Sağlık Hukukunda hasta hakları, genel olarak Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 4. maddesinde tanımlanmıştır. Şöyle ki hasta hakları; “Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olma sebebiyle sahip bulundukları ve T.C Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan hakları” ifade eder. Hasta Hakları Yönetmeliği hasta haklarını belirleyen en önemli mevzuattır.
İçindekiler
- SAĞLIK HUKUKUNDA HASTA HAKLARI NELERDİR?
- SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKI
- BİLGİ İSTEME HAKKI
- SAĞLIK KURULUŞUNU SEÇME VE DEĞİŞTİRME HAKKI
- PERSONELİ TANIMA, SEÇME VE DEĞİŞTİRME HAKKI
- ÖNCELİK SIRASININ BELİRLENMESİNİ İSTEME HAKKI
- TIBBİ GEREKLERE UYGUB TEŞHİS, TEDAVİ VE BAKIM HAKKI
- TIBBİ GEREKLİLİKLER DIŞINDA MÜDAHALE YASAĞI
- SAĞLIK DURUMUYLA İLGİLİ BİLGİ ALMA HAKKI
- KAYITLARI İNCELEME HAKKI
- KAYITLARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEME HAKKI
- TEDAVİYİ REDDETME veya DURDURMA HAKKI
- GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI HAKKI
- DİNİ HİZMETLERDEN YARARLANMA HAKKI
- İNSANİ DEĞERLERE SAYGI GÖSTERİLMESİ VE ZİYARET HAKKI
- REFAKATÇİ BULUNDURMA HAKKI
- MÜRACAAT ŞİKAYET VE DAVA HAKKI
- SAĞLIK HUKUKUNDA HASTA HAKKI İHLALİNDE BAŞVURULACAK ADLİ VE İDARİ YOLLAR
- HASTANIN TEDAVİYİ REDDETME HAKKI VAR MIDIR?
- HASTA HAKKI İHLALİNDE ŞİKAYET EDİLECEK YERLER
- HASTA HAKLARININ KORUNMASI
- HASTA HAKLARININ KORUNMASINA İLİŞKİN YARGI KARARLARI
- SAĞLIK HUKUKUNDA HASTA HAKLARI KONUSUNDA SAĞLIK HUKUKU AVUKATI SEÇİMİ
SAĞLIK HUKUKUNDA HASTA HAKLARI NELERDİR?
SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKI
Sağlık hukukunda hasta haklarının başında sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı gelir. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı başlıklı ikinci bölümü, sağlık hizmetlerinden adalete ve hakkaniyete uygun olarak faydalanma hakkını içerir. Hastalar, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetleri de dâhil olmak üzere, sağlık hizmetlerinden ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir.
BİLGİ İSTEME HAKKI
Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan hangi şartlara göre faydalanılabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu ve müracaat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden faydalanma usulüne öğrenme haklarını da kapsar.
Sağlık hukukunda hasta haklarının doğru bir şekilde aranılması için gerekli bilgiyi edinmek önemlidir. Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastayı birinci fıkra uyarınca bilgilendirmek için yeterli teknik donanımı haiz birimi oluşturmak; bu birimde, hastaya kesin ve yeterli bilgi verebilecek nitelik ve ehliyete sahip personeli daimi olarak istihdam etmek ve hastanın ihtiyacı olan birimlere kolayca ulaşabilmesini temin etmek üzere, kuruluşun uygun yerlerinde bilgilendirici tabela, broşür ve işaretler bulundurmak gibi tedbirleri almak zorundadırlar.
SAĞLIK KURULUŞUNU SEÇME VE DEĞİŞTİRME HAKKI
Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usül ve şartlara uyulmak kaydı ile, sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir.
Mevzuat ile belirlenmiş sevk sistemine uygun olmak şartı ile hasta sağlık kuruluşunu değiştirebilir. Ancak, kuruluşu değiştirmenin hayati tehlikeye yol açıp açmayacağı ve hastalığının daha da ağırlaşıp ağırlaşmayacağı hususlarında hastanın tabip tarafından aydınlatılması ve hayati tehlike bakımından sağlık kuruluşunun değiştirilmesinde tıbben sakınca görülmemesi esastır. Acil vak’alar dışında, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olup da mevzuatın öngördüğü sevk zincirine uymayanlar aradaki ücret farkını kendileri karşılar.
Hastanın sağlık kuruluşunda kalmasında tıbben fayda bulunmayan veya bir başka sağlık kuruluşuna nakli gerekli olan hallerde, durum hastaya veya 15 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen kişilere açıklanır. Nakilden önce, gereken bilgiler nakil talebinde bulunulan veya tıbben uygun görülen sağlık kuruluşuna, sevkeden kuruluş veya mevzuatla belirlenen yetkililerce verilir. Her iki durumda da hizmetin aksamadan ve kesintisiz olarak verilmesi esastır.
PERSONELİ TANIMA, SEÇME VE DEĞİŞTİRME HAKKI
Sağlık hukukunda hasta hakları çerçevesinde hastaya talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir. Mevzuat ile belirlenmiş usüllere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. Personeli seçme, tabibi değiştirme ve konsültasyon isteme hakları kullanıldığında, mevzuat ile belirlenen ücret farkı, bu hakları kullanan hasta tarafından karşılanır.
ÖNCELİK SIRASININ BELİRLENMESİNİ İSTEME HAKKI
Sağlık kuruluşunun hizmet verme imkanlarının yetersiz veya sınırlı olması sebebiyle sağlık hizmeti talebi zamanında karşılanamayan hallerde, hastanın, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini istemek hakkı vardır. Ancak acil ve adli vakalar ile yaşlılar ve özürlüler hakkında öncelik sırasının belirlenmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
TIBBİ GEREKLERE UYGUB TEŞHİS, TEDAVİ VE BAKIM HAKKI
Hasta, sağlık hukukunda hasta hakları kapsamında modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir. Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.
TIBBİ GEREKLİLİKLER DIŞINDA MÜDAHALE YASAĞI
Teşhis, tedavi veya korunma maksadı olmaksızın, ölüme veya hayati tehlikeye yol açabilecek veya vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek veya akli veya bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamaz ve talep de edilemez.
SAĞLIK DURUMUYLA İLGİLİ BİLGİ ALMA HAKKI
Hastaya;
a) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,
b) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,
c) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,
ç) Muhtemel komplikasyonları,
d) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,
e) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
f) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,
g) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği,
hususlarında bilgi verilir.
KAYITLARI İNCELEME HAKKI
Hasta hakları kapsamında, sağlık hizmetlerinden yararlanan kişi sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir.
KAYITLARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEME HAKKI
Hasta; sağlık kurum ve kuruluşları nezdinde bulunan kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklanmasını, düzeltilmesini ve nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hale getirilmesini isteyebilir. Bu hak, hastanın sağlık durumu ile ilgili raporlara itiraz ve aynı veya başka kurum ve kuruluşlarda sağlık durumu hakkında yeni rapor düzenlenmesini isteme haklarını da kapsar.
TEDAVİYİ REDDETME veya DURDURMA HAKKI
Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir. Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatında hasta aleyhine kullanılamaz.
GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI HAKKI
Herkesin, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik içinde olmayı bekleme ve bunu istemek hakları vardır. Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastaların ve ziyaretçi ve refakatçi gibi yakınlarının can ve mal güvenliklerinin korunması ve sağlanması için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. Tutuklu ve hükümlerin de hasta hakları bulunmakla birlikte sağlık kurum ve kuruluşlarında muhafazaları ile ilgili özel mevzuat hükümleri saklıdır.
DİNİ HİZMETLERDEN YARARLANMA HAKKI
Sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde hastalara dini vecibelerini serbestçe yerine getirebilmeleri için gereken tedbirler alınır. Kurum hizmetlerinde aksamalara sebebiyet verilmemek, başkalarını rahatsız etmemek ve personelce düzenlenip yürütülen tıbbi tedaviye hiç bir şekilde müdahalede bulunulmamak şartı ile hastalara dini telkinde bulunmak ve onları manevi yönden desteklemek üzere talepleri halinde, dini inançlarına uygun olan din görevlisi davet edilir. Bunun için, sağlık kurum ve kuruluşlarında uygun zaman ve mekan belirlenir. İfadeye muktedir olmayıp da dini inancı bilinen ve kimsesiz olan agoni halindeki hastalar için de, talep şartı aranmaksızın, dini inançlarına uygun olan din görevlisi çağrılır. Bu hakların nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kuruluşunun çalışma usul ve esaslarını gösteren mevzuatta ayrıca düzenlenir.
İNSANİ DEĞERLERE SAYGI GÖSTERİLMESİ VE ZİYARET HAKKI
Hasta, kişilik değerlerine uygun bir şekilde ve ortamda sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir. Sağlık hizmetlerinde görev alan bütün personel; hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere güleryüzlü, nazik, şefkatli ve sağlık hizmetleri ile ilgili mevzuat ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde davranmak zorundadır.
Sağlık hizmetlerinin her safhasında, hastalara, onların bedeni ve ruhi durumları dikkate alınarak, hangi işlemin neden ve nasıl yapıldığı, yapılacağı ve bekletilmeleri söz konusu ise, bekletilmenin sebepleri hususunda gerekli ve yeterli bilgi verilir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında, insan haysiyetine yakışır gereken her türlü hijyenik şartların sağlanması, gürültünün ve rahatsız edici diğer bütün etkenlerin bertaraf edilmesi esastır. Gerektiğinde, bu hususlar hasta tarafından talep konusu yapılabilir. Hasta ziyaretçilerinin kabul edilmesi, kurum veya kuruluşça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak ve hastaların huzur ve sükunlarını bozacak fiil ve tutumlara sebebiyet vermeyecek şekilde gerçekleştirilir ve bu konuda gereken tedbirler alınır.
REFAKATÇİ BULUNDURMA HAKKI
Muayene ve tedavi sırasında hastaya yardımcı olmak üzere; mevzuatın ve kurum imkanlarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, tedaviden sorumlu olan tabibin uygun görmesine bağlı olarak, refakatçi bulundurulması istenebilir. Bu hakkın nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kurum ve kuruluşunun çalışma usül ve esaslarını gösteren mevzuata ayrıca düzenlenir.
MÜRACAAT ŞİKAYET VE DAVA HAKKI
Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır.Ceza hukuku açısından şikâyete bağlı bir suç doktor tarafından icra edilmişse ve hasta şikâyet hakkını kullanmayıp, gerekli kovuşturmanın başlamasını sağlamamışsa hekim sorumluluktan kurtulabilecektir.(Hakeri, Age., s.63.)
SAĞLIK HUKUKUNDA HASTA HAKKI İHLALİNDE BAŞVURULACAK ADLİ VE İDARİ YOLLAR
Devlet kurumu olması halinde tam yargı ve iptal davaları açılabilir.Özel hastane ise maddi-manevi tazminat taleplerinde bulunulabilir. Eğer ceza hukuku suç tipikliğine uygun bir fiil varsa savcılıklara suç duyurusunda bulunulabilir.
HASTANIN TEDAVİYİ REDDETME HAKKI VAR MIDIR?
Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir.
HASTA HAKKI İHLALİNDE ŞİKAYET EDİLECEK YERLER
-Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (SABİM) ALO 184 hattını kullanarak hastahaklari.saglik.gov.tr sitesi üzerinden şikayet talebi oluşturabilirsiniz.
-Muhatap olduğunuz hastanenin ”Hasta Hakları Birimi’yle” iletişime geçerek şikayet talebi oluşturabilirsiniz.
– Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) https://www.cimer.gov.tr/ adresinden veya 150 numaralı çağrı merkezini arayarak başvuru yapabilirsiniz.
Sağlık Hukukunda Hasta Haklarına İlişkin Danıştay Kararı (8. D., E. 2011/5155 K. 2011/6094 T. 28.11.2011)
· hasta haklarına ilişkin avrupa statüsü • sağlık hizmeti
…“Yine “Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü”nün 7. maddesinde, “Her birey hızlı ve önceden belirtilen süre içerisinde gerekli tedaviyi alma hakkına sahiptir. Bu hak tedavinin her aşaması için geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
İç hukukumuza baktığımızda ise öncelikle Anayasamızın 2. maddesinde Devletimizin nitelikleri sayılmış ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmış, 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri sayılarak; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak görevine yer verilmiştir.
Yine Anayasamızın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş;
“Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği öngörülmüş,
“Sosyal güvenlik hakkı” başlıklı 60. maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve Devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı kuralına yer verilmiş, “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” başlıklı 65. maddesinde de “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan, 1.8.1998 günlü, 23420 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan ve temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, diğer mevzuatta, uluslararası hukuki metinlerde kabul edilen “hasta hakları”nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin “hasta hakları”ndan yararlanabilmesine,
..hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair usul ve esasları düzenleyen “Hasta Hakları Yönetmeliği”nin 5/c maddesinde, sağlık hizmetlerinin herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenleneceği öngörülmüştür.
Değinilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, tüm yurttaşların yaşama haklarının, devlet güvencesi ve onun pozitif yükümlülüğü kapsamı içinde koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” yalnızca yaşamını sürdürmek anlamında değil “sağlıklı yaşama hakkı”na sahip olmak anlamındadır. Kişilerin sağlıklı olma hakkı bir kamusal korumaya tabi olduklarını ortaya koymaktadır.
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, bir ekonomik ve sosyal haktır. Bu yönüyle kamuya ya da Anayasada geçen biçimiyle devlete belli yükümlülükler öngörür. Devlet bu ödevleri altına imza attığı “Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi”nin de bir gereği olarak yerine getirmek ve herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanması için gerekli tedbirleri almak, kişilerin sağlık hizmetlerinden gecikmeksizin yararlanmasını sağlamak durumundadır.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da sağlık hakkına değinilmiştir. Mahkeme 17.1.1991 günlü, E:1990/27, K:1991/2 sayılı kararında, sosyal güvenlik kapsamındaki kişilerin sağlık hakkı açısından eşit kapsamda olması gerektiğini belirtmiş ve Devletin sosyal güvenlik sağlama ödevini yerine getirirken alacağı önlemlerde gücünü, temel haklar yönünden kişiler arasında farklılıklar yaratmayacak biçimde kullanmak durumunda olduğunu, çünkü bu düzenlemeler kapsamındaki kişilerin “yaşama hakkı” bakımından birbirlerine bir üstünlük sağlamaması gerektiğini ifade etmiştir.
Yine 16.10.1996 günlü, E:1996/17, K:1996/38 sayılı kararında “Kişinin yaşama hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma hakkı, birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez, vazgeçilmez temel haklardandır. Bu haklara karşı olan her türlü engelin ortadan kaldırılması da devlete ödev olarak verilmiştir. Güçsüzleri güçlüler karşısında koruyacak olan devlet, gerçek eşitliği sağlayacak, toplumsal dengeyi koruyacak, böylece gerçek hukuk devleti niteliğine ulaşacaktır.” gerekçesine yer vermek suretiyle yaşam hakkı, dolayısıyla sağlık hakkının önemini vurgulanmıştır.
Mahkeme 2.5.1991 günlü, E:1990/28, K:1991/11 sayılı kararında ise “…kişilerin kutsal olan can ve sağlığının korunması en önemli bir ödev olarak Anayasa koyucu tarafından devlete verilmiş olup…” demek suretiyle sağlık hakkının devletin yerine getirmesi gereken en önemli yükümlülüklerden biri olduğunu belirtmiştir.
Tüm bu neden ve gerekçelerle “yurttaşlık bağıyla” bu devlete bağlı olan herkesin, “sağlık hakkı”na sahip olduğu açıktır.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi 22.11.2007 günlü, E:2004/114, K:2007/85 sayılı kararında da, sağlık hizmetlerinin nitelikleri gereği diğer kamu hizmetlerinden farklı olduğunu, sağlık hizmetlerinin temel hedefi olan insan sağlığı sorununun ertelenemez ve ikame edilemez nitelikte bulunduğunu belirterek konunun önemine ayrıca dikkat çekmiştir.”
HASTA HAKLARININ KORUNMASI
Sağlık Hukukunda Hasta hakları, konusunda öncelikle şunu belirlemek gerekir: Hasta haklarına sağlanan koruma neleri kapsamaktadır? Yani hangi durumlar koruma kapsamında hangi durumlar koruma kapsamında değildir?
Bu soruların cevapları için Hasta Hakları Yönetmeliği m.21-23 arasındaki hukuki düzenlemelere bakmak gerekir. Bu düzenlemelere göre en genel kapsamıyla hasta hakları korunma kapsamında şunları almaktadır:
- Mahremiyet
- Bilgilerin Gizli Tutulması
- Rıza Dahilinde Ameliyat
En genel sınırlar böyle olmakla beraber tabii ki de bu genel başlıkları detaylandırmak gerekecektir.
1- MAHREMİYETE SAYGI GÖSTERİLMESİ
Yönetmeliğe göre; Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir.
Sağlık hukukunda hasta hakları çerçevesinde mahremiyete saygı gösterme hakkı da şu hakları kapsamaktadır:
- Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini.
- Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini.
- Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini.
- Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını.
- Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini.
- Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını.
Ölüm haline ilişkin bir durum da bu mahremiyeti ihlal hakkı vermez. Diğer bir ifadeyle ölen birinin de Yönetmelik kapsamına mahremiyeti korunur.
2-RIZA OLMADAN AMELİYAT OLMAMA
Birçok tıbbi müdahalede olduğu gibi ameliyat da rıza kapsamındadır. Öyle ki, Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz. Sağlık hukukunda hasta hakları çerçevesinde bu hakkın ihlali söz konusu olamaz.
Bir suç işlediği veya buna iştirak ettiği şüphesi altında bulunan kişinin işlediği suçun muhtemel delillerinin, kendisinin veya mağdurun vücudunda olduğu düşünülen hallerde; bu delillerin ortaya çıkarılması için sanığın veya mağdurun tıbbi ameliyeye tabi tutulması, hâkimin kararına bağlıdır.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu ameliye, cumhuriyet savcısının talebi üzerine yapılabilir.
3- BİLGİLERİN GİZLİ KALMASI
Bilgilerin gizli kalması ve bu sayede korunması, mahremiyetle paralellik göstermekle beraber tam olarak aynı da değildir. Zira mahremiyet söz konusu veriye rıza olmadan dokunulmaması anlamına gelirken bilgilerin gizliliği zaten verilen bir bilgiye başkaları tarafından ulaşılamamasıdır.
Sağlık hukukunda hasta hakları çerçevesinde bu husus yönetmelikte şu şekilde düzenlenmiştir:
Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz.
Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz.
Hukuki ve ahlaki yönden geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesi, personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu da gerektirir.
Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri, rızası olmaksızın açıklanamaz.
HASTA HAKLARININ KORUNMASINA İLİŞKİN YARGI KARARLARI
“Sanıklar Hasan ve Şevket’in savunmalarına, katılan …’ın beyanlarına, dosyada mevcut diğer deliller ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelere göre; katılan …’ın, 25.02.2015 tarihinde Mersin Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniği’nde, 01.04.2015 tarihinde Mersin Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu Hastaları Polikliniği’nde muayene edilerek, sağlık kurulu tarafından,
…“Orta Depresif Nöbet” ve “Majör Depresif Nöbet” tanıları konulup, hakkında 25.02.2015 ve 02.04.2015 tarihli istirahat raporlarının düzenlenmesinden ve katılan ile sanık …’ın karşılıklı boşanma davaları açmalarından bir süre sonra, tarafların komşusu olan diğer sanık …’in 15 yaşındaki kızı ile katılan arasında başlayan ve sanık … ile akrabalarının katılımıyla sona eren tartışmadan dolayı sanık …’in kızının katılana yönelik 03.10.2015 tarihinde işlediği basit yaralama ve hakaret suçlarından yargılanması talebiyle kamu davası açıldığı dönemde, sanık …’ın, Mersin Devlet Hastanesi Baştabipliği’ne müracaat ederek,
…02.11.2015 tarihli dilekçe ile eşi olan katılan hakkında 2015 yılında verilen raporların tarafına verilmesini talep ettiği ve katılan hakkındaki 25.02.2015 ve 02.04.2015 tarihli istirahat raporlarını temin ettikten sonra, katılana ait 02.04.2015 tarihli istirahat raporunun bir örneğini, ceza davasına delil olarak sunması için diğer sanık …’e verdiği, sanık …’in de katılanın asılsız iddialarda bulunduğunu ispatlamak amacıyla söz konusu rapor örneğini ceza davasına sunduğu olayda;
Sanık …’ın, katılanın sağlık durumuna ilişkin kişisel veri niteliğindeki rapor örneğini, onun rızası olmaksızın, diğer sanık …’e vermesi, sanık …’in de katılanın rızası olmaksızın ele geçirdiği rapor örneğini kızının yargılandığı mahkemeye davanın esasıyla bir ilgisi bulunmadığı ve hiç gerekmediği halde sunması karşısında, sanıklara yüklenen TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yasal unsurlarının oluştuğu ve sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden,
…dosyada bir örneği mevcut Hasta Hakları Yönetmeliğinin “Hasta Haklarının Korunması” başlığını taşıyan dördüncü bölümündeki “Bilgilerin Gizli Tutulması” başlıklı 23. maddesinin, “Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz. Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz.
Hukuki ve ahlaki yönden geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesi, personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu da gerektirir. Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri, rızası olmaksızın açıklanamaz.” biçimindeki hükümlerini göz ardı eden ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun hukuka aykırı olarak kişisel verilerin başkasına verilmesi, kişisel verilerin yayılması, kişisel verilerin ele geçirilmesi şeklindeki seçimlik hareketlerin birinin gerçekleşmesiyle oluşacağını dikkate almayan,
“…sanık …’ın katılan …’ın eşi, sanık …’in ise katılan …’ın komşusu olduğu katılanın eşi ve komşusu olan sanıklarla aralarında görünen hukuki cezai davalar bulunduğu, sanık …’ın aile mahkemesinde görülen davayı sunulmak üzere eşinin raporlarını dilekçe ile Mersin Devlet Hastanesinden temin ettiği, bu temin ettiği dilekçeyi eşinin şikayetçi olduğu dosyada taraf olan komşusu sanık …’e verdiği, Şevket’in de müştekinin beyanlarının geçerli olmadığı yönünde delil olarak mahkemeye sunduğu,
…bu durumda sanıkların yasal yollardan temin ettikleri raporları yasal haklarını savunmak için delil olarak mahkemeye sunmaları şeklindeki eylemlerinde kişisel veri niteliğindeki raporların hukuka aykırı olarak ele geçirip yaydıklarına dair delil elde edilemediği…” biçimindeki yasal olmayan gerekçeye dayalı olarak sanıklar hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat hükümleri kurulması Kanuna aykırı olup…”
- Sağlık hukukunda hasta hakları Yargıtay Kararı (3. HD., E. 2020/10326 K. 2021/9514 T. 5.10.2021)
“…Somut olayda, dosyaya kazandırılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 15.10.2014 tarihli raporunda; “kişiye yapılan bilateral fess ameliyatının endikasyonunun ve ameliyat tekniğinin tıp kurallarına uygun olduğu, anosminin bu tür ameliyatlardan sonra ortaya çıkabilen, öngörülemeyen ve önlenemeyen bir komplikasyon olduğu, bu duruma göre ilgili hekimin eylemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu,
…ilgili hekime atfı kabil bir kusur saptanmadığı”, … Tıp Fakültesi KBB Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 15.04.2016 havale tarihli raporda da; hastaya uygun tedavi yöntemi uygulanarak sevk edilen kurumda tedavi gördüğü, herhangi bir komplikasyon gelişmeden taburcu edildiği, davacının koku alamama şikayetinin komplikasyon sayılması gerektiği, ilgili hekimin komplikasyon karşında olumlu ve etik davrandığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı, aydınlatılmış onam alınmadığından dolayı davalıların kusurlu olduğunu ileri sürerek, raporlara …/…. itiraz etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında ameliyat için rızasının alınmadığını iddia etmediği, ameliyat ve sonrası süreç için kendisinden aydınlatılmış onam alınmadığını iddia ettiği, ameliyat süreci ile ilgili yazılı bilgilendirme zorunlu olmayıp sözlü olarak bildirim yapılmasının yeterli olduğu, dava dilekçesi ve aşamalardaki davacı beyanlarında davalı doktor tarafından kendisine sözlü olarak gerekli uyarıların yapıldığının anlaşıldığı, adli tıp raporları dahil alınan tüm bilirkişi heyeti raporlarında davalı doktora akdedilecek bir kusur bulunmadığının rapor altına alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki; ortaya çıkan hasarın komplikasyon olması aydınlatma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı gibi hastanın komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmesi aydınlatma yükümlülüğünün bir gereğidir. Davacı vekili 02.05.2012 tarihli dava dilekçesinde, “ Müvekkile aydınlatılmış onam yapılmamıştır. Bu ameliyatın böyle bir sonuç doğurabileceği söylenmemiş ve bu konuda uyarılmamıştır.” şeklinde açıklamalara yer vererek mahkemenin gerekçesinin aksine dava dilekçesinde ve yargılamanın tüm aşamalarında ameliyat için davacıdan aydınlatılmış onam alınmadığını iddia etmiştir.
Tüm dosya kapsamından, ilk derece mahkemesinin kabulünde olduğu gibi davacının yapılacak ameliyat konusunda ve ameliyatın sonuçları hakkında bilgilendirilmediği, her ne kadar davalıların davacının onamının alındığı, buna ilişkin form düzenlendiği, ancak formun hasta İstanbul Tıp Fakültesine sevk edilirken evrakların arasına karıştığı iddia edilmişse de onam formunun düzenlenmesi zorunlu olduğundan, bu hususun tanıkla ispatı mümkün olmadığından davacının bilgilendirilmediği ve davalıların kusurlu olduklarına yönelik ilk derece mahkemesinin kabulünün yerinde olduğu gözetilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”
SAĞLIK HUKUKUNDA HASTA HAKLARI KONUSUNDA SAĞLIK HUKUKU AVUKATI SEÇİMİ
Sağlık Hukuku ile ilgili mevzuat, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Avukatlık Kanunu veya başka herhangi bir mevzuatta ‘sağlık hukuku avukatı’ adı altında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Sağlık hukuku avukatı, genel adıyla başta malpraktis davaları olmak üzere, hekime rücu davalarında hekimin haklarını savunmakla birlikte hekimin aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan durumlar, gelişen komplikasyonlar, yanlış tıbbi müdahaleler, hatalı estetik ameliyat davaları ve işlemlerinde uzmanlaşmış veya çalışmalarını bu alanlara yoğunlaştırmış bir avukatı ifade eder. Komplikasyonda hekimin sorumluluğuna gidileceği zaman bu kriterleri haiz bir avukattan hukuki destek almak önem arzetmektedir.
En İyi Ankara Sağlık Hukuku Avukatları Akademik Hukuk & Danışmanlık’ta
Ankara sağlık hukuku avukatlarının en tecrübelileri ile karmaşık olayları kısa zamanda çözen uzmanları Akademik Hukuk & Danışmanlık kadrosunda bulunmaktadır. Hekime rücu davaları ve benzeri konuda bilgi almak için İletişim Bilgilerimiz’e tıklayarak bizi arayabilirsiniz. Bununla birlikte ofise gelmeden istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.
Sağlık Hukukunda Hasta Hakları dışında Sağlık Hukuku ile ilgili şu makalelerimiz de dava ve diğer süreçlerinizde size yardımcı olabilir:
- Komplikasyonda Hekimin Sorumluluğu
- Estetik Ameliyattan Kaynaklanan Hukuki Sorumluluk
- Sağlık Hukukunda Aydınlatılmış Onam
- Sağlık Hukukunda Arabuluculuk
- Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü
- Hekime Rücu Davaları
Sağlık hukukunda hasta hakları nelerdir
Sağlık hukukunda hasta haklarının tarihçesi
Sağlık hukukunda hasta haklarının gelişimi
Sağlık hukukunda hasta haklarında maplraktis davası
Sağlık hukukunda hasta hakları ile ilgili malpraktis avukatı
Sağlık hukukunda hasta haklarının korunması
Sağlık hukukunda hasta hakları ile ilgili Yargıtay Kararları
Sağlık hukukunda hasta hakları ile ilgili hastanenin sorumluluğu
Sağlık hukukunda hasta hakları ile ilgili hekimin sorumluluğu