Disiplin Kurulu Üyesinin Görüşünü Önceden Açıklaması Kapsamında Açılan Disiplin Cezasına Dair Dava

İSTİNAF YOLUNA

BAŞVURAN(DAVALI) :ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ (E-Teb.)

VEKİLLERİ:AV. K1

KARŞI TARAF (DAVACI) :K2

VEKİLİ:AV. K3

İSTEMİN ÖZETİ :Dava, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Doğum Hastanesinde X1 olarak görev yapan davacının, hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde 657 sayılı Kanun’un 125/D. maddesinin d-i-l. bentleri uyarınca 1 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına, ancak ilgilinin bulunduğu kadro kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını uygulanabilir kılmaması nedeniyle 2547 sayılı Kanun’un 53/d. maddesine istinaden 1/2 oranında aylıktan kesme cezası verilmesine ilişkin Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Disiplin Kurulunun 21.02.2019 tarih ve 2019/1-1 sayılı kararının iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 26/12/2019 gün ve E:2019/547, K:2019/1178 sayılı kararıyla; soruşturma kapsamında raportör olarak tayin edilen personel tarafından düzenlenen soruşturma raporunda disiplin cezası verilmesi teklifinde bulunulduktan sonra disiplin kurulunda oy kullandığı, bu haliyle disiplin kurulunda davacının durumu değerlendirilmeden önce disiplin kurulu üyesinin görüşünün önceden açıklanmış olması nedeniyle objektif tartışma ortamının zedelendiği, yine, davacı tarafından yapılan itirazın Ondokuz Mayıs Üniversitesi Disiplin Kurulunda görüşülmesi gerektiğinden bahisle görevlendirilen raportörün, davacı tarafından yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde rapor düzenlediği, raportör görevlendirmesini yapan Rektörün aynı zamanda davacıyı şikayet eden kişi olduğu dikkate alındığında, disiplin hukuku ilkelerinden tarafsızlık ve objektiflik ilkelerine aykırı olarak raportör atandığı, hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, hakkında soruşturma yapılan kişinin disiplin suçu sayılan eyleminden zarar gören veya olayın mağduru durumda bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan ve soruşturmayı yürüten kişilerin, disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak veya raportör atamak suretiyle tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacaklarının kabulü gerektiği, dava dosyasına sunulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Disiplin Kurulunun 14/03/2019 tarih ve 2019/3 sayılı kararı incelendiğinde, kararda oy kullanan kişilerin isim ve imzalarının bulunmadığı, bu durumda, dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde, disiplin hukuku ilkelerinden tarafsızlık ve objektiflik ilkelerine aykırı olarak verilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının idarece tazmininin Anayasa’nın 125. maddesinin ve hukuk Devleti ilkesinin gereği olduğu gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından; davanın süresinde açılmadığı, raportörün disiplin kuruluna katılmasına engel olan bir düzenlemenin bulunmadığı, raportörün oy kullanmasının tarafsızlık ve objektiflik ilkesine aykırılık teşkil etmediği ileri sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ :İstinaf başvuru dilekçesine cevap verilmemiştir.

Akademik Disiplin Cezasına Karşı Açılan Davada Mevzuat ve Olaylar

Karar veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi’nce dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi hükümleri doğrultusunda incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Doğum Hastanesinde X1 olarak görev yapan davacının, hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde 657 sayılı Kanun’un 125/D/d-i-l bentleri uyarınca 1 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına, ancak ilgilinin bulunduğu kadro kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını uygulanabilir kılmaması nedeniyle 2547 sayılı Kanun’un 53/d maddesine istinaden 1/2 oranında aylıktan kesme cezası verilmesine ilişkin Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Disiplin Kurulunun 21.02.2019 tarih ve 2019/1-1 sayılı kararının iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53’üncü maddesinin birinci fıkrasında, rektörün üniversitenin disiplin amiri olduğu, 53/A. maddesinin (c) bendinde, disiplin amirinin soruşturmayı kendisi yapabileceği gibi soruşturmayı yapmak üzere birim içerisinden soruşturmacı veya komisyon görevlendirebileceği, 53/E. maddesindede, üniversiteye bağlı birimlerin yönetim kurullarının disiplin kurulu olarak görev yapacağı, Rektörlüğe bağlı birimlerdeki disiplin kurulunun, akademik personel için rektör yardımcısı başkanlığında üniversite yönetim kurulunca her takvim yılı başında belirlenen profesör unvanlı dört öğretim üyesinden oluşacağı, soruşturmada görev alanların disiplin kurullarındaki oylamalara, disiplin kurulunda görev alanlar ile disiplin cezası verenlerin bu cezalara itirazların görüşüldüğü kurullardaki oylamalara katılamayacakları hükümlerine yer verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 134’üncü maddesine dayanılarak çıkarılan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 9’uncu maddesinin ikinci fıkrasında, Kurullarda raportörlük görevinin Başkanın görevlendireceği bir üye tarafından yürütüleceği, 13’üncü maddesinde, Kurullarda raportörün açıklamaları dinlendikten sonra işin görüşülmesine geçileceği, konunun aydınlanması ve görüşmelerin yeterliği sonucuna varılınca oylama yapılacağı,14’üncü maddesindeise, kararların, karar tarihini izleyen 7 gün içinde, gerekçeli olarak ve oybirliği veya oy çokluğu ile alındığı da belli edilmek suretiyle raportörler tarafından yazılacağı, kararın başkan ve üyelerce imzalanacağı hükümlerine yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum Hastanesinde X1 olarak görev yapan davacının, K4’nin telefonuna hakaret ve tehdit içerikli mesajlar gönderdiği iddiasıyla hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Disiplin Kurulunun 21.02.2019 tarih ve 2019/1-1 sayılı kararı ile, 657 sayılı Kanun’un 125/D. maddesinin d-i-l. bentleri uyarınca 1 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına, ancak ilgilinin bulunduğu kadronun kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını uygulanabilir kılmaması nedeniyle 2547 sayılı Kanun’un 53/d. maddesine istinaden cezanın 1/2 oranında aylıktan kesme olarak uygulanmasına karar verildiği, bu cezaya karşı yaptığı itirazın da Üniversite Disiplin Kurulunun 14/03/2019 tarih ve 2019/3 sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin yukarıda belirtilen maddeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde; disiplin kurullarında raportör olarak görev yapacak kişinin, Disiplin Kurulu Başkanı tarafından disiplin kurulu üyeleri arasından görevlendireceği açıktır. Disiplin kurullarında, raportörün açıklamaları dinlendikten sonra işin görüşülmesine geçileceği, konunun aydınlanması ve görüşmelerin yeterliği sonucuna varılınca oylama yapılacağından, raportörün dosyanın içeriğine ilişkin açıklamaları ve değerlendirmelerinin, aynı zamandaDisiplin Kurulu Üyesi olması sıfatıyla önceden “görüş açıklama” kapsamında değerlendirilmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.

Nitekim, benzer bir uyuşmazlık hakkında verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusunun kabulü ile iptal kararının bozulmasına ilişkin Danıştay Onikinci Dairesi’nin 12/12/2017 tarih ve E:2014/1149 K:2017/6438 sayılı kararı da bu yöndedir.

Akademik Disiplin Cezasına Karşı Açılan Davada Gerekçe

Bakılan davada da; disiplin kurulu başkanı tarafından kurul üyeleri arasından görevlendirilen raportörün, dosyanın içeriğine göre yapmış olduğu açıklama ve değerlendirmelerden sonra, işin esası hakkında yapılan oylama sonucunda kullandığı oy (görüş); kamu görevlisi olan öğretim üyesi hakkında soruşturma yaparak ceza teklif eden soruşturmacıdan farklı olarak, kurula sunulan soruşturma raporunun maddi ve hukuki olayları özetlenerek kurula sunulması ve esasen disiplin kurulu üyesi olarak sahip olunan oy hakkının da kullanılması niteliğinde olduğundan, raportörün bu şekilde kurulda oy kullanmasının tarafsızlık ve objektiflik ilkesini ihlal etmediği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davalı idarede görevli akademik ve idari personelin tümünün disiplin amiri olan rektör tarafından disiplin kurulunun üyesi de olan raportörün görevlendirilmesi disiplin soruşturmasının tarafsızlığını ortadan kaldırır nitelikte olmadığı gibi, rektörün işlemi tesis eden ve/veya davacının itirazını reddeden disiplin kurulu toplantılarına da katılmadığı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Disiplin Kurulunun 14/03/2019 tarih ve 2019/3 sayılı kararının da, toplantıya katılan disiplin kurulu üyelerinin tamamınca imzalanmış olduğu dosya kapsamından görülmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlığa konu disiplin cezasının verilmesinde tarafsızlığı ve objektif değerlendirmeyi ihlal eden bir husus bulunmamakla, idare mahkemesince işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, disiplin hukuku ilkelerinden tarafsızlık ve objektiflik ilkelerine aykırı olarak verilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesi yolundaki idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin birinci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurulabileceği, üçüncü fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği, dördüncü fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği, altıncı fıkrasında ise, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu hükümleri yer almaktadır.

Yukarıda yer verilen hükümlerde, Bölge İdare Mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği, kararı hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek, işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye göndereceği düzenlenmiş olup, bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, İdare Mahkemesi tarafından, uyuşmazlığın esasına ilişkin olarak doğrudan bir değerlendirme yapılmadan hüküm verilen kararlara karşı istinaf incelemesi yapılırken Bölge İdare Mahkemesince bu tür durumlarda verilecek kararlar hakkında Kanun’da açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, Bölge İdare Mahkemesinin, Mahkeme kararını kaldırarak uyuşmazlık hakkında kendisinin karar verebilmesi için gerekli olan ön şartın, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmiş olmasına bağlı olduğunun anlaşılması gerektiği, aksi halde, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın esasına ilişkin hüküm kurulmayan dava konusu işlemle ilgili olarak Bölge İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm kurulması halinde Kanunun öngördüğü iki aşamalı yargısal denetimin gerçekleşmeyeceğinin açık olduğunun anlaşılması karşısında, iki aşamalı olması gereken yargısal denetimin ilk aşaması olan ilk derecede yargısal denetimin gerçekleştirilmesi için dosyanın işin esası ile ilgili değerlendirme yapılarak bir karar verilmek üzere İdare Mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 26/12/2019 günlü, E:2019/547, K:2019/1178 sayılı kararının kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Samsun 1. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, mahkemesince yeniden verilecek kararda yargılama giderleri hüküm altına alınacağından bu haliyle yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, 2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, 29/09/2020 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.