Evlenen işçinin haklarının ödenmesi gerekli şartların sağlanması durumunda mümkün olmaktadır. İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi hakkı 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun kıdem tazminatına ilişkin 14. maddesi ile sadece kadın eşe tanınmıştır. Bu sebeple erkek işçi evlendiğinde kadın işçilere tanınmış olan evlenen işçinin haklarından yararlanamayacaktır.
İçindekiler
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİNİN ŞARTLARI
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİNİN İŞVERENE BİLDİRİMİ
- EVLİLİK TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL İÇİNDE İSTİFAEN İŞTEN AYRILAN İŞÇİNİN DURUMU
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİNDE İHBAR SÜRESİ
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ HALİNDE EVLENEN İŞÇİNİN HAKLARI
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ HALİNDE KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANABİLMENİN ŞARTLARI
- EVLENENEN İŞÇİNİN HAKLARI İÇERİSİNDE İŞSİZİLİK MAAŞINDAN FAYDALANMA HAKKI VAR MIDIR?
- BOŞANDIĞI EŞİYLE YENİDEN EVLENEN İŞÇİNİN İŞ SÖZLEŞMESİNİ EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ
- EVLENEN İŞÇİNİN HAKLARI İŞVEREN TARAFINDAN KARŞILANMAZSA NE OLUR?
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ HAKKI NEDEN KADINLARA TANINMIŞTIR?
- EVLENEN İŞÇİNİN HAKLARI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ ANKARA İŞ AVUKATI SEÇİMİ
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ
1475 sayılı İş Kanunu m.14’te; “…kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.” denilmek suretiyle kadın işçiye bu hak açıkça verilmiştir.
Bu durumda kadın işçi tarafından iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi haline evlilik tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde bu fesih gerçekleştirilmeli ve işverenden kıdem tazminatı talep edilmelidir. 1 yıl geçtikten sonra yapılacak başvurularda kadın işçi evlenen işçinin haklarından yararlanamayacaktır. Bir yıllık yasal süre hak düşürücü süredir.
Kadın işçinin evlenen işçinin haklarından yararlanabilmesi için resmi olarak evlenmiş olması ve evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini feshetmiş olması gerekmektedir. Resmi evlilik işlemi olmayıp evleneceğini beyan ederek iş sözleşmesini sona erdiren kadın işçinin beyanı Yargıtay içtihatlarında istifa olarak değerlendirilmektedir. Zira; kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkı kullanması olanaksızdır. Evleneceğini beyan ederek iş sözleşmesini sona erdiren kadın işçi evlenen işçinin haklarından faydalanamaz.
Kadın işçiye tanınan iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle fesih hakkını kullanması halinde kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Kadın işçi tarafından beyan edilen fesih iradesinin işverence kabulü de gerekmemektedir. Bununla beraber iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinde işverene ihbar öneli tanınması da gerekmemektedir. Yani evlenen işçinin hakları içerisinde ihbar tazminatı talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Şunu da önemle belirtmek gerekir ki, burada bahsettiğimiz evliliğin Medeni Kanun hükümlerine aykırı olmaması, yani geçerli bir evlilik olması gerekmektedir. Bu itibarla, imam nikahı ile kurulmuş evlilikler Medeni Kanun anlamında geçerli bir evlilik kabul edilemeyecektir. Bu sebeple imam nikahı ile evlenen kadın işçinin iş sözleşmesinin evlenme nedeniyle fesih hakkı doğmaz ve evlenen işçinin haklarından yararlanamaz.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİNİN ŞARTLARI
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshinin şartlarını genel olarak aşağıda belirtildiği gibidir.
- Bu hak sadece kadın çalışanlar için öngörülmüştür.
- İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi haline evlilik tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde bu fesih gerçekleştirilmelidir.
- Evlilik tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süreye tabidir.
- Kıdem tazminatına hak kazanma şartlarından olan işçinin işyerinde en az 1 yıl çalışmış olması şartı burada da geçerlidir.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİNİN İŞVERENE BİLDİRİMİ
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi hakkının kullanılmasında özel bir şekil şartı bulunmasa da işverene noter aracılığı ile bildirilmesi halinde evlenen işçinin hakları ile ilgili ileride doğabilecek bir uyuşmazlıkta ispat açısından faydalı olacaktır. İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshini içeren beyan ile birlikte evlilik cüzdanı fotokopisi de beyana eklenerek bu başvuru yapılabilir.
EVLİLİK TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL İÇİNDE İSTİFAEN İŞTEN AYRILAN İŞÇİNİN DURUMU
Evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde istifa dilekçesi ile işten ayrılan işçi de diğer şartları da sağlıyorsa evlenen işçinin haklarından faydalanabilecektir. Yani; bu şekilde yapılan fesih de iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshinin sonuçlarını doğurabilecektir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 20.05.2014 tarihli ve 2012/10999 E., 2014/16076 K. sayılı kararı ile istifa dilekçesi ile sözleşmeli olarak çalıştığı işveren yanında artık çalışmak istemediğini bildiren kadın işçinin dava dilekçesinde iş akdini evlenme gerekçesi ile feshettiğini bildirdiği ve iş akdinin kanunda öngörülen 1 yıllık süre içinde feshettiği anlaşılmakla kadın işçinin kıdem tazminatına hak kazanabileceğine hükmetmek suretiyle evlenen işçinin haklarını korumuştur.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİNDE İHBAR SÜRESİ
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinde işverene ihbar öneli tanınması zorunluluğu bulunmamaktadır. Yani kadın işçinin fesih bildiriminin işverene ulaşması ile beraber fesih geçerli olacaktır. Bu tarihten itibaren kadın işçi tarafından belirli bir süre daha çalışması gereği bulunmamakta ve ihbar tazminatı ödemesine de gerek bulunmamaktadır. Bununla beraber; iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshinde işveren tarafından işçiye de ihbar tazminatı ödenmesi hali söz konusu değildir. Bu itibarla ihbar tazminatının evlenen işçinin hakları arasında olmadığını söyleyebiliriz.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ HALİNDE EVLENEN İŞÇİNİN HAKLARI
Evlenen işçinin haklarının en başında kıdem tazminatı talep hakkı bulunmaktadır. Bununla beraber işçi; yıllık izin ücreti, ikramiye, fazla mesai ücreti ve UBGT ücreti gibi alacaklar da evlenen işçinin hakları arasındadır. Ancak; ihbar tazminatı evlenen işçinin hakları içerisinde yer almamaktadır.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ HALİNDE KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANABİLMENİN ŞARTLARI
Kadın işçi tarafından iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinde kadın işçi sırf bu sebeple kıdem tazminatına hak kazanır düşüncesi hatalı bir düşüncedir. Kıdem tazminatına hak kazanmanın diğer şartlarının da işçi tarafından sağlanıyor olması gerekmektedir. Bunlar;
- 4857 sayılı İş Kanunu’na göre geçerli sayılan bir iş sözleşmesinin varlığı,
- En az 1 yıl süre ile aynı işverenin yanında çalışıyor olma,
- İş sözleşmesi tazminatı hak edecek şekilde evlilik nedeniyle sona erdirilmeli,
- İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi kadın işçi tarafından talep edilmeli,
- İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi haline evlilik tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde bu fesih gerçekleştirilmelidir.
EVLENENEN İŞÇİNİN HAKLARI İÇERİSİNDE İŞSİZİLİK MAAŞINDAN FAYDALANMA HAKKI VAR MIDIR?
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinde kadın işçinin işsizlik maaşına hak kazanıp kazanamayacağı çalışanlar tarafından merak edilmektedir. İşsizlik ödeneğine ilişkin düzenleme 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile yapılmıştır. Bu kanun kapsamında kimlerin işsizlik ödeneğinden yararlanabileceği kanunun 51. maddesinde belirtilmiştir. İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre iş sözleşmesini kendi isteği ile fesheden işçinin işsizlik sigortasından faydalanamayacaktır. Feshin, evlilik nedeni ile yapılmış olması bu durumu değiştirmeyecektir. Yani; evlenen işçinin hakları içerisinde işsizlik maaşından faydalanma hakkı bulunmamaktadır.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ SONRASI YENİDEN ÇALIŞMA
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshine binaen kıdem tazminatı ve diğer alacaklarını alarak işten ayrılan kadın işçi daha sonraki dönemde çalışma hakkından vazgeçmiş değildir. Zira; iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshini gerçekleştiren kadın işçinin daha sonra başka bir işyerinde çalışmaya başlaması Anayasal çalışma hakkı kapsamı ve güvencesindedir. Bu sebeple; evlendikten sonra kıdem tazminatını alarak işten ayrılan kadın işçinin yeniden çalışmasının önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.
Yeniden çalışmaya başlayan kadın işçiye karşı işveren tarafından; işçinin sırf kıdem tazminatı almak için işten ayrıldığı iddiasının ortaya atılması ihtimal dahilindedir. Böyle bir durumda ispat yükü işveren üzerinde olacağından böyle bir iddianın işverence ispatlanması bir hayli zor olacaktır.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre; kadın işçinin, iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshine rağmen başka bir işte çalışmaya başlamasının yasal hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı her bir somut olay yönünden ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkı tanınmıştır. Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir.
Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi, iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshinin ardından ara vermeksizin başka bir işyerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir.
BOŞANDIĞI EŞİYLE YENİDEN EVLENEN İŞÇİNİN İŞ SÖZLEŞMESİNİ EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ
Esasen 4857 sayılı İş Kanunu’nda kadın işçinin boşandığı eşi ile tekrar evlenmesi durumunda iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinden doğan evlenen işçinin haklarının kullanılamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak uygulamada eşiyle esasen boşanma iradesi olmamasına rağmen boşanıp kısa bir süre sonra tekrar evlenmek suretiyle kıdem tazminatını elde etme yönünde hareket çok yaygındır. Bu durumda, fesih hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu m.2’ye göre; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
O halde böyle bir durumda dürüstlük kuralına uygun hareket edilip edilmediğinin, kanuna karşı hile ve hakkın kötüye kullanılması gibi durumların oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Kısaca; boşandığı eşiyle yeniden evlenen işçinin iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshini gerçekleştirerek kıdem tazminatı talebinde bulunmasında yasal bir engel bulunmamakta sadece fesih hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı noktasında uyuşmazlık ortaya çıkabilmektedir.
EVLENEN İŞÇİNİN HAKLARI İŞVEREN TARAFINDAN KARŞILANMAZSA NE OLUR?
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinde kadın işçinin kıdem tazminatı alma hakkının doğduğunu belirtmiştik. Ancak; bazen işveren tarafından evlenen işçinin hakları yerine getirilmemektedir. Bu durumda işçinin ne şekilde hareket edeceği sorunu ortaya çıkmaktadır.
Arabuluculuk Başvurusu
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi karşısında işveren tarafından hakları yerine getirilmeyen işçi, öncelikle İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Bu zorunluluk 12.10.2017 tarihinde yapılan yeni bir düzenleme ile hukuk sistemimize dahil edilmiştir. Yani; yukarıda saydığımız tüm koşullar sağlandığı takdirde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacakları için dava açılmak isteniyorsa öncelikle arabulucuya başvurma zorunluluğu vardır. Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda bir anlaşmaya varılamazsa işçi tarafından konu yargıya taşınarak dava açılmalıdır.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Kıdem tazminatı ve diğer alacaklarını alamayan kadın işçinin açacağı işçilik alacağı davasında görevli mahkemeler iş mahkemeleridir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri iş mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakmakla görevli olacaktır.
Yer yönünden yetkili mahkeme ise işveren sıfatına haiz davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı andaki yerleşim yeri mahkemesi veya işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
Dava Zamanaşımı
Kıdem tazminatının tabi olduğu zaman aşımı süresi 5 yıldır. Kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde istediği bir zamanda iş sözleşmesini sona erdirme serbestisi vardır. Dolayısıyla sürenin başlangıcını, kadın işçinin bu süre içinde iş sözleşmesini sona erdirdiği tarih teşkil edecektir.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ HAKKI NEDEN KADINLARA TANINMIŞTIR?
1475 sayılı İş Kanunun 14. maddesi ile kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi isteği ile hizmet akdini sona erdirmesi halinde kıdem tazminatı kazanabileceğini öngören hükmüne Anayasa’nın eşitlik ilkesine (Anayasa m.10) aykırı olduğu iddiası ile iptal davası açılmıştır. Ancak; Anayasa Mahkemesi bu iptal istemini reddetmiştir. Ret hükmünü verirken de şu ifadelere yer vererek kadın işçinin iş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinde neden kıdem tazminatı kazanabileceğini açıklığa kavuşturmuştur:
Anayasa’nın 10. maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilerek hukukun temel ilkelerinden eşitlik ilkesine yer verilmiştir.
Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemektedir. Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Kadının toplum ve aile yaşamında üstlendiği sorumluluk, görev ve paylaşım gibi toplumsal gerçekler kadın çalışanlar yararına değişik kural ve uygulamaları gerekli kılabileceğinden, kadın çalışanların durum ve konumlarındaki özellikleri gözetilerek getirilmiş bulunan kural Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Anayasa’nın 41. maddesinde ailenin toplumun temeli olduğu ve Devletin ailenin huzur ve refahı için gerekli tedbirleri alacağı vurgulanırken, 50. maddesinde de “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. …” kuralıyla kadınların çalışma koşulları bakımından küçüklerle birlikte özel olarak korunacağı belirtilmiştir.
“Aile hukuku” öğretisinde de zorunluluklar ve toplumsal gerçekler karşısında kadının korunması, aile bağlarının güçlendirilmesi, evlilik birliğinde düzen ve uyum sağlanması gerektiği gibi hususlarda yaygın görüşler bulunmaktadır.
Kimi sosyal gerçeklerin doğurduğu zorunluluktan kaynaklanan ve aile birliği içerisinde yüklenilen görevlerin boyut ve önemi gözetilerek evlenmesi nedeniyle hizmet akdini kendi arzusu ile sona erdiren kadın çalışanı ve aile birliğini korumaya yönelik düzenlemenin, Anayasa’ya aykırılığından söz edilemez.”
İş sözleşmesinin evlilik nedeniyle feshi halinde evlenen işçinin hakları kadın işçi yönünden güvence altına alınmıştır.
EVLENEN İŞÇİNİN HAKLARI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 23.09.2013 tarihli ve 2011/28288 E., 2013/23400 K. sayılı kararı
“MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
- A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait iş yerinde çalışırken 09/10/2006 tarihinde evlenecek olması nedeni ile iş sözleşmesini 30/09/20006 tarihinde fesh ettiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağı istemiş, daha sonra Mahkemeye verdiği dilekçe ile sadece kıdem tazminatı istediğini bildirmiştir.
- B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, ücret ve ihbar tazminatı istenilmeyeceğini, ayrıca kıdem tazminatına ilişkin olarak kanunda açık bir şekilde iş akdinin “kadının evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi” halinin gösterildiğini, davacının 09/10/2006 tarihinde evlendiği halde şirkete 30/09/2006 tarihinde dilekçe verdiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
- C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, davacının evlendiği tarih ile iş akdinin feshine ilişkin dilekçeyi verdiği tarih arasında yalnızca on gün kadar bir süre bulunduğu, Davacı evleneceği için işe bırakacağını öncesinde davalı tarafa bildirdiği, davacının öncesinde davalı tarafı haberdar ederek işi akdini evlilik nedeniyle feshedeceğini söylemiş olması nedeniyle bu durumun aleyhine değerlendirilerek fesih tarihinden 10 gün kadar sonra evlenmiş olması nedeniyle tazminat alamayacağının kabul edilmesinin doğru olmayacağı, bu durumun kadın işçinin evlilik nedeniyle işi bırakması halinde kıdem tazminatı alabileceğini ilişkin yasal düzenlemenin amacına da aykırı olacağı, bu nedenle davacı işçinin kıdem tazminatı alabileceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
- D) Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
- E) Gerekçe:
İş sözleşmesinin bayan işçi tarafından evlilik sebebiyle feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem tazminatı hakkının doğup doğmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, bayan işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedebileceği hükme bağlanmıştır. Kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkı, evlilik tarihinden itibaren başlar. Bu hak, sadece bayan eşe tanınmış olup, resmi evlilik işleminin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır.
Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanması da olanaksızdır. Yine evlilik öncesi çeşitli işlemlerin yapılmasının işe devamsızlık noktasında geçerli mazereti oluşturup oluşturmayacağı her bir olay yönünden değerlendirilmelidir.
Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez. Aynı zamanda işçinin işverene ihbar öneli tanıması zorunluluğu da bulunmamaktadır.
Kadın işçinin, iş sözleşmesini evlilik nedenine dayalı olarak feshine rağmen başka bir işte çalışmaya başlamasının yasal hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı her bir somut olay yönünden ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkı tanınmıştır. Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir. Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez.
Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir işyerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir.
Somut olayda, davacı evlilik nedeniyle ancak henüz resmi evlilik işlemi yapılmadan iş sözleşmesini fesh etmiştir. Yukarıdaki ilke kararında da belirtildiği üzere Yasa hükmü açık olup resmi evlilik işlemi yapılmadan bu hak kullanılamayacağından davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ve bu nedenle davanın reddi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de, 28/10/2003-30/09/2006 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalışan davacının hizmet süresinin yaklaşık 1 yıl fazla belirlenip bunu göre karar verilmesi hatalıdır.
- F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 01.03.2010 tarihli ve 2010/4176 E., 2010/5420 K. sayılı kararı
“Davacı, kıdem tazminatının faiziyle ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi R.T. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshedilmesinden doğan kıdem tazminatı isteminde bulunmuştur.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde iş sözleşmesini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanılacağı gerekçesiyle istek kabul edilmiştir.
Davacı, davalının aynı eşle boşanıp tekrar evlenmenin hakkın kötüye kullanılması olduğu iddiasıyla kararı temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, fesih hakkının kötüye kullanıp kullanılmaması noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 2.maddesine göre; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
İlk fıkra “dürüstlük kuralıdır.” Güven ilkesinin dayandığı bir esastır. Hakkın kötüye kullanıldığı yerde hak sona erer. Yargıç görevinden dolayı TMK m.2’ye uyulup uyulmadığına görevinden dolayı dikkate almalıdır. Hakkın kötüye kullanılması için temel ölçüt amaca aykırılık ve menfaat yokluğudur. Amaca aykırılık genelde haksız yere hak kazanma, çelişkili davranışlar, ahlak ve sözleşmeye aykırı durumda yararlanma gibi haller sayılabilir. Hakkın kötüye kullanılmasının diğer şekli, korunacak menfaatin yokluğu ya da çok az olması durumunda biçimsel mantığa uyarak hukuken korunmasıdır.
Dürüstlük kuralı sadakat, özen bilgi verme ve açıklama yükümünü geliştirir. Başka bir anlatımda hakların ve borçların kullanımında düzeltici ve düzenleyici işlevi yerine getirir.
Sonuç olarak yargıç hakkın kötüye kullanılması durumunda görünüşteki hakkı red etmeli. Gerçek hakkın gerçekleşmesine çalışmalıdır. (Bkz, Akyol, Şener: Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, İstanbul 1995, sh 6,8,9, vd)
Somut olayımızda, davacı kocasından 1.11.2004 tarihinde şiddetli geçimsizlikten boşanmıştır. Karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Boşanma dosya içeriğinde davalı eş boşanma istemine karşı koymamıştır. Dava tek oturumda bitmiştir.
Davacı eski eşiyle 5.4.2005 tarihinde yeniden evlenmiştir. Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini 11.04.2005 tarihinde fesih etmiştir.
Evliliğin kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden olduğu tartışmasızdır. Ancak, davacı boşandıktan yaklaşık 5 ay sonra eski eşiyle evlenmiştir. Sözleşmeyi fesh ederek kıdem tazminatını evliliğini gerekçe yaparak yasanın koruduğu himayeden yararlanmak istemiştir. Dinlenen tanık ifadeleri, maddi olgular önünde inandırıcılığı kabul edilemez. Davacı boşanma davasında eşinin kendisini aldattığından söz etmiş davalı karşı çıkmamıştır. Bu davada iş şartlarını gerekçe göstermiştir. Davacı çelişkili davranmıştır. Dürüstlük kuralına aykırı hakaret etmiştir.
Yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 24.06.2013 tarihli ve 2011/20789 E., 2013/19362 K. sayılı kararı
“MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
- A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait iş yerinde davalı işyerinde finans bölümü nakit para sormulusu olarak çalışırken, iş yerine iki ay öncesinden 2007 Ağustos ayında evlilik nedeniyle işi bırakacağını bildirdiğini ancak evlenmekten vazgeçtiğini ve bu durumu iş yerine bildirdiğini, genel müdürün talebiyle izine çıktığını bir daha da işe çağrılmadığını, işyerini aradığında 2009 yılı Ağustos ayı itibariyle işine son verildiğini öğrendiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı istemiştir.
- B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 11.06.2009 tarihinde evleneceğini söyleyerek istifa dilekçesi verdiğini ve dilekçe gereği gereken prosedürün işlediğini bu nedenlerle kıdem ihbar tazminatı koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
- C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının dilekçesinde işten ayrılmasının evlilik şartına bağlı olduğu, ancak evliliğin gerçekleşmediği, şartlı istifa dilekçesinin sonradan evliliğin gerçekleşmemesi nedeniyle geçersiz olacağı bir yana istifanın geçerliliği kabul edilemeyeceği gibi istifa ettiği kabul edilse bile istifa tarihinden fesih tarihine kadar devam eden çalışmanın devam etmesi hali nedeniyle de sözleşmenin istifa ile sonlandığının kabul edilemeyeceği, sözleşmenin tazminatsız feshini gerektirir başkaca sebepler de davalı tarafça kanıtlanamadığı davacının kıdem ihbar tazminatlarına hak kazandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
- D) Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
- E) Gerekçe:
İş sözleşmesinin kadın işçi tarafından evlilik sebebiyle feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem tazminatı hakkının doğup doğmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, bayan işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedebileceği hükme bağlanmıştır. Kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkı, evlilik tarihinden itibaren başlar. Bu hak, sadece bayan eşe tanınmış olup, resmi evlilik işleminin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır.
Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanması da olanaksızdır. Yine evlilik öncesi çeşitli işlemlerin yapılmasının işe devamsızlık noktasında geçerli mazereti oluşturup oluşturmayacağı her bir olay yönünden değerlendirilmelidir.
Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez. Aynı zamanda işçinin işverene ihbar öneli tanıması zorunluluğu da bulunmamaktadır.
Kadın işçinin, iş sözleşmesini evlilik nedenine dayalı olarak feshine rağmen başka bir işte çalışmaya başlamasının yasal hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı her bir somut olay yönünden ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkı tanınmıştır. Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir.
Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir işyerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı 11/06/2009 tarihinde yazıp imzaladığı dilekçesi ile “14/08/2009 itibariyle evlilik nedeniyle ayrılmak durumdayım” diyerek iş akdini feshetmiş olup yukarıdaki ilke kararı ve Yasaya göre davacının kıdem tazminatını gerektirir fesih hakkı resmi evlilik işlemi ile doğacağından ve davacı henüz resmi evlilik işlemi gerçekleşmeden iş sözleşmesini verdiği dilekçe ile sona erdirdiğinden kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacı istemlerinin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
- F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
İŞ SÖZLEŞMESİNİN EVLİLİK NEDENİYLE FESHİ ANKARA İŞ AVUKATI SEÇİMİ
İş hukuku ile ilgili mevzuat ve Avukatlık Kanunu veya başka herhangi bir mevzuatta ‘ankara iş avukatı” adı altında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ankara iş avukatı, İş Sözleşmesinin Evlilik Nedeniyle Feshi durumunda işçi alacakları ve iş hukuku ile ilgili davalarda ve işlemlerinde uzmanlaşmış veya çalışmalarını bu alanlara yoğunlaştırmış bir avukatı ifade eder.
Ankara iş avukatının en tecrübelileri ile çetrefilli olayları kısa zamanda çözen uzmanları Akademik Hukuk & Danışmanlık kadrosunda bulunmaktadır. En iyi işçi hakları avukatı bilgileri için İletişim Bilgilerimiz’e tıklayarak bizi arayabilirsiniz. Bununla birlikte ofise gelmeden İş Sözleşmesinin Evlilik Nedeniyle Feshi konusunda ankara iş avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.
Kaynak:
- https://www.mevzuat.gov.tr/
- https://karararama.yargitay.gov.tr/
- ÇİL, ŞAHİN; Yargıtay İlke Kararları ; Ankara 2015
- KILIÇOĞLU, MUSTAFA / KILIÇOĞLU ADA, İLAYDA; Şerhli İş Kanunu Yorumu ve Yargıtay Uygulaması; Ankara 2016