Organ nakli başka hiçbir tıbbi çare bulunamadığı için bir insanın organ veya dokularını ihtiyacı olanlara bağışladıktan sonra, bu organ veya dokuların tedavi amacıyla nakledilmesidir.
İçindekiler
- ORGAN NAKLİ
- ORGAN NAKLİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
- ORGAN NAKLİNDE VERİCİNİN MÜDAHALEYE RIZASI
- ÖLÜDEN ORGAN VE DOKU NAKLİ
- CANLIDAN ORGAN VE DOKU NAKLİ ŞARTLARI
- CANLIDAN ORGAN NAKLİNE KİM KARAR VERİR?
- ORGAN NAKLİ HUSUSUNA İLİŞKİN MAHMEKEME KARARI
- ORGAN NAKLİ İLE İLGİLİ MALPRAKTİS DAVALARINDA SAĞLIK HUKUKU AVUKATI SEÇİMİ
- ANKARA MALPRAKTİS AVUKATLARI AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK’TA
ORGAN NAKLİ
Organ ve doku nakli yoluyla hastalıkların tedavisi, giderek önem kazanan, hastanın hayatını kurtaran tıbbi uygulamalarda başarı oranları günden güne daha çok artan bir yöntemdir. Yaşama ümidi kalmayan hastaların organ ve doku nakilleriyle iyileşme imkanı bulması ve artık bir çok organ ve doku nakli işlemlerinin önemini hızla giderek artırmaktadır. Öte yandan organ ve doku naklinin, hemodiyaliz gibi tedavi yöntemlerinden çok dahaaz maliyetli olması da ekonomik açıdan daha çok tercih edilen bir yöntem olmasında önemli bir etkendir.
Bununla birlikte, organ ve doku temininde zorluklar yaşanması, bağışların ihtiyacı karşılayacak düzeyde olmayışı gibi nedenlerle kamu sağlığı için büyük faydaları olan bu hizmet alanında organ ve doku ticareti, kayıt dışı nakiller gibi suistimallerin yaşanabildiği ve bu durumun alanın sıkı denetimini zorunlu kıldığı yadsınamaz bir gerçektir.
ORGAN NAKLİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Nakil işlemi kendisine nakil işlemi gerçekleştirilen hasta için tıbbi bir müdahaledir. Bu sebeble tıbbi müdahale gerekleri kapsamında yapılmalıdır. Tıbbi müdahale, Hasta Hakları Yönetmeliği’ne göre; “Tıp mesleğini icraya yetkili kişiler tarafından uygulanan, sağlığı koruma, hastalıkların teşhis ve tedavisi için ilgili meslekî yükümlülükler ve standartlara uygun olarak tıbbın sınırları içinde gerçekleştirilen fizikî ve ruhî girişim”dir.
Her tıbbi müdahale kişinin bedensel bütünlüğüne karşı bir fiildir. Bu fiili hukuka uygun hale getiren ise, temel olarak bir endikasyonun gereği olarak müdahaleye yetkili hekim tarafından, aydınlatma yükümlülüğü tam ve eksiksiz olarak yerine getirilerek, elverişlilik hali içerisinde yapılmasıdır.
ORGAN NAKLİNDE VERİCİNİN MÜDAHALEYE RIZASI
Bütün tıbbi müdahalelerde olduğu gibi organ ve doku naklinde de en temel ve vazgeçilmez şart ilgilinin rızasının alınmasıdır. Yapılacak tüm organ ve doku nakillerinde donör, en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve her türlü etkiden uzak olarak operasyan öncesinden verilmiş yazılı ve imzalı veya en az iki tanık önünde sözlü olarak açıkça beyan edip imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması ile geçerli bir onay verebilmektedir.
Kök hücre naklinde vericinin bilgilendirilmesi, İnsan Doku ve Hücreleri ile Bunlarla İlgili Merkezlerin Kalite ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik’in 16. maddesinde düzenlenmiştir. Küçüklerden doku ve hücre naklinin olması halinde yasal temsilcisi ile birlikte küçük de bilgilendirilmelidir6.
ÖLÜDEN ORGAN VE DOKU NAKLİ
Ölüden organ ve doku nakli hukukumuzda ODNK 11 ile 14. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ölüden organ ve doku naklinde önemli olan ölüm halinin tespitidir. Ölüm anının tespiti, organ ve doku nakli ile birlikte yaşam destekleyici önlemler ve tedavinin sonlandırılması, defin, otopsi ve ölümün hukuki sonuçları gibi birçok alanı etkilemektedir.
Ölüme ilişkin iki farklı çeşitlendirme öne sürülmüştür: Bunlar; biyolojik ölüm ve beyin ölümüdür.
Beyin Ölümü: Organ ve doku naklinin ölüden alınan organ ve dokulardan sağlanması ve naklin başarılı olabilmesi için, ölüden alınacak organ ve dokuların canlılığını kaybetmemesi esastır. Kadavradan organ naklinde değinilmesi gereken öncelikli husus beyin ölümü kavramıdır. Beyin ölümü, beyin sapı dahil olmak beyindeki dolaşımın sonlanması ve tüm beyin fonksiyonlarının bir daha geri gelmeyecek şekilde kaybedilmesidir. Beyin ölümü tanısının nasıl konulacağı hukukumuzda tıbbi standartlara göre belirlenmektedir. Tıbbi standartların gelişiminde ölüm hali, kadavradan organ ve doku nakline kadar, kalp ve solunumun durması olarak kabul edilmiştir.
Biyolojik Ölüm: Temel vücut fonksiyonlarının; merkezi sinir sistemi, dolaşım sistemi, solunum sistemi, fonksiyonlarının irreversibl olarak kaybıdır.
Ölüden organ ve doku naklinin uygulama ve kapsamı; Organ Ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması Ve Nakli Hakkında Kanun’un 14. Maddesi uyarınca şu şekilde belirlenmiştir: Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir. Aksine bir vasiyet ibraz edilmedikçe yoksa, kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan dokular alınabilir. Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz.
CANLIDAN ORGAN VE DOKU NAKLİ ŞARTLARI
Onsekiz yaşını doldurmuş ve ayırtetme gücüne sahip olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki şahit huzurunda açık, bilinçli ve her türlü baskı ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imzalı veya en az iki tanık önünde sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.
Canlıdan organ nakli; alıcının en az iki yıldan beri evli olduğu eşi ile dördüncü dereceye kadar (dördüncü derece dahil) kan ve kayın hısımlarından yapılabilir. Organ nakli gereken hastalığın evlilikten sonra teşhis edildiği durumlarda eşlerin en az iki yıllık evli olması şartı aranmaz.
CANLIDAN ORGAN NAKLİNE KİM KARAR VERİR?
Canlıdan organ nakillerinin etik açıdan değerlendirmesi, organ nakli başvurusunun yapıldığı ilde oluşturulan Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonları tarafından yapılır. Organ nakli hizmeti sunan hastanelerin bulunduğu her ilde Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonu kurulur. Komisyon başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en geç 15 gün içinde, acil durumlarda ise derhâl toplanır ve oyçokluğu ile karar alır.
Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonlarının kararlarına karşı yapılacak itirazları değerlendirmek üzere Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu teşkil edilir. Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu, itiraz üzerine komisyon kararlarını inceleyerek onaylar, iptal eder veya komisyonun yerine geçip yeniden karar alır. Kurulun organ nakli başvurularına dair verdiği kararları kesindir. Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu itirazın yapıldığı tarihten itibaren en geç 15 gün içinde, acil durumlarda ise derhâl toplanır ve katılanların üçte ikisinin oyuyla karar alır. Bu çoğunluk sağlanamadığında itiraz reddedilmiş sayılır.
Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu ve Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonlarının toplantıları gizli oturum şeklinde yapılır. Toplantıda alınan kararlara dair bilgi ve belgeler gizlidir; üçüncü kişi ve kuruluşlarla paylaşılamaz.
Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonları ve Ulusal Organ Nakli Etik Kurulunun teşkili ile çalışma usul ve esasları Sağlık Bakanlığınca düzenlenir.
ORGAN NAKLİ HUSUSUNA İLİŞKİN MAHMEKEME KARARI
TÜRK MİLLETİ ADINA
“Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Yedinci İdare Dava Dairesince, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından, böbrek yetmezliği nedeniyle organ nakli yapılması istemiyle yaptığı başvurusunun reddedilmesine ilişkin 19/04/2018 tarihli ve bila sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunun 3.maddesinde, “Bir bedel veya başkaca çıkar karşılığı, organ ve doku alınması ve satılması yasaktır.” hükmü, 6.maddesinde, “Onsekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imzalı veya en az iki tanık önünde sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.” hükmü, Ek 2.maddesinde, “Canlıdan organ nakli; alıcının en az iki yıldan beri evli olduğu eşi ile dördüncü dereceye kadar (dördüncü derece dahil) kan ve kayın hısımlarından yapılabilir. Organ nakli gereken hastalığın evlilikten sonra teşhis edildiği durumlarda eşlerin en az iki yıllık evli olması şartı aranmaz.
Birinci fıkrada yer alan hususların dışında kalan canlıdan organ nakillerinin etik açıdan değerlendirmesi, organ nakli başvurusunun yapıldığı ilde oluşturulan Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonları tarafından yapılır. Organ nakli hizmeti sunan hastanelerin bulunduğu her ilde Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonu kurulur. Komisyon başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en geç 15 gün içinde, acil durumlarda ise derhâl toplanır ve oyçokluğu ile karar alır.
Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonlarının kararlarına karşı yapılacak itirazları değerlendirmek üzere Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu teşkil edilir. Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu, itiraz üzerine komisyon kararlarını inceleyerek onaylar, iptal eder veya komisyonun yerine geçip yeniden karar alır. Kurulun organ nakli başvurularına dair verdiği kararları kesindir. Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu itirazın yapıldığı tarihten itibaren en geç 15 gün içinde, acil durumlarda ise derhâl toplanır ve katılanların üçte ikisinin oyuyla karar alır. Bu çoğunluk sağlanamadığında itiraz reddedilmiş sayılır.
Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu ve Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonlarının toplantıları gizli oturum şeklinde yapılır. Toplantıda alınan kararlara dair bilgi ve belgeler gizlidir; üçüncü kişi ve kuruluşlarla paylaşılamaz.
Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonları ve Ulusal Organ Nakli Etik Kurulunun teşkili ile çalışma usul ve esasları Sağlık Bakanlığınca düzenlenir.” hükmü yer almıştır.
2238 sayılı Kanuna dayanılarak hazırlanan Organ Ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Canlıdan organ bağışı ve nakli” başlıklı16.maddesinde, “(1) Canlıdan organ nakli; alıcının en az iki yıldan beri fiilen birlikte yaşadığı eşi ile dördüncü dereceye kadar (dördüncü derece dâhil) kan ve kayın hısımlarından yapılabilir. Alıcı, verici ve nakil sonuçlarının TODS’a kaydı yapılır.
(2) Akraba dışı canlıdan organ nakli, naklin yapılacağı ilde oluşturulacak Etik Komisyonun verici ile alıcı arasında, bu Yönetmeliğe ve diğer ilgili mevzuata aykırı herhangi bir hususun bulunmadığını ve etik açıdan organ bağışının uygunluğunu onaylaması ile gerçekleştirilecek akraba dışı kişilerden yapılır. Akraba dışı canlıdan organ nakli için;
- a) Alıcının TODS’a kaydı yapılır.
- b) Nakil için alıcı ve verici, il sağlık müdürlüğü aracılığıyla aşağıda yer alan belgelerle birlikte Etik Komisyona başvurur.
3) Vericiden alınmış, en az iki tanıklı hekim onaylı muvafakat belgesi,
4) Verici ve alıcının hekim onaylı bilgilendirme formu,
5) Verici ve alıcının nâkile uygunluğunu bildiren sağlık raporu,
6) Alıcı ile vericinin yakınlığının nereden kaynaklandığını gösteren dilekçe ve mevcut ise ilgili belgeleri,
7) Alıcının ve vericinin gelir düzeyini gösteren beyanı,
8) Vericinin borcunun olup olmadığına dair beyanı,
9) Alıcının ve vericinin adres beyanı,
10) Komisyonun gerekli görmesi halinde ilgili diğer belgeler.
(3) Etik Komisyon, il sağlık müdür yardımcısı başkanlığında aşağıdaki üyelerden oluşur;
- a) Valilikçe görevlendirilecek il emniyet müdür yardımcısı ya da kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele şube müdürü,
- b) Naklin yapılacağı hastane haricindeki kamu hastanesinden bir tabip,
- c) Naklin yapılacağı hastane personelinden olmayan bir psikiyatri uzmanı,
ç) Baro tarafından görevlendirilecek bir avukat,
- d) Valilikçe görevlendirilecek bir sosyal hizmet uzmanı.
(4) Komisyonun sekretaryası il sağlık müdürlüğünce yürütülür. Başvurular naklin yapılacağı hastane başhekimliğince il sağlık müdürlüğüne yapılır. Komisyon 15 günde bir üye tamsayısının en az 2/3 çoğunluğuyla toplanır, gerekli gördüğü takdirde verici ve/veya alıcıyı ve akrabalarını dinler. Komisyona sunulan bilgi ve belgelerin doğruluğunu araştırır, alıcı ve verici arasında etik ve yasal olmayan bir durumun bulunmadığı kanaati oluştuğunda naklin etik açıdan uygunluğuna karar verir. Kararlar üye tamsayısının 2/3 oy çoğunluğu ile alınır. Acil nakil gereken hasta için başvuru olması halinde Komisyon ivedilikle toplanır ve karar alır. Etik Komisyon kayıtları TODS’a kayıt edilir. Komisyon kararları kesindir ve Komisyonca uygun görülmeyen nakiller yapılamaz. Bir komisyonun uygun görmediği başvuru için başka bir komisyon karar alamaz…” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yaşam hakkı, kişinin fiziksel varlığını sürdürebilmesinin güvencesini oluşturan en temel insan hakkıdır.
Anayasanın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde, Devletin; herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemelerden, tüm vatandaşların yaşama haklarının, devlet güvencesi ve onun pozitif yükümlülüğü kapsamı içinde koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen “yaşam hakkı” yalnızca yaşamını sürdürmek anlamında değil “sağlıklı yaşama hakkı”na da sahip olmak anlamındadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Yaşam Hakkı” başlıklı 2. maddesi’nin 1. fıkrasında da; “Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez.” düzenlemesi yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarında, “Yokluğunda Sözleşme’nin bütün diğer hak ve özgürlüklerinin hükümsüz hale geleceği yaşam hakkı bütün hakların ve özgürlüklerin varlığı için ön koşuldur.” şeklinde bir belirlemeye gidilerek yaşam hakkının önemine vurgu yapılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi’nin, sadece devlet görevlilerinin haksız güç kullanımı sonucunda meydana gelen ölümleri kapsamadığını, ayrıca maddenin birinci paragrafının birinci cümlesinde devletlerin kendi yetki alanlarında bulunanların hayatını korumak amacıyla uygun hareket etme pozitif yükümlülüğünü de ortaya koyduğunu hatırlatmaktadır. ( L.C.B. – İngiltere – 23413/94, Paul ve Audrey Edwards – İngiltere – 44477/99 )
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi’nde yerini bulan bu hak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Calvelli ve Ciglio – İtalya – 32967/96 kararında, Sözleşmenin 2. maddesinden doğan Devletin pozitif yükümlülüğünün, halk sağlığı alanında da uygulanabileceği ve Devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu pozitif ödevi gereği, hem özel hem de devlet hastanelerindeki hastaların yaşamlarını korumak için gerekli tedbirleri almaya zorlayan düzenlemeler yapmalarını kapsadığı belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi ise; çeşitli kararlarında yaşam hakkına bakışını, Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde hüküm bulan “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” ifadesiyle ortaya koymuştur.
Yine Anayasa Mahkemesince, Devletin, bireyin maddi ve manevi varlığını her türlü tehlikeden, tehditten ve şiddetten korumakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. (E:2005/151 K:2008/37)
Kişinin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkı, birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklardan olup devletin bu konuda pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Devletin, negatif bir yükümlülük olarak, yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme, bunun yanı sıra, pozitif bir yükümlülük olarak, yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların, gerek diğer bireylerin, gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır. (Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru No:2012/752, 17/9/2013)
Söz konusu pozitif yükümlülük, sağlık alanında yürütülen faaliyetleri de kapsamaktadır. Nitekim, Anayasa’nın 56. maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, devletin “herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini” düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği kurala bağlanmıştır.
Organ ve doku nakli yoluyla hastalıkların tedavisi, giderek önemi artan, hayat kurtaran tıbbi uygulamalarda başarı oranları günden güne yükselen bir yöntemdir. Tıp dünyasında yaşanan hızlı gelişmelerle, yaşama ümidi kalmayan hastaların organ ve doku nakilleriyle iyileşme imkanı bulması ve artık bir çok organ ve doku naklinin önemini giderek artırmaktadır. Ayrıca organ ve doku naklinin, hemodiyaliz gibi tedavi yöntemlerinden çok daha ucuza mal olması da ekonomik açıdan daha çok tercih edilen bir yöntem olmasına neden olmaktadır.
Bununla birlikte, organ ve doku temininde güçlükler yaşanması, bağışların yeterli düzeyde olmayışı gibi nedenlerle kamu sağlığı için büyük faydaları olan bu hizmet alanında organ ve doku ticareti, kayıt dışı nakiller gibi suistimallerin yaşanabildiği ve bu durumun alanın sıkı denetimini zorunlu kıldığı yadsınamaz bir gerçektir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, onsekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan akraba dışı canlıdan organ bağışına ve nakline yasal engel bulunmadığı, ancak bu bağışın çıkar karşılığı veya ticari amaçla gerçekleştirilmesinin ya da, gayri yasal veya etik dışı amaç ile yapılmasının yasaklandığı görülmektedir.
Organ Nakli Etik Komisyonlarınca organ nakline izin verilmemesinin gerisinde yatan neden, yukarıda ayrıntılı olarak aktarıldığı üzere, ister “alıcı”, isterse “verici” olsun tüm vatandaşların sağlıklı yaşam hakkının korunmasında Devlet’ın poiztif yükümlülüklerinin bulunmasıdır. Alıcı ile verici arasında yasal ve etik olmayan bir durumun bulunmaması halinde organ naklinin gerçekleşmesinde engel yoktur. Etik Komisyonu’nun, yasal ve etik olmayan bir durumu tespit etmesi halinde, sadece alıcının değil, vericinin de yaşam hakkının korunmasına yönelik pozitif yükümlülüğü çerçevesinde nakle izin vermeme kararı alacaktır.
Dava dosyasının incelenmesinden, böbrek yetmezliği rahatsızlığı olan ve İstinye Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinde böbrek nakli olmak isteyen davacı tarafından, Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca akraba dışı şahıstan organ nakline izin verilmesi istemiyle İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvuru yapıldığı, başvuru üzerine İstanbul Valiliği İl Organ Nakli Etik Komisyonun “alıcı ile verici arasında tanışıklık düzeyinin bağışta bulunmak için hayatın olağan akışına uygun bir hissiyat oluşturmadığı kanatiyle alıcı ile verici arasında etik ve yasal olmayan bir durumun bulunduğu kanaati oluştuğundan uygun olmadığına” ilişkin olumsuz kanaat içeren 19.04.2018 tarihli etik komisyonu kararının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden;
Alıcının:
Dayısı ile verici Şevket HACİ’nin babasının arkadaş olduğu, vericiyle dayısı vasıtasıyla tanıştığı, vericiyi dört aydır tanıdığını, verici ile babasının haline üzüldükleri için böbrek vermek istediklerini, başka çaresi olmadığı için vericinin böbrek vermesini kabul ettiğini, kendisinde vericinin adıyla vericinin babasının telefonunun kayıtlı olduğu, memur olduğunu, aylık 2700-TL maaş aldığı şeklinde beyanı olduğu;
Organ Bağışçısının:
Alıcı Emin Arık’ın babasının arkadaşının yeğeni olduğu, alıcının dayısının dükkanında tanıştıkları, dört aydır arkadaş oldukları, doğalgaz tesisat işçisi olduğunu, aylk 1600-TL gelirinin olduğunu, herhangi bir kişi ve kuruma borcu olmadığını, (bu beyanın aksine komisyon huzurunda 2000-TL kredi borcu olduğunu beyan etmiştir.) babasının verici olmasını söylediği, telefonunda babasının numarasının kayıtlı olmadığı, babasının ısrarı üzerine vermek istediğini, telefonunun uzun süredir aynı olduğunu, hattı babasının aldığını, böbreğini alıcının sağlığına kavuşması için verdiğini, alıcı ile kardeş gibi oldukları şeklinde ifade verdiği görülmüştür.
Birlikte müşterek hayata adım atarak aile kuran eşlerde bile iki yıllık bir süre fiilen yaşama koşulu aranan organ naklinin, alıcının ve vericinin yaşam hakkını doğrudan ilgilendirdiği ve bu nedenle akraba dışı canlıdan organ nakli konusunda yapılan başvurularda, ortada etik açıdan herhangi bir sakınca bulunmadığı yönünde tam bir vicdani kanaatin oluşması gerektiği,
…nitekim Organ Ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği’nin 16. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere alıcı ve verici arasında etik ve yasal olmayan bir durumun bulunmadığı kanaatinin komisyonda oluşması halinde naklin etik açıdan uygunluğuna karar verilebileceği, bu noktada, etik yönden naklin uygun olmadığına dair apaçık bir belgenin (örneğin para transferi yahut başka bir menfaat ilişkisini ortaya koyan kayıt) aranmasının, organ naklinin önem ve özelliği ile yaşam hakkının vazgeçilemez bir hak olduğu gerçeği karşısında, gerek kamu gerekse de kişi yararı açısıdan sakıncılı ve geri dönülemez ağır sonuçlar doğurma ihtimali bulunduğu,
..etik olmayan ilişkinin varlığını ortaya koyacak bir belgenin bulunmaması veya bir şekilde gizlenmesi halinde, akraba dışı organ nakillerine büyük oranda izin verilip organ ve doku ticareti, kayıt dışı nakil gibi suistimallerin önüne geçilmesinin bir nevi imkansız hale geleceği, o halde, Yönetmelikte de açıkça ortaya konulduğu üzere akraba dışı canlıdan organ naklinde etik dışı bir durumun bulunup bulunmadığı noktasında, “kanaate” göre hareket edilmesi gerektiği, bu kanaatin de alıcıyı, vericiyi yahut akrabaları ve ilgilileri dinleme, gerekirse bilgi ve belge temin etme, sunulan bilgi ve belgelerin doğruluğunu araştırma yahut bunların dışında çapraz beyan gibi yöntemler kullanılması suretiyle oluşturulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Tüm bu veriler ışığı altında, uyuşmazlık konusu olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde, vericinin 06.04.2018 tarihli dilkeçesinde herhangi bir kişi ve kuruma borcu olmadığını beyan beyan ettiği halde Etik Komisyonuna verdiği ifadesinde 2000-TL civarında kredi borcu olduğunu beyan ettiği, etik komisyona verdiği ifadesinde babasının ısrarı üzerine böbreğini vermek istediği şekline beyanının bulunduğu, alıcı ile vericinin birbirlerini 4 aylık bir süreden beri tanıdıkları,
…verdikleri ifadelerden ve dosyanın muhteviyatından alıcı ile verici arasında organ nakli yapılması için gönüllü olunabilecek bir düzeyde tanışıklık durumları olmadığı; dolayısıyla yapılmak istenilen organ naklinin etik açıdan uygun olup olmadığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, akraba dışı canlıdan organ nakli yapılması talebiyle yapılan başvurunun Etik Komisyonunca reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.”(Bölge İdare Mahkemesi Kararı – İstanbul BİM, 7. İDD, E. 2019/189 K. 2019/644 T. 3.4.2019)
ORGAN NAKLİ İLE İLGİLİ MALPRAKTİS DAVALARINDA SAĞLIK HUKUKU AVUKATI SEÇİMİ
Sağlık Hukuku ile ilgili mevzuat, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Avukatlık Kanunu veya başka herhangi bir mevzuatta ‘sağlık hukuku avukatı’ adı altında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Sağlık hukuku avukatı, genel adıyla malpraktis davaları olmak üzere, organ nakli, kısırlaştırmada (sterilzasyon), devlet hastanesinin ve özel hastanenin sorumluluğunda, hekime rücu davalarında, hekimin aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan durumlarda, gelişen komplikasyonlarda, yanlış tıbbi müdahalelerde, hatalı estetik ameliyat davalarında ve işlemlerinde uzmanlaşmış veya çalışmalarını bu alanlara yoğunlaştırmış bir avukatı ifade eder.
ANKARA MALPRAKTİS AVUKATLARI AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK’TA
Ankara sağlık hukuku avukatlarının en tecrübelileri ile karmaşık olayları kısa zamanda çözen uzmanları Akademik Hukuk & Danışmanlık kadrosunda bulunmaktadır. Malpraktis davalarında hastanelerin sorumluluğu konusunda bilgi almak için İletişim Bilgilerimiz’e tıklayarak bizi arayabilirsiniz. Bununla birlikte ofise gelmeden istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.
Malpraktis davalarında organ nakli dışında Sağlık Hukuku ile ilgili şu makalelerimiz de dava ve diğer süreçlerinizde size yardımcı olabilir:
- Malpraktis (Hatalı Tıbbi Müdahale)
- Komplikasyonda Hekimin Sorumluluğu
- Estetik Ameliyattan Kaynaklanan Hukuki Sorumluluk
- Sağlık Hukukunda Aydınlatılmış Onam
- Sağlık Hukukunda Arabuluculuk
- Sağlık Hukukunda Hasta Hakları
- Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü
- Hekime Rücu Davaları
Kaynak:
https://karararama.yargitay.gov.tr/