Avukatlık HizmetleriTEMERRÜT NEDİR

Temerrüt, borç ilişkisinde taraflardan birinin edimini zamanında yerine getirmemesi veya ifadan kaçınması durumudur. Borçlu temerrüdü, borçlunun yükümlülüğünü süresinde ifa etmemesi; alacaklı temerrüdü ise borçlunun usulüne uygun ifa teklifini haklı bir gerekçe olmaksızın kabul etmemesiyle ortaya çıkar. Temerrüt, tarafların hak ve yükümlülüklerini etkileyerek ifa, tazminat ya da fesih gibi hukuki sonuçlara yol açabilir.

BORÇLU TEMERRÜTÜ NEDİR?

Borçlu temerrüdü, ifası hâlâ mümkün olan ve vadesi gelmiş bir borcun yerine getirilmesinde yaşanan gecikme durumudur. Bu tür bir temerrüt, borçlunun, alacaklının yaptığı ihtara rağmen borcunu ifa etmemesiyle ortaya çıkar. Daha açık bir ifadeyle, borçlu temerrüdü, borçlunun, sözleşme veya borç ilişkisinin gereklerine uygun olarak yerine getirmesi gereken muaccel bir borcu süresinde ifa etmemesi anlamına gelir.

Bu tür bir temerrüt, yalnızca borçlu sıfatına sahip taraf açısından gündeme gelmektedir. Ancak tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde her iki tarafın da hem alacaklı hem de borçlu sıfatına sahip olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, her iki tarafın da kendi borcunu yerine getirmemesi durumunda, borçlu temerrüdü her iki taraf açısından da söz konusu olabilir. Böylelikle borç ilişkisinde taraflar arasında borçluluk sıfatı karşılıklı olarak temerrüt doğurabilir.

BORÇLU TEMERRÜTÜNÜN ŞARTLARI NELERDİR?

Edimin İfasının Mümkün Olması: Temerrüt, ifası mümkün bir edim için söz konusu olabilir. Eğer borcun ifası objektif olarak imkânsız hale gelmişse, borçlu temerrüde düşmez. Ancak imkânsızlık, borçlunun kusurundan kaynaklanıyorsa, borçlu alacaklının uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlü olur. Örneğin, borçlu mal teslimi borcunu yerine getirmesi gerekirken mal tamamen yok olmuşsa, teslim yükümlülüğü sona erer; ancak malın yok olmasında borçlunun kusuru varsa alacaklı zararlarını talep edebilir.

Borcun Muaccel Olması (Vadesinin Gelmesi): Borçlunun temerrüde düşebilmesi için borcun muaccel hale gelmiş olması gerekir. Muacceliyet, alacaklının borcun ifasını talep edebileceği, borçlunun ise borcunu yerine getirmekle yükümlü olduğu zamanı ifade eder. Borcun ne zaman muaccel olacağı, tarafların anlaşması, kanun hükümleri veya hukuki ilişkinin mahiyetine göre belirlenir. Eğer muacceliyet tarihi açıkça belirlenememişse, borç doğduğu anda muaccel hale gelir. Alacaklının, borcun ifasından önce hazırlık çalışmaları yapması gerekiyorsa, bu hazırlıklar tamamlanmadan borç muaccel hale gelmez.

Borçluya İhtar Yapılması: Borçlu, borcun muaccel hale gelmesinden sonra alacaklının kendisine ihtar göndermesiyle temerrüde düşer.İhtar, alacaklının borçludan ifayı talep ettiğini açıkça beyan etmesidir. İhtar sözlü ya da yazılı olarak yapılabilir; ancak ispat kolaylığı açısından yazılı ihtar tercih edilir.

Türk Ticaret Kanunu’na göre tacirler arasında yapılan ihtarların noter, taahhütlü mektup, telgraf veya güvenli elektronik imza ile kayıtlı elektronik posta (KEP) sistemi üzerinden yapılması gerekir. Belirli vadeli borçlarda ihtar şartı aranmaz. Sözleşmede açık bir vade belirlenmişse, bu vade dolduğu anda borçlu temerrüde düşer.

Bazı durumlarda ihtar yapılmasına gerek kalmadan borçlu temerrüde düşer.Sözleşmede belirli bir ifa günü kararlaştırılmışsa ve bu gün geçmişse, Sebepsiz zenginleşme hâlinde ise borçlunun kötü niyetli olduğu kabul ediliyorsa ihtar gerekmeden temerrüt oluşur. Ayrıca haksız fiil durumlarında borçlu, fiilin gerçekleştiği tarihte temerrüde düşmüş sayılır.

Aynı zamanda ihtarın gereksiz veya yararsız olduğu durumlarda da ihtar yapılmasına gerek yoktur. Özellikle borçlunun borcunu ifa etmeyeceğini açıkça beyan ettiği veya ifanın mümkün olmadığının kesin olduğu durumlar buna örnek teşkil eder. Örneğin, borçlunun iflas ettiği, inşaatı terk ettiği veya adresinden ayrıldığı durumlarda ihtar gereksiz sayılır.

Alacaklının Edimi Kabule Hazır Olması: Alacaklının borçlunun ifa teklifini kabul etmeye hazır olması ya da edimin ifası için gerekli hazırlıkları yapmış olması gerekir. Eğer alacaklı ifayı kabule hazır değilse veya hazırlık yükümlülüklerini yerine getirmemişse, borçlunun temerrüdünden söz edilemez. Bu durumda alacaklı temerrüdü oluşur.

Borçlunun Edimi İfadan Kaçınma Hakkının Bulunmaması: Borçlunun, ödemezlik def’i gibi ifayı reddetme hakkı varsa, borçlunun ifa etmeyi reddetmesi temerrüt oluşturmaz .Örneğin, alacaklının borca aykırı davranışı nedeniyle borçlu ifadan kaçınma hakkını kullanıyorsa, bu durum borçlunun temerrüdünü engeller.

İfa Etmemenin Borca Aykırı Bir Davranış Olması: Temerrüt, borcun muaccel hale gelmesine rağmen borçlunun ifayı gerçekleştirmemesi durumunda ortaya çıkar.Eğer belirli bir vade kararlaştırılmışsa ve borçlu bu vadede ifayı gerçekleştirmezse, alacaklı talebine gerek kalmadan temerrüt hali oluşur.Temerrütte borçlu, borcun zamanında yerine getirilmesi yükümlülüğünü ihlal etmiş sayılır.

TEMERRÜT NEDİR?

BORÇLU TEMERRÜTÜNÜN SONUÇLARI

 İFASINA BAŞLANMAMIŞ SÜREKLİ BORÇ İLİŞKİLERİNDE TEMERRÜT

Eğer sözleşmenin ifasına başlanmamışsa, alacaklı sözleşmeden geçmişe etkili olarak dönme hakkını kullanabilir. Bu durumda, taraflar ifa yükümlülüklerinden kurtulurken, borçlu temerrüdünün kusurundan arınmış olduğunu kanıtlayamazsa, alacaklı sözleşmenin sona ermesi nedeniyle uğradığı menfi (olumsuz) zararın tazminini talep edebilir. Ancak, doktrinde, ifasına başlanmamış sürekli borç ilişkilerinde alacaklıya tanınan seçimlik hakların (aynı ifa ve gecikme tazminatı, sözleşmeden dönme ve menfi zarar talebi ya da geleceğe etkili fesih ve olumlu zarar talebi) ifasına başlanmış borç ilişkilerine kıyasla daraltılmış olmasını eleştiren görüşler öne çıkmaktadır.

İFASINA BAŞLANMIŞ SÜREKLİ BORÇ İLİŞKİLERİNDE TEMERRÜT

Sözleşmenin ifasına başlanmış olması durumunda, alacaklının geçmişe etkili dönme hakkı yerine geleceğe etkili fesih hakkı devreye girer. Fesih ile tarafların yükümlülükleri ileriye dönük olarak sona erer, ancak geçmişte ifa edilen edimler kural olarak iade edilmez. Bununla birlikte, bazı istisnai durumlarda, sözleşmenin geçmişe etkili sona erdirilmesi ve ifa edilen edimlerin iadesi mümkün olabilir. Örneğin, borçlunun temerrüdü nedeniyle alacaklının önceki edimleri faydasız hale gelmişse, sözleşmeden dönme hakkı kullanılabilir.

TEMERRÜT HALİNDE ALACAKLININ SEÇİMLİK HAKLARI

Aynen İfa ve Gecikme Tazminatı: Alacaklı, borcun aynen ifasını talep edebilir ve borçlunun kusurlu olduğu durumlarda, temerrüt sürecinde uğradığı zararların tazminini isteyebilir. Bu kapsamda gecikme nedeniyle doğan zararların tümü tazmin edilebilir.

Geleceğe Etkili Fesih ve Olumlu Zarar Tazmini: Alacaklı, sözleşmeyi feshederek borçlunun kusurundan kaynaklanan olumlu zararlarının (örneğin, yitirilen kazançlar) tazminini talep edebilir. Fesih yalnızca ileriye etkili sonuç doğurur; geçmişte yerine getirilmiş edimlerin iadesi ise kural olarak mümkün değildir.

GECİKME TAZMİNATI ŞARTLARI VE KAPSAMI

Borçlunun temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının uğradığı zararı gecikme tazminatı olarak talep edebilmesi için bazı şartların bir arada bulunması gerekir. Öncelikle borçlunun temerrüde düşmüş olması ve bu temerrüt nedeniyle alacaklının zarara uğraması gereklidir. Ayrıca, borcun geç ifa edilmesi ile oluşan zarar arasında uygun bir nedensellik bağının kurulması şarttır. Son olarak, borçlunun kusurlu davranışının gecikmeye sebebiyet verdiği ispat edilmelidir. Bu şartlardan biri eksik olduğunda, alacaklı gecikme tazminatı talep edemez.

Gecikme tazminatı, alacaklının malvarlığındaki zararı ifade eder ve borcun zamanında ifa edilmemesi nedeniyle oluşan farkı içerir. Bu zarar, alacaklının yaptığı ek masraflar, sözleşme dışı üçüncü kişilere ödenen tazminatlar ve mahrum kalınan kâr gibi kalemleri kapsar. Borçlu, bu zararlardan kurtulmak için gerekli tüm önlemleri aldığını ve gecikmede kusuru olmadığını kanıtlama yükümlülüğündedir.

Eğer ifa, beklenmedik bir olay nedeniyle gerçekleşememişse, borçlu bu durumdan sorumlu tutulabilir. Ancak borçlu, beklenmedik olayın ifayı zamanında gerçekleştirse dahi zarara yol açacağını ya da kusurunun bulunmadığını ispat ederse, gecikme tazminatına ilişkin sorumluluktan kurtulabilir.

BORÇLU TEMERRÜDÜNÜN İSPATI

Borçlu temerrüdünde, alacaklının haklarını kullanabilmesi için belirli şartların ispatını gerektirir:

Geçerli Bir Borcun Varlığının İspatı
Öncelikle, taraflar arasında geçerli bir borç ilişkisi bulunmalıdır. Bu, genellikle yazılı veya sözlü sözleşmeler, faturalar, sipariş belgeleri veya ticari kayıtlarla kanıtlanır. Eğer sözleşme yazılı değilse, tanık beyanları gibi deliller de kullanılabilir.

İhtarın İspatı
Borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının borçluyu usulüne uygun şekilde ifaya davet etmesi gerekir. Bu genellikle noter kanalıyla yapılan ihtarname, iadeli taahhütlü mektup veya resmi e-posta yoluyla gerçekleştirilir. İhtarda borcun içeriği, ödeme talebi ve süresi açıkça belirtilmelidir. Bu belgeler, temerrüt sürecinin ispatında temel delil niteliğindedir.

Borçlunun Kusurunun İspatı
Alacaklının, borçlunun ifa etmeme durumunda kusurlu olduğunu ispatlaması gerekir. Ancak, borçlu kusursuzluğunu savunuyorsa, bunun aksini ispat yükü ona aittir. Örneğin, doğal afet veya mücbir sebep iddialarıyla borçlu, kusursuzluğunu belgelemek durumundadır.

Ek İspat Araçları

Yazılı Deliller: Sözleşme, ihtarname, dekont gibi belgeler.

Tanık Beyanları: Özellikle yazılı delilin mümkün olmadığı durumlarda.

Elektronik Deliller: E-posta yazışmaları veya dijital sözleşmeler.

ALACAKLI TEMERRÜTÜ NEDİR?

Borç ilişkisinde borçlunun görevi, borçlandığı edimi yerine getirmek, alacaklının görevi ise tek tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun edimini kabul etmek; karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ise hem karşı edimi kabul etmek hem de kendi borcunu ifa etmektir. Ancak alacaklının edimi kabul etmemesi, genellikle sorumluluk doğurmaz. Bununla birlikte, bazı durumlarda edimi kabul etmek alacaklı açısından bir yükümlülük teşkil edebilir. Eğer alacaklı, borçlunun usulüne uygun şekilde yaptığı ifa teklifini haklı bir neden olmaksızın reddederse, alacaklı temerrüdü meydana gelir. Bu durumda, ifa engeli alacaklının hareketsizliğinden kaynaklanır.

Alacaklı temerrüdünün gerçekleşmesi için iki şart vardır: Borçlu, edimi ifaya uygun şekilde sunmalıdır; aksi halde alacaklı, edimi kabul etmeye zorlanamayacağından temerrüt gerçekleşmez. Alacaklı açısından ise, ifayı haklı bir neden olmaksızın reddetmek ya da ifa için gerekli hazırlık hareketlerinden kaçınmak gereklidir. Bu hazırlıklar teknik olarak bir borç teşkil etmese de, alacaklının yararına sonuçlar doğurması için bunların yerine getirilmesi önemlidir.

Borçlu, her açıdan usulüne uygun bir ifa teklifi sunmuşsa ve yalnızca alacaklının kabulü beklendiği halde alacaklı hareketsiz kalıyorsa, borçlu borcunu ifa ederek sorumluluktan kurtulma imkanından mahrum kalır. Bu durumda, borçluya yönelik kanuni düzenlemeler, alacaklının pasif davranışı nedeniyle borçlunun mağduriyetini önlemeyi amaçlar. Kanun, borçluyu sorumluluktan kurtaran ya da sorumluluğunu azaltan hükümler getirerek, sözleşmelerde taraflar arasındaki eşitliği ve hakkaniyeti korumaya çalışır.

ALACAKLI TEMERRÜDÜNÜN, BORÇLU TEMERRÜDÜ VE ÖDEMEZLİK DEF’İ İLE İLİŞKİSİ

Borçlu, borcunu ifa etmeyi usulüne uygun şekilde teklif ettiğinde temerrütten kurtulur. Eğer alacaklı, bu teklifi haklı bir neden olmaksızın reddederse, alacaklı temerrüdü ortaya çıkar. Burada borçlunun temerrütten kurtulmasını sağlayan, teklifin yapılmasıdır; alacaklının reddi değildir.

TBK m. 97’ye göre, karşılıklı borç ilişkilerinde taraflar borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür. Bir taraf, kendi borcunu ifa etmeden diğer taraftan ifa talep ederse, ödemezlik def’i ile karşılaşabilir. Ancak borçlu borcunu uygun şekilde teklif etmişse, alacaklı ödemezlik def’ini ileri süremez.

Eğer borçlunun edimi, alacaklının borcunun muaccel olma şartıysa ve alacaklı teklifi reddederse, borçlu kendi edimini yerine getirmemiş olsa bile alacaklının ifasını talep edebilir. Bu durum, alacaklı temerrüdünün, borçlunun ifa teklifinden doğan sonuçlarla doğrudan bağlantılı olduğunu gösterir.

ALACAKLI TEMERRÜDÜNÜN İSPAT YÜKÜ

Alacaklı temerrüdü söz konusu olduğunda, borçluya düşen temel yükümlülük, ifanın gereği gibi teklif edildiğini ve alacaklı tarafından reddedildiğini ortaya koymaktır. Bu bağlamda, borçlunun, borcunu yerine getirmek için gerekli hazırlıkları yaptığını ve ifayı alacaklıya teklif ettiğini somut delillerle ispat etmesi gerekir. Ayrıca, borcun ifası için gereken koşulları sağladığını, ancak alacaklının bu teklifleri kabul etmediğini veya süreci engellediğini de kanıtlamak borçlunun sorumluluğundadır.

Buna karşılık, alacaklı, borçlunun yaptığı ifa teklifini haklı bir nedenle reddettiğini iddia ediyorsa, bu durumda haklı gerekçesini kanıtlamak alacaklının yükümlülüğüdür. Örneğin, ifa teklifinin sözleşme koşullarına aykırı olduğu, ifanın kötü niyetle yapıldığı ya da borcun henüz muaccel olmadığı gibi iddiaları alacaklı taraf, geçerli ve somut delillerle desteklemek zorundadır.

Bu yaklaşım, ispat yükünün taraflar arasında dengeli bir şekilde paylaşılmasını sağlar ve alacaklı temerrüdüne ilişkin hukuki güvenliği artırır.

ALACAKLI TEMERRÜDÜNÜN GENEL SONUÇLARI

Alacaklı temerrüdü, genel kural olarak borçlunun borcunu sona erdirmez. Ancak kanun gereğince, alacaklının kefilin ifa teklifini kabul etmemesi durumunda kefil borcundan kurtulabilir. Bunun dışında, alacaklının temerrüde düşmesi borçluya bazı haklar ve avantajlar sağlar:

  1. Muhafaza Masraflarının Alacaklıya Yüklenmesi
    Alacaklı, borcun ifasını geçerli bir neden olmadan reddettiğinde, borçlu malın korunması için yaptığı masrafları (paketleme, taşıma, saklama gibi) alacaklıdan talep edebilir. Bu durum vekâletsiz iş görme kuralları çerçevesinde değerlendirilir.
  2. Borçlunun Sorumluluğunun Azaltılması
    Alacaklı temerrüdü sırasında, borçlu malı korumakla yükümlü olmakla birlikte, bu süreçte meydana gelen zararlardan yalnızca ağır ihmal veya kast durumunda sorumlu tutulur. Malın zarar görmesi, borçlunun hafif kusuruna dayanıyorsa, sorumluluğu azaltılır.
  3. Hasarın Alacaklıya Ait Olması
    Alacaklı temerrüdü halinde, borcun ifası öncesinde malda meydana gelen hasar alacaklıya ait kabul edilir. Örneğin, eser sözleşmesinde iş sahibi eseri kabul etmezse ve eser zarar görürse, bu hasardan iş sahibi sorumlu olur. TBK m. 208’e göre, taşınır satışlarda alıcının temerrüde düşmesi durumunda, malın zilyetliği devredilmiş sayılır ve hasar alıcıya geçer.

Bu düzenlemeler, alacaklının temerrüdü nedeniyle borçlunun haksız bir yük altına girmesini önlemeyi ve borçluyu korumayı amaçlar.

ALACAKLI TEMERRÜDÜNÜN ÖZEL SONUÇLARI

Tevdi Hakkı: Eğer borcun konusu bir malın teslimi ise, borçlu, alacaklının temerrüdü halinde bu malı uygun bir yere tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Bu işlem sonucunda, borç ve yan haklar sona erer. Ancak borçlu, bu hakkı kullanmak zorunda değildir, yani tevdi işlemi onun takdirine bırakılmıştır.

Satış Yetkisi: Eğer borcun konusu olan mal, tevdi için uygun değilse, örneğin bozulma riski taşıyor ya da muhafaza masrafları çok yüksekse, borçlu alacaklıya bir ihtar çekerek, hakimin izniyle malı açık artırma yoluyla satabilir. Satıştan elde edilen bedel, borcun karşılanması için tevdi edilir. Ayrıca, borsada işlem gören veya piyasa fiyatı olan mallar için açık artırma şartı aranmaz. Bu durumda satış masrafları, alacaklı tarafından karşılanır.

Sözleşmeden Dönme Hakkı: Eğer borcun konusu mal teslimi değil de bir yapma edimi gibi bir şeyse, alacaklının temerrüdü halinde borçlu, sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir. Bu hak, borçlu tarafından tek taraflı bir beyanla kullanılabilir ve geri alınamaz. Yani, borçlu sözleşmeyi feshetmek istediği takdirde, bu iradesini bir kez beyan ettiğinde, sözleşme sona erer ve borçlunun bu kararı geri alması mümkün olmaz.

ALACAKLI TEMERRÜDÜNDE TEVDİ YERİNİN BELİRLENMESİ

Alacaklının temerrüdü durumunda, borçlu, borcun ifası için mahkemeye başvurarak uygun bir tevdi yeri tayin edilmesini talep edebilir. Bu başvuruda, ifa yerindeki mahkeme yetkilidir. Taşınır mallar açısından, mahkemece belirlenen tevdi yerine teslimat yapılarak borç ifa edilebilir. Ancak taşınmaz mallar bakımından aynı yöntem geçerli değildir.

Örnek verilecek olursa , kiralanan bir taşınmazın tahliyesi sonrasında, anahtarın bırakılacağı yerin mahkeme kararıyla belirlenmesi gerekir. Ticari mallar bakımından ise TBK m. 107, ticari nitelikteki malların hakim kararına gerek kalmadan bir ardiyeye tevdi edilmesini mümkün kılmaktadır. Bunun dışında, borçlu kendi belirlediği bir yere malı bırakmak suretiyle borcundan kurtulamaz; bu ancak mahkeme kararıyla mümkündür.

Tevdi işlemi, borçlunun borçtan kurtulması için bir imkân sunar. Ancak alacaklı temerrüdüne rağmen, borçlunun tevdi sürecine başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Sözleşme konusu malın doğası ya da işin niteliği nedeniyle tevdi uygun değilse, malın bozulma riski bulunuyorsa veya muhafazası yüksek maliyetlere yol açıyorsa, borçlunun öncelikle alacaklıya bir ihtar göndermesi gerekir. Alacaklı, bu ihtara rağmen malı teslim almıyorsa, borçlu mahkemenin izniyle malı açık artırma yoluyla satabilir. Satıştan elde edilen bedeli tevdi ederek ifa yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılır.

TENERRÜT AVUKATINA SORU SORABİLİRSİNİZ.

TEMERRÜT NEDİR?

Temerrüt, borçlunun borcunu zamanında ya da gereği gibi ifa etmemesi durumunu ifade eder. Başka bir deyişle, borçlunun sözleşme ya da kanunla belirlenmiş yükümlülüğünü yerine getirmede gecikmesi ya da tamamen ihmal etmesi hâlidir. Temerrüt konusunda alanında uzman Temerrüt Avukatına soru sormak için Avukata sor linkini tıklayarak sorabilirsiniz.

TEMERRÜT AVUKATINDAN ONLINE DANIŞMANLIK ALABILIRSINIZ.

TEMERRÜT NEDİR?

Temerrüt kapsamında ortaya çıkan sorunların çözümünde konusunda uzman Temerrüt Avukatından destek almak, doğru ve hukuki açıdan sağlam bir konumda olmanıza yardımcı olabilir. Temerrüt konusunda uzman bir Temerrüt Avukatı ile iletişim kurmak ve danışmanlık almak için online danışmanlık sisteminiz üzerinden randevu almak, çok pratik bir çözüm olabilir. 

Sorularınızı ve bu sorularla ilgili evrakı sisteme yükleyebilirsiniz. Online danışmanlıkta istediğiniz gün ve saati seçebildiğiniz gibi görüşme tipini de seçebilmektesiniz. Zoom, teams, whatsapp ya da telefon üzerinden görüşme sağlanabilmektedir. Ödemenin ardından tarafınıza randevu yapıldığına dair mail ile bilgi gelmektedir. Sistemde yaşanan herhangi bir sorun olduğundan iletişim numaralarımızdan iletişime geçtiğinizde toplantı manuel olarak planlanabilir. Müvekkillerimizin doğru bilgiye hızlı ve güvenilir şekilde ulaşmasını sağlamak için kurulan Online Danışmanlık Sistemimizden yüzlerce randevu alınmış olup müvekkillerimizin faydalanması amaçlanmıştır.

TEMERRÜT NEDİR?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment