K A R A R

Şüpheliler :

1- K1 – X1 Üniversitesi Rektörü

2- K2 – Aynı Üniversitede Rektör Yardımcısı

3- K3 – Aynı Üniversitede İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

Suçları :Aynı Üniversitede İşletme Bölümü öğrencisi olan şikayetçi K4’ın, maddi hasarlı trafik kazasına karışması sebebiyle 15.11.2017 tarihindeki Microeconomics sınavına katılamadığı gerekçesiyle mazeret sınav hakkı verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin X1 Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesinin 19.1.2018 tarih ve 129 sayılı işlemi ile bu işlemin yasal dayanağı olan X1 Üniversitesi Yarıyıl İçi ve Yarıyıl Sonu Sınavları İçin Mazeretlerin Kabulü ve Mazeret Sınavlarının Yapılış Esaslarına İlişkin Yönergenin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki ”trafik şubesinden alacağı kaza zaptını”ibaresinin yürütmesinin durdurulması yolundaki İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 12.3.2018 tarih ve E:2018/212 sayılı kararını uygulamamak.

İncelenen Karar :Yükseköğretim Kurulu Başkanlığıncaoluşturulan Kurulun

22.6.2020 tarih ve 2020/54 sayılı men-i muhakeme kararı.

Karara İtiraz Eden :Yok.

İnceleme Nedeni :Yasa gereği kendiliğinden.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 3.11.2020 tarih ve 5990 sayılı yazısı ekinde gönderilen soruşturma dosyası ile yukarıda belirtilen Kurul kararı, Tetkik Hakimi K5ın açıklamaları dinlenildikten sonra 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca incelendi;

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre mevcut delillerin, atılı suçtan dolayı şüpheliler K1 ve K2 hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca oluşturulan Yetkili Kurulun 22.6.2020 tarih ve 2020/54 sayılı kararının; atılı suçtan K1’ın ve K2’ün men-i muhakemelerine ilişkin kısmının onanmasına,

Diğer taraftan, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek 5 inci maddesinde, “Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından birbaşkan seçer. Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yükseköğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, Ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.” hükmüne, Ek 8 inci maddesinde ise, “Vakıfça kurulacak yüksekögretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.” hükmüne yer verilmiştir.

2.12.2016 tarih ve 6764 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesinin (c) bendinin 2 numaralı alt bendindeki ”üniversite” ibaresi, ”Devlet ve vakıf yükseköğretim” olarak değiştirilmiş, böylece vakıf yükseköğretim kurumlarının rektörleri, rektör yardımcıları ile üst kuruluş genel sekreterlerinin bu madde kapsamında soruşturulmalarına imkan tanınmıştır. Ancak söz konusu değişiklik sadece vakıf yükseköğretim kurumlarının rektörleri, rektör yardımcıları ve üst kuruluş genel sekreterleriyle sınırlı kalmış, bu kurumlarda görev yapan akademik ve idari personeli kapsamamıştır.

Bu bağlamda, vakıf yükseköğretim kurumlarının tüzel kişiliğini temsil eden mütevelli heyetin; yönetici, öğretim elemanı ve diğer personelin sözleşmesini yapacağı, atamalarını, görevden alınmalarını ve yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylayacağı, akademik organların düzenlenmesinde, görevlerini yerine getirmesinde, öğretim elemanlarının niteliklerinde Devlet yüksek öğretim kurumlarındaki esasların aynısının uygulanacağı belirtilmek suretiyle vakıf üniversitelerinin Devlet yükseköğretim sistemine entegrasyonunu sağlayan özel düzenlemelere yer verildiği halde, akademik ve idari personelin sözleşmeli olarak istihdamı nedeniyle tabi oldukları hukuki rejim göz önünde bulundurularak vakıf yükseköğretim kurumlarındaki rektörler, rektör yardımcıları ve üst kuruluş genel sekreterleri hariç tutularak diğer personelin görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesinde öngörülen soruşturma usulüne tabi olacaklarına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.

Kaldı ki, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesinin (c) bendinin Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 11 inci ve 140 ıncı maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali istemiyle açılan davada Anayasa Mahkemesince verilen 10.10.2013 tarih ve E:2013/58, K:2013/114 sayılı kararda, “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, herkes hakkında geçerli olan ceza soruşturması ve kovuşturması hükümlerini içermektedir. Ancak, kanun koyucu, uluslararası hukuk, antlaşmalar ve iç hukuktan kaynaklanan kimi nedenlere dayanarak bu genel kurallara istisnalar getirmiştir. Buna göre, suç işleyen her kişi hakkında uygulanması gereken genel düzenlemeleri içeren 5271 sayılı Kanun hükümleri bazı suç failleri bakımından uygulanmayacak, bunlara ilişkin ilgili kanunlarındaki özel soruşturma ve kovuşturma usulleri geçerli olacaktır. Bu usullerin tanınması, uygulanacak kişilere bir zümre ya da sınıf olarak imtiyaz tanımak anlamına gelmeyip, yapılan görevin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Böylece, hem yapılan görevin en iyi şekilde ve etkin olarak yerine getirilmesi hem de gereksiz şikâyetlere maruz kalınarak görülen hizmetin kesintiye uğramaması amaçlanmıştır. Devlet üniversitelerinde görev yapanlar hakkındaki soruşturma usulünün itiraz konusu kural çerçevesinde özel olarak düzenlenmesi de bu kapsamda kanun koyucunun takdir yetkisi içerisinde kalmaktadır. Bu nedenle, kanun koyucunun takdir yetkisini kullanarak, Devlet üniversitelerinde görev yapan kişilerin ceza soruşturmalarının idari kurullar tarafından yürütülmesi hususunu düzenlemesinde hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir yön bulunmamaktadır. Diğer yandan, vakıf üniversitelerinde çalışanlar ile Devlet üniversitelerinde görev yapanlar statüleri ve özlük hakları bakımından farklı kurallara bağlıdır ve dolayısıyla aynı hukuksal durumda değildirler. Bu nedenle, vakıf üniversitelerinde çalışanlar ile Devlet üniversitelerinde görev yapanların farklı soruşturma usulüne tabi tutulmalarında eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.” denilerek itiraz konusu kuralın Anayasanın 2 nci ve 10 uncu maddelerine aykırı olmadığı belirtilmiştir.

Bu durumda, vakıf yükseköğretim kurumlarında rektör, rektör yardımcısı ve üst kuruluş genel sekreteri olarak görev yapan kişiler haricindeki diğer personel hakkında 2547 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin uygulanabileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığından, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı K3 hakkında genel hükümler uyarınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca doğrudan işlem yapılması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca oluşturulan Kurulun 22.6.2020 tarih ve 2020/54 sayılı kararının; atılı suçtan K3’nın men-i muhakemesine ilişkin kısmının bozulmasına, dosyanın atılı suçtan K3 hakkında genel hükümlere göre işlem yapılması için tefrik edilip İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmek üzere karar ekli olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına, kararın bir örneğinin X1 Üniversitesi Rektörlüğüne gönderilmesine 8.12.2020 tarihinde şüpheli K2 yönünden oyçokluğuyla, diğer şüpheliler yönünden oybirliğiyle karar verildi.

X – K A R Ş I O Y

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında ”Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak disiplin hükümleri saklıdır.”hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden,aynı Üniversitede İşletme Bölümü öğrencisi olan şikayetçi K4’ın 15.11.2017 tarihindeki Microeconomics sınavına maddi hasarlı trafik kazasına karışması sebebiyle katılamadığı, bu nedenle şikayetçinin mazeret sınav hakkı verilmesi istemiyle İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanlığına başvurduğu, Dekanlığın 19.1.2018 tarih ve 129 sayılı kararıyla reddedildiği, şikayetçi tarafından anılan işlem ile bu işlemin yasal dayanağı olan X1 Üniversitesi Yarıyıl İçi ve Yarıyıl Sonu Sınavları İçin Mazeretlerin Kabulü ve Mazeret Sınavlarının Yapılış Esaslarına İlişkin Yönergenin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki ”trafik şubesinden alacağı kaza zaptını”ibaresinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesinde dava açıldığı, Mahkemenin 12.3.2018 tarih ve E:2018/212 sayılı kararıyla söz konusu işlemlerin yürütmesinin durdurulması karar verildiği, bu kararın 21.3.2018 tarihinde X1 Üniversitesi Rektörlüğüne tebliğ edildiği, tebliğden sonra kararın gereği yapılmak üzere elektronik posta yoluyla Rektör Yardımcısı K2’e iletildiği, kararın uygulanmadığı, Mahkemenin 4.7.2018 tarih ve E:2018/212, K:2018/1131 sayılı kararıyla da işlemlerin iptal edildiği, 16.7.2018 tarihinde bu kararın Rektörlüğe tebliğ edildiği, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Yönetim Kurulunun 3.8.2018 tarihli toplantısında şikayetçinin mazeret sınavı talebinin uygun görüldüğü, ancak şikayetçinin 18.6.2018- 3.8.2018 tarihleri arasında anılan dersi yaz okulunda aldığı ve C+ notuyla başarılı olduğu, böylece yargı kararının uygulanma imkanı kalmadığı, şikayetçiyi mağdur etmemek amacıyla şikayetçinin yaz okulu için ödediği ücretin iade edildiği belirtilmiştir.

Ancak 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesi hükümlerinin açık olduğu, Mahkemenin yürütmenin durdurulması kararının tebliğinden itibaren en geç otuz gün içerisinde şikayetçinin anılan dersten mazeret sınavına alınması gerekirken, Mahkeme kararının uygulanmadığı, şikayetçinin bu ders için yaz okuluna başvurmak zorunda kaldığı, anılan karar uygulanmayarak şikayetçinin mağdur edildiği, yaz okulu için ödediği ücretin iade edilmiş olmasının, şikayetçinin sadece ekonomik açıdan mağduriyetini giderdiği, tatil yapması gereken 1,5 aylık sürede okula devam etmek zorunda kalması, okula devam etmek için barınma, yol, yemek gibi masraflar yapması göz önüne alındığında şikayetçinin mağduriyetinin devam ettiği anlaşılmıştır.

Belirtilen nedenlerle atılı suçla ilgili mevcut delillerin, atılı suçtan dolayı K2 hakkında kamu davası açılması gerektiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu anlaşıldığından, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca oluşturulan Yetkili Kurulun 22.6.2020 tarih ve 2020/54 sayılı kararının; atılı suçtan şüpheli K2’ün men-i muhakemesine ilişkin kısmının bozulmasına, atılı suç nedeniyle K2’ün lüzum-u muhakemesine, şüphelinin eylemine uyan Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesi uyarınca yargılanmasına, yargılamanın İstanbul Asliye Ceza Mahkemesinde yapılmasına, K2 hakkında gereği yapılmak üzere dosyanın karar ekli olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına adı geçen şüpheli yönünden katılmıyorum.

Danıştay 1. Daire, E. 2020/1788 K. 2020/1569 T. 8.12.2020

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment