Yurt Dışında Kalış Süresi Eksikliğinden Verilen Red Kararlarının Analizi-2
Yurt dışında kalış süresinden dolayı red kararlarının değerlendirmesi konusundaki önceki makalemizde yönetmelik maddeleri ve yargı kararları nezdinde bu kararların hukuka aykırı olduğu ortaya konulmuştu. (Önceki makale için denklik makaleleri kısmına bakınız)
Bu makalede ise ret kararına dayanak olan 2017 denklik yönetmeliği 7-6/d maddesinde “d) Öğrenim süresince kullanılan pasaportun/pasaportların ve il emniyet müdürlüğünden alınan giriş-çıkış dökümünün incelenmesi sonucunda her bir eğitim-öğretim dönemi için öğrenim görülen ülkedeki bulunma süresinde eksiklik tespit edilenlerin başvuruları reddedilir. Öğrenime devam süresinin tespitinde Türkiye’deki ilgili yükseköğretim mevzuatı esas alınır.” Şeklinde yer alan madde değerlendirilecek ve şimdiye kadar bu konuda verilen yargı kararlarından gün bazında örnekler verilecektir.
Yukarıda bahsi geçen yönetmelik maddesine göre öğrenime devam süresinin tespitinde Türkiye’deki ilgili yükseköğretim mevzuatı esas alınacaktır. Türkiye’deki ana yükseköğretim mevzuatı ise 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’dur. Öğrenime davam süresi Üniversitelerce çıkarılan yönetmeliklerin ve alınan kararların dayanak maddesi Yükseköğretim Kanunu yapılarak alınmaktadır. Başka bir değişle Yükseköğretim Kanunu öğrenim süresine ilişkin düzenlemeleri üniversitelere bırakmıştır. Üniversiteler de bu durumu senato kararları ile düzenlemektedir. Türkiye’deki onlarca üniversitenin senato kararları incelendiğinde öğrenim süresi konusunda bir birlik olmadığı görülecektir. Zira her üniversite bu süreyi farklı farklı tayin etmiştir. Bazı üniversiteler hafta bazında, bazıları gün bazında, bazıları sınav tarihlerini katarak, bazıları ise sınavlar için ayrılan zamanı katmadan süre düzenleme yoluna gitmiştir. Dolayısı ile yönetmelikte geçen “muğlak” ifade yurt dışına öğrenim için gidecek öğrencilerin ne kadar kalması gerektiği konusunda belirli ve kesin bir yol çizmemektedir. Bu husus ise “İdarenin Kanuniliği ve İdari İşlemin Belirliliği” ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Zira yönetmelikte geçen “Türkiye’deki ilgili yükseköğretim mevzuatı esas alınacaktır” geniş bir kavram olup idare hukukundaki sebep-konu arasında olması gereken illiyet bağının kurulmasını engellemektedir. Öğrenciler, alacakları eğitim ile ilgili kalma süresi konusunda yapacakları bir davranışın sonucunu görememektedir. Hal böyle iken ve YÖK tam olarak hangi mevzuata göre belirlediğini açıklamadan basit bir açıklama ile dönem başına 70 gün ve bunun %70 oranında devam mecburiyeti olduğunu belirterek 49 gün olarak savunma yapmaktadır. Ancak bu savunma hiçbir dayanak ve temel olmadan, hiçbir kanun yada yönetmelik maddesine atıf yapmadan, hangi senato kararını baz alarak hesaplandığı belirtilmeden yapılmaktadır.
Girizgah kısmında açıklandığı üzere konu hakkında diğer değineceğimiz husus yurt dışında kalınan süre bakımından nasıl kararlar verildiğinin örnekleri olacaktır. Birkaç örnek vermek gerekirse;
- Danıştay İDDK 27 gün kalma süresi konusunda sts verilmesini uygun kabul etmiştir.
- Danıştay 8. Daire 79 gün kalma durumunda reddi iptal etmiştir.
- Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dairesi 191 günlük süreden reddi iptal etmiştir.
- Ankara İdare Mahkemesi 64 günlük süreden reddi iptal etmiştir.
- Ankara İdare Mahkemesi 77 günlük süreden reddi iptal etmiştir.
Sonuç olarak kalma süresi konusunda mevzuat ve dolayısı ile yargı kararları öğrenciler lehine iken YÖK açıkça yargı kararlarını uygulamama konusunda suç işlemektedir. Her ne kadar 2547 sayılı kanun ceza soruşturması açısından bir zırh görevi görse de yargı kararlarına itaat etmeme konusunda idare hukuku bağlamında tazminat talep edilebilecektir. Kalma süresinden muzdarip herkesin de önce idari başvuru yapması ve sonuçsuz kaldığında yargı yolunu sonuna kadar kullanması gerekmektedir.