Uzlaşma, vergi uyuşmazlıklarını sona erdirerek bunun gerçekleşmesini sağlamaktadır. Vergi idaresi alacağı olan vergi ya da cezasını gecikmeden alabilmektedir.[1]
Mükellef açısından bakıldığında ise 1963 yılında 205 sayılı Kanunla VUK’a eklenen maddelerle düzenlenen uzlaşma kurumunun getiriliş gerekçesi; ‘‘Vergi uyuşmazlıklarının hızlı bir şekilde çözümlenmesi ve mükelleflerin tereddütlerinin giderilmesi, kamu alacağının zamanında hazineye intikali ve yargı mercilerinin islerinin hafifletilerek ihtilaflar üzerine daha titizlikle eğilmeleri imkanının sağlanması’’ seklindedir.Böylece mükellef ile vergi idaresi arasında ortaya çıkacak ya da çıkmış olan uyuşmazlıkların kendi aralarında görüşülerek ortadan kaldırılmasının yolu açılmış olmaktadır.[2]
Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, ‘‘Kanunun gerekçesinde uzlaşmadan amacın vergi uyuşmazlıklarının süratle halli ve böylece mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel giderilmesi suretiyle onların huzura kavuşmalarının sağlanması, mükellef ile idare arasında vergi yönünden ortaya çıkan ihtilafların yine kendi aralarında görüşülerek çözüme bağlanması” olduğu ifade edilmektedir. Danıştay’ın söz konusu kararında da belirtildiği gibi uzlaşmanın mükellef açısından ileri sürülen olumlu yönlerinden biri, vergi uyuşmazlığının hızlı bir şekilde halledilmesi ve vergi ya da ceza konusunda tereddütlerini gidererek mükelleflerin huzura kavuşmasını sağlamasıdır. Kanunun amacı göz önüne alındığında, takdir komisyonları tarafından takdir olunan bir matrah üzerinden tahakkuk ettirilen vergi ve buna ilişkin kesilen ceza üzerinde yapılan uzlaşma matrahla ilgili uyuşmazlığı tümüyle kesin olarak ortadan kaldırmaktadır.[3]
Uzlaşma kurumunun mükellef açısından diğer olumlu yönü, uzlaşma sayesinde mükellefin ödemesi gereken vergi aslı ve ceza miktarını azaltmasıdır.[4] Uzlaşma sonucunda vergi uyuşmazlığı sona ermekte, gecikme faizinin birbölümünden de kurtulmaktadır. Mükellefin dava açması halinde katlanması gerekendava ile ilgili emek ve zaman kaybı, müşavirlik, avukatlık gibi masraflardanmükellef kurtulmaktadır.[5]
Türk vergi hukukundaki idari çözüm yollarının ortak niteliği olarak ifade edilen iki özelliği mükellef açısından olumlu yön olarak değerlendirilebilir. Bu özelliklerden birincisi, idari çözüm yollarına başvurmanın ilgili bakımından zorunlu olmamasıdır. Uzlaşmaya başvurup başvurmamak mükellefin takdirindedir. Zorunlu değildir. İkincisi, vergi mükellefi idari çözüm yollarına başvurup kendisi açısından olumlu bir sonuç elde edemezse vergi yargısına başvurabilir. Hem tarhiyat öncesi uzlaşmada hem de tarhiyat sonrası uzlaşmada, uzlaşma vaki olmadığı takdirde mükellef genel hükümler dahilinde vergi mahkemesine dava açabilir.Mükellefin uzlaşmaya başvurmasına ve mükellef açısından uzlaşmanın gerçekleşmesi neden olan birçok etken vardır. Uzlaşma vergi uyuşmazlıklarını sona erdirerek bunun gerçekleşmesini sağlamaktadır.
_______________________________________
[1]Salih ÖZEL, ‘‘Vergilemede Uzlaşma Kurumunun Genel Değerlendirilmesi’’, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Sayı:47, Kasım 2007, s.11.
[2]Bekir BAYKARA, ‘‘Uzlasma Talebinde Bulunmak veya Uzlasmak Haksız Olundugu Kabul Anlamına Gelmez’’, Vergi Dünyası, Sayı:319, Mart 2008, s.8.
[3]KÜÇÜKKAYA, Mehmet ve Gökçe Sarısu. “Vergi İhtilaflarında Uzlasmanın Vergiselligi”, Yaklasım Dergisi, Sayı:185, Mayıs 2008, s. 292.
[4]ARMAGAN, Ramazan. “Vergi Uyusmazlıklarının Çözümünde Uzlasma Müessesesi ve Isparta İline İliskin Bir Degerlendirme”, Maliye Dergisi, Sayı:153, Temmuz-Aralık 2007, s.165
[5]KIZILOT, vd. Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları, s.222.