İdare Hukukuiptal kararlarinin uygulanması

İdari yargıda iptal kararları, idare mahkemelerinin, idari işlemlerin hukuka aykırı olduğuna karar vererek bu işlemleri geçersiz kılma yetkisini kullanmasıdır. İptal kararlarının uygulanması zorunludur. İdarenin iptal kararına uymaması durumunda, ilgililer tekrar mahkemeye başvurarak kararın uygulanmasını talep edebilirler.

İDARİ YARGIDA İPTAL KARARLARI

İdari yargı, idare tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygunluğunu denetlemek amacıyla kurulan bir yargı sistemidir. İdari işlem iptal davaları da bu denetimin en önemli araçlarından biridir. İdari işlem iptal davalarında, idari işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali talep edilir. İdari işlem iptal davaları, idare mahkemelerinde görülen ve idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetlemeyi amaçlayan dava türlerindendir. İdari işlem iptal davaları, idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarından biriyle hukuka aykırı oldukları iddiasıyla açılır ve bu işlemlerden dolayı menfaatleri ihlal edilen kişiler tarafından talep edilir.

İPTAL KARARLARININ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

İptal kararları, idari yargı mercileri tarafından idari işlemlerin hukuka aykırılıklarının tespiti üzerine verilen kararlardır. Bu kararların özellikleri, idari işlemlerin hukuka uygunluk denetimi ve idare hukukunun temel prensipleri doğrultusunda şekillenir.

İPTAL KARARI İLE SAKAT İŞLEM ORTADAN KALKMIŞ SAYILIR

Bir idari işlemin yetkili yargı organlarınca iptal edilmesi bu işlemin yasaca öngörülen koşulları taşımadığının saptanması demektir. Eğer işlem yasada öngörülen koşulları taşımıyorsa işlemin sakatlığı saptanır. Bu, iptal davasının kabulü demektir.(MUMCU Uğur, “Türk Hukukunda İptal Kararlarının Yerine Getirilmesi ve Sorumluluk”, A.Ü.H.F.D.,(1970), C.XXVII,S.3-4, sahife 97) İdari işlemdeki hukuka aykırılığın yargı organınca saptanması halinde verilen karar; işlemin iptalidir.

Danıştay içtihatlarıyla ortaya konduğu üzere iptal kararlarının iki önemli sonucu vardır. Biri, kararın idari işlemi tesis edildiği andan itibaren ortadan kaldırması, işlem hiç yapılmamış gibi bir sonuç doğurmasıdır. Diğeri ise kararın iptal edilen işlem yerine geçmemesi ve idarenin karar gereğince yeni bir işlem yapmak zorunda kalmasıdır. İdare Hukukunun genel ilkelerine göre idare yargı merciinin vermiş olduğu iptal kararı, idari işlemin yerine geçmez, onu tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırır, hukuken yok eder ama hâsıl olan boşluğa kendisi geçip oturamaz. Aksi halde yargı organı idarenin yerine geçmiş olur ki bu da kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı düşer.

Hüküm vermek yargının, bu hüküm doğrultusunda işlem tesis etmek idarenin görev ve işlevidir. Ancak idare, işlemini tamamen yargı kararına uygun tesis etmek zorundadır. (AYÇİÇEK Halil İbrahim, “İdari Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2002, sahife 17-18)

İPTAL KARARI GERİYE YÜRÜR

Yargı organının işlemdeki sakatlığı tespitinin yaptırımı olan iptal kararı ile işlem, sakatlığın ortaya çıktığı andan itibaren ortadan kalkmış olur. Mahkeme bir kararı iptal ettiğinde iptal keyfiyeti geçmişe yürür. Karar mahkemece iptal edildiği andan değil, idarece alındığı andan itibaren bozulmuş olur.

İptal kararının geçmişe yürüdüğü büyük önem taşımaktadır. “İptal davasına konu olan bir işlem ve karar Danıştay’ca iptal edildiği tarihten değil, idarece tesis edildiği tarihten itibaren kalkmış sayılır.”8 9.7.1966 tarih ve E.1966/21, K.1966/7 sayılı Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararında da bu husus belirtilmiş bulunmaktadır.

“…Bu durumda başka göreve nakli idari yargı kararıyla iptal olunan memur hakkındaki nakil işlemi, bu karar dolayısıyla idarece tesis edildiği tarihten itibaren kalkmış olacağına göre o kadronun inhilal etmemiş sayılacağının kabulü zorunludur. Bu suretle aynı kadroyu iki kişinin işgal etmesi hali ortaya çıkmakta olup bunlardan yukarıda belirtilen sebeple münhal sayılmayacak olan kadroya yapılmış atamanın kaldırılarak eskiden beri o kadroyu işgal etmekte olan memurun mezkûr kadrodaki görevinin devam etmesi gerektiğine karar verildi.” şeklindeki karar da bunu göstermektedir. (D.İ.B.K. , 9.7.1966, E.1966/21, K.1966/7, Danıştay Kararları Dergisi, (1967), S.107-110, Ankara, sahife 52)

İptal ile İşlem Yapılmadan Önceki Durum Geri Gelir

İptal davaları çözümlenirken sakatlığın doğumu anındaki durum yargılanır. Bu sebeple sakat işlem dolayısıyla ortaya çıkmış bulunan hukuka aykırılıkların düzeltilmesi sakat işlemin iptali kararının geriye yürümesi sonucunu doğurur. İptal kararını yerine getirecek olan idarenin iptal kararı üzerine sakat işlem yapılmadan önceki hukuki durumun geri gelmiş olacağı, sakat işlemin hiç yapılmamış sayılacağı hususlarını göz önünde tutması gerekir. (ÖZDEŞ Orhan,

“Danıştay Kararlarının Yerine Getirilmesi Zorunluluğu”, Danıştay Dergisi,(1976),Y.6, S. 20-21,sahife.45) İptal kararı verilmesi sonucu işlemin tesisinden önceki duruma dönülmesi ile ilgili olarak doktrindeki görüşler ve Danıştay’ ca benimsenmiş temel yaklaşım, iptal kararı verilmesi üzerine; niteliklerine göre bazı işlemlerin hiç yapılmamış sayılacağı, bunun mümkün olmadığı hallerde yani idarenin işlem öncesi duruma dönülmesi için birtakım yeni düzenlemeler yapması gerektiği hallerde, idarenin bu yolda düzenlemeler yapmakla yükümlü olduğu yönündedir.

İptal Edilen İşlem Hiç Yapılmamış Sayılır

Bir idari işlemin yargı yerince iptal edilmesi üzerine “işlem öncesi duruma dönmek” bazı durumlarda ilgili açısından yeterli olmayabilir. İşlemin tesis edildiği tarih ile mahkemece iptaline karar verildiği tarih arasında ilgilinin bu işlemden dolayı uğradığı bir takım kayıplar ya da bu süre içinde kullanamadığı haklar olabilir. İşlem nedeniyle uğranılan zararın giderilebilmesi için “eski durumun gelmesi” neden daha etkili bir ilke gereklidir ki bu; “iptal edilen işlemin hiç yapılmamış sayılması” ilkesidir.

Uygulamada “işlemin yokluğu” ile “hiç yapılmamış sayılması” hali benzer sonuçlar gösteriyorsa da sakat işlem sakatlığı saptanıp iptal edilene kadar uygulanması ve uyulması zorunlu bir işlemdir. Yokluk, işlemin hukuk düzenine hiç çıkmamış olması durumudur. İptal edilen işlemin hiç yapılmamış sayılması ilkesi ise, sakat işlem dolayısıyla ortaya çıkmış hukuka aykırı durumların düzeltilebilmesi için yol gösterici bir ilkedir. Bu ilkeye göre idare, iptal edilen işlem hiç yapılmasa idi ne olacak idi ise düşünüp buna göre durumu düzeltmekle yükümlüdür.

İPTAL KARARI GENEL ETKİLİDİR

İdare tarafından tesis edilmiş olan işlemin sakatlığı, idari yargı yerince tespit edildiğinde verilen iptal kararı bütün ilgililer için sonuç ifade edecektir. İptal kararı geriye yürür bir etkiye sahip olduğundan, kararın doğuracağı etki, işlemin yapılması anında doğmuş etki ölçüsünde olacaktır. İptal davasından beklenen sonuç, işlemin iptalidir. Ve yargı yerince bu yolda karar alınınca, işlemin iptalinden bütün ilgililer etkilenecektir.

Yargı yerince verilen kararın “yalnız davanın taraflarını ilgilendirmesi hali” ile “kesin hükmün nisbiliği” ilkesi iptal kararları için geçerli olmayacaktır. Genel etki her şeyden önce işlemin yöneldiği kişiler için geçerlidir. Ancak genel etki bu nispette dar anlamda kalmaz. İptal kararının uygulanması dolayısıyla işlemin yönelmemiş olduğu kişilere ve işlemlere ve de dolaylı olarak, ilgili işlemlere etki ulaşabilir.

SONUÇLARI BAKIMINDAN İPTAL KARARLARI

İptal kararlarının sonuçları, idari işlemin hukuka aykırılığının tespit edilmesi ve iptal edilmesiyle birlikte ortaya çıkan hukuki durumu ifade eder. Bu sonuçlar, idare ve bireyler açısından çeşitli hukuki etkiler yaratır.

KENDİLİĞİNDEN SONUÇ DOĞURAN İPTAL KARARI

Kimi durumlarda iptal kararının yerine getirilmesi için idare tarafından bir işlem yapılmasına gerek kalmaz. Bunların iptal edilmeleri halinde idarenin iptal kararını uygulamak için ayrı bir işlem tesis etmesine veya eylemde bulunmasına gerek yoktur. Bu kararlar kendiliğinden sonuç doğurur. Bu halde idarenin pasif kalması, kararın uygulanması için yeterli olur. Kendiliğinden sonuç doğurma daha çok genel düzenleyici işlemlerde olmakla birlikte, birel işlemlerde de görülebilir. İptal edilen genel düzenleyici işleme dayanılarak yapılan işlemlerin durumu da önem arz etmektedir.( ÇAGLAYAN Ramazan, İdari Yargı Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması, Ankara Seçim Yayınevi,2000,sahife 192)

AYNI NİTELİKTEKİ KARAR ALINMASINI ENGELLEMEYEN İPTAL KARARLARI

Kimi durumlarda iptal kararı üzerine, idare aynı sonucu sağlayan yeni bir karar alabilir. Eğer idari işlem yetki, biçim gibi noktalardan iptal edilmiş ise, idare bu gibi hukuka aykırılık durumlarını gidererek aynı sonucu doğuran yeni bir karar alabilir. Hemen eklemek gerekir ki bu yeni karar alındığı tarihten itibaren geçerli olur. Etki bakımından bu yeni karar iptal edilmiş olan eski kararın alındığı tarihe kadar geriye yürümez. Yenilenen işlemin yürürlük tarihi doktrinde tartışmalıdır. (GÖZÜBÜYÜK A. Şeref, TAN Turgut, İdare Hukuku, C.2, İdari Yargılama Hukuku, Turhan Kitabevi, 1999, sahife 566)

TERSİNE İŞLEM YAPILMASINI GEREKTİREN İPTAL KARARLARI

İdarenin olumsuz işlemi iptal edilince, idare ilgilinin istemini yerine getirmek zorundadır. Ancak iptal kararı, işlem yerine geçmez, kişinin istemi otomatik olarak gerçekleşemez. Örneğin ruhsat isteminin reddi işlemi iptal edilince, ilgili mahkeme kararına dayanarak inşaatına devam edemez.( ALİEFENDİOGLU Yılmaz “Danıştay Kararlarına Uyulması” , Danıştay Dergisi, (1975), Y.5, S.16–17, sahife 17) Yine atamama işlemi iptal edilince, ilgili göreve atanmış sayılmaz. İptal kararı, idareye bu yönde yükümlülük yükler.

“Göreve atamama işleminin iptali üzerine Danıştay iptal kararının idari işlemler yerine geçmeyeceğini idari yargı kararının idareye bu yönde karar alma yükümlülüğünü yüklediğini belirterek, Danıştay ‘ca verilen iptal kararına rağmen, senatosunun gerekli kararı almaması karşısında Üniversiteler Kanunun 26. maddesinde yazılı usul ve şartların tamamlanmadığı bu durumda senato kararı olmadıkça Milli Eğitim Bakanlığınca davacının Profesörlüğe yükseltilmesi hususunda kararname düzenlemesi mümkün bulunmamaktadır.” diyerek iptal kararının işlem yerine geçmeyeceğini kişinin isteminin ancak yargı kararı doğrultusunda idare tarafından yerine getirilebileceğini ortaya koymuştur. (D. 5.D.,25.4.1973, E: 1972/7716, K:1973/2424, Amme İdaresi Dergisi, C.7, S. 2, sahife 226)

Olumsuz işlemin iptal edilmesi üzerine idare olumlu şekilde karar almak zorundadır. İdare bu zorunluluğu yerine getirmezse, idarenin ve kamu görevlisinin sorumluluğu durumu ortaya çıkar. (ÇAĞLAYAN, a.g.e., sahife 187) İptal kararı bir taraftan idareye olumlu işlem yapma yükümlülüğünü yüklerken, diğer taraftan idari işlemi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırmaktadır. Bu noktada iptalin anlamı kişinin istemde bulunduğu anda o izni almaya hak kazanmış olduğunun belgelenmesidir. İdarenin yükümlülüklerini geçmişe etkili olarak yerine getirmek zorunda olmasının anlamı, ilgilinin örneğin ruhsatı ilk istemde bulunduğu anda alacağı şekilde gerekli işlemleri yapmasıdır.

HUKUKSAL DURUMLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINI GEREKTİREN İPTAL KARARLARI

Kimi durumlarda, idarenin iptal kararını yerine getirebilmesi için, iptal edilen kararla ilgili olanların hukuksal durumunda değişiklik yapılması gerekebilir. İptal kararlarının yerine getirilmesinde karşılaşılan en büyük güçlük bu gibi durumlarda olur. Gerçekten öyle iptal kararları vardır ki idarenin bunları yerine getirebilmesi için birtakım hazırlıklar yapıp bu kararla ilgisi olanların hukuki durumlarını değiştirecek işlemler tesis etmesi veya bu işlemlerle birlikte iptal kararının doğrultusundaki idari işlemi oluşturması gerekir.

Örneğin idarece emekli edilen bir görevlinin Danıştay’dan aldığı iptal kararının yerine getirilmesi, ancak görevlinin yeniden eski görevine, ya da ona eş bir göreve dönmesinin sağlanmasını, sanki emeklilik işlemi hiç yapılmamış gibi görevlinin tüm haklarının geri verilmesini gerektirir. Bunun sonucu olarak, memurun görevine başlaması, iptal kararı alıncaya kadar açıkta geçen sürenin kıdemine sayılması gerekiyorsa yükseltilmenin yapılması eğer memurun emekli edilmeden önce kullandığı kadroya geçirilmesi ya da ilgiliye kazanılmış hakkına uygun yeni bir kadro bulunması gerekir.

Görevden alma işleminin iptali üzerine ilgilinin eski görevine döndürülmesi gerekir. Kimi görevlerde iptal kararının yerine getirilmesi ancak memurun eski görevine dönmesi ile olabilir. Memurun eski görevi benzeri bulunmayan ya da özelliği olan bir görev ise iptal kararının yerine getirilmesi, ancak davacının eski görevine iadesi ile mümkün olabilir. Bu gibi kadrolara atama yapılmış ise, iptal kararı üzerine atamanın nedeni ortadan kalkacağı için, idare atama kararını kaldırarak kadroyu boşaltır ve davacının görevine yeniden başlamasını sağlar. (AYÇİÇEK, a.g.e., sahife 33)

YERİNE GETİRİLMESİ İMKÂNSIZ OLAN İPTAL KARARLARI

Kimi durumlarda, iptal kararının yerine getirilmesi olanağı bulunmayabilir, ya da iptal kararının yerine getirilmesi büyük haksızlıklar doğurabilir. Bu gibi durumlarda ilgiliye tazminat verilmesi, ya da yasama organının hukuksal düzende değişiklik yaparak, iptal kararının doğurduğu olumsuz sonuçları gidermesi gerekebilir. Ancak anayasamıza göre yasama yoluyla etkisiz kılma olanağı olmadığından, yasama organı ancak yargı kararlarının yerine getirilmesini kolaylaştırmak veya iptal kararlarından doğan boşluğu doldurmak için müdahale edebilir.

Kimi durumlarda iptal kararının yerine getirilmesinde maddi ve hukuki imkânsızlık olabilir. Örneğin görevden alınan bir memurun, iptal kararı alınıncaya kadar emeklilik yaşına ulaşması durumunda, memurun eski görevine başlatılması, memurluk durumunun yeniden sağlanması olanağı yoktur. Ancak memurun emeklilik statüsünde süre, aylık, ikramiye yönünden düzeltmeler yapılabilir. Memurun görevinden alınması ile uğradığı zararlar yönetim tarafından ayrıca karşılanır.

Hukuki imkânsızlık iptal kararının uygulanması başka bir hukuki durumun engellenmesi halidir. Fiili imkânsızlık ise maddi alandaki engeller nedeniyle iptal kararının uygulanamamasıdır. Danıştay kararlarında maddi ve hukuki engellerin bulunması halinde, uygulamanın mazur görülebileceğini, ancak bu durumda idarenin tazminat sorumluluğunun devam ettiği belirtilmektedir. (ULER, a.g.e., sahife 99).

Öğretide de fiili ve hukuki imkânsızlık varsa uygulamanın hoş görülebileceği kabul edilmektedir. Vergi hukuku bakımından hukuki imkânsızlık hali ender olarak verginin cebren tahsili dolayısıyla söz konusu olabilir. Haczedilen malın satışına dair işlemin iptali yönünden karar verildiği tarihte satışa konu malın iyi niyetli kişiler arasında birkaç kez el değiştirmiş bulunması buna örnek olarak gösterilebilir. Hukuki imkânsızlık halinden söz edilebilmesi için ayrıca gösterilen hukuki engelin aşılamayacak nitelikte olması da gerekir.   (CANDAN Turgut, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması V”, Maliye Postası, (15.Mayıs 1991), Y.12, S. 257, sahife 42-43.)

İPTAL KARARLARININ UYGULANMASI İLE İLGİLİ SORUNLAR

İptal kararları, iptal edilen idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren hükümsüz hale getirirler. Bu bağlamda, idari yargı yerlerinin iptal kararları, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının aksine, geçmişe yürürler. İptal kararı üzerine idareye düşen görev, tesis edeceği idari işlem ya da işlemlerle, iptal edilen işlemin, iptal edilinceye kadar doğurduğu tüm etki ve sonuçları gidermek, iptal kararlarının uygulanmasını sağlamaktır.

Gerek Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında gerekse 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde, iptal kararlarının uygulanması yükümlülüğünün anlamı budur. Bu nedenle, yürütmenin durdurulması kararlarının da iptal kararları gibi uygulanması zorunludur. Daha somut söylemek gerekirse, idare, yürütmenin durdurulması kararı üzerine, iptali istenen işlemin tesisinden önceki durumun geri gelmesini sağlayıcı işlem ya da işlemleri yapmak mecburiyetindedir. (Metin Günday, İdari Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorunu, Hukuk Kurultayı 2000-1, İdari Yargı, Ankara Barosu Yayını S.353)

İdare, idari yargı yerlerince verilen iptal kararlarının uygulanmasını, Anayasanın 138/son ve İdari Yargılama Usulü Kanununun 28/1 maddelerinde belirtildiği gibi, “gecikmeksizin” gerçekleştirmek zorundadır. Gerçi 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesi bir süre öngörmüşse de; idareye, ilgili kararın otuz gün sonuna kadar uygulanmaması gibi bir takdir hakkı tanıdığı anlamına gelmez.

İdarenin, iptal kararlarının uygulanmasını gerçekleştirmemesi, öğretide ve Danıştay içtihatlarında 1947 yılından beri istikrarlı bir şekilde “ağır hizmet kusuru” olarak nitelendirilmektedir. Buna göre, idarenin, yargı kararlarını uygulamaması, uygulamakta gecikmesi ağır hizmet kusurudur ve idarenin tazminata mahkûm edilmesini gerektirir. (M. Günday, 2001, s. 355.).

İdari yargıda verilen iptal kararlarının uygulanması ile ilgili sorunlar, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve iptal kararlarının uygulanması ile ilgili sorunlar hem hukukun üstünlüğü ilkesine hem de bireylerin haklarının korunmasına zarar verebilir. İşte iptal kararlarının uygulanması ile ilgili başlıca sorunlar ve iptal kararlarının uygulanması için çözümlere değinecek olursak;

İDARENİN DİRENMESİ

İdare, iptal kararını bilinçli olarak uygulamayabilir veya iptal kararlarının uygulanmasını geciktirebilir. İptal kararlarının uygulanmasını geciktirme, idarenin hukuka aykırı eylemlerinin devam etmesine neden olabilir.

  • Zorlayıcı İcra Mekanizmaları: Mahkemeler, idareye iptal kararlarının uygulanması için belirli bir süre tanıyabilir ve bu sürenin sonunda uygulanmayan kararlar için idareye yaptırımlar uygulayabilir.
  • Tazminat Davaları: İptal kararlarının uygulanmasının gecikmesi yada hiç uygulanmaması nedeniyle zarar gören kişiler, idareye karşı tazminat davası açabilirler.

GECİKME DURUMU

İdare, çeşitli nedenlerle iptal kararlarının uygulanmasını gecikmeli olarak gerçekleştirebilir. İptal kararlarının uygulanmasında gecikme, kararın etkinliğini azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir.

  • Yeniden Yargıya Başvuru: İlgililer, İptal kararlarının uygulanmasında gecikme durumunda yeniden idari yargıya başvurarak kararın derhal uygulanmasını talep edebilirler.
  • Tazminat Talepleri: İptal kararlarının uygulanmasında gecikmeden dolayı zarar gören kişiler, tazminat talebinde bulunabilirler.

KARARIN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ

İdare, iptal edilen işlemi farklı bir şekil veya içerikte tekrar yaparak iptal kararlarının uygulanmasını etkisiz hale getirebilir. İptal kararlarının uygulanmasını etkisiz hale getirilmesi, kötü niyetli bir davranış olarak değerlendirilir.

  • Yeniden İptal Davası: İlgililer, benzer veya aynı işlemin yeniden yapılması durumunda yeni bir iptal davası açabilirler.
  • Yargısal Denetim ve Cezai Yaptırımlar: İdarenin kötü niyetli davranışları, cezai yaptırımlarla karşılanabilir.

TEKNİK VEYA İDARİ ZORLUKLAR

İdare, teknik veya idari nedenlerle iptal kararlarının uygulanmasında zorluk çekebilir. Örneğin, iptal kararlarının uygulanması için gereken altyapı veya kaynakların eksikliği.

  • Planlama ve Kaynak Sağlama: İdare, iptal kararlarının uygulanması için gerekli planlamaları yapmalı ve kaynakları sağlamalıdır.
  • Denetim ve İş birliği: İptal kararlarının uygulanması için üst makamlardan denetim ve iş birliği talep edilebilir.

İdari yargıda verilen iptal kararlarının uygulanması ile ilgili sorunlar, hukuk devleti ve bireylerin haklarının korunması açısından ciddi sorunlara yol açabilir. İptal kararlarının uygulanması ile ilgili sorunların çözümü için etkili yargısal ve idari mekanizmaların işletilmesi, idarenin hukuka uygun davranmasının sağlanması ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi gereklidir.

İDARENİN İPTAL KARARINI UYGULAMAMASINDAN DOĞAN SORUMLULUK

İptal kararlarının uygulanması ile yaşanılan sorunlar idareye hem hukuki hem de mali sorumluluk doğurur. İptal kararlarının uygulanması ile yaşanılan sorunlarda idarenin sorumluluğu ile ilgili İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 28. Maddesinde

“1.Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.

  1. Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
  2. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
  3. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.” Belirtilmiştir.

İptal kararlarının uygulanması ile yaşanılan sorunlar, hem hukuki hem de mali açıdan ciddi sorumluluklar doğurur. Hukuki sorumluluk kapsamında, yargı kararlarının bağlayıcılığına aykırılık ve yeniden yargıya başvuru mekanizmaları devreye girer. Mali sorumluluk ise, idarenin iptal kararını uygulamaması nedeniyle zarar gören kişilere tazminat ödemesi şeklinde ortaya çıkar. Bu mekanizmalar, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlamak ve bireylerin haklarını korumak amacıyla önemlidir.

KAMU GÖREVLİLERİNİN İPTAL KARARINI UYGULAMAMASINDAN DOĞAN SORUMLULUK

İptal kararlarının uygulanması ile yaşanılan sorunlar idareye olduğu gibi kamu görevlilerine de hukuki, mali ve cezai sorumluluk doğurur. İptal kararlarının uygulanması ile yaşanılan sorunlarda kamu görevlilerinin de sorumluluğu olduğu İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 28. Maddesinde belirtilmiştir.

İdare, mahkeme kararı gereği ödediği tazminat bedelini, kararı uygulamayan kamu görevlisine rücu edebilir. Bu, idarenin ödediği tazminat tutarını, kusurlu kamu görevlisinden geri talep edebileceği anlamına gelir. Bu husus Anayasa da yer alan; “Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.” ve “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükümlerinden kaynaklanmaktadır.

İDARİ DAVA AVUKATI ANKARA KİMDİR?

İdari dava avukatı Ankara, idari hukuk ve idari yargılama uzmanlık alanlarına odaklanan Ankara avukatları tanımlamak için kullanılan ifadelerdir. İdari dava avukatı Ankara, bireylerin veya kurumların idari eylem veya işlemlerden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklarını ele alır ve müvekkillerini idari yargı sürecinde temsil ederler.

İdari dava avukatı Ankara, iptal davaları, tam yargı davaları, idari sözleşmeden kaynaklanan davalar gibi idari hukuk konularında uzmanlaşmış Ankara avukatlarıdır. İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerini idari hukuk konularında bilgilendirir, haklarını savunur ve idari davalarda temsil ederler.

İdari dava avukatı Ankara, idari hukuk konularında uzmanlaşmış ve bu alanda deneyim kazanmış Ankara avukatlarıdır. Bu uzmanlık, müvekkillerine hukuki sorunlarında yardımcı olmalarına olanak tanır.

İDARİ DAVA AVUKATI ANKARA’NIN BAKTIĞI DAVALAR

İdari dava avukatı Ankara idari hukuk alanında uzmanlaşmış profesyonellerdir ve idari hukuk davalarına bakabilirler. İdari dava avukatı Ankara’nın ilgilendiği başlıca davalar ise;

İdari dava avukatı Ankara, idare hukuku ve idari yargılama alanındaki davalara odaklanırlar. Bu kapsamda, aşağıda belirtilen türde davaları ele alabilirler:

  • İdari İşlemlerin İptali Davaları: İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerinin, bir kamu kurumunun veya idarenin aldığı bir işlemin hukuka uygunluğunu sorguladığı durumlar. Bu davalar, idari mahkemelerde çözümlenir.
  • Tam Yargı Davaları: İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerinin, idare tarafından yapılan bir işlemin neden olduğu maddi veya manevi zararların tazmin edilmesini talep ettiği davalar.
  • İdari Yaptırım ve Cezalarına Karşı İtirazlar: İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerinin idare tarafından uygulanan bir yaptırım veya ceza ile ilgili olarak itirazda bulunma hakkını kullanmalarına yardımcı olma.
  • Kamulaştırma Davaları: İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerinin mülkiyet haklarına etki eden kamulaştırma işlemlerine karşı davalara müdahil olma.
  • İdari İşlem ve İşleyişe İlişkin Danışmanlık: İdari dava avukatı Ankara, idari işlemler ve işleyişle ilgili müvekkillerine danışmanlık sağlama, idari işlemlerin hukuka uygunluğunu değerlendirme.

İDARİ DAVA AVUKATI ANKARA’NIN FAYDALARI

İdari dava avukatı Ankara idari hukuk konularında uzmanlaşmış profesyonellerdir ve müvekkillerine bir dizi fayda sağlayabilirler. İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerine çeşitli avantajlar sağlayarak, idari hukuk alanındaki uyuşmazlıkların etkili bir şekilde çözülmesine yardımcı olurlar. İşte bir idari dava avukatı Ankara’nın sağlayabileceği faydalardan bazıları ise:

  • Hukuki Bilgi ve Deneyim: İdari dava avukatı Ankara, idari hukuk konusunda uzmanlaşmış profesyonellerdir. Bu alandaki mevzuatı ve yargı pratiklerini yakından takip ederler. Bu sayede müvekkillerine güçlü bir hukuki temsil sunabilirler.
  • Dava Stratejisi Geliştirme İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerinin durumunu değerlendirir ve en etkili dava stratejisini belirler. Hukuki riskleri değerlendirir ve müvekkillerini olası sonuçlar konusunda bilgilendirir.
  • İdari Mahkemelerde Tecrübe: İdari dava avukatı Ankara, idari mahkemelerdeki prosedürleri, kuralları ve beklentileri bilmektedir. Bu tecrübe, müvekkillerinin davalarını daha etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur.
  • Belge Toplama ve Delil Hazırlama: İdari dava avukatı Ankara, dava sürecinde gerekli olan belgeleri toplar, delilleri değerlendirir ve idari işlemlere karşı güçlü bir savunma oluşturur.
  • Müzakerelerde Yardımcı Olma: İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerinin lehine sonuçlar alabilmek için idare ile müzakerelerde bulunabilir. Anlaşmazlık çözümüne yönelik olarak müvekkillerini temsil ederler.
  • Hukuki Güvence Sağlama: İdari dava avukatı Ankara, müvekkillerinin haklarını koruyarak, hukuki güvence sağlarlar. İdari işlemlerin hukuka uygunluğunu değerlendirir ve müvekkillerini hukuki açıdan en iyi şekilde temsil ederler.
  • Hızlı ve Etkili Çözüm: İdari dava avukatı Ankara, idari mahkemelerdeki prosedürleri ve süreçleri iyi bilir, bu da davaların daha hızlı bir şekilde çözülmesine katkı sağlar.
  • Yasal Değişikliklere ve Güncellemelere Hâkim Olma: İdari dava avukatı Ankara’nın idari hukuk alanındaki yasal değişiklikleri ve güncellemeleri takip ederler. Bu, müvekkillerine en güncel ve doğru hukuki bilgileri sunmalarını sağlar.

İDARİ DAVA AVUKATI ANKARA ÜCRETİ 2024

Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi vekalet ücretini düzenler. Bu maddeye göre vekalet ücreti, avukatlık sözleşmesi ile belirlenir. Ancak bu belirleme süreci Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile bağlıdır.

İdari dava avukatı Ankara ücreti davanın niteliğine göre idari dava avukatı Ankara ve iş sahibi tarafından belirlenir. Ancak İdari dava avukatı Ankara isterlerse Ankara Barosu En Az Ücret Tarifesine uyabilirler.

ANKARA İPTAL KARARLARININ UYGULANMASI AVUKATI AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK’TA

Konusunda uzman bir Ankara iptal kararlarının uygulanması avukatından destek almak, doğru ve hukuki açıdan sağlam bir konumda olmanıza yardımcı olabilir. Konusunda uzman  İptal kararlarının uygulanması avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.

iptal kararlarının uygulanması Akademik Hukuk İletişim

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap