Boşanmada mal kaçırma, eşlerden birinin mal paylaşımı yapılırken kendi üzerine kayıtlı malları bir şekilde elden çıkartmasına denir.
İçindekiler
- 1 BOŞANMADA MAL KAÇIRMA NEDİR?
- 2 BOŞANMADA MAL KAÇIRMAK SUÇ MU?
- 3 BOŞANMADA MAL KAÇIRMA DAVASI
- 4 BOŞANMADA MAL KAÇIRMA SUÇUNUN CEZASI
- 5 BOŞANMADAN ÖNCE MAL KAÇIRMAK
- 6 BOŞANMA DAVASI AÇILDIKTAN SONRA MAL KAÇIRMA
- 7 AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASI
- 8 AİLE KONUTU ŞERHİ İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR?
- 9 ORTAK EDİNİLMİŞ MALLARA TEDBİR KONULMASI
- 10 BOŞANMADA MAL KAÇIRMA DAVASI
- 11 KARŞILIKSIZ KAZANDIRMALARA, MUVAZAALI VE KÖTÜ NİYETLİ İŞLEMLERE KARŞI DAVA YOLU
- 12 BOŞANMADAN 1 YIL ÖNCE SATILAN MALLAR İLE İLGİLİ ÖNLEMLER
- 13 BOŞANMADA MAL KAÇIRMA İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- 14 BOŞANMADA MAL KAÇIRMA DAVALARINDA BOŞANMA AVUKATI SEÇİMİ
- 15 ANKARA BOŞANMA AVUKATI AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK’TA
BOŞANMADA MAL KAÇIRMA NEDİR?
Boşanma aşamasına gelmiş olan çiftlerin ilişkilerinin birçok dinamiği geçerliliğini yitirmiş olup bu aşamada her iki taraf bakımından öncelikli olan esas menfaatlerini orantısız bir şekilde koruma altına alma çabası olmaktadır.
Bu içgüdüyle yapılan birtakım eylemlerin diğer tarafın hukuken korunan menfaatlerini ihlal etmenin yanında kandırmaya, aldatmaya ve birliktelik süresince meydana getirilen emeğin ve paylaşımın sağlamış olduğu hakkın ihlali boyutuna ulaşmaktadır. Bu anlamda bu yazımızda ele alınacak olan konu kanuni hükümler çerçevesinde boşanmada mal kaçırma hususu ve boşanmada mal kaçırmanın engellenmesi için alınabilecek önlemlere ilişkin olacaktır.
Mevcut hukuki düzenlememiz çerçevesinde eşler arasında aksine bir düzenleme bulunmadıkça kabul edilen mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimi olup bu rejim çerçevesinde evlilik birliği içerisinde ortak olarak edinmiş oldukları mallar üzerinde eşit hak sahibi olmaktadır.
Ancak maalesef ki uygulama çok sık karşılaşılan problemlerden biri olarak eşlerden birinin evliliğin kötüye gittiğinin anlaşıldığı anlarda kendini korumak adına boşanmada mal kaçırma ve bu sayede boşanma davasında gündeme gelecek olan mal paylaşımı konusunda diğer eşin hakkı olan malları kazanmasını engellemek veya zorlaştırmaktır.
Bu doğrultuda eşlerden birinin evlilik birliği içinde ortak emekle elde edilen ve tapuda kendi üzerine olan taşınmazı diğer eşten habersizce ve gizlice satması, aynı şekilde edinilmiş taşınır araba vb. malları satması şeklinde maddi birikimlerin habersizce ve genellikle muvazaalı olarak satılması olup boşanmada mal kaçırma olarak nitelendirilebilir.
BOŞANMADA MAL KAÇIRMAK SUÇ MU?
Türk Ceza Kanunu‘nda doğrudan “boşanmada mal kaçırmak” suçu tanımı bulunmamaktadır. Ancak, boşanma sürecinde bir eşin boşanmada mal kaçırma amacıyla yasal olmayan yollara başvurması durumunda, bu eylemler farklı suç unsurlarını içerebilir.
BOŞANMADA MAL KAÇIRMA DAVASI
Boşanmada mal kaçırma durumu, zaman ve yöntemlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir ve bu durumun tespiti, alınacak hukuki adımları belirlemek açısından önemlidir.
Boşanmada mal kaçırma, boşanma davası açılmadan önce, boşanma davası sürecinde veya boşanma kararı verildikten sonra gerçekleşebilir. Bu zaman dilimlerindeki mal kaçırma durumlarını değerlendirmek için farklı hukuki adımlar izlenebilir.
