Ayrılık davası, boşanmak istemeyen ancak belirli bir süre ayrı yaşamak isteyen eşler için Türk Medeni Kanunu’nda düzenlemiş bir dava türüdür. Ayrılık davası dilekçesi, evlilik hayatında yaşanan problemler sebebiyle birlikte yaşamaları mümkün olmayan eşlerin, boşanma kararı almadan önce belirli bir süre ayrı yaşamalarına hukuki dayanak oluşturan bir dava dilekçesidir. Ayrılık davası dilekçesi, eşlerin birbirinden uzak kalarak evlilik birliğini devam ettirip ettiremeyeceklerine dair bir karar vermelerine fırsat tanır ve bu süreçte evlilik sona ermez, yalnızca geçici olarak askıya alınır. Ayrılık davası dilekçesi, boşanma yerine evliliği sürdürme olasılığını değerlendirmek isteyen çiftler için uygun bir yasal seçenektir.
İçindekiler
- Ayrılık Davası Nedir?
- Ayrılık Davasının Şartları Nelerdir?
- Ayrılık Davasında Geçici Önlemler Nelerdir?
- Boşanma Davasında Ayrılık Kararı
- Ayrılık Kararının Süresi Nedir?
- Ayrılık Davasında Çocuğun Velayeti
- Ayrılık Davasında Nafaka
- Ayrılık Davalarında Tazminat
- Ayrılık Nasıl Sonlanır
- Ayrılık Davası Dilekçesi
- Ayrılık Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
- Ayrılık Davası ile ilgili Yargıtay Kararları
- Ankara Ayrılık Davası Avukatları Akademik Hukuk & Danışmanlık’ta
- Ayrılık Davası Dilekçesi Örneği
Ayrılık Davası Nedir?
Ayrılık davası, evliliklerinde sorunlar yaşayan fakat boşanmak istemeyen çiftlerin tercih ettiği bir yoldur. Bu dava, eşlerin ayrı yaşama kararı alarak sorunlarını çözmeyi hedefler. Boşanmak istemeyen ancak bir süreliğine de birlikte kalamayan eşler için tasarlanmıştır. Temel amaçlarından biri, evliliği sürdürebilmek adına eşlere zaman tanımaktır.
Günümüzde fazla tercih edilmese de, aile birliğini korumayı amaçlayan yasalar, ayrılık durumlarını düzenlemiştir. Boşanma davası açma hakkı olan bir eş, istediği takdirde dava açabilir. Yasal olarak, ayrılık davası için boşanma davası açma hakkının olması gereklidir. Aksi halde dava reddedilecektir
Türk Medeni Kanunu’nun 167. Maddesi “Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.” İfadesi ile ayrılık davası düzenlenmiştir. İlgili kanunu maddesinde de belirtildiği üzere ayrılık davası açmak isteyen eşin boşanma davası açmaya hakkı olması gerekmektedir.
Hâkimin ayrılık kararı verebilmesi için, boşanma için gereken şartların varlığına dair bir kanaat oluşturmak durumundadır. Ayrılık kararı verilmesi halinde, belirli bir süre belirlenir. Bu süre genellikle 1 ila 3 yıl arasında değişir. Süre tamamlandığında, karar otomatik olarak geçersiz hale gelir. Ortak hayatın yeniden kurulamaması durumunda, boşanma davalarında olduğu gibi, belirlenen sürenin sonunda hala bir düzelme olmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Ayrılık talep edilen davada hâkim, ya davayı reddeder ya da kabul ederek ayrılık kararı verir. Ancak, hâkim bu süreçte boşanma kararı verme yetkisine sahip değildir. Boşanma için gerekli olan nedenlerin oluşması durumunda, eşler boşanma davası açmak zorundadır.
Ayrılık Davasının Şartları Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu’na göre belirli şartlara tabidir. Bu şartları incelersek;
- Evli çiftler arasında yaşanan sorunları çözmek için başvurulan bir hukuki süreçtir. Bu nedenle, dava açabilmek için çiftin evli olması gerekir.
- Genellikle boşanmak istemeyen ancak bir süreliğine de ayrı yaşamak isteyen eşler tarafından kullanılan bir yol olarak ortaya çıkar. Bu nedenle, ayrılık davası açabilmek için boşanma davası açma hakkına sahip olmak gereklidir.
- Davayı açan eşin mahkemeden ayrılık kararı talep etmesi gerekmektedir. Bu karar, evlilik içindeki sorunların geçici bir çözümü olarak düşünülür, bu nedenle eşlerden biri ayrılık istemelidir.
- Davayı desteklemek adına, çiftin evliliklerindeki sorunları kanıtlayabilecekleri maddi deliller sunmaları önemlidir. Bu deliller, mahkemeye evlilikte yaşanan sorunları anlaması ve değerlendirmesi konusunda yardımcı olabilir.
- Belirli bir süre talep edilir. Genellikle bu süre 1 ila 3 yıl arasında değişir. Bu sürenin sonunda, eğer sorunlar çözülemezse, eşler boşanma davası açabilir.
Ancak her durum farklıdır, bu nedenle alanında uzman bir avukatla danışmak ve hukuki süreci daha iyi anlamak önemlidir.
Ayrılık Davasında Geçici Önlemler Nelerdir?
Dava sürecinde, mahkeme tarafından çiftler arasındaki geçici durumu düzenlemek amacıyla alınan tedbir ve önlemlere “geçici önlemler” denir. Bu önlemler, dava süreci devam ederken tarafların haklarını ve sorumluluklarını koruma amaçlıdır.
“Boşanma veya ayrılık davasının açılmış olması, eşlere TMK md.186/III ile yüklenen, evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Zira, evlilik birliği boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Bununla birlikte eşlerin ayrı yaşama hakkının olması bu yükümlü lükler anlamında yeni düzenlemelerin yapılmasını gerektirebilir. Bu da genellikle ihtiyacı olan eşin geçimine yönelik bir düzenleme yapılması şeklinde olur.” [1]
Dava sürecinde sıkça alınan geçici önlemlerden bazıları bulunmaktadır:
Geçici Ayrılık Kararı
Mahkeme, dava sürecinde çiftler arasında geçici bir ayrılık kararı verebilir. Bu ayrılık kararı, tarafların belirli bir süre boyunca ayrı yaşamasına karar verilmesi anlamına gelir. Bu süreç, çiftlere sorunlarını düşünme ve çözme fırsatı tanır.
Ayrılık Davasında Çocukların Velayeti
Eğer çiftin çocukları varsa, mahkeme geçici olarak çocukların velayeti ve ikametgahını düzenleyebilir. Bu, çocukların güvenliği ve refahını korumak amacıyla alınan önlemleri içerir.
Ayrılık Davasında Nafaka
Taraflar arasında maddi bir denge sağlamak amacıyla mahkeme tedbir nafakası kararı verebilir. Bu, gelir durumlarına ve diğer maddi faktörlere dayanarak belirlenen geçici bir maddi destektir.
Ayrılık Davasında İletişim Yasağı
Mahkeme, dava sürecinde taraflar arasında iletişim yasağı uygulayabilir. Bu, tarafların birbirleriyle iletişimini sınırlamak ve olası çatışmaları önlemek için alınan bir tedbirdir.
Geçici önlemler, dava sürecinde tarafların haklarını korumak ve adil bir çözüm bulmak amacıyla alınır. Bu önlemler genellikle davaya dair nihai karar verilene kadar geçerlidir.
Boşanma Davasında Ayrılık Kararı
Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilik birliği içinde yaşanan ciddi sorunlar nedeniyle bir arada yaşamaları mümkün olmayan eşlerin, boşanma kararı almadan önce belirli bir süre ayrı yaşamalarına olanak tanıyan bir hukuki süreçtir. Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilik birliğinin hemen sona erdirilmesini istemeyen, ancak geçici olarak ayrı yaşamak isteyen çiftler tarafından talep edilebilir. Bu karar, eşlerin birbirinden ayrı kalmasını sağlarken, evlilik birliği hukuken sona ermez. Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilikte yaşanan sorunların düzelip düzelmeyeceğinin anlaşılması amacıyla taraflara bir fırsat sunar.
Boşanma davasında ayrılık kararı, Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma davası açılmadan önce veya boşanma sürecinde talep edilebilir. Bu karar, taraflar arasındaki sorunların geçici olarak askıya alınmasını ve bir arada yaşamanın imkânsız olduğu durumlarda, bir süre birbirlerinden uzak kalarak çözüm aramalarını sağlar. Boşanma davasında ayrılık kararı, eşlerin birbirine karşı olan sorumluluklarını sona erdirmez; nafaka, çocukların velayeti ve mal paylaşımı gibi konular, mahkeme tarafından düzenlenmeye devam eder. Boşanma davasında ayrılık kararı, evliliği sona erdirmeyi amaçlamaz, ancak tarafların bir süreliğine ayrı yaşamalarını mümkün kılar.
Boşanma davasında ayrılık kararı, taraflar arasında boşanma davası süreci devam ederken de talep edilebilir. Bu durumda, boşanma davasında ayrılık kararı, çiftlerin boşanma öncesinde ayrı yaşamalarını hukuki olarak korur. Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilik birliğinin tamamen sona erdirilmesi anlamına gelmez; aksine, evlilik birliğinin devam etme ihtimalini değerlendirmek için taraflara bir süre tanır. Boşanma davasında ayrılık kararı, özellikle tarafların evliliği sona erdirme konusunda kesin bir karar vermemiş olmaları durumunda, önemli bir hukuki seçenektir.
Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilik birliği içinde ciddi anlaşmazlıklar yaşayan çiftlerin, boşanma kararı almadan önce ilişkilerini gözden geçirmelerini sağlar. Bu süreçte taraflar, boşanma davasında ayrılık kararı sayesinde, evliliklerini tamamen sona erdirmeden önce ayrı yaşamanın evliliklerine nasıl etki edeceğini gözlemleme fırsatına sahip olurlar. Boşanma davasında ayrılık kararı, taraflar arasındaki hukuki bağları zayıflatmaz; aksine, boşanma sürecine kadar tarafların birbirine karşı olan yükümlülüklerini düzenler. Boşanma davasında ayrılık kararı, tarafların hem duygusal hem de hukuki anlamda evliliklerini değerlendirme fırsatı sunar.
Boşanma davasında ayrılık kararı, belirli bir süre için geçerlidir ve bu süre sonunda taraflar evliliklerini devam ettirip ettirmeye karar verir. Boşanma davasında ayrılık kararı, taraflara hem psikolojik hem de pratik anlamda bir nefes alma alanı sağlar. Eğer taraflar bu süreç sonunda evliliklerini sürdürme kararı alırsa, boşanma davasında ayrılık kararı kendiliğinden sona erer ve evlilik birliği kaldığı yerden devam eder. Boşanma davasında ayrılık kararı, boşanma sürecinin hemen devreye girmesini istemeyen eşler için boşanma sürecine alternatif bir yöntemdir.
Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilikte yaşanan geçici sorunların aşılması amacıyla kullanılırken, boşanma davasına göre daha hafif sonuçlar doğurur. Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilik birliğini tamamen sona erdirmez; bu nedenle taraflar hâlâ evli sayılırlar ve evlilikten doğan yükümlülükler geçerli olmaya devam eder. Boşanma davasında ayrılık kararı, çocukların velayeti, nafaka ve mal paylaşımı gibi konularda da geçici düzenlemeler yapılarak taraflar arasındaki sorunları hafifletir. Boşanma davasında ayrılık kararı, evlilik birliğini koruma niyetinde olan ve evliliklerini hemen sona erdirmek istemeyen eşler için uygun bir çözümdür.
Ayrılık Kararının Süresi Nedir?
Türk Medeni Kanunu’nun 171. Maddesi uyarınca ayrılık kararı, 1 yıldan 3 yıla kadar bir süre için verilebilir. Bu maddeye göre, mahkeme çiftlere belirli bir süre ayrı yaşama izni tanıyabilir. Bu süreç, çiftlere evlilik sorunlarını düşünme ve çözme fırsatı verir.
Hâkim 6 ay gibi kısa bir süre için ayrılık kararı veremez; çünkü Türk Medeni Kanunu’nun da belirtilen çerçeve 1 ila 3 yıl arasındadır. Bu sürenin sonunda çiftler, ilişkilerini düzeltmeyi başaramazlarsa, bu durumda boşanma davası açma hakları doğar. Ayrılık kararı, belirlenen sürenin sonunda otomatik olarak sona erer.
Bu düzenleme, çiftlere evliliklerinde yaşadıkları sorunları çözme fırsatı tanıyan bir süreç sunarken, aynı zamanda belirli bir süre zarfında ayrı yaşamalarını ve ilişkilerini gözden geçirmelerini sağlamayı amaçlar.
Ayrılık Davasında Çocuğun Velayeti
Velayet en basit anlatımıyla bir çocuğun erginliğe ulaşana kadar anne ve babasının gözetimi altında yetiştirilmesidir. Velayet çocukların üstün yararını koruyan hak ve yükümlülüklerin toplamı olarak da ifade edilebilir. Evlilik süresi boyunca anne ve baba çocukların velayetini ortak olarak üstlenirler. Türk Medeni Kanunu’nun 336. Maddesinde “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar.” ibaresi yer almaktadır. Herhangi bir sebeple boşanma ya da ayrılık söz konusu olursa ergin olmayan çocuk hâkim kararı ile kime bırakılmış ise boşanmada ya da ayrılıkta velayeti o kişi alır.
Çocuğun velayeti, mahkeme tarafından çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenir. Türk Medeni Kanunu’na göre, ayrılık durumunda çocuğun velayeti genellikle şu şekillerde düzenlenir:
Mahkeme, çocuğun velayetini ebeveynlerden birine bırakır. Diğer ebeveyn ile de çocukla kişisel ilişki düzenler. Velayet, çocuğun üstün yararını gözetmek amacıyla, eğer bir ebeveynin çocuğa bakma ve eğitim konularında daha uygun olduğu düşünülüyorsa ona bırakılabilir.
Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayet konusunda karar verir. Çocuğun ebeveynlerle ilişkisi, eğitimi, sağlığı ve genel refahı göz önüne alınır.
Ayrılık Davasında Nafaka
Nafaka, mahkemenin belirli bir süre veya sürekli olarak bir eşin diğerine maddi destek sağlamasını kararlaştırdığı bir meseledir. Nafaka, sözlükte hukuksal terim olarak “Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık” anlamına gelmektedir. Anlamından da anlaşılacağı üzere önemli ve hassas bir konudur. Nafaka, çiftin ekonomik durumları, gelirleri, ihtiyaçları ve diğer faktörlere dayanarak belirlenir. Türk Medeni Kanunu’na göre, ayrılık veya boşanma davalarında nafaka şu şekillerde düzenlenebilir:
Tedbir Nafakası
Dava açıldığı andan itibaren hâkim tarafından dava süresince ödenmesine hükmedilen aylığa tedbir nafakası denir. Tedbir nafakası bir aile hukuku uyuşmazlığı sırasında, özellikle boşanma davaları veya ayrılık süreçlerinde talep edilen ve mahkeme tarafından geçici olarak verilir. Bu, davaya başvuran eşin durumu ve ihtiyaçları temel alınarak geçici bir düzenlemedir.
Yoksulluk Nafakası
Evlilik birliği bozulmasında daha az kusurlu olan ve boşanma ile evlilikteki refahı düşecek olan kimseye nafaka hesaplaması yapılarak ödenir. Evlilik birliği sırasında maddi desteğe ihtiyaç duyan eşin ekonomik durumunu iyileştirmeyi hedefler. Boşanma kararı sonrasında ekonomik durumu zayıf olan bir eş, diğer eşten yoksulluk nafakası talep edebilir. Bu, çiftin boşanma sonucunda ekonomik olarak daha zayıf durumda kalan eşin maddi güvencesini sağlamak amacıyla verilen bir nafakadır. Yoksulluk nafakası ayrılık davalarında uygulanmaz. Sadece boşanma gerçekleşirse uygulanır.
İştirak Nafakası
Velayeti kendisine verilmeyen eşin çocuk adına beslenme-eğitim-sağlık-barınma gibi ihtiyaçlarını karşılaması için verilir. Çocukların yaşına, eğitim durumuna, sağlık koşullarına, ihtiyaçlarına ve aile gelirlerine göre nafaka hesaplaması yapılarak mahkeme tarafından belirlenir. Bu nafaka, çocuğun ihtiyaçlarına, eğitimine, sağlığına ve genel refahına katkıda bulunmak amacıyla verilir. İştirak nafakası da tıpkı yoksulluk nafakası gibi ayrılık davasında uygulanmaz.
Nafaka miktarı ve süresi, mahkemenin çiftin özel durumunu değerlendirmesine dayanır. Mahkeme, her iki tarafın gelir düzeyini, ekonomik durumunu, çocukların ihtiyaçlarını ve diğer faktörleri göz önünde bulundurarak adil bir karar vermeye çalışır. Nafaka, mahkeme tarafından belirlenen koşullar dahilinde devam eder ve çiftlerin maddi durumlarındaki değişikliklere bağlı olarak yenilenebilir.
Ayrılık Davalarında Tazminat
Ayrılık davalarında evlilik birliği sona ermemesi sebebiyle kusurlu olan tarafın ödemesi için herhangi bir tazminat söz konusu değildir.
Ayrılık Nasıl Sonlanır
Ayrılık kararı, içeriğinde belirlenen sürenin sona ermesiyle otomatik olarak kapanır. Eğer bu süre zarfında ortak hayat düzelme sağlayamamışsa, eşlerden biri boşanma davası açma hakkına sahip olacaktır. Önemli olan nokta, boşanma davasının başlatılmasında, hem ayrılık kararının içeriğinin hem de ayrılık sürecinde yaşanan olayların birlikte değerlendirilecek olmasıdır.
Ayrılık Davası Dilekçesi
Ayrılık davası dilekçesi, evlilik birliği içinde yaşanan sorunlar nedeniyle bir arada yaşamaya devam edemeyen eşlerin, boşanmaya karar vermeden önce belirli bir süre ayrı yaşamalarına hukuki zemin sağlayan bir dava dilekçesidir. Ayrılık davası dilekçesi, eşlerin birbirlerinden belirli bir süre uzaklaşarak, evlilik birliğinin devam edip etmeyeceğine dair bir karar vermelerine olanak tanır. Ayrılık davası dilekçesi ile açılan bu dava, evlilikte yaşanan sorunların henüz boşanma seviyesine gelmediği, ancak tarafların birlikte yaşamasının mümkün olmadığı durumlarda tercih edilen bir hukuki yoldur. Ayrılık davası dilekçesi, eşler arasındaki ilişkiyi geçici olarak durdurmayı amaçlarken, evlilik birliğinin hukuki olarak sona erdirilmesi talebinde bulunmaz. Ayrılık davası dilekçesi, mahkemeye sunulurken, ayrılığın hangi gerekçelere dayandığı açık bir şekilde ifade edilmelidir.
Ayrılık davası dilekçesi, özellikle boşanmanın ağır sonuçlarını hemen devreye sokmak istemeyen ya da evlilik birliğini koruma düşüncesi taşıyan çiftler için uygun bir alternatiftir. Ayrılık davası dilekçesi ile eşler, birbirlerinden uzak kalarak ilişkilerini gözden geçirme ve yaşadıkları sorunlara çözüm bulma fırsatı yakalarlar. Ayrılık davası dilekçesi, Türk Medeni Kanunu’na uygun olarak hazırlanmalı ve hukuki gerekçelerle desteklenmelidir. Eşlerin birlikte yaşamaya devam edememeleri durumunda ayrılık davası dilekçesi, boşanma davasından farklı olarak, yalnızca belirli bir süre için evlilik birliğini askıya alma amacı taşır. Ayrılık davası dilekçesi ile bu süreçte, eşlerin mali durumları, çocukların velayeti ve nafaka gibi konular da mahkeme tarafından düzenlenir.
Ayrılık davası dilekçesi ile boşanma davasının aksine evlilik birliği sona erdirmez; ayrılık davası dilekçesi ile sadece eşlerin bir süreliğine ayrı yaşamalarına imkan tanınır. Ayrılık davası dilekçesi, bu süreçte çiftlerin boşanmadan önce birbirlerinden uzakta kalarak ilişkilerini gözden geçirmeleri için bir fırsat sunar. Ayrılık davası dilekçesinde, evlilik birliğinin devam edip edemeyeceği konusunda belirsizlik yaşayan tarafların, sorunlarını daha sağlıklı bir zeminde değerlendirmelerine olanak tanınır. Ayrılık davası dilekçesi, çiftlerin bu süre boyunca hukuki olarak hak ve yükümlülüklerinin de düzenlenmesini sağlar.
Ayrılık davası dilekçesi, boşanmanın nihai bir karar olduğu durumlarda değil, eşlerin hala bir araya gelme ihtimallerinin olduğu zamanlarda kullanılır. Ayrılık davası dilekçesinde, evlilik birliğinin devam edemeyeceği durumlarda bir çözüm yolu sunarak eşlerin birbirlerinden ayrı yaşamalarına hukuki bir temel oluşturur. Ayrılık davası dilekçesi, tarafların birbirlerine karşı olan sorumluluklarını belirlerken aynı zamanda çocukların velayeti, mal paylaşımı ve diğer hukuki süreçler konusunda da gerekli düzenlemeleri içerir.
Ayrılık davası dilekçesi, eşlerin bir süreliğine ayrı yaşama kararını mahkemeye taşıdıkları ve evlilik birliğinin geleceği hakkında bir değerlendirme yapmak için kullandıkları bir hukuki belgedir. Ayrılık davası dilekçesi, evlilik birliğinin sona ermesi anlamına gelmez; sadece eşlerin bir süreliğine ayrı yaşama taleplerini hukuki çerçevede sunar. Ayrılık davası dilekçesi, mahkemenin kararıyla birlikte yürürlüğe girer ve bu süreçte tarafların hak ve sorumlulukları da yeniden düzenlenir. Ayrılık davası dilekçesi, evlilikte yaşanan sorunların geçici bir çözüm yolu olarak kullanılabilir ve boşanmaya alternatif bir yöntem sunar.
Yazımızın devamında ayrılık davası dilekçesi örneğini inceleyebilirsiniz.
Ayrılık Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Yetkili mahkeme, boşanma davalarında olduğu gibi, davayı açan eşlerden birinin yerleşim yeri ya da davanın başladığı tarihten önceki son altı ay içinde birlikte yaşadıkları yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise aile mahkemesidir.
Ayrılık Davası ile ilgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 06.06.2022 Tarihli 2022/4012 E., 2022/5408 K. “Dava, davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı kadının evliliğinden pişman olduğunu belirtmesi ve bu durumun görgüye dayalı tanıklarca da ispatlandığı, ayrıca davalı kadının telefonda davacı erkeğe bağırması…
Sık sık özür dileyerek özür dilediği davranış şeklini yeniden tekrarlaması boşanma davasının kabulüne götürecek düzeyde davranışlar olsa dahi, davalı kadının boşanmak istememesi ve tanıkların ifadeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde evliliğin üzerinden kısa bir zaman geçmesi, kişilerin olayların akabinde fevri karar verebilecek iken sonrasında daha sakin düşünebileceği…
Evliliğin bir anlık öfke ile bitirilmeye çalışıldığı, davalı tanıklarının anlatımlarında taraflar arasında geçimsizlik olduğuna dair görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı gözetilerek boşanma davasının reddi ile tarafların 1 yıl süre ile ayrılıklarına dair hüküm kurulmuş olup hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiştir.
Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnızca ayrılığa ilişkin ise boşanma kararı verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir (TMK m.170).
Somut olayda, davalı kadının boşanmak istememesi ve davalı tanıklarının tarafların geçimsizliğine yönelik görgüye dayalı beyanlarının olmaması ayrılık kararı verilebilmesi için yeterli değildir.
Dosya kapsamından ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının ortaya konulamadığı, evlilik birliğinin yeniden tesis olunamayacak şekilde temelinden sarsıldığı sabittir. Bu nedenlerle açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ayrılığa karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”
Kararda belirtildiği üzere “Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnızca ayrılığa ilişkin ise boşanma kararı verilemez.” Boşanma davalarında da sadece boşanma değil boşanma davasında ayrılık kararı da verilebilmektedir. Ancak ayrılık davalarında ise talebimiz kabul edildiğinde sadece boşanma davasında ayrılık kararı verilebilir boşanma kararı verilemez.
Boşanma davasında ayrılık kararı verilebilmesi için ise karar da “ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının ortaya konulamadığı” ifadesi ile boşanma davasında ayrılık kararı verilebilmesi için ortak hayatın yeniden kurulabilme olasılığı ve evlilik birliğinin yeniden tesis edilip edilemeyeceği konularına dikkat edilir.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 21.03.2017 Tarihli 2015/26162 E., 2017/3026 K.
“1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-karşı davalı kadının temyiz itirazlarına yapılan incelemede;
Davacı-karşı davalı kadın; ayrılık (TMK 170/2.) davası davalı-karşı davacı erkek ise, karşı dava olarak evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166/1) hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açmıştır.
Toplanan delillerden, davalı-karşı davacı erkeğin davacı-karşı davalı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bir başka kadınla gece geç saatlere kadar telefon görüşmeleri yaparak ve mesajlaşarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmaktadır. Boşanma sebebi ispatlanmıştır.
Davacı-karşı davalı kadının davası, boşanmaya ilişkin olmadığına göre, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunsa bile isteğin yalnız ayrılığa ilişkin olması durumunda boşanma sebebi ispatlandığında, ayrılık kararı verilir. (TMK 170/3). Boşanma sebebi gerçekleşmiş olmasına rağmen ayrılığa ilişkin isteğin kabulü yerine, yasal olmayan gerekçe ile reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
Karardan da anlaşılacağı üzere “Davacı-karşı davalı kadının davası, boşanmaya ilişkin olmadığına göre, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunsa bile isteğin yalnız ayrılığa ilişkin olması durumunda boşanma sebebi ispatlandığında, ayrılık kararı verilir. (TMK 170/3” denilerek ayrılık davalarında sadece ayrılık kararı verilebileceği boşanma kararı verilemeyeceğine vurgu yapılmıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.02.2015 Tarihli 2014/16240 E., 2015/2053 K. “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-karşı davalı (koca)’nın kendi davasının kabulü gerektiği yönündeki temyiz itirazları yersizdir.
2-Karşı boşanma davasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davalı, karşı boşanma davasını 08.05.2012 tarihinde açmıştır. Davalı (kadın) tarafından, aynı vakıalara dayanılarak bundan önce 12.01.2010 tarihinde “ayrılık ” davası açıldığı dava sonucunda tarafların üç yıl süreyle ayrılıklarına karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçtiği ve ayrılık kararının 02.07.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Davalı, karşı boşanma davasında, boşanma sebebi olarak ileri sürdüğü olaylara dayanarak daha önce ayrılık davası açtığına ve o davada tarafların ayrılıklarına karar verilmiş olduğuna göre, ayrılık süresi sonra ermeden, ayrılığa sebep olan olaylara dayanarak artık boşanma talep edemez. Ayrılık hükmünün varlığı buna engeldir.
Ayrılığa ilişkin davadan sonra boşanma talebini haklı kılan yeni bir olay iddia ve ispat edilmediğine göre, karşı boşanma davasının reddi gerekirken, bu yön gözetilmeden kabul kararı verilmesi doğru bulunmamıştır.”
Kararda “Davalı, karşı boşanma davasında, boşanma sebebi olarak ileri sürdüğü olaylara dayanarak daha önce ayrılık davası açtığına ve o davada tarafların ayrılıklarına karar verilmiş olduğuna göre, ayrılık süresi sonra ermeden, ayrılığa sebep olan olaylara dayanarak artık boşanma talep edemez.” Denilerek ayrılık davası için sunduğumuz sebeplerin ayrılık süresi sona ermeden açacağımız boşanma davası için gerekçe olamayacağına vurgu yapılmıştır.
Ayrılık süresinde boşanma davası açmak için bu süreçte gerçekleşen yeni iddialar ve ispatlar gereklidir. Nitekim kararda “Ayrılığa ilişkin davadan sonra boşanma talebini haklı kılan yeni bir olay iddia ve ispat edilmediğine göre” denilerek bu ilkeye vurgu yapılmıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 23.10.2014 Tarihli 2014/9559 E., 2014/20598 K. Kararında
“1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, davalı-davacı (kadın) için taktir edilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar için verilen iştirak nafakalarının, kadının müstakil tedbir nafakasının kabulü sonucu verilen (TMK.md.197) ve kararın kesinleşmesinden sonra da devam edeceği anlaşılan tedbir nafakası niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu taktirde ayrılığa karar verilebilir (TMK.md.170/3). Mahkemece, boşanma sebebinin ispatlandığı, ancak ortak hayatın yeniden kurulma olasılığı bulunduğu gerekçesi ile iki yıl süre ile ayrılık kararı verilmiş ise de;
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, boşanmayı gerektirir davalı-davacı kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın yeterli deliller ile kanıtlanmadığı, bu durumda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda ayrılığa da karar verilemez. O halde kocanın davasının reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde ayrılığa karar verilmesi yanlış olmuştur.”
Kararda “boşanmayı gerektirir davalı-davacı kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın yeterli deliller ile kanıtlanmadığı” ayrılık kararı verilebilmesi için gereken boşanma nedenine sahip olma ilkesine vurgu yapılmıştır. Aksi takdirde boşanma davasında ayrılık kararı verilemez.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.09.2018 Tarihli 2016/22620 E., 2018/9554 K.
“1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-davalı erkeğin boşanma, davalı-davacı ……ın ise birleşen ayrılık ve nafaka arttırım davası bulunmaktadır. Davalı-davacı …… tarafından açılan ayrılık davasında, TMK 169. maddesi uyarınca …… lehine tedbir nafakasına hükmedildiği, davalı-davacı ……ın birleşen ……… 9. Aile Mahkemesinin 2014/878 esas sayılı dosyası ile ayrılık davasında hükmedilen tedbir nafakanın arttırılmasını ayrıca dava ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı-davacı …… tarafından açılan tedbir nafakasının arttırılması davası TMK 197. maddesine dayanan tedbir nafakasının arttırılması davası olmayıp, ayrılık davasında ara kararı ile hükmedilen ve TMK 169. madde kapsamındaki tedbir nafakasının arttırılması talebi olduğundan ve geçici tedbir nafakası niteliğinde bulunduğundan, tedbir nafakasının, ayrılık davasının da reddine karar verilmesi nedeniyle hükmün kesinleşmesine kadar geçerli olacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”
İlgili yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere ayrılık mahkemece ayrılık kararı verildiğinde koşullar da göz önüne alınarak tedbir nafakasına hükmedilebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.10.2015 Tarihli 2015/4596 E., 2015/18548 K. “1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı kadın 8.5.2014 tarihli dilekçesi ve 13.11.2014 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile boşanmak istemediğini ve üç yıllık süre ile ayrılığa karar verilmesini talep etmiştir. Kadın Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasını, ıslah ederek ayrılık davasına dönüştürmüştür.
Hal böyle olunca davacı kadının ayrılık davası hakkında hüküm kurulması ile yetinilmesi gerekirken, boşanma davası bulunmadığı halde “boşanma davasının reddine” şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu yanlışlık tek başına yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK.md.438/7).”
Yargıtay kararında davacının boşanma davasını ıslah ederek ayrılık davasına dönüştürdüğü ve bu davasının kabul edildiği belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen yargıtay kararlarında vurguladığı üzere ayrılık için öne sürülen iddia ve ispatlar boşanma davasında ayrılık kararı verildikten sonra boşanma davasında kullanılamaz. Bu sebeple boşanma ya da ayrılık hakkında dava açmadan önce ayrılık ve boşanma konusunda uzman bir Ankara Boşanma Avukatından ayardım almanız faydalı olacaktır.
Ankara Ayrılık Davası Avukatları Akademik Hukuk & Danışmanlık’ta
Ankara aile konutu avukatlarının en tecrübelileri ile çetrefilli olayları kısa zamanda çözen uzmanları Akademik Hukuk & Danışmanlık kadrosunda bulunmaktadır. En iyi Ankara ayrılık davası, ayrılık davası dilekçesi, boşanma davasında ayrılık kararı avukatları için İletişim Bilgilerimize tıklayarak bizi arayabilirsiniz. Bununla birlikte ofise gelmeden Ankara ayrılık davası avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve ayrılık davası, ayrılık davası dilekçesi, boşanma davasında ayrılık kararı konularında bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.
Ayrılık Davası Dilekçesi Örneği
………….NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE
DAVACI :
T.C. :
ADRES :
VEKİLİ :
DAVALI :
T.C. :
ADRES :
DAVA KONUSU: Taraflar hakkında ayrılık kararı verilmesi talepli dava dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR:
1.Müvekkilim ile davalı …/…/…. Tarihinde evlenmişler ve tarafların bu evlilikten……… isimli çocukları bulunmaktadır. Evlilik Nüfus kaydı ……. İli, ……. İlçesi, ……. Mahallesi, ……. Cilt No, ……. Sayfa No ve ……. Kütük Sıra No dadır.
2.Davalı müvekkilim ile evlendiği tarihten itibaren eşini kendi anne babası ile aynı evde yaşamaya zorlamıştır. Davalının annesinin titiz bir kadın olması nedeni ile müvekkilim ile kayın validesi arasında zaman içinde tartışmalar yaşanmıştır. Ayrıca müvekkilimin evlendiği ilk günden beri eşiyle özel bir yaşamı olamamıştır.
3.Davalı son birkaç aydır faklı davranışlar içine girmiş, sinirli tutumları ile evliliği çekilmez hale getirmiştir. Akşamları eve geç ve içkili gelmekte, zaman zaman sevmek için uyandırdığı çocukları da hırpalamaktadır. Müvekkilimizi de birkaç kez dövmüş, araya giren komşular vasıtası ile yatışmıştır.
4.Davacı müvekkil yaşanan tüm bu durumlara rağmen eşini sevmekte ve boşanmak istememektedir. Ancak bir müddet davalıdan ayrı kalmaları hem davalının eşine ve çocuklarına duyduğu özlemi artıracak hem de evliliklerini kurtarmalarına yardımcı olacaktır.
5.Yukarıda saydığımız sebepler dolayısıyla ayrılık kararı verilmesini talep etmekteyiz.
6.Müvekkil ev hanımı olup hiçbir geliri bulunmamaktadır. Bu sebeple ayrılık süresi boyunca ……. Türk Lirası tedbir nafakasının davalıdan alınarak müvekkilime verilmesini de talep ediyoruz.
HUKUKİ NEDENLER: TMK ve tüm ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Her türlü hukuki delil.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle, Müvekkilimin eşinden geçici bir süre ayrı yaşayabilmesi için ayrılık kararı verilmesine, Ayrılık süresince aylık … Türk Lirası tedbir nafakasının davalıdan alınarak müvekkilime ödenmesine,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini, müvekkilim adına vekaleten ve saygı ile talep ederim. …/…/…..
Davacı Vekili
Av. Ad Soyadı
İmza
Kaynak:
[1]- GENÇ-GELGEÇ, Berrak, “TMK md.169 Gereğince Boşanma veya Ayrılık Davası Süresince Alınabilecek Geçici Önlemler.” İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (İMHFD) Dergipark Y.2023 C. 8 S. 2 ss 779-780.