Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, sigortalı olarak ilk çalışmaya başlanan tarihin belirlenmesi amacıyla açılan bir davadır ve hizmet tespit davasının bir alt türü olarak değerlendirilebilir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, kişinin Sosyal Güvenlik kurumuna (SGK) bildirilmeden çalıştığı sürelerin veya eksik bildirilen günlerin tespitini amaçlar.
İçindekiler
- Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası
- Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası Dilekçe Örneği
- Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Dava Usulleri Nelerdir?
- Sigortalılık Başlangıç Tespiti Davasında Hak Düşürücü Süre
- Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası ile İlgili Yargıtay Kararı
- Ankara İş Avukatı Akademik Hukuk & Danışmanlıkta
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçilerin sigortalılık süresi ve emeklilik hakları açısından büyük önem taşıyan bir hukuki süreçtir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin sigortalı çalışmaya başladığı tarihin doğru bir şekilde belirlenmesini sağlamak amacıyla açılır. Özellikle, işçinin çalışmaya başladığı tarih ile işverenin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) yaptığı sigortalı bildirim tarihinin birbirinden farklı olduğu durumlarda bu dava açılır. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin fiili çalışma süresinin doğru bir şekilde tespit edilmesine yönelik talepler içerir ve bu dava genellikle hizmet tespit davasıyla ilişkilendirilir.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davasının Amacı
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, bir işçinin sigorta giriş bildirgesinde belirtilen tarihin gerçekte çalışmaya başladığı tarihle uyuşmadığı durumlarda açılan bir davadır. Kısaca, işçi, fiili olarak daha önce çalışmaya başlamış olmasına rağmen SGK’ya daha geç bildirildiğini iddia eder ve bu durumu düzeltebilmek için sigortalılık başlangıcının tespiti davası yoluna başvurur. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası ile işçi, emeklilik süresini kısaltmayı ve daha erken emekli olabilmeyi hedefler. Çünkü sigortalılık başlangıç tarihi, emeklilik için gerekli olan prim gün sayısı ve yaş kriterlerinin hesaplanmasında önemli bir rol oynar.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin çalışma hayatına fiili olarak daha önce başladığını ve bu durumun SGK kayıtlarına doğru şekilde yansıtılmadığını iddia ettiği bir süreçtir. Bu nedenle işçi, sigortalılık başlangıcının tespiti için yargı yoluna başvurur ve yetkili mahkemeden bu tarihin düzeltilmesini talep eder.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davasının Yasal Dayanağı
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası türünün yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, işverenler işçilerin sigortalı olarak çalıştığı süreleri SGK’ya bildirmekle yükümlüdür. Ancak bazı durumlarda işverenler, işçinin çalışmaya başladığı tarihte bu bildirimi yapmayabilir. İşte bu gibi durumlarda, işçi sigortalılık başlangıcının tespiti davası açarak sigortasız çalıştığı sürelerin tespitini talep eder.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin haklarının korunması açısından büyük önem taşır. Yasa gereği, sigortaya bildirim yapılmayan veya eksik bildirilen süreler, iş mahkemesine başvurularak düzeltilebilir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası sonucunda, mahkeme kararıyla tespit edilen sigortalılık süresi ve prim gün sayısı dikkate alınarak, işçinin sosyal güvenlik hakları güncellenir.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davasının Açılma Süreci
Bir işçi, sigortalılık başlangıcının yanlış bildirilmiş olduğunu düşündüğünde sigortalılık başlangıcının tespiti davası açma hakkına sahiptir. Bu dava, işçinin sigortasız olarak çalıştığı sürelerin tespit edilmesi ve sigortalılık süresinin başlangıç tarihinin düzeltilmesi amacıyla açılır. İş mahkemelerinde görülen bu davalarda, işçinin fiili olarak çalıştığı süreyi ispatlaması gerekir.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin sigortasız olarak çalıştırıldığı dönemin kanıtlanmasına dayanır. Bu nedenle, işçi sigortalılık başlangıcının tespiti davasında tanık beyanları, işyeri kayıtları, maaş bordroları, iş sözleşmeleri gibi deliller sunmalıdır. Bu deliller, işçinin fiili olarak çalıştığını ve sigortalı gösterilmesi gereken tarihin yanlış bildirildiğini ispatlamak için kullanılır.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davasında İspat Yükümlülüğü
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası açıldığında, işçi sigortasız çalıştığı dönemi ispatlamak zorundadır. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin fiili çalışmasının kanıtlanması büyük önem taşır. İşçi, çalıştığı dönemi tanık beyanları, işyeri belgeleri ve diğer yazılı delillerle ispat etmelidir. Örneğin, işçinin maaş bordroları, işyeri giriş çıkış kayıtları veya tanık ifadeleri, sigortalılık başlangıcının doğru bir şekilde tespit edilmesine yardımcı olabilir.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, hizmet tespit davası ile benzerlik gösterse de, sigortalılık başlangıcının tespiti davası türü daha çok sigortalı olarak ilk çalışmaya başlanılan tarihin düzeltilmesine yöneliktir. Yani, sigortalılık başlangıcının doğru bir şekilde belirlenmesi amaçlanır. Sigorta başlangıç tarihi işçinin prim ödeme gün sayısının belirlenmesinde, emeklilik şartlarının hesaplanmasında kritik bir rol oynadığı için bu davalar işçiler açısından son derece önemlidir.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davasıyla Hizmet Tespiti Davasının Farkları
Her iki dava da sigorta ile ilgili uyuşmazlıkları çözmeye yöneliktir, ancak aralarındaki fark, talep edilen hususların niteliğinde yatmaktadır. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin sigortasız olarak çalıştığı sürelerin başlangıç tarihinin belirlenmesiyle ilgilidir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası ile işçi, sigortasız olarak çalışmaya başladığı tarihin SGK kayıtlarına doğru şekilde yansıtılmasını talep eder.
Hizmet tespiti davasında ise işçi, çalıştığı süre boyunca sigortalı gösterilmediğini iddia eder ve bu sürenin SGK kayıtlarına işlenmesini talep eder. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası genellikle işçinin işe başlamasının ardından sigorta girişinin geç yapılması durumunda açılırken, hizmet tespiti davası işçinin çalıştığı sürenin tamamen sigortasız gösterilmesi halinde açılır.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davasının Sonuçları
Bir işçi, sigortalılık başlangıcının tespiti davası açarak, sigorta primlerinin eksik yatırıldığı veya geç bildirildiği durumları düzeltebilir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davasının olumlu sonuçlanması durumunda, işçinin SGK kayıtları düzeltilir ve sigorta başlangıç tarihi geriye çekilir. Bu durum, işçinin emeklilik yaşı ve prim gün sayısının hesaplanmasında avantaj sağlar. Ayrıca, işçinin sigorta hakları düzeltilmiş olur ve ileride emeklilik süreciyle ilgili sorunlar yaşama ihtimali azalır.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçilerin sosyal güvenlik haklarını korumak için başvurdukları önemli bir yargı yoludur. Bu dava sonucunda işçi, daha önce çalışmış olduğu fakat sigortalı olarak gösterilmediği dönemleri resmi olarak tespit ettirebilir. Bu da emeklilik için gerekli olan sigortalılık süresinin ve prim gün sayısının doğru bir şekilde belirlenmesini sağlar.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin sigorta başlangıç tarihinin doğru belirlenmesi için açılan bir dava türüdür. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, sigortalı olarak çalışmaya başlamış ancak sigorta bildirimi yapılmamış veya geç yapılmış işçilerin haklarını koruma amacı taşır. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin fiili olarak çalıştığı dönemin doğru bir şekilde SGK kayıtlarına yansıtılmasını sağlar. Bu sayede işçi, sigortalı olarak çalıştığı sürelerin tamamını emeklilik ve diğer sosyal güvenlik hakları açısından kullanabilir.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası işçilerin sosyal güvenlik haklarını koruyan ve sigorta giriş bildirgesinde yapılan hataların düzeltilmesini sağlayan bir dava türüdür.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası Dilekçe Örneği
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, bir çalışanın sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihin doğru bir şekilde tespit edilmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarının düzeltilmesi amacıyla hazırlanan hukuki bir belgedir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, çalışanın işe başlama tarihi ile SGK’ya yapılan bildirimin farklı olduğu durumlarda hazırlanır ve mahkemeye sunulur. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, doğru bir şekilde hazırlanmazsa dava süreci uzayabilir veya işçinin hak kaybı yaşama riski doğabilir. Bu nedenle, sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği hazırlanırken hukuki detaylara ve dilekçede yer alması gereken unsurlara dikkat edilmelidir.
Eğer sigortalılık başlangıcı doğru bir şekilde tespit edilmezse işçi daha geç emekli olabilir veya sosyal güvenlik haklarından tam anlamıyla yararlanamayabilir. Bu nedenle, sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, işçinin haklarını koruyacak şekilde özenle hazırlanmalıdır.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası Dilekçe Örneği Nasıl Hazırlanır?
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, mahkemeye sunulacak bir dava dilekçesi olduğu için belirli hukuki unsurları içermelidir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, işçinin hangi tarihte işe başladığı, sigorta girişinin ne zaman yapıldığı, işçinin talep ettiği sigortalılık başlangıç tarihi gibi bilgiler net bir şekilde ifade edilmelidir. Ayrıca, sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği sunulacak deliller ve tanıklar da belirtilmelidir.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği hazırlarken dikkat edilmesi gereken temel unsurlar şunlardır:
- Dava Tarafları: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği işçi (davacı) ve işveren (davalı) net bir şekilde belirtilmelidir. Davanın muhatabı SGK olduğu için, davalı olarak işverenin yanı sıra SGK da gösterilmelidir.
- Davanın Konusu: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği hazırlanırken, davanın konusu açıkça ifade edilmelidir. Bu kısımda, işçinin sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarih ile SGK’ya yapılan bildirim tarihi arasındaki fark ve sigortalılık başlangıcının düzeltilmesi talebi açıklanmalıdır.
- Deliller: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, işçinin fiili olarak çalıştığı süreyi ispatlayacak deliller sunulmalıdır. Bu deliller arasında işyeri kayıtları, tanık beyanları, maaş bordroları, iş sözleşmeleri gibi belgeler yer alabilir.
- Tanıklar: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği hazırlanırken, işçinin çalıştığı süreyi doğrulayacak tanıkların isimleri ve kimlik bilgileri de dilekçede belirtilmelidir.
- Sonuç ve Talep: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği sonuç kısmında, işçinin sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihin tespit edilmesi ve SGK kayıtlarının bu doğrultuda düzeltilmesi talep edilmelidir.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası Dilekçe Örneği İçin Gerekli Belgeler
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği hazırlanırken belirli belgelerin de mahkemeye sunulması gerekmektedir. Bu belgeler, işçinin sigortalı olarak çalıştığı dönemi kanıtlamak ve dava sürecini desteklemek için önemlidir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği sunulması gereken belgeler şunlar olabilir:
- İş Sözleşmesi: İşçinin işvereni ile yaptığı sözleşme, çalışmaya başladığı tarihi kanıtlayan önemli bir belgedir.
- Maaş Bordroları: İşçinin fiili olarak çalıştığını gösteren maaş bordroları da delil olarak sunulabilir.
- Tanık Beyanları: İşyerinde çalışan diğer işçiler veya işyerindeki yetkililerin tanıklıkları, işçinin sigortalılık başlangıcını ispatlayabilir.
- İşyeri Kayıtları: İşyerine giriş-çıkış kayıtları, işçinin fiili çalışma tarihini kanıtlayacak belgeler arasında yer alabilir.
Bu belgeler, sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği içinde sunulacak delillerdir ve mahkemenin karar vermesi açısından büyük önem taşır.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası Dilekçe Örneği Hazırlanırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği hazırlarken dikkat edilmesi gereken bazı hukuki ve teknik hususlar vardır. Bu hususlar, dilekçenin doğru ve eksiksiz bir şekilde hazırlanmasını sağlar. Aksi takdirde, dilekçedeki eksiklikler nedeniyle dava reddedilebilir veya işçinin hak kaybı yaşamasına neden olabilir.
- Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği Kapsamlı Olması: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, işçinin taleplerini açıkça ve net bir şekilde ifade etmelidir. Davanın konusu, deliller ve talepler dilekçede ayrıntılı bir şekilde yer almalıdır.
- Hukuki Dayanakların Doğru Belirtilmesi: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, sigortalılık başlangıcının tespiti davasının dayandığı yasal hükümler belirtilmelidir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ilgili maddeleri, dava dilekçesinde açıkça ifade edilmelidir.
- Delillerin Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası Dilekçe Örneği Yer Alması: İşçinin çalıştığı dönemi ispatlayacak deliller, sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği içinde mutlaka belirtilmelidir. Delillerin eksik veya yetersiz olması durumunda dava süreci uzayabilir veya olumsuz sonuçlanabilir.
- Tanıkların Belirtilmesi: Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneğinde tanıkların isimleri ve kimlik bilgileri yer almalıdır. Tanıklar, işçinin fiili olarak çalıştığını ve sigorta girişinin doğru yapılmadığını ispatlayacak en önemli unsurlar arasındadır.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası Dilekçe Örneği ile İlgili Sonuç
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, işçinin sosyal güvenlik haklarını korumak amacıyla açtığı davada önemli bir rol oynar. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneğinin doğru bir şekilde hazırlanması, dava sürecinin olumlu sonuçlanması açısından kritiktir. İşçinin sigorta giriş bildirgesinde yapılan hataların düzeltilmesi, doğru bir dilekçe ile mümkündür. Bu nedenle, sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği hazırlanırken hukuki bilgi ve deneyim sahibi bir avukatla çalışmak faydalı olacaktır.
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası dilekçe örneği, işçinin sosyal güvenlik haklarının korunması ve sigorta girişinin doğru bir şekilde yapılması için hazırlanan önemli bir belgedir.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Dava Usulleri Nelerdir?
Sigortalılık başlangıcının tespiti davalarında izlenmesi gereken usul ve esaslar, çalışanın sosyal güvenlik haklarını korumak ve doğru sigorta girişinin yapılmasını sağlamak amacıyla belirlenmiş bir dizi prosedürü içerir. İşçilerin sigorta girişlerinin zamanında ve doğru şekilde yapılması, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından takip edilmekte ve denetlenmektedir. Ancak bazı durumlarda işverenler, işçileri sigortasız çalıştırmakta veya sigortalılık başlangıcını geç bildirmektedir. Bu gibi durumlarda, işçilerin haklarını korumak için başvurabilecekleri birkaç yol bulunmaktadır.
Sosyal sigorta hakları, işçinin işe başlamasıyla birlikte doğar ve işverenin işçiyi SGK’ya bildirmesi gerekir. İşçinin işe başlamasıyla birlikte SGK’ya bildirilmemesi veya sigortalılık başlangıcının yanlış tarihte yapılması durumunda, işçi bu haklarını aramak zorundadır. İşçiler, haklarını arayabilmek ve sigorta girişinin doğru yapılmasını sağlamak için üç farklı yönteme başvurabilirler. Bunlar:
- Fiilen Tespit
- Kayden Tespit
- Mahkeme İlamı ile Tespit
Fiilen Tespit
Fiilen tespit, işyerinde yapılan denetimler sonucunda sigortasız çalışan işçilerin tespit edilmesi ve sigorta girişinin yapılmadığının resmi tutanağa geçirilmesi yöntemidir. SGK müfettişleri tarafından işyerinde yapılan denetimlerde, sigortasız çalışan işçiler fiilen görülür ve sigortaya bildirilmesi gereken tarihin tespiti yapılır. Fiilen tespit, işyerinde bulunan işçilerin sigortasız olarak çalıştıklarının tespit edilmesi ve resmi kayıtlara geçirilmesi anlamına gelir.
Ancak bu usul, yalnızca denetim sırasında işyerinde bulunan işçiler için geçerlidir. Denetim esnasında işyerinde bulunmayan işçiler veya işten ayrılmış olanlar için fiilen tespit mümkün olmaz. Fiilen tespit işlemi tamamlandığında, sigorta başlangıcı için başka bir tespit yöntemi kullanılmasına gerek kalmaz.
Kayden Tespit
Kayden tespit, işyerinde çalışmış ancak fiilen tespit edilememiş işçiler için uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntem, işyeri kayıtlarının ve belgelerinin incelenmesiyle yapılır. Fiilen tespit edilemeyen işçilerin sigorta girişleri, işverenin işyeri belgeleri ve kayıtları üzerinden kontrol edilerek kaydedilir.
Kayden tespit, özellikle geçmiş dönemlerde sigortasız çalıştırılan işçilerin sigortalılık haklarını korumak amacıyla kullanılır. İşyerinde tutulan bordrolar, maaş ödeme belgeleri, işyeri defterleri gibi kayıtlar incelenerek, işçinin çalıştığı sürelerin tespiti yapılır. Bu yöntem, denetim sırasında işyerinde bulunmayan işçilerin sigortalılık başlangıcını tespit etmenin bir yoludur.
Mahkeme İlamı ile Tespit
Fiilen veya kayden tespit edilemeyen sigortalılık başlangıç süreleri için, işçiler mahkeme ilamı yoluna başvurabilirler. Bu durumda, işçi iş mahkemesine başvurarak sigortalılık başlangıcının tespiti için dava açar. Mahkeme, işçinin fiilen çalışmaya başladığı tarihin belirlenmesi ve bu tarihin SGK kayıtlarına geçirilmesi için delilleri inceler ve bir karara varır.
Mahkeme ilamı ile tespit yöntemi, işçinin fiili çalışma süresinin ispatlanması için tanık beyanları, işyeri belgeleri ve diğer delillerin sunulmasını gerektirir. Bu süreçte, işverenin beyanları da dikkate alınabilir, ancak işçi haklarını korumak için yeterli delil sunulduğunda mahkeme işçinin lehine karar verebilir. İş mahkemesi kararıyla sigortalılık başlangıcı doğru tarihe çekilebilir ve SGK kayıtları buna göre güncellenir.
Her hukuki süreçte olduğu gibi, sigortalılık başlangıcının tespiti davalarında da belirli usul ve esaslar izlenmelidir. İşçilerin sigortalı olarak çalışmaları, sosyal güvenlik haklarına erişimlerini sağlar ve emeklilik, sağlık hizmetleri gibi birçok konuda haklarını güvence altına alır. İşverenlerin işçilerini sigortasız çalıştırmaları veya sigorta girişini geç yapmaları durumunda, işçilerin bu haklarını aramak için başvurabilecekleri üç farklı yöntem bulunmaktadır: fiilen tespit, kayden tespit ve mahkeme ilamı ile tespit.
Fiilen tespit, denetim sırasında işyerinde sigortasız çalıştığı tespit edilen işçiler için geçerli bir yöntemdir. Ancak denetim sırasında işyerinde bulunmayan işçiler için kayden tespit ya da mahkeme yoluyla tespit gerekebilir. Kayden tespit, işyeri kayıtları üzerinden yapılan bir incelemeyle işçinin çalıştığı sürenin belirlenmesini sağlar. Eğer bu iki yöntemle sigortalılık tespit edilemiyorsa, işçiler mahkeme ilamı ile sigortalılık başlangıçlarının tespit edilmesini talep edebilirler.
Bu süreçlerde, işçilerin haklarını doğru bir şekilde arayabilmesi için hukuki destek almaları ve doğru delilleri sunmaları büyük önem taşır. Sigortalılık başlangıcının tespiti, işçinin emeklilik ve sosyal güvenlik haklarının korunması açısından kritik bir süreçtir ve bu nedenle bu tür davalarda hukuki danışmanlık almak işçilerin lehine olacaktır.
Sigortalılık Başlangıç Tespiti Davasında Hak Düşürücü Süre
Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası, çalışanın SGK’ya bildirilen işe giriş tarihinin yanlış veya eksik olduğunu öne sürdüğü durumlarda açılan bir davadır. Bu dava, işçinin sigortaya yanlış bir tarihte bildirilmesinden kaynaklanan hak kayıplarını telafi etmek amacıyla açılır.
Hizmet tespit davası için hizmet süresinin bitiminden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu, sigortalı olarak çalıştığı dönemde SGK’ya bildirilmeyen hizmetlerin tespiti için çalışanların belirli bir süre içinde dava açması gerektiği anlamına gelir. Ancak sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası için kanunda herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Bunun nedeni, sigortalılık başlangıcının zaten SGK’ya yapılmış bir bildirime dayalı olmasıdır.
Bu davada, çalışanın sigorta kaydının yapılmış olduğu, ancak işe başlamış olduğu tarihin hatalı bildirildiği iddia edilmektedir. Dolayısıyla, bu durumda bir bildirimsizlik sorunu bulunmadığı için hak düşürücü süre uygulanmaz. Yani, sigorta giriş bildirimi yapılmış olduğu sürece, işçi bu davayı açmak için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreyle sınırlı değildir. İşçi, sigorta girişinin doğru yapılmadığını fark ettiğinde herhangi bir zamanda bu davayı açabilir.
Hizmet tespit davası ile sigortalılık başlangıç tespiti davası arasında süre bakımından önemli bir fark bulunmaktadır. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası, işçinin haklarını her zaman savunabileceği bir dava türüdür.
Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası ile İlgili Yargıtay Kararı
“Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının Alman Sosyal Güvenlik rejimine giriş tarihi olan 18 yaşını ikmal ettiği tarihin, Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edildiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma işlemini yaptığını ve tahakkuk ettirilen borç bedelini davalı Kuruma ödediğini, 04.03.2014 tarihli dilekçesi ile yaşlılık aylığı talebinde bulunduğunu, ancak Kurumca ilk işe giriş tarihi 10.07.1998 olarak kabul edildiğinden aylık talebinin reddedildiğini,
Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4. maddesi uyarınca Kurum işleminin hatalı olduğunu, müvekkilinin Almanya hizmet başlangıç tarihinin Türkiye’de de hizmet başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek davacının 18 yaşını ikmal ettiği 01.01.1989 tarihinin 506 sayılı Kanunun 108. maddesinde aranan Türkiye sigorta başlangıcı olarak kabul edildiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili 3201 Sayılı Kanuna göre borçlanılmak sureti ile iç mevzuata göre Türkiye’de geçmiş gibi kabul edilen bir hizmetin sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında değerlendirilerek hizmet başlangıç tarihinin ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilmesinin 3201 sayılı Kanunun sigortalılık süresinin başlangıcının tespitine ilişkin hükmüne aykırı olduğunu, davacının Türkiye’de sigortalı hizmeti bulunmadığından sözleşmeli ülkede (Almanya) ilk defa çalışmaya başladığı 01.01.1989 tarihinin ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilmesine imkan bulunmadığını ileri sürerek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4 maddesine göre bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce Alman Rant sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant sigortasına giriş tarihinin Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğinin düzenlendiği, dosyaya sunulan Alman sigorta merciinin hizmet cetveline göre davacının 22.08.1988 tarihinde Almanya’da fiilen çalışmaya başladığı, bu durumda sözleşmenin 29/4 maddesi uyarınca davacının 18 yaşını ikmal ettiği 01.01.1989 tarihinin Türkiye sigorta başlangıç tarihi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece davacının sigortalılık statüsünün uyuşmazlık konusu teşkil etmediği, kaldı ki davacının sigortalılık durumunu gösteren belgenin de dosya içerisinde bulunduğu, zaten Kurumunda kendi nezdinde bulunan belgelerden davacının sigortalılık statüsünü belirleyebileceği, öte yandan benzer davalarda verilen benzer kararların Yargıtay ilgili dairesince onanarak kesinleştiği, davacının sigortalılık statüsünün tespitine ilişkin bir talebi de bulunmadığına göre talepten fazlasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı Kurum vekilince temyize getirilmiştir…
Ne var ki Almanya ile imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nde, yurt dışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi ve hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği diğer bir ifade ile 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanılan sürelerin 5510 sayılı Kanun’un 4/1. maddesinin hangi bendi kapsamında değerlendirileceği konusunda düzenleyici ve açık bir hüküm yer almamaktadır.
Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için sözleşme dışındaki mevzuatın irdelenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un “Başvurulacak kuruluşlar” başlıklı 3. maddesi,
“1)Halen yurt dışında bulunanlar;
a)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye`de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye`de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna,
c)Ev kadınları Bağ-Kur`a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
2)Türkiye`ye döndükten sonra yurt dışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler;
a)Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b)Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
c)Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
d)Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna,
Ev kadınları Bağ-Kur`a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
3)Hak sahiplerinin borçlanması, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklinde düzenlenmiş iken,
5754 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
“Madde 3 – (Değişik: 17/4/2008-5754/79 md.)…
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.
Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.11.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, davacının yurtdışı hizmet başlangıç tarihinin (18 yaşını ikmal ettiği tarihin) Türkiye’de hizmet başlangıç tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Yargıtay Yüksek 10. Hukuk Dairesi, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin hangi yasa kapsamında kabul edileceği konusunda eksik inceleme gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.
Oysa dosya içindeki belgelerden davacının son olarak 5510 sayılı Kanununun 4/1-a maddesi kapsamında çalışmasının olduğu, bu çalışmasından sonra borçlanma talebinde bulunduğu ve borçlanmasının 5510 sayılı Kanununun 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu’nun, Yargıtay Yüksek 10. Hukuk Dairesi’nin bozma kararı doğrultusundaki bozma kararına katılamıyorum.”
Ankara İş Avukatı Akademik Hukuk & Danışmanlıkta
Sigortalılık başlangıcının tespiti davası konusunda uzman bir Ankara İş Avukatından destek almak, doğru ve hukuki açıdan sağlam bir konumda olmanıza yardımcı olabilir.
Konusunda uzman Ankara İş Avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.