İdare Hukuku, idarenin idari nitelikteki işlem, eylem ve sözleşmelerine uygulanan bir hukuk dalıdır. İdare hukukunda dava türleri kendi içinde 3 ana kategoriye ayrılmaktadır. Bunlar; İptal Davası, Tam Yargı Davası ve Yorum Davalarıdır. 

İptal Davalarından kısaca bahsedilmesi gerekirse;

İptal davaları, idarenin tesis etmiş olduğu işlem, eylem ve sözleşmelerin hukuka uygunluğunu sağlayan bir yol olup, bu yol ile idarenin hukuka aykırı olarak tesis edilen işlemleri iptal edilmektedir. Bu dava türünde menfaat kavramı önemli bir yer kaplamaktadır. Menfaati ihlal edilen herkese dava hakkı tanınmaktadır. İptal Davası sonunda elde edilen sonuçlarından menfaati bulunan herkes faydalanmaktadır. İptal davaları münhasıran İdari Yargı alanına ait bir dava türüdür. 

2577 Sayılı İdari Yargılama Usul Kanunumuzun 2. Maddesinin 1/a fıkrasınca “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar” iptal davası olarak nitelendirilmiştir. 

İptal Davalarında dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır;

A-) Maddi veyahut Manevi olabilir,

B-) Kanuna Dayanması gerekmektedir,

C-) Kişi doğrudan veyahut dolaylı olarak idare tarafından tesis edilen işlemden etkilenmelidir. Buradaki amaç hukuk düzeninin ve toplum menfaatinin korunmasına ilişkindir. 

 İptal Davası sonunda verilen İptal Kararı, idari işlem yapıldığı ilk tarihten itibaren ortadan kaldırılmak ile birlikte, İptal Kararları geriye yürümekte ve böylece idare tarafından tesis edilen işlem idarece yapıldığı andan itibaren hiç yapılmamış  (hüküm ve sonuç doğurmamış) sayılmaktadır. Bu sonuçtan sadece İptal Davasını açan kişi değil herkes faydalandığı için İptal Kararı objektif bir nitelik taşımaktadır. Ancak İptal Davası sonunda alınan İptal Kararı Yargı Merciine iptal edilen işlem yerine yeni bir işlem tesis etme yetkisi vermemektedir. Yargı Mercii sadece İdare tarafından hukuka aykırı olarak tesis edilmiş bir durumun varlığı veya yokluğu ile ilgilenmektedir. Kısaca işlemin hukuka aykırılığı nedeniyle iptaline karar verir. 1982 Tarihli Anayasamızın Madde 125/4 “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” şeklinde hüküm altına alınmaktadır. Yargı Mercii tarafından verilen İptal Kararı sonucu İdare tarafından tesis edilen işlem hiç yapılmamış sayıldığı için İdarenin kendiliğinden gerekli düzeltmeleri yapması gerekmektedir.

Danıştay İçtihatları ile de sabit olduğu üzere İptal Kararları iki önemli sonucu bünyesi içinde barındırmaktadır. Biri, kararın idari işlemi tesis edildiği andan itibaren ortadan kaldırması yani işlem hiç yapılmamış gibi bir sonuç doğurmasıdır.  Bir diğeri ise kararın iptal edilen işlemin yerine geçmemesi ve İdarenin Yargı Mercii tarafından alınan karar gereğince yeni bir işlem yapmak zorunda kalmasıdır. 

Özetlemek gerekirse İptal Kararları;

1-) İptal Edilen İşlem Hukuki Boyutta Hiç Yapılmamış Sayılır,

2-) İptal İle İşlem Yapılmadan Önceki Durumuna Geri Döner,

3-) İptal Kararı Geriye Yürür,

4-) İptal Kararı İle İdare Tarafından Tesis Edilen Sakat İşlem Ortadan Kalkmış Sayılır,

5-) İptal Kararı Genel Etkilidir.

KAYNAKÇA: 

1-  Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ – Ümit KAYMAK İdare Hukuku 21. Baskı Ağustos, 2019

2-  Kaplan / Hacettepe Hukuk Fak. Derg., 3(2) 2013,  sayfa 31–38

3-  AYÇİÇEK Halil İbrahim, “İdari Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2002, sayfa 17-18

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap