Disiplin SoruşturmasıÜNİVERSİTEDE MOBBİNG

Üniversitede mobbing yükseköğretim kurumlarında çalışan akademisyenler ve diğer görevliler arasında meydana gelen psikolojik şiddet olarak tanımlanabilir. Akademide mobbing davalarının gerekçesi genellikle kadro, ünvan ve akademik çalışmalarla ilgili ortaya çıkan husumetli tavırlar neticesinde açılmaktadır. Bu makalemizde mobbing tanımının akabinde özellikle üniversitede mobbing hususuna, akademide mobbing olarak görülen durumlara ve mobbing cezalarına değinilecektir. Mobbing cezaları çeşitli hukuk alanlarında karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan akademide mobbing açıklandıktan sonra farklı yargı mercileri dosyalarına konu olan mobbing cezaları açıklanacaktır.

MOBBİNG NEDİR?

MOBBİNG NEDİR?

Günümüz dünyasında rekabetin de artmasıyla mobbing kavramıyla sık sık karşılaşılmaktadır. Mobbing kavramını iş hayatıyla birleştiren Dr. Heinz Leyman’a göre; Bir veya birkaç kişi tarafından, bir diğer kişiye yönelik, sistematik bir biçimde, düşmanca ve ahlak dışı bir iletişim yöneltilmesi şeklinde ortaya çıkan bir çeşit psikolojik terördür.

Yaygın tanıma göre ise mobbing, belirli bir süre sistematik şekilde çalışana yönelik gerçekleştirilen; kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine ve ruh sağlıklarına zarar veren, bireylerin sosyal ve iş hayatlarını çekilmez hale getiren kasıtlı biçimde yapılan olumsuz davranışlar bütünüdür. Mobbing kavramının artan trendi mobbingle başa çıkılması adına çeşitli araştırmalara yapılmasına neden olmuştur. İlgili araştırmalardaki bulgular, kurumda yabancılaşmaya, yalnızlaşmaya yol açan şiddetin; insan ilişkilerini, işyerinde birliği, verimliliği tahrip ettiğini göstermektedir. Bu tahribat ise mobbing cezasını doğurmaktadır.

Bu bağlamda Mobbing Genelgesinin 4.maddesine göre kurulan Alo 170 hattı önemli bir işleve sahiptir. 19.03.2011 tarihinden beri mobbing şikayetlerini almaktadır. Hatta gelen şikayetler incelendiğinde kamu sektöründen en fazla başvuru yapılan kurumlar arasında Üniversitelerin 3.sırada olduğu görülmüştür. Bu durum özgür düşüncenin ve bilimin merkezi olması gereken üniversitelerin geldiği durumu üzücü şekilde ortaya koymaktadır. Konu ile ilgili literatürdeki Üniversitede Mobbingle Mücadele başlıklı makaleyi okuyabilirsiniz.

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG NEDİR?

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG NEDİR?

Akademide mobbing, oldukça yaygındır. Akademik ortamda eğitim seviyesinin yüksek olması akademide mobbingin daha az yaşanması gerektiği beklentisini oluştursa da durum maalesef öyle değil. Kurum içi hiyerarşik yapılanma, ideolojik farklılıklar, bireysel hedefler, kişisel başarı kriterleri, idare ve çalışanlar arasındaki güvensizlik, kadroların sınırlılığı, iş güvencesi riskinin yüksek olması, çalışanların egolarının yüksek olması, tahammülsüzlük gibi nedenlerle üniversitede mobbing sık sık karşılaşılır hale gelmiştir. Üniversitede mobbing, örgütsel yapıyı zedelemekte, kurumsal barışı tehdit etmektedir.

Üniversitede mobbing kişinin akademik çalışmalarına yönelik olabileceği gibi sosyal yaşamına yönelik de olabilmektedir. Kurum içindeki sosyal ortamdan uzaklaştırma, yalnızlaştırma gibi fiiller sosyal yaşamı etkilerken; istenilen derslerin verilmemesi, kurum içi bilimsel faaliyetlere katılımını engellemek, motivasyon düşüklüğü sebebiyle verimsizlik yaşamasına neden olmak da akademik yaşamı etkilemektedir. Üniversitede mobbing bakımından en sık görülen fiiller arasında akademik çalışmalarıyla ilgili gerçeğe aykırı ihlal iddialarında bulunmak ve hakkında haksız yere soruşturma başlatmak sayılabilir.

Önemle belirtmek gerekir ki, üniversiteler bilim ve teknolojinin, özgür düşüncenin, sağlıklı bir sosyal ortamın merkezidir. Üniversitelerde mobbing sorununun çözümü demokratik ortamda özgürleşmeye ve bilimin gelişmesine de katkı sağlayacaktır.

AKADEMİDE MOBBİNG TÜRLERİ NELERDİR?

AKADEMİDE MOBBİNG TÜRLERİ NELERDİR?

Üniversitede mobbingin 3 türü bulunmaktadır.:

  1. Dikey mobbing, ast ile üst arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Astın üstüne uyguladığı mobbingdir. Amirin yetkisi astlar tarafından çekilemez hale geldiğinde ortaya çıkar. Genellikle bir grup çalışan tarafından üste karşı gerçekleştirilir. İş birliği yapmama, amirin emrine direnme, dedikodu gibi eylemler dikey mobbingi oluşturur.
  2. Yatay mobbing ise ast-üst ilişkisine dayanmaksızın eşit kıdemde çalışanlar arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Eşit şartlar altında çalışan personelin kişisel husumetleri yahut rekabetleri, hoşnutsuzlukları nedenleriyle akademide mobbing oluşmaktadır. Çalışanların birbirine düşmanlık beslemesi, kasten güçlük çıkarması, eziyet etmesi yatay mobbing için örnek olabilir. Bu durum kurum içi barışı zedelemektedir.
  3. Düşey mobbing, üstün asta uyguladığı mobbingdir. Burada amir kurum içi hiyerarşiden güç almaktadır. Amir otoritesinin farkına varılması amacıyla yahut gücünü göstermek için mevcut konumunu kullanarak astına yönelik bezdirici eylemlerde bulunabilmektedir. Bu durum akademide mobbing türleri arasında en sık karşılaşılandır.

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG UNSURLARI NELERDİR?

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG UNSURLARI NELERDİR?

Anayasa Mahkemesi, psikolojik tacizi, iş yerlerinde çalışanlara yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, dışlama pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan, mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine ve özellikle ruh sağlıklarına zarar veren, bireylerin yaşamlarına etkisi bakımından çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşan, kasıtlı biçimdeki olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanmış olup bu nitelikteki eylem, işlem ya da ihmallerin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını zedeleyeceğini ifade etmiştir.

Yargıtay mobbingi kararlarında şu şekilde tanımlamıştır:

Türk Hukukunda psikolojik taciz (mobbing); işyerinde çalışanlara, diğer çalışanlar veya işverenler tarafından sistematik biçimde uygulanan, tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışlar olarak ifade edilmiştir. Psikolojik tacizin en bariz örnekleri, kendini göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleştiri, çalışan iş ortamında yokmuş gibi davranmak, iletişimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoş olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesi, ağır işler verilmesi ve fiziksel şiddet tehdidi sayılabilir.

Görüleceği üzere her olumsuz davranış üniversitede mobbing oluşturmaz; tek seferlik çatışma, şiddet, küfür içeren davranışlar akademide mobbing oluşturmayacaktır. Bahsi geçen tanımlardan anlaşılacağı gibi üniversitede mobbingin gerçekleşmesi için söz konusu eylemler;

  • Belirli bir süreci kapsamalı
  • Sistematik olmalı
  • Kasıtlı olarak ve yıldırma, pasifize etme ve işten uzaklaştırma amacını taşımalı
  • Bireylerin çalışma ve sosyal hayatını çekilmez hale getirecek, elem ve üzüntüye sebep olacak şekilde gerçekleşmelidir.

Bu unsurlardan biri ya da birkaçının varlığı yetmemekte hepsinin bir arada bulunması gerekmektedir.

  1. Belirli bir süre devam etmeli, sistematik ve kasıtlı olmalı: Açıklandığı üzere akademide mobbing varlığını kabul edebilmek için söz konusu eylemlerin belirli bir süre devam etmesi ve sistematik olması gerekir. Tek seferlik veya nadiren gerçekleşen belli aralıklarla sık sık tekrarlanmayan ara sıra meydana gelmiş birkaç kaba veya etik dışı davranış fiilli üniversitede mobbing oluşturmayacaktır. Bu unsurlar akademide mobbing eylemini diğer olumsuz davranışlardan ayıran en temel özelliklerdir. Örneğin; çatışma, şiddet, kabalık, görüş ayrılıkları, olası bir hatada aşırı tepki verme, aşağılayıcı davranmak gibi davranışlar tek başına akademide mobbing eylemini gerçekleştirmiş sayılmaz. Bu fiiller mobbingden tamamen ayrıksı da değildir. Örneğin her çatışma mobbing olmadığı gibi, her mobbing de çatışma içermez. Nitekim bazen tek başına şiddet veya psikolojik taciz olarak kabul edilemeyecek davranışlar sistematik bir şekilde uygulandığında bu sonucu doğurabilir. Bazen de mobbing süreci içerisinde örnek verilen davranışlar sistematik olarak uygulanmadığı için failin eylemleri mobbing sayılmayabilir.

Anlık gerçekleştirilen davranışların akademide mobbing oluşturmayacağı kabul edilmektedir. Bu çerçevede mobbing ancak sistematik davranışlardan oluşan bir süreçtir.

Yargıtay’a göre kişilik haklarının zedelenmesine yol açan her fiil akademik mobbing anlamına gelmemektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/2473 Esas 2014/2959 Karar sayılı 04.02.2014 tarihinde verdiği kararda “Ancak mahkeme kararında davacı işçinin mobbing (psikolojik taciz) eylemine de maruz kaldığı belirtilmişse de işçi üzerinde sürekli bir baskı kurulmuş değildir. Olay işçinin işyerinden çıkışına izin verilmemesi ve çantasının aranmak istenmesi ve bu arada güvenlik görevlisinin fiili saldırısından ibarettir. İşyerinde kısa bir süre çalışmış olan işçiyi feshe zorlama yapılmış değildir ve zaman içinde sistematik bir hal alan psikolojik baskı ve bezdirme şeklinde gerçekleşmemiştir. Bu itibarla manevi tazminat takdirinde mobbing (psikolojik taciz) değerlendirmesiyle sonuca gidilmesi yerinde değildir.” şeklindeki gerekçeyle hüküm kurmuştur.

Mobbing amaçları ve ortaya çıkma nedenleri bakımından öğretide şu hususlar sayılmaktadır: “Bireyi grup kuralını kabul etmeye zorlama, düşmanlıktan zevk alma, can sıkıntısı, ön yargıları pekiştirme, ayrıcalıklı hak sahibi olduğuna inanma, sahip olamadıklarının acısını çıkarma, bencillik, işçi için çalışma ortamını katlanılmaz bir duruma getirme, yıldırma ve kendi inisiyatifi ile işten ayrılmasını sağlama”. Mobbing, içerisinde birçok davranışı barındırmaktadır.

  1. Belirli amaçlarla hareket edilmelidir: Akademide mobbing konusu eylemin sistematik, sürekli ve kasıtlı olması yetmez. Aynı zamanda kişiyi yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırma gibi saiklerle hareket edilmelidir. Bu noktada hareketin amacı da doğru tespit edilmelidir. Çünkü mobbingde amaç iş ilişkisi içinde bulunulan bir kişiden kurtulmak, onu yıldırmak, işten ayrılmasını sağlamaktır. Kişiyi akademik yaşamdan dışlamak maksadıyla kasıtlı olarak yapılır.
  1. Bireylerin psikolojik durumunda elem ve üzüntüye sebep olmalıdır: Üniversitede mobbing’den bahsedebilmek için süreç içinde karşılaşılan fiillerin kişide psikolojik bir yıpranmaya, üzüntüye sebep olması aranmıştır. Akademide mobbing fiilleri sonucu birçok kişinin psikolojik tedavi için sağlık kuruluşlarına müracaat ettiği ve psikiyatrik ilaçlar kullandığı bilinmektedir. Kurum içinde baskı ve akademik gelecek kaygısı ile akademik çalışmalara devam edecek motivasyonun sağlanması oldukça zor bir durumdur.

Akademide mobbing’in oluşması için üzüntüye yol açması aranmış olsa da kişilik haklarının ağır şekilde ihlaline gerek yoktur. Bu durum Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2015/11958 esas 2016/15623 karar sayılı ve 31.05.2016 tarihli içtihat metninde “mobbingin varlığı için kişilik haklarının ağır şekilde ihlaline gerek yoktur. Kişilik haklarına yönelik bir haksızlığın varlığı yeterlidir” şeklinde gerekçeyle hüküm kurmuştur.

HANGİ FİİLLER ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG OLUŞTURUR?

HANGİ FİİLLER ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG OLUŞTURUR?

Üniversitede mobbing belirli bir süre sistematik şekilde çalışanı sosyal ve akademik hayatından bezdirmek amacıyla gerçekleştirilen fiillerdir. Psikolojik taciz davranışları, olumsuz ve istenmeyen davranışlar olmakla beraber hangi davranışların üniversitede mobbing oluşturduğuna dair net bir kıstas bulunmamaktadır. Düşünce, inanç, cinsiyet ayrımı gibi nedenlerle üniversitede mobbingle karşılaşılabilir. Çok çeşitli fiillerle üniversitede mobbing oluştuğu görülebilir.

Öğretide de genel olarak kabul edilen üniversitede mobbing fiilleri;

İş birliği yapmama, işleri zorlaştırma, faydalı bilgilerin saklanması, kariyerlerinin engellenmesi, projelerinin reddedilmesi, çalışan kurumda yokmuş gibi davranmak, dengi personelden ayrı işlem uygulamak, nitelikli iş verilmemesi, pozisyonuna uygun iş verilmemesi, hakkında asılsız konuşmalar yapılması, cinsel taciz, çalışanı akademik ve kurum içindeki sosyal yaşamında soyutlama, yalnızlaştırma, çalışma koşullarının elverişsiz hale getirilmesi, sürekli aynı işlerin tekrarlatılması, kişiyi kurum içinde çalışma arkadaşlarına karşı itibarsızlaştırma, akademik personel için mesai saatleri bakımından mevzuatta düzenleme bulunmamasına rağmen giriş-çıkış saatleri kontrol edilerek usulsüz ve eşitliğe aykırı işlem uygulanması, kişi hakkında haksız soruşturma başlatılması sayılabilir.

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG MAĞDURLARI NASIL ETKİLER?

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG MAĞDURLARI NASIL ETKİLER?

Yapılan araştırmalar üniversitede mobbing mağdurunun, buna maruz kalmayan kişiye göre daha şiddetli psikolojik rahatsızlıklarla karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Üniversitede mobbing, etkileri bakımından oldukça yıpratıcı olabilmekte ve mobbing cezasına konu olabilmektedir. Kişinin mesleki motivasyonunu zedelemekte, kendisine yönelik kuşkusunu arttırmaktadır, uyku bozuklukları, depresyon, panik atak, sosyal uyumsuzluk gibi ciddi psikolojik sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Anlaşılacağı üzere üniversitede mobbing kişinin hem sosyal hayatını hem akademik hayatını derinden etkilemektedir. Sosyal hayatında daha tahammülsüz biri haline gelmektedir. Akademik hayatında çalışma motivasyonu azalmakta dolayısıyla akademik çalışmalar konusunda verimi düşmektedir. Bu semptomların ortaya çıkışı mağdurun maruz kaldığı mobbingin davranışların süresi ve yoğunluğuna göre de değişiklik gösterecektir

Üniversitede mobbingin karşılaşılma sıklığı göz önüne alındığında hiç de azımsanmayacak oranlarla karşılaşılmaktadır. Halbuki üniversiteler bilimsel, teknolojik gelişmelerin kaynağı olmasının yanı sıra sosyal, düşünsel açıdan da önemli bir kurumdur.

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG DAVALARI

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG DAVALARI

Yukarıda bahsedilen akademide mobbing unsurları gerçekleşmişse mobbing davası açılabilir. Üniversitede mobbinge maruz kalan kişi çok çeşitli mobbing davaları açabilir.

  1. Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat mobbing davası:

Üniversitede mobbing nedeniyle manevi tazminat davası kişilik hakkı hukuk aykırı şekilde ihlal edilen kişinin elem ve üzüntüsünün giderilmesi amacıyla açılır.

Bahsi geçen mobbing eylemlerinin çoğu kişilik haklarını da ihlal eder niteliktedir. Diğer personelin yanında kişiyi küçük düşürme, sürekli sinkaflı konuşmalarda bulunmak, sürekli görev yerinin değiştirilmesi, çalışmaya elverişli olmayan ortamlarda çalışmaya zorlanılması gibi mobbing eylemleri kişilik haklarını ihlal etmektedir. Bu durum, kurum içindeki sosyal itibarı da zedelemektedir.

Üniversitede mobbingin unsurlarından biri de kişide elem ve üzüntüye sebep olmasıdır. Üniversitede mobbing sonucunda kurum içinde yalnızlaşmış, mesai arkadaşlarıyla arası bozulmuş, sosyal hayatında tahammülsüz hale gelmiş, ailesine yeterince vakit ayıramaz hale gelmiş, sevdiklerinin özel günlerinde onların yanında olamamış kişilerin hayatlarının belli bir aşamasında ciddi psikolojik sıkıntılar yaşadığını göz ardı etmemek gerekmektedir. Gerçekleştirilen tüm mobbing eylemleri sonucu ortaya çıkan manevi zararının da karşılanması gerekir. Üniversitede mobbing maddi zarardan çok psikolojik olarak yıpratan, kişiyi her bakımdan bezdiren, akademik ve sosyal hayatından uzaklaştıran eylemlerdir.

  1. Maddi tazminat davaları:

Üniversitede mobbing nedeniyle kişinin malvarlığında bir azalma oluşmuşsa bu azalmanın giderilmesi için maddi tazminat mobbing davası açılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca kişilik hakları hukuka aykırı biçimde ihlal edilen kişiler elbette ki maddi tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Haksız fiil nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunan kişi, maruz kaldığı zararın miktarını tam olarak ispat etmelidir.

Kişinin akademide mobbing neticesinde psikolojisi zarar görmüş ve psikolojik destek almış olabilir. Bu durumda sağlık giderleri maddi tazminat mobbing davalarına konu olabilir. Diğer yandan akademik motivasyonsuzluk nedeniyle yeterince çalışamamış olduğundan maddi kayıplar yaşamış olabilir.

Sıklıkla görülmektedir ki üniversitede mobbing mağduru olan kişilerin çoğu psikolojik destek almak üzere sağlık kuruluşlarına başvurmakta ve ağır psikiyatrik ilaçlar kullanmak zorunda kalmaktadır. Söz konusu mobbing eylemleri hayatın bir bölümünde meydana geliyor olsa da tüm hayatını etkileyecek sonuçları gelişmektedir.

  1. Ceza davaları:

Mobbing sürecini oluşturan davranışların ceza hukuku kapsamında değerlendirilebilmesi için ceza kanunları tarafından söz konusu davranışın suç olarak düzenlenmesi, suç unsurlarının ve cezalandırılabilirliğin oluşması gerekir.

Mobbing sürecinde gerçekleştirilen davranışlar, farklı suç tiplerinin oluşmasına neden olabilir: “İntihara Yönlendirme” (TCK m.84), “Kasten Yaralama” (TCK m.86), “İşkence” (TCK m.94), “Eziyet” (TCK m.96), “Cinsel Saldırı” (TCK m.102), “Cinsel Taciz” (TCK m.105), “Cebir” (TCK m.108), “Nefret ve Ayırımcılık” (TCK m.122), “Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma” (TCK m.123), “Hakaret” (TCK m.125), “Haberleşmenin Gizliliğini İhlal” (TCK m.132), “Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenilmesi ve Kayda Alınması” (TCK m.133), “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal” (TCK m.134), “Kişisel Verilerin Kaydedilmesi”, “Hukuka Aykırı Biçimde Ele Geçirme veya Yok Etme” (TCK m.135-140), “Teşhircilik” (TCK m.225), Müstehcenlik(TCK m.226), “Kötü Muamele” (TCK m.232), “Bilişim Alanındaki Suçlar” (TCK m.243-246).

Mobbingi oluşturan davranışların bir kısmının Türk Ceza Kanunu açısından suç teşkil ettiği de bir gerçektir. Üniversitede mobbing davranışlarının ceza boyutuna bakıldığında ise çok yönlü bir görünüş karşımız çıkmaktadır. Hakaret, cebir, kişinin huzur ve sükununu bozma, cinsel saldırı ve cinsel taciz, kasten yaralama, gibi birçok suç tipini gündeme getirir. Hatta yetkili kişilerin üniversitede mobbing karşısında hareketsiz kalması, engelleyici aktif harekette bulunmamaları bile ceza sorumluluğu gerektirir. Süreç içinde mobbing mağduru kişinin mobbing eylemlerinin sonucu olarak gelecek kaygısı ile karşı karşıya kalarak psikolojik bunalım içine girmesi intihar kararı almasına bile neden olabilir. Bu durumda TCK m.84 uygulama alanı bulacaktır.

Sayılan suç tipleri içinde en sık karşılaşılanlardan biri eziyet suçudur. Eziyet suçunda korunan hukuki yarar, kişinin maddi ve manevi bütünlüğü, şerefi ve iç huzurudur.  Bu suç mobbinge karşı kişilik haklarına aykırı, insan onuruyla bağdaşmayan bedensel ve ruhsal olarak aşağılanmasına yol açan davranışlarla gerçekleşir.

Bir kimsenin kişiliğine, onuruna veya fiziki ve ruhsal bütünlüğüne zarar veren her davranışın mobbing olarak nitelendirilemeyeceği aşikardır. Mobbing konusu eylemler bir bütün olarak ele alınmalıdır. Küçük bir çatışma, anlaşamamazlık olarak başlayan eylemler süreç ilerledikçe süreklilik ve sistematiklik kazanarak eziyet suçuna ve dolayısıyla mobbinge vücut verebilmektedir.

Aynı zamanda akademide mobbing mağdurlarının fiziksel ve ruhsal sağlıklarının bozulması sonucu kurumdaki huzurları bozulmakta ve bu durumdan kurtulmanın yolu olarak işten ayrılmayı kabullenmektedirler. Bu süreçte yaşanan psikolojik buhran elbette ki kişinin özel yaşamına, aile hayatına da yansımaktadır. İçinde bulunulan durum yalnızca akademik hayatı değil, kişilerin sosyal hayatını da olumsuz yönde etkilemekte ve hatta kişiler intihara kadar sürüklenebilmektedir. Akademide mobbing mağdurunun işten ayrılmaya zorlanması aynı zamanda iş ve çalışma hürriyetini de ihlal etmektedir.

Bu çerçevede mobbingi oluşturan eylemlerin insan onuruyla bağdaşmaması, ruhsal yönden acı çekmesine neden olması ve sistematik bir şekilde icra edilmesi nedeniyle eziyet suçu çerçevesinde cezalandırılması gerekmektedir. Ancak bunun için suçun unsurlarının ve cezalandırılabilirliğin oluşması gerekir.

Akademik hayatta mobbingin görülme sıklığı toplumsal ve kültürel farklılıklar neticesinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bazı ülkelerde ayrı bir suç tipi olarak düzenlenirken bazı ülkelerde de belirli suç tiplerinin fiillerine uygunluğu açısından değerlendirilerek o suç tipi içerisinde nitelendirilmiş ayrıca ceza verilmesine gerek görülmemiştir. Ülkemiz açısından bakıldığında akademik mobbing kavramı bakımından ceza hukuku boyutunda herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

MOBBİNG DAVALARINDA İSPAT

MOBBİNG DAVALARINDA İSPAT

Akademide mobbing küreselleşen dünyanın son zamanlarda öğretide ve yargı kararlarında dile getirdiği bir hukuki durumdur. Çok sık karşılaşılan bir durum olmasına rağmen yapılan araştırma ve anketlere göre üniversitede mobbinge maruz kalan kişilerden çok azı mobbing davası açmakta; mobbing davası açanların ise çok azı tazminat talep etmektedir. Bu veriler ispattaki zorluğun bir sonucudur.

Olayların ispatı bakımından mobbing davalarında en önemli etken tanık ifadeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki; söz konusu eylemler ani gelişmekte, kayıt altına alınması çoğu zaman mümkün olmamaktadır, bu noktada tanık ifadelerinin önemi büyüktür. Ancak özellikle düşey mobbingde, tanık bulmak oldukça zor olmaktadır. Çünkü halihazırda çalışanların, mobbing uygulayan üstleri aleyhine tanıklık yapması hayatın olağan akışına aykırı görülmektedir. Tanık olabilecek kişiler belki de bu endişelerinde haklıdır, nitekim aynı kurum içinde aynı ast-üst ilişkisi içinde çalıştıkları kişi aleyhine tanıklık yapmak akademik gelecekleri bakımından kaygı verici olabilir.

Mobbinge maruz kalan kişilerin kendilerine uygulanan bezdirici eylemler neticesinde elem ve üzüntü hissetmeleri mobbingin esaslı unsurlarındandır. Mobbing mağduru kişiler kötü muamele nedeniyle fiziksel ve ruhsal sağlığı bozulmuş, psikolojik desteğe ihtiyaç duymuş olabilirler. Bu doğrultuda mobbing davaları bakımından önemli delil niteliği olan diğer bir unsur da sağlık raporları ve kullanılan ilaçlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mobbingle mücadele edilebilmesi, haksızlıkların giderilmesi ve adaletin sağlanması için mobbing davalarında ispatın kolaylaştırılması zorunludur. İspat kurallarının bizi hiçbir sonuca ulaştırmadığı durumlarda emareye dayalı çözüm, yol gösterici olmaktadır. Bu halde olayların tipik özelliği, hayatın olağan akışı göz önüne alındığında verilecek sonuçla ispat gerçekleşmiş olur. Aksi durum yani mutlak delillerin aranması halinde bu durum hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracaktır.

Kural olarak akademide mobbing ile karşılaşan kişi bu iddiasını ispatlamakla yükümlüyse de ispat zorluğu göz önüne alınarak emareye dayalı ispat yargı kararlarıyla hüküm altına alınmıştır. Mobbinge maruz kaldığını iddia eden kişi iddialarını yer zaman bakımından somutlaştırabiliyor ve tutarlı davranıyor ise artık mobbingi uygulayan kişinin bunun aksini ispat etmesi gerekir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/2157 E. 2014/3434 K. Sayılı dosyada verdiği kararda emareye dayalı ispatı kabul etmiş ve şüpheden uzak delil arayışına girmemiştir. Şöyle ki; “Mahkemece davacının, davalı işyerinde, işveren tarafından sürekli ve sistematik bir biçimde aşağılandığı, kişiliğinin ve saygınlığının zedelendiği, kötü muameleye maruz kaldığı ve mobbinge uğradığı şüpheden uzak şekilde ispat edilemediği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de iddia, birbirini doğrulayan ve tamamlayan davacı ve davalı şahit anlatımları, davacının aynı mahiyette olan ve aynı bulgulara işaret eden birbiriyle ve anlatılanlarla uyumlu birden fazla doktor raporu göz önüne alındığında mobbing olgusunun açık bir şekilde ispat edildiği;

….kaldı ki, hukuk yargılamasında ve özellikle de mobbinge dayanan iddialarda yüzde yüzlük bir ispatın aranmadığı, şüpheden uzak delil aramanın ceza yargılamasına ait olduğu, özel hukuk ve iş hukuku yargılamasında vicdani kanaatin oluşmasına yetecek kadar bir ispatın yeterli olduğu, taraflarca ileri sürülen delillerin sıhhat ve kuvvetinde tereddüt edilmesi halinde işçi lehine yorum ilkesinin uygulanması gerektiği, mobbing gibi diğer dava türlerine göre ispatı nispeten daha zor olan bir konuda kesin ve mutlak bir ispatın aranmayacağı, bu konuda işçi lehine ispat kolaylığı göstermenin hakkaniyet ve adalete daha uygun olacağı kanaat ve sonucuna varılmıştır.”

MOBBİNG DAVALARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?

MOBBİNG DAVALARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?

Mobbing davası açma süresi tazminat istemiyle açılacak mobbing davalarında Türk Borçlar Kanunu’nun 72. Maddesine göre zarar ve yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halükârda fiilin işlenişinden itibaren 10 yıldır.

Ancak mobbing davası bakımından tazminata konu eylemler Türk Ceza Kanunu kapsamında aynı zamanda suç oluşturuyorsa bu halde açılacak mobbing davası bakımından tazminat davası için de ceza zamanaşımı süreleri uygulanır. Bu durumda mobbing davaları her suç için Türk Ceza Kanunu’nda öngörülmüş olan ceza zamanaşımı süresi içinde açılmalıdır.

Bu durum Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına da konu olmuştur. YHGK 2013/1468 esas 2015/785 karar ve 28.01.2015 tarihli kararında Borçlar kanununun 72.maddesinde yer alan 2 yıllık dava açma süresi geçirilse dahi Türk Ceza Kanunu’nun 68.maddesinde yer alan ceza zamanaşımı süresi içinde manevi tazminat davasının açılabileceğini hüküm altına almıştır.

Önemle belirtilmelidir ki, mobbing eylemleri devam ettiği sürece mobbing davaları bakımından zamanaşımı işlemez. Eylemler ne zaman sona ererse süre o andan itibaren işlemeye başlar.

Türk hukukunda mobbing için yeterli hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Mobbingin önlenmesi ve mobbing cezaları bakımından yasal düzenlemeler bir an önce oluşturulmalıdır. Bu noktada üniversitelere atama kurallarında şeffaflık sağlanmalı, yükselme kriterleri keyfilikten uzak olmalıdır.

MOBBİNG CEZALARI ve İDARE HUKUKU BAKIMDAN SONUÇLARI

MOBBİNG CEZALARI ve İDARE HUKUKU BAKIMDAN SONUÇLARI

Mobbing davaları ve mobbing cezaları bakımından Türk Hukukunda doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Nitekim tazminat istemiyle açılan mobbing davalarında kişinin maddi ve manevi zararını karşılayacak kadar bir miktar paranın ödenmesine hükmedilmektedir. Mobbing davalarının ceza hukuku boyutunda ise eğer söz konusu mobbing eylemleri Türk Ceza Kanunu kapsamında suç oluşturmuşsa ve bu suç cezalandırılabilir nitelikteyse her suç bakımından kanundaki karşılığı mobbing cezası olarak uygulanacaktır.

Üniversitede mobbing cezası olarak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. Maddesinde yer alan disiplin cezası eylemlerine bakılması gerekmektedir. Mobbing cezasına konu olacak eylemin hangi disiplin soruşturmasına konu bendine girdiğine hangisiyle ilişkilendirildiğine bakılarak hareket edilmektedir.

Mobbingin idare hukuku açısından sonuçları başlığında; idari düzenlemelerde ne gibi hükümlerin mevcut olduğunu, bu düzenlemelerin kimleri kapsadığını ve bu kapsamda kalan kişilerin ne gibi hakları olduğunu inceleyeceğiz.

Mobbing konusunda yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde; öncelikle iş hukuku ilişkileri kapsamında ele alınan mobbing olgusunun, günümüzde ise artık, kamu hukuku/memur (disiplin) hukuku açısından da önem arz ettiği hususunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar konu daha çok özel sektör bazında değerlendiriliyorsa da kamu sektöründe de mobbinge dair örneklere rastlamak mümkündür. Bu nedenle kamu hukuku bağlamında sahip olunan haklara değinme gereğini duyduk.

İlk olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 135. maddesinde verilecek disiplin cezalarına karşı itiraz yolu düzenlenmiştir. Mobbing oluşturacak işlemlerin disiplin cezalarından oluşması halinde ilk başvurulacak yol bu kapsamda olacaktır.

Disiplin cezaları dışında başkaca bir işlem ile mobbing yapılması halinde yapılan işlemin iptali talep edilmelidir. Talebin karşılanmaması halinde idari yargıda iptal davası yoluna gidilebilir. Anayasa’nın 125. maddesinde “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm idare ile işlem yapan kişilere genel bir güvence sağlamaktadır. Buna göre idarenin yaptığı tüm eylem ve işlemler yargı denetiminde olacaktır. Mobbing süreci gibi hukuka aykırı bir sürecin olması halinde bu süreç yargı mercilerince denetlenebilecektir.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun kapsamında 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmak da mümkündür. Anayasa Mahkemesine başvurulmasına rağmen ihlalin devam ettiği düşünülüyorsa ihlal edildiği iddia edilen hak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında ise ve diğer koşulların da varlığı halinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru da mümkündür.

Mobbingin idare hukukua açısından sonuçları ve mobbing cezaları ile ilgili olarak Türk Hukukunda Psikolojik Taciz (Mobbing) Ve Hukuki Sonuçları başlıklı yazıyı okuyabilirsiniz.

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG DURUMUNDA AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK DESTEĞİ

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG DURUMUNDA AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK DESTEĞİ

Akademik Hukuk & Danışmanlık Hukuk Bürosu olarak yükseköğretim kurumlarında ve üniversitelerde mobbing ile ilgili yıllardır yaptığımız itirazlar ve açtığımız davalarda emsal kararlar diyebileceğimiz bir bilgi birikimine ulaştığımızı belirtmek gerekir. Aynı zamanda somut olayı yorumlama, literatürü ve doktrinin konuya bakış açısını değerlendirme ile olayı emsal kararlarla destekleme bağlamında destek verdiğimizi de belirtmeliyiz.

Üniversitede mobbing söz konusu olduğunda hukuki destek için İletişim Bilgilerimiz’e tıklayarak bizi arayabilirsiniz. Bununla birlikte ofise gelmeden Ankara yükseköğretim avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.

Kaynak:

AKADEMİDE MOBBİNG

ÜNİVERSİTEDE MOBBİNG İLE MÜCADELE

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap