … ayrı dava ile tapu kaydı üzerindeki davalıdır şerhinin kaldırılmasını isteyebilir. Bu gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi bozmayı gerektirmekte ise de;
Yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonuç itibari ile doğru olan hükmün 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme ek kararın gerekçesinin değiştirilerek düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
- Talep eden …’ın diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
- Talep eden …’ın kararın gerekçesine yönelik temyiz itirazının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan İlk Derece Mahkemesinin 21.07.2022 tarihli ek kararın gerekçesinin DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 31.03.2021T. 2021/994 E., 2021/2352 K.
“Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.10.2008 gününde verilen dilekçe ile asıl davada ortaklığın giderilmesi; birleştirilen davada ise İcra İflas Kanunu 121’inci maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 11.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, ortaklığın giderilmesi; birleştirilen dava ise İcra ve İflas Kanununun 121’inci maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 1139 ada 48 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmazsa satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine; birleştirilen davanın ise açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Somut olayda; dava, ortaklığın giderilmesi davasıdır. Davanın açıklanan bu niteliğiyle, çekişmeli taşınmazın tapu kaydında malik olarak görünen kişilerin ve mirasçılarının tamamının davada taraf olarak yer alması gerekir. Ortaklığın giderilmesi davalarında paydaşların paylarını temlik etmeleri veyahut ölmeleri nedeniyle davacının tüm paydaşları tanıması ve bilmesi mümkün olmayabilir.
Ölü kişi hakkında dava açılamaz ise de, ortaklığın giderilmesi davalarının özelliği ve usul ekonomisi dikkate alınarak ölü paydaşın mirasçılarının saptanması ve davanın belirlenen mirasçılara yöneltilmesinin sağlanması suretiyle taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekir. Dava konusu taşınmaz hissedarlarından …’ın dava tarihinden (20.10.2008) önce 10.01.1984 tarihinde öldüğü ancak murisin davada taraf olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, hükümden sonra dosyaya ibraz edilen mirasçılık belgesi çerçevesinde ölü paydaş …’ın tüm mirasçılarının davaya usulüne uygun katılımının sağlanmasından sonra yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 31.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 09.12.2021T. 2021/1729 E., 2021/3746 K.
“Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/03/2011 gününde verilen dilekçe ile İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 07/09/2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İİK’nın 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmazlarla ilgili davalı borçlu … tarafından aynı mahkemenin 2009/847 Esas sayılı dosyasıyla açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası bulunduğunu belirterek derdestlik itirazında bulunmuş; ayrıca muris tarafından düzenlenen vasiyetnamelerin tenfizi istemiyle müvekkillerince açılmış olan davaların bekletici mesele yapılması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarla ilgili yine ortaklığın giderilmesi istemiyle aynı mahkemede açılan derdest davaların bulunmakta olup en eski tarihli davanın 2009/847 Esas sayılı dosyasında görülmekte olduğu gerekçe gösterilerek, davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Borçlu ortağın alacaklısı, İcra Hakimliğinden İİK’nın 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak, elbirliği mülkiyetine konu ve borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Paylı mülkiyette ise borçlu payının satışı mümkün olduğundan, ortaklığın giderilmesi davası açamaz.
Elbirliği mülkiyetine konu ve borçlunun ortağı olduğu taşınmazlar için açılan ortaklığın giderilmesi davalarında, borçlu ortak dahil tüm ortakların davaya dahil edilmeleri zorunludur.
Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davada, birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre, dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek, borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir.
Bununla birlikte, 6100 sayılı HMK’nın “Dava Şartları” başlıklı 114/1. maddesinin (ı) bendine göre aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması dava şartlarından olup, aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca da mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vermelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu … aleyhinde Söke İcra Müdürlüğünün 2009/1670 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinde, borçlunun murisi İhsan Özsürücü’den davalı mirasçılarına intikal eden 84 adet taşınmaz üzerine haciz konulduğu, borcun ödenmemesi üzerine davacı alacaklı vekilince, İİK’nun 121. maddesi gereği icra mahkemesinden yetki alınmak suretiyle dava konusu taşınmazlardaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazların elbirliği mülkiyetine konu olup, borçlu …’nün de elbirliği ortaklarından biri olması nedeniyle davacının, alacağına kavuşabilmek için taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi istemiyle bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
Öte yandan, davalı borçlu … tarafından, aynı taşınmazlarla ilgili olarak diğer elbirliği ortakları aleyhine 08.12.2009 tarihinde aynı mahkemenin 2009/847 Esas sayılı dosyası üzerinden ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bunun yanı sıra borçlu ortağın alacaklısı olan dava dışı üçüncü şahıslar tarafından İİK’nın 121. maddesi uyarınca açılan üç adet ortaklığın giderilmesi davasının daha bulunduğu;
Mahkemece, borçlu ortağın diğer alacaklılar tarafından açılan 2011/229 Esas, 2012/570 Esas ve 2012/413 Esas sayılı bu davaların, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan 2009/847 Esas sayılı dava ile birleştirildiği ve yapılan yargılama sonunda mahkemenin 12.06.2014 tarihli ve 2014/359 sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ancak hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan iş bu ortaklığın giderilmesi davasının da en eski tarihte açılan 2009/847 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilerek görülmesi ya da işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 09.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
İZALE-İ ŞUYU DAVASI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
1.İzale-i şuyu davası nedir?
İzale-i şuyu davası, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu olan taşınır veya taşınmaz mallardaki ortaklığın sona erdirilmesi amacıyla açılan bir dava türüdür. Bu dava ile ortaklar arasındaki mülkiyet paylaşımı kişisel mülkiyete dönüştürülür.
2.İzale-i şuyu davasını kimler açabilir?
Paylı veya elbirliği mülkiyetine sahip her paydaş, diğer paydaşlara karşı izale-i şuyu davası açabilir. Herhangi bir paydaş, ortaklığa son verilmesini talep etme hakkına sahiptir.
3.İzale-i şuyu davası hangi mahkemede açılır?
İzale-i şuyu davası, taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinde açılır. Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili ve görevlidir.
4.İzale-i şuyu davasında arabuluculuk zorunlu mu?
Evet, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren, izale-i şuyu davaları açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu hale gelmiştir. Arabuluculuk süreci tamamlanmadan dava açılamaz; aksi halde dava, dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddedilir.
5.İzale-i şuyu davasında ortaklık nasıl giderilir?
Ortaklık iki yöntemle giderilebilir:
- Aynen Taksim: Malın fiziksel olarak bölünmesi mümkündür. Örneğin, bir arsa eşit parçalara ayrılarak paydaşlara verilir.
- Satış Suretiyle: Malın açık artırma yoluyla satılması ve satış bedelinin paydaşlar arasında paylaştırılmasıdır.
6.Taşınmazın aynen bölünmesi her zaman mümkün müdür?
Hayır, taşınmazın aynen bölünmesi teknik veya hukuki nedenlerle mümkün değilse, satış yoluna gidilir. Örneğin, bir apartman dairesi fiziksel olarak bölünemezse, satış suretiyle ortaklık sona erdirilir.
7.İzale-i şuyu davasında satış bedeli nasıl belirlenir?
Satış bedeli, bilirkişi raporu ile belirlenir. Taşınmazın piyasa değeri, bilirkişi incelemesi ve keşif yoluyla tespit edilir. Ayrıca, satış memurluğu tarafından da bir kıymet takdiri yapılır ve açık artırma ihale bedeli bu değer üzerinden hesaplanır.
8.İzale-i şuyu davasında kıymet takdirine itiraz edilebilir mi?
Evet, taraflar, satış memurluğu tarafından belirlenen kıymet takdirine itiraz edebilir. İtiraz, belirlenen bedelin uygun olmadığını düşünen taraflarca yapılabilir ve mahkeme bu itirazı değerlendirir.
9.İzale-i şuyu davasında tüm paydaşların davaya katılması zorunlu mudur?
Evet, tüm paydaşların davaya dahil edilmesi gerekir. Paydaşlardan biri ölürse, mirasçıları davaya dahil edilir. Tüm paydaşlar katılmadan davanın sonuçlandırılması mümkün değildir.
10.İzale-i şuyu davasında dava masraflarını kim öder?
Davanın başlangıç masrafları, davayı açan paydaş tarafından ödenir. Ancak dava sonuçlandığında mahkeme, yargılama masraflarını tarafların pay oranlarına göre dağıtır. İzale-i şuyu davalarında kazanan veya kaybeden taraf yoktur; tüm taraflar aynı şekilde etkilenir.
11.Ortaklığın giderilmesi davasında avukat tutmak zorunlu mudur?
Avukat tutmak zorunlu değildir; ancak davanın karmaşık yapısı ve teknik detayları nedeniyle bir avukattan hukuki destek almak sürecin daha hızlı ve sağlıklı ilerlemesini sağlar.
12.İzale-i şuyu davasında açık artırmaya kimler katılabilir?
Açık artırmaya hem paydaşlar hem de üçüncü kişiler katılabilir. Paydaşlar genellikle taşınmazı satın almak için öncelikli teklif hakkına sahiptir.
13.Ortaklığın giderilmesi davası ne kadar sürer?
Davanın süresi, mahkemenin iş yüküne, bilirkişi raporlarının hazırlanma süresine ve tarafların itiraz durumlarına bağlı olarak değişir. Ortalama olarak 1-2 yıl sürebilir.
14.Ortaklığın giderilmesi davası sırasında paydaşlar malı kullanmaya devam edebilir mi?
Dava sürecinde paydaşlar, malı mevcut kullanım düzenine göre kullanmaya devam edebilir. Ancak mahkeme, gerekirse geçici önlemler alarak kullanım düzenini değiştirebilir.
15.İzale-i şuyu davasında taraflar kendi aralarında anlaşabilir mi?
Evet, taraflar dava açılmadan veya dava sürecinde kendi aralarında bir anlaşmaya vararak ortaklığı sonlandırabilirler. Bu durumda dava açılmasına gerek kalmaz veya dava düşer.
16.Satıştan elde edilen gelir nasıl bölüştürülür?
Satıştan elde edilen gelir, paydaşların pay oranlarına göre bölüştürülür. Örneğin, bir taşınmazın %50’sine sahip olan paydaş, satış bedelinin yarısını alır.
17.İzale-i şuyu davaları hangi durumlarda reddedilir?
Dava, dava şartlarından biri eksikse (örneğin, arabuluculuk yapılmamışsa) veya tüm paydaşlar davaya dahil edilmemişse reddedilir.
18.İzale-i şuyu davalarında malların bedelinin düşük gösterilmesi mümkün mü?
Mahkeme tarafından yapılan bilirkişi incelemesi ve kıymet takdiri işlemleri sayesinde malların bedelinin gerçeğinden düşük gösterilmesi engellenir.
19.İzale-i şuyu davalarında paydaşlar arasında öncelik hakkı var mı?
Açık artırmada, paydaşlar öncelikli olarak malı satın alma hakkına sahiptir. Ancak üçüncü kişiler de açık artırmaya katılabilir.
20.İzale-i şuyu davası sonrası malların devri nasıl yapılır?
Satış işlemleri tamamlandıktan sonra, malın mülkiyeti satış bedelini ödeyen alıcıya devredilir. Taşınmaz mallarda bu devir tapu müdürlüğü üzerinden gerçekleştirilir.
ANKARA GAYRİMENKUL AVUKATINA SORU SORABİLİRSİNİZ.

BU KONUDA BELIRLEYECEĞINIZ GÜN VE SAATTE AVUKATTAN ONLINE DANIŞMANLIK ALABILIRSINIZ.
Sorularınızı ve bu sorularla ilgili evrakı sisteme yükleyebilirsiniz. Online danışmanlıkta istediğiniz gün ve saati seçebildiğiniz gibi görüşme tipini de seçebilmektesiniz. Zoom, teams, whatsapp ya da telefon üzerinden görüşme sağlanabilmektedir. Ödemenin ardından tarafınıza randevu yapıldığına dair mail ile bilgi gelmektedir. Sistemde yaşanan herhangi bir sorun olduğundan iletişim numaralarımızdan iletişime geçtiğinizde toplantı manuel olarak planlanabilir. Müvekkillerimizin doğru bilgiye hızlı ve güvenilir şekilde ulaşmasını sağlamak için kurulan Online Danışmanlık Sistemimizden yüzlerce randevu alınmış olup müvekkillerimizin faydalanması amaçlanmıştır.