Örneğin, boşanma davası açılmadan önce boşanmada mal kaçırma durumunda, eşin malları gizlemesi veya devretmesi gibi durumlarda, bu mal varlığının açığa çıkarılması için hukuki süreçler başlatılabilir. Mal kaçırma için hukuka aykırı yolların kullanıldığı tespit edilirse, bu durumun tespiti ve gerekli hukuki adımların atılması için mahkemeye başvurulabilir.
Eğer boşanmada mal kaçırma boşanma süreci sırasında gerçekleşmişse, mahkeme kararlarıyla belirlenen mal paylaşımı sürecinde bu durumun dikkate alınması ve adil bir paylaşımın sağlanması için mahkemeye başvurulabilir. Mal varlığının eksiksiz bir şekilde belirlenmesi ve adaletli bir paylaşım için hukuki süreçlerin takibi önemlidir.
BOŞANMADA MAL KAÇIRMA SUÇUNUN CEZASI
Mal kaçırma durumunda cezai yaptırımlar, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) belirtilen suçlar kapsamında uygulanır. Mal kaçırma eylemleri, farklı suç maddelerine uygun düşebilir ve bu durumda ilgili suçlar için Türk Ceza Kanunu’nda belirlenmiş cezai yaptırımlar söz konusu olabilir.
Örneğin, sahte vekaletname kullanarak mal varlığını devretmek gibi durumlar, TCK’nın “resmi belgede sahtecilik” suçu kapsamında değerlendirilebilir ve bu suçun cezaları TCK’nın ilgili maddelerine göre uygulanabilir.
Eşlerden birinin, diğer eşi mallarını satmak veya bağışlamak istemediği durumda tehdit ederek zorlaması, bu madde kapsamında bir suç olabilir. Mal varlığının zorla elde edilmeye çalışılması veya eşin iradesinin dışında bir şekilde satılması veya devredilmesi, TCK m. 106/1’e göre; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” kapsamında değerlendirilebilir.
Eşleri kandırma, dolandırma veya tehdit gibi yöntemlerle mal varlığını elinden alma girişimleri, dolandırıcılık veya tehdit gibi suçlar olarak değerlendirilebilir. Bu durumda, TCK’da belirlenmiş olan ilgili suç maddelerine göre cezai yaptırımlar uygulanabilir.
Her durumun farklı olabileceğini ve mal kaçırma eylemlerinin çeşitlilik gösterebileceğini unutmamak önemlidir. Eğer bir eş, mal kaçırma amacıyla yasa dışı yöntemler kullanarak diğer eşin mal varlığını etkilemeye çalışıyorsa, bu durum TCK’ deki ilgili suç maddelerine göre yargılanabilir ve cezai yaptırımlara tabi tutulabilir. Bu nedenle, mal kaçırma durumlarında yasal adımların nasıl atılacağı ve sürecin hızlı ve profesyonel bir şekilde yönetilmesi için uzman bir boşanma avukatından yardım alınması faydalı olacaktır.
BOŞANMADAN ÖNCE MAL KAÇIRMAK
Çiftler arasında evlilik birliği devam ederken, henüz boşanma davası açılmadan önce ya da boşanma davası esnasında eşlerden birisi diğer eşin edinilmiş mallara katılma rejimine göre alacağı payı azaltmak için kötü niyetle yaptığı bazı işlemler, satış devir bağışlama gibi, boşanmada mal kaçırma olarak nitelendirilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 229. Maddesinde “Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
- Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
- Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.” belirtildiği üzere boşanma davasının açılmasından önceki 1 yıl içerisinde diğer eşin rızası olmadan yapılan olağan hediyeler dışındaki karşılıksız kazandırmaları mal kaçırma olup olmadığına bakmaksızın boşamada mal kaçırma kabul eder.
BOŞANMA DAVASI AÇILDIKTAN SONRA MAL KAÇIRMA
Eşler arasındaki evlilik birliğini sonlandırmak için boşanma davası açıldıktan sonra eşler arasında evlilik birliği ile oluşan mal rejimi sona erer. Boşanma davası esnasında ya da boşanma davası kesinleştikten sonra eşler arasında mal paylaşımı davası açılabilir. Boşanma davası açıldıktan sonra eşlerden birisi bazı malların mal paylaşım rejimine dahil olmaması adına yani diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla bazı malları bağışlayabilir, satabilir ya da muvazaalı işlemle de devredebilir. Bütün bu işlemler boşanmada mal kaçırma olarak nitelendirilir.
Bütün bu işlemler boşanma davasından önce yapılabileceği gibi boşanma davası esnasında ya da boşanmadan sonra da yapılabilir. Boşanmada mal kaçırmanın önüne geçebilmek ihtiyati tedbir kararı alınması gerekir. Bu konuda alanında uzman bir boşanma avukatından yardım alınması faydalı olacaktır.
AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASI
Kanun çerçevesinde boşanmada mal kaçırmanın önüne geçilmek adına birtakım koruma yolları belirlenmiştir. Bu yollardan en önemlisi aile konutu şerhi olup eşlerin ortak kullanmış ve edinmiş olduğu malları aile müessesi bağlamında ele alan Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmüne yer vermiştir.
Bu düzenleme ile kanunun korumuş olduğu birçok menfaat mevcuttur. Eşlerden birinin mülkiyetinde bulunmayan ancak ailenin kullanımında bulunan ve kanuni ifadesiyle aile konutu olan taşınmazın mülkiyetine sahip olan eş tarafından diğer eşten habersiz satışını veya üzerinde tasarrufun engellenmesini sağlayan bir düzenlemedir.
Buna göre mülkiyeti bulunmayan eş taşınmazın kayıtlı olduğu tapu kütüğüne giderek aile konutu şerhi konulmasını talep edebilecektir. Bu işlemin yapılabilmesi için mevcut bir tehdidin veya malın kaçırılması, haczedilmesi riskinin bulunması şartı gerekli değildir. Başka bir deyişle herhangi bir tehdit unsuru mevcut olmasa bile aile konutu şerhi konulabilecektir. Eşlerden biri evlilik birliği içinde veya boşanma aşamasında talep edebilecek olup bu sayede diğer eşin tasarruf yetkisi sınırlandırılacaktır.
Aile konutu şerhi ile ilgili detaylı bilgi için AİLE KONUTU ŞERHİ NEDİR? isimli makalemizi okuyabilirsiniz.
AİLE KONUTU ŞERHİ İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR?
Aile konutu şerhi koydurmak için mahkeme müzekkeresi yöntemi dışında eşlerden birisi tapu müdürlüğüne giderek doğrudan koydurabilir. Tapu müdürlüğüne giderek doğrudan şerh koydurmak için gerekli belgeler şunlardır:
- Konutun aile konutu olduğunu gösteren resmi bir belge, genellikle mahalle muhtarlığından alınır.
- Evlilik cüzdanı veya evliliklerini gösteren nüfus kayıt örneği, eşlerin medeni durumlarını kanıtlamak için gereklidir.
- Eşlerin kimliklerini doğrulayan nüfus cüzdanları ve vesikalık fotoğraflar talep edilir.
- Tapu müdürlüğü, konutun tapu bilgileri ile kadastro müdürlüğünce tespit edilen bilgilerin uyumlu olduğunu gösteren bir belge talep edilir.
- Aile konutu şerhinin konulması için resmi bir dilekçe de gereklidir.
- Eğer işlem bir vekil aracılığıyla yapılacaksa, vekilin bu işlemi gerçekleştirmesi için vekaletname gereklidir.
ORTAK EDİNİLMİŞ MALLARA TEDBİR KONULMASI
Boşanmada mal kaçırmanın önüne geçilebilmesi için bir diğer ve önemli ve aile konutu şerhinin kapsamında olmayan mallar bakımından gerekli olan önlemlerden biri boşanma arifesinde olan ve eşi tarafından ortak edinilmiş malların satılması riski ile karşı karşıya kalan eşe sunulan ortak edinilmiş olan mallara ihtiyatı tedbir konulması yoludur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. Maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Bu konuya açıklık getirmiştir.
Bu anlamda eşlerden birinin mevcut durumda boşanma davası açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı aldırabilmesi mümkün iken bu kararın verilmesini talep eden bakımından talep etmiş olduğu tarihten itibaren iki hafta içinde dava açmış olduğuna ilişkin evrakları kararı uygulayan memura teslim ile dosyaya sunulmasını sağlamalıdır. Aksi durumda konulan tedbir kendiliğinden hükümsüz hale gelir.
Çünkü ilgili düzenleme uyuşmazlık konusu olan değerler bakımından olup bu anlamda boşanma davası veya ilgili dava açılmadan uzun süre önce bu talepte bulunulamayacaktır. Tedbir kararı yalnızca taşınmaz mallar bakımından olmayıp bu anlamda araçlar, banka hesapları, şirket hisseleri üzerine de tedbir konulabilmektedir.
Ebetteki bahsedilen kanuni yol bakımından düzenleme gereği öngörülmüş şartların mevcut olması halinde uygulanabilirliği mevcut olup bu anlamda boşanma davası bakımından uyuşmazlık konusu edilmeyen mallar için tedbir talep edilemeyeceğine ilişkin Yargıtay kararları mevcuttur. Bu bakımından tarafların uzman bir boşanma avukatından hukuki destek alması hak kaybına uğramamaları adına elzemdir.
Diğer yandan eşlerin mal paylaşımı, boşanmanın kesinleşmesine bağlı olarak boşanmadan sonra tarafların talebiyle görülecek ayrı bir meseledir. Eşlerin boşanma sürecinden sonra da hak kaybı yaşamamak adına tedbir yoluna başvurması gerekebileceği gibi bu anlamda dava zamanaşımı sürelerine dikkat etmeleri önemlidir.
BOŞANMADA MAL KAÇIRMA DAVASI
Boşanmada mal kaçırma durumu, boşanma sürecinde yaşanabilecek önemli bir konudur ve hukuki açıdan bazı zaman sınırlamaları mevcuttur. Boşanma sürecinde mal paylaşımı davası, farklı zaman dilimlerinde açılabilir ve eşten mal kaçırma durumlarında da hukuki adımlar atılabilir
İHTİYATİ TEDBİR DAVASI
Boşanmada mal kaçırma şüphesi doğduğunda, hızlıca önlem alınması için ihtiyati tedbir talep edilebilir. Bu tedbir, mal varlığının korunması için geçici bir önlem olarak alınabilir. İhtiyati tedbir talebi, duruma göre acil olarak ve şüphe duyulan andan itibaren mahkemeye başvurularak talep edilebilir. İhtiyati tedbir kararı verildikten sonra 15 gün içinde ihtiyati tedbir davası açılması gerekir. Aksi halde mallar üzerine konan ihtiyati tedbir kararı kalkar.
MAL PAYLAŞIMI DAVASI
Boşanma esnasında herhangi bir zamanda açılabilir. Boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açmak için 10 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur. Bu süre, boşanmada mal kaçırma gibi durumlarda eşin mal varlığını korumak veya adaletli bir paylaşım için harekete geçmek için önemlidir.
KARŞILIKSIZ KAZANDIRMALARA, MUVAZAALI VE KÖTÜ NİYETLİ İŞLEMLERE KARŞI DAVA YOLU
Bu noktada ifade edilmelidir ki boşanmada mal kaçırma işlemi boşanmadan önce, boşanma davası açılmadan bir yıl önce, dava sürecinde ve boşanma kararından hemen sonra gerçekleşmiş olabilecek olup buna göre tercih edilebilecek yollar farklıdır. Bu anlamda hukuki destek ile izlenecek en etkili ve avantajlı yolun somut olaya uyarlanması mümkün olacaktır.
Eşlerden birinin boşanma sürecinde ortak malın dava konusu olmasını engellemek maksadıyla satış işlemi gerçekleştirmesi boşanmada mal kaçırma hususunu oluşturmaktadır. Bu gibi durumlarda satıştan haberi ve rızası olmayan ve malı kaçırılan diğer eş işlemin iptalini talep edebilecek olup bu anlamda ispat yükünün kendi üzerinde olduğu unutulmamalıdır.
Eşlerden hakkı risk altında olan eş diğer eşin yapmış olduğu tasarrufun boşanmada mal kaçırma niyetiyle yapılmış, kendi rızası dışında habersizce ve iyi niyetli olmayan bir tasarruf olduğunu ispat yüküyle iptali için dava açabilecektir. Bu durumda kötü niyetli gerçekleştirilmiş bir tasarruf olduğunun delillendirilmesi çok önemli olup boşanma sürecinde önceki zamanlara dair süre sınırı olmaksızın talep edilen malın dava konusu edilmesi mümkün olacaktır.
Türk Medeni Kanunu’nun 229. Maddesi 2. Fıkrasında “Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler” hükmü bu hususa açıklık getirmekte olup bu durum yargı kararlarına da yansımıştır.
Açıklanan durumla benzer şekilde yine eşlerden birinin boşanmada mal kaçırmak için ortak mallara ilişkin olarak gerçekleştirmiş olduğu satış ve elden çıkarma işleminin muvazaalı işlem olması durumu olup bu durumda ispat halinde genel hükümlere ve Türk Borçlar Kanunu 19. Maddesinde “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.” İfadesine dayanılarak işlemin iptali sağlanabilecektir.
İşlemin muvazaalı olması demek bu anlamda satışı yapılan 3. kişinin de satışı yapan eş ile danışıklı hareket etmesi olup bu anlamda eşlerden biri akrabasına, arkadaşına ve tanıdığına malın ederinin altında bir bedelle devrini sağlayabilmektedir. Bu anlamda ispat yükü bakımından bu sefer hem satış yapılan 3. Kişi/ kişilerin hem tasarrufu yapan eşin kötü niyetli olduğu ispatlanmakla davacı eş işlemin iptali ile menfaatini ortaya koymalıdır.
BOŞANMADAN 1 YIL ÖNCE SATILAN MALLAR İLE İLGİLİ ÖNLEMLER
Boşanmada mal kaçırma hususunda bir diğer kanuni düzenleme ise Türk Medeni Kanunu’nun 229. Maddesi 1. Fıkrasında yer verilen “Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar” düzenlemesi neticesinde eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki 1 yıl içerisinde yapmış olduğu olağandışı karşılıksız kazandırmaların da ispatı halinde tasfiyeye konu olacaklarıdır.
Boşanma davasının açılmasından bir yıl öncesine kadar eşlerin üçüncü bir kişi lehine yaptığı olağandışı karşılıksız kazandırmalar, mal rejimi tasfiyesi sırasında mevcut mallar arasında sayılıp tasfiyeye tabi olur. Bu tür karşılıksız kazandırmalar, mal kaçırma niyetiyle yapılmış gibi değerlendirilir ve bu nedenle mal rejimi tasfiyesi sırasında göz önünde bulundurulur.
BOŞANMADA MAL KAÇIRMA İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 28.03.2017 T. 2015/2434 E., 2017/3317 K. “Davacı alacaklı vekili, borçlu … hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazdaki 1/2 hissesini diğer davalı …’e devrettiğini belirterek bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, iyiniyetli olduğunu borçlu ve davacı eşinin anlaşmalı ayrıldıklarını ve helalleştiklerini bildiğini, hatta yarı oranında kardeşine ait olan evin zilyetliğini karısına bıraktığını satışın mal kaçırma amacı ile yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu, boşanma davasından önce …’dan ev alırken akrabalarından 30.000 TL borç para aldığını ancak daha sonra borcu ödeyemeyince dava konusu evi satmak zorunda kaldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, borçlu hakkında 01.03.2012 tarihinde takip başlatıldığını ve aciz halinde olduğunu, takipten sonra 23.03.2012 tarihinde, 29.800 TL na diğer davalıya sattığını, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin davacı eşe ait olduğu, davalı borçluyu tanıyan alıcının ikamet ettiği yerde dikkate alındığında, paylı mülkiyete sahip taşınmazın boşanmanın hemen sonrasında başlatılan takipten 22 gün sonra satın alınmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve devrin mal kaçırma amacı ile yapıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalıların arkadaş oldukları sabit olup, 1/2 hissesinin boşandığı davacı alacaklı eşe ait olan taşınmazın borçlu tarafından kısa sürede satışının yapılması İİK’nun 280.madde kapsamında bulunmasına göre davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” kararında mal kaçırma hususuna vurgu yapılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.12.2020 T. 2019/6115 E., 2020/9117 K. “Davacı vekili, davalı … ile müvekkilinin boşanma davası olduğunu, davalı adına kayıtlı dava konusu gayrımenkuün boşanma davası açılması ile beraber davalı …’a devredildiği, aile konut mahiyetindeki davaya konu dairenin mal kaçırma amacı ile muvazaalı devredildiğini, beyan ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı … adına tesciline ayrıca kaydına aile konutu şerhi işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, mali durumunda zorluk yaşaması sebebi ile adına kayıtlı gayrımenkulün satıldığını, mal kaçırma kasdı bulunmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … dava konusu gayrımenkulü bedelini ödeyerek satın aldığını, kaydında yer alan ipotek borcunun da üstlenildiğini, davalı … adına kayıtlı …’da başkaca bir gayrımenkul daha mevcut olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre resmi senet suretindeki 36.000,00 TL bedel ile taşınmaz 70.000,00 TL ipotekle yükümlü el değiştirmekle bu miktar gözönüne alındığında taşınmazın satış anındaki değeri ile mahkememizde yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda tespit edilen 90.000,00 TL değer arasında fahiş bir farkın bulunmadığı,
Dava konusu taşınmazın boşanma davasının açılmasından sonra ve fakat tedbir kararı verilmeden önce diğer davalıya devredilmesinin tek başına davalılar arasında muvazaa olduğunu kabule yeterli görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını butlan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Bu sebeple kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
Kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.
Somut olayda davacı tarafından davalı aleyhine … 3. Aile Mahkemesi’nin 2010/1344 E sayılı dosya ile boşanma davası açıldığı, dosyadan alınan ihtiyati tedbir kararı gayrimenkul kaydına işlenmeden dava konusu gayrimenkulün davalı … tarafından erkek kardeşinin eşinin kız kardeşi olan davalı …’a devredildiği, boşanma davası neticesinde davacı ile davalı …’ın boşanmalarına karar verilip davalı … aleyhine tazminata hükmedildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki belgelere göre davacı ile davalı … arasında 2009 yılından beri süregelen şiddetli geçimsizlik olduğu, davalı … ile davalı … arasında hısımlık ilişkisi bulunması sebebi ile söz konusu geçimsizliğin bilmemesinin beklenemeyeceği, davalı …’ın adına kayıtlı başkaca mal varlığının da bulunmadığının anlaşılmasına ve dava konusu gayrimenkulün boşanma davası açılır açılmaz hemen devredilmesine göz önüne alınarak davalı …’ın mal kaçırma saiki ile dava konusu gayrimenkulü devrettiğinin kabulüne….
Karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Kararında 3. Kişilerle mal kaçırma amacıyla yapılan muvazaalı işlemlere vurgu yapılmıştır.
BOŞANMADA MAL KAÇIRMA DAVALARINDA BOŞANMA AVUKATI SEÇİMİ
Boşanma hukuku ile ilgili mevzuat, Türk Medeni Kanunu ve Avukatlık Kanunu veya başka herhangi bir mevzuatta ‘boşanma avukatı’ adı altında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Boşanma avukatı başta boşanma davası olmak üzere, aile hukuku ile ilgili davalarda ve işlemlerinde uzmanlaşmış veya çalışmalarını bu alanlara yoğunlaştırmış bir avukatı ifade eder.
ANKARA BOŞANMA AVUKATI AKADEMİK HUKUK & DANIŞMANLIK’TA
Ankara boşanma avukatlarının en tecrübelileri ile çetrefilli olayları kısa zamanda çözen uzmanları Akademik Hukuk & Danışmanlık kadrosunda bulunmaktadır. En iyi ankara boşanma avukatları için İletişim Bilgilerimiz’e tıklayarak bizi arayabilirsiniz. Bununla birlikte ofise gelmeden ankara boşanma avukatı ile istediğiniz yerden görüntülü ve farklı şekilde iletişim kurmak ve bilgi almak için Online Danışmanlık Sistemimizden randevu alabilirsiniz.
Ayrıca boşanma ve aile hukuku ile ilgili diğer makalelerimizi de inceleyebilirsiniz.
- AİLE KONUTU ŞERHİ NEDİR?
- ANKARA BOŞANMA DAVASI
- ANKARA BOŞANMA AVUKATI
- AYRILIK DAVASI NEDİR?
- ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA
- TERK NEDENİYLE BOŞANMA
- AKIL SAĞLIĞI NEDENİYLE BOŞANMA
- HAYATA KAST PEK KÖTÜ DAVRANIŞ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA
- BOŞANMADA VELAYET
- BOŞANMA DAVASINDA ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ
- BOŞANMADA ÇOCUKLA GÖRÜŞMENİN ENGELLENMESİ
- VELAYETİN KALDIRILMASI VE KAYYIM ATANMASI
- BOŞANMADA EŞLERİN KUSURU VE KUSUR ORANININ BELİRLENMESİ
- BOŞANMA DAVASINDA TAZMİNAT
- NAFAKA NEDİR? NASIL HESAPLANIR?
- ANKARA NAFAKA AVUKATI
- BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI
- ANLAŞMALI BOŞANMA, PROTOKOLÜ, ŞARTLARI, SONUÇLARI VE DİLEKÇE ÖRNEĞİ
Kaynak